Balyoz'dan beraat eden komutandan CIA iddiası
Abone olBalyoz davasında beraat eden sanıklardan Orgeneral Bilgin Balanlı, çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Balyoz davasından beraat eden emekli orgeneral Bilgin Balanlı,
askerlerin yargılandığı davaların ABD komplosu olabileceği
iddiaları için, "Amerika'nın müdahil olmuş olma ihtimalini
daha kuvvetli görüyorum. Amerika'nın derin devleti, yani CIA, bu
işin içerisinde olabilir" dedi.
ABD'nin 1 Mart tezkeresi nedeniyle TSK’yı cezalandırmak
istemesi ihtimali olduğunu söyleyen Balanlı,
Erdoğan'ın Ergenekon davalarıyla ilgili 'aldatıldık' açıklamasını
da inandırıcı bulmadı.
HAVA KUVVETLERİ KOMUTANI OLACAKTI
236 sanıklı Balyoz davasının tek muvazzaf orgeneraliydi. 3011’in Mayıs’ında Harp Akademileri Komutanı'yken tutuklandığında, o tarihten iki ay sonra yapılacak YAŞ toplantısında Hava Kuvvetleri Komutanı olarak atanması gerekiyordu.
Kariyerinin finali Balyoz’a takıldı, tutuklanan en yüksek
rütbeli subay oldu. Balanlı, 2013'te emekli edildi. Bilgin
Balanlı, Hürriyet gazetesinden Cansu Çamlıbel'e konuştu. İşte o
röportajdan bazı bölümler:
ERDOĞAN DAVAYA OBJEKTİF BAKMADI SON SÖZLERİ BENİM İÇİN ANLAM İFADE ETMİYOR
-Benim için çok büyük bir anlam ifade etmiyor. Ben sadece konuşmalara bakmıyorum, davranışlara da bakıyorum. Bu davanın kendisine anlatılmış olduğunu çok iyi biliyorum. O günlerde Sayın Cumhurbaşkanımızın kullanmış olduğu bazı ifadeler ve davranışlarıyla birlikte bu davaya gösterdiği reaksiyon beni üzüyor. Bu konuda herhangi bir uygun girişiminin olmadığını düşünüyorum. Kendisinin bu davaya objektif olarak bakmadığını değerlendiriyorum. Keşke biraz daha sorgulayabilseydi ve bazı şeyler yapmış olabilseydi, o zaman daha inandırıcı olurdu.
DÜĞMEYE DOLMABAHÇE’DE BASILDI
O dönemde henüz Balyoz davası söz konusu değildi. Ancak Ergenekon
soruşturması başlamak üzereydi. Bu görüşmenin hemen akabinde
Ergenekon’la ilgili tutuklamalar başladı. Bu tutuklamaların içinde
emekli orgeneraller de vardı. Bunu hiçbir bilgiye dayanarak
söylemiyorum, tamamen kendi düşünce sistemim içinde yaptığım bir
değerlendirmedir bu. Belki kendi aralarındaki bu konuşmada TSK’nın
buna reaksiyon göstermeyeceği gibi bir anlaşma sağlanmış
olabilir.
GÜLEN CEMAATİNİ TEŞHİS ETTİK
-Tabii ki teşhis etmiştik. Bize bu iftirayı atan ve destekleyen unsurlara bakınca, özellikle de basına, bunların Cemaatçi olduğunu çok net bir biçimde görüyorduk. Zaten 2010 Anayasa referandumundan sonra yüksek yargının ve HSYK vasıtasıyla da diğer yargı kurumlarının Cemaat tarafından ele geçirilmiş olduğunu basından okuyorduk. Biz Beşiktaş’a çağrıldığımız zaman şu anda ‘Paralelci’ diye ifade edilen savcının karşısına çıkacağımızı da biliyorduk.
O AMERİKALI SENATÖR KİM?
-Amerika’nın müdahil olmuş olma ihtimalini daha kuvvetli
görüyorum. Amerika’nın derin devleti, yani CIA, bu işin içerisinde
olabilir. Bakın şunu hatırlatalım. Orhan Aykut isimli şahıs 13
Aralık 2010 tarihinde Tekirdağ Cumhuriyet Savcılığı’na başvuruyor
ve bazı önemli açıklamalar yapıyor. O sırada Orhan Aykut Tekirdağ
Cezaevinde tutuklu. Diyor ki; ‘2007 yılında Balyoz soruşturmasına
delil olacak bir çuval belgeyi biz İstanbul’da 4. Levent’te bir
otelde o zaman beraber çalıştığımız eski bir milletvekili ile
birlikte bir Amerikalı senatör ve TSK’dan emekli olmuş uzun saçlı
bir binbaşıdan aldık. Biz bu torbayı birlikte Ankara’ya götürdük’.
Bu bana göre komplonun bir ayak izi. Şayet soruşturma başlayacaksa
Orhan Aykut isimli şahıs biraz daha detaylı biçimde dinlenmeli.
Buradan bir çıkış noktası yakalanabilir. Tabii o ifadede çuvalı bir
Amerikalının getirdiğinin söylenmesi ‘Amerika da işin içinde miydi’
sorusunu akla getiriyor.
Ayrıca komplo olarak hazırlanmış olan Balyoz planının içinde TSK
tarafından kullanılmayan bazı askeri tabirler de var. Bunların
Amerikan Silahlı Kuvvetleri tarafından kullanıldığını biliyoruz.
Örneğin; biz denizlerimizden bahsederken okyanus kelimesini
kullanmayız. Balyoz planının bazı yerlerinde okyanus tabiri
geçiyor. Belli ki bunu bir Amerikan planından tercüme etmişler diye
düşünüyorum.
1 MART TEZKERESİNİN İNTİKAMI OLABİLİR
-Amerika küresel bir güç. Bütün dünyayı kendi menfaatleri
doğrultusunda şekillendirmeye çalışıyor. Ortadoğu’yu
şekillendirirken yapmak isteyeceklerine karşı TSK’nın bir karşı
duruş sergileyebileceğini ve bu nedenle de etkisizleştirilmesi
gerektiğini düşünüyor olabilir. Bu aklımıza gelen en önemli
hususlardan birisi. Bir diğeri, 1 Mart tezkeresi nedeniyle TSK’yı
cezalandırmak istemesi ihtimalidir. Biraz daha ileriye gidersek...
Türk Deniz Kuvvetleri’nin, Türk Hava Kuvvetleri’nin gelmiş olduğu
seviyelerin kendileri için ileride kabul edilemez bazı durumlar
yaratabileceğini düşünüyor olabilir.