Balyoz'da yakalama kararına itiraz
Abone olÇetin Doğan, emekli Tuğgeneral Süha Tanyeli ile Albay Dursun Çiçek hakkındaki yakalama emirlerine itiraz edildi.
“Balyoz Planı” davası sanıklarından eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan, emekli Tuğgeneral Süha Tanyeli ile Albay Dursun Çiçek hakkındaki yakalama emirlerine itiraz edildi.
Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesine gelen Doğan, Tanyeli ile Çiçek'in avukatları Celal Ülgen, Hüseyin Ersöz ve Serkan Günal, yakalama kararlarına ilişkin itirazda bulundu.
Avukatlar, ayrıca, İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesinin heyetine yönelik reddihakim talebini içeren dilekçeyi mahkemeye sundu.
Basın mensuplarının sorularını yanıtlayan avukat Ülgen, dün hakkında Bodrum Havalimanında gözaltı işlemi yapılan, İstanbul'a geldikten sonra Adli Tıp Kurumunda muayeneden geçirilip Dr. Siyami Ersek Göğüs, Kalp ve Damar Cerrahisi Hastanesinde tedavi altına alınan Çetin Doğan'ın kalp krizi geçirme tehdidi altında olduğu için saat 03.00'ten beri yoğun bakım ünitesinde tutulduğunu bildirdi.
AVRUPA İNSAN HAKLARI SÖZLEŞMESİNE AYKIRI
“Balyoz Planı” davasının sanıkları eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan, emekli Tuğgeneral Süha Tanyeri ile Albay Dursun Çiçek hakkındaki yakalama emirlerine yapılan itiraz dilekçesinde, mahkemelerin kısa aralıklarla tahliye ve tutukluluk gibi farklı kararlar vermesinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin ihlali olduğu belirtildi.
Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesinde itiraz dilekçesini verdikten sonra basın mensuplarına açıklama yapan avukat Celal Ülgen, müvekkili Çetin Doğan'ın dün saat 17.45'te İstanbul'a gelmek üzere gittiği Bodrum Havaalanında polisler tarafından “Hakkınızda yakalama emri var, bu nedenle sizi uçakla gönderemeyiz, sizi alıkoyacağız” diyerek durdurulduğunu hatırlattı.
Ülgen, “Çetin Paşa da 'Kardeşim bunu sağır sultan biliyor. İstanbul'a gidiyorum. Biletim İstanbul'a. Haber verin gelsin alsınlar. Kaldı ki ben sabah adliyeye gideceğim' dedi. Bu itiraza rağmen polis alıkoymaya devam edince devreye Milas Başsavcısı giriyor ve savcı polis nezaretinde uçakla İstanbul'a gönderilmesini sağlıyor” diye konuştu.
Havaalanında bazı polislerin Doğan'ın asker olan korumalarına saldırdığını ve korumalardan birinin yumruklandığını ifade eden Ülgen, müvekkilinin yaşadığı bu yoğun stresin ardından Atatürk Havaalanından Adli Tıp Kurumu Başkanlığına götürüldüğünü, kalp krizi riski bulunması nedeniyle emniyete gönderilmediğini, hastaneye sevk edildiğini hatırlattı.
Avukat Ülgen, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesindeki tetkiklerin ardından Dr. Siyami Ersek Göğüs, Kalp ve Damar Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesine gönderilen müvekkilinin gece saat 03.00'ten itibaren yoğun bakım servisinde tutulduğunu söyledi.
Hakkında yakalama emri bulunan diğer müvekkili emekli tuğgeneral Süha Tanyeri'nin de İstanbul'a geldiğini ifade eden Ülgen, yaptıkları itirazlara ilişkin gelişmeleri takip ettiklerini, bunların sonuçlarına göre teslim edeceklerini kaydetti.
Ülgen, diğer müvekkili Albay Dursun Çiçek hakkında çıkarılan yakalama emrine de değinerek, “İrtica ile Mücadele Eylem Planı” davası kapsamında tutuklu olduğu için, cezaevinde olan bir kişi hakkında çıkarılan yakalama emrinin anlamsız olduğunu ifade etti.
DİLEKÇELER
Avukatlar Celal Ülgen ve Hüseyin Ersöz tarafından İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesine Çetin Doğan, Süha Tanyeri ve Dursun Çiçek hakkındaki yakalama emirlerine ilişkin verilen itiraz dilekçesinde, bu kararı veren mahkemenin, dosyanın sanıklarının daha önce tahliye edildiğini ve özgür olmalarının mahkeme kararına bağlı bulunduğunu görmezden geldiği belirtildi.
Mahkemenin, hukukta yok sayılacak bir karar ile yakalama emri verdiği ifade edilen dilekçede, “Mahkemenin bu kararı hiç kuşkusuz Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkına da aykırılık oluşturmaktadır. Çünkü mahkemelerin birkaç ay ya da gün aralığı ile birbirine tamamen farklı kararlar vermesi, bir tahliye, bir tutukluluk şeklinde bu kararların değişmesi çıplak gözle dahi görülecek bir Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ihlalidir. Mahkeme bu ihlali gidermek için bir AİHM kararı beklemek yerine ivedi olarak kendisi bu hatadan dönmelidir” denildi.
Bu kişilerin kamuoyunda sahip oldukları saygınlık ve geçmişte yaptığı görevler ile düzenli bir aile yaşantısı bulunması hususlarının da tutuklama tedbiri için koşulların oluşmadığını gösterdiği belirtilen dilekçede, mahkemenin kararının keyfi olduğu iddia edildi.
Dilekçenin sonunda, söz konusu kişiler hakkında çıkarılan yakalama emrinin kaldırılması, bu talebin reddedilmesi durumunda dilekçenin bir üst mahkemeye gönderilmesi istendi.
Aynı avukatlar tarafından mahkemeye verilen reddihakim talebini içeren dilekçede ise soruşturmanın başlangıç aşamasında sorguladığı tüm sanıklar hakkında tutuklama kararı veren İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesinin üye hakimi Ali Efendi Peksak'ın tarafsız ve bağımsız hareket etmediği hususunda kuvvetli şüphe oluştuğu kaydedildi.
Dilekçede, mahkemenin tensip zaptının hukuka aykırı olduğu ifade edilerek, “İhsas-ı reyde bulunan, dosyaya mahkemece salıverilme tarihinden sonra tutuklamayı gerektiren herhangi bir yeni kanıt ve belge girmemiş olmasına karşın tutuklama koşulları ile yakalama emri düzenleyen, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun hükümlerini bilerek uygulamayan, tutuklama kararına somut, açık ve doyurucu gerekçe göstermeyip 'kılıf gerekçe' gösteren, hukukun gücünü değil gücün hukukunu uygulayan, böylece yargıçların yansız olması ilkesini çiğneyen hakimler Davut Bedir, Ali Efendi Peksak ve Murat Üründü'yü toplu olarak reddediyoruz” denildi.
Bu arada, sanık tümgeneraller İhsan Balabanlı ve Bulut Ömer Mirmiroğlu hakkında çıkarılan yakalama emrine de avukatları tarafından itiraz edildi.