Balyoz'da boykot delindi
Abone olBalyoz darbe planı davasında sanık avukatlarının duruşmaları boykot eylemi, 6 müvekkilin duruşmaya girmesi ile delindi...
Balyoz darbe planı davasında sanık avukatlarının
duruşmaları boykot eylemi, 6 müvekkilin duruşmaya girmesi ile
delindi
Böylece yaklaşık 1,5 aydan beri geçilemeyen 'delillerin
değerlendirilmesi' aşamasına dün başlanmış oldu. Duruşmada üye
hakim Ali Efendi Peksak, İstanbul Barosu'ndan davaya katılmayan
avukatların yerine yeni müvekkil tayin edilmesine yönelik talebe
gelen cevabî yazıyı okudu. Mahkeme Başkanı Ömer Diken, yazıya,
"Baro bizi tehdit etmiş." diyerek tepki gösterdi.
Bu sırada bazı sanıklar, avukatlarına rağmen savunmalarını yaptı.
Emekli Albay Emin Hakan Özbek, ses kayıtlarında suç unsuru
bulunması halinde yargılanmasının doğal olduğunu söyledi.
Balyoz darbe planının 92. duruşması İstanbul 10. Ağır Ceza
Mahkemesi'nce Silivri'de görüldü. Ümit Kocasakal'ın başkanlığını
yaptığı İstanbul Barosu'nun 'protesto amacıyla duruşmalara girmeyen
sanık avukatlarının yerine yeni avukat tayin edilmesi ve edilmemesi
durumunda baro hakkında yasal işleme başvurulacağı' ifadelerinin
yer aldığı yazıya gönderdiği cevap, üye hakim Ali Efendi Peksak
tarafından okundu. Yazıda, "Sanıkların kendi müdafileri
mevcutken, avukatların istifalarının ve azillerinin söz konusu
olmaması durumunda, baro başkanlığımızca müdafi tayin edilmesi
kanunen ve hukuken mümkün değildir. Mahkeme tarafından tarafımıza
'yasal işlem yapılacağı' ihtarı yapılmışsa da baro başkanlığımız
mahkemenin sübjektifliğine değil, hukuka bağlıdır. Mahkemenin böyle
bir görevi yoktur. Mahkemenin bu yazısı, başkanlığımızı 'yasa dışı
işlem yapmaya zorlama' anlamına gelmektedir. Yasa dışı işlem
yapmaya zorlamak da Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 107. maddesine göre
1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası gerektiren bir
suçtur.'' ifadeleri kullanıldı.
BARO, YAZININ GEREĞİNİ YAPMIYOR
Mahkeme Heyeti Başkanı Ömer Diken, yazının okunmasının ardından
önemli açıklamalarda bulundu. Baronun yazısında kullandığı üslubu
eleştiren Diken, "Baro bizi tehdit ediyor. Bizi de
denetliyor aynı zamanda. Bir meslek kuruluşu, mahkemeyi sübjektif
ara kararıyla suçluyor ve denetliyor. Mahkeme tehdit etmez. Sadece
duruşmanın inzibatına yönelik tedbirlere uyulmadığı takdirde
gerekli makamları uyarır. Bu konuya ilişkin, 'hakkında yasal işlem
uygulanabilir' der.'' ifadelerini kullandı.
Diken, Anayasa'nın 138. maddesi gereğince, mahkemenin gönderdiği
yazılara göre hareket edilmesi konusunda uyarıda bulunabileceğini
ve kurumların mahkeme kararlarına uymasının zorunlu olduğunu
aktardı. Diken, ''Baro, denetim hak ve yetkisini kendisinde
görerek, yazının gereğini yerine getirmiyor. Mahkemeye karşı böyle
yazılması da hoş olmayan bir davranış. Mahkeme o maddeleri de
hukuku da biliyor. Denetimi her kurumun, kendi mekanizmalarına
bırakması gerekir." diye konuştu.
İstanbul Barosu, mahkemenin daha önce yaptığı avukat talebini
'sanık avukatlarının istifa etmedikleri'
gerekçesiyle reddetmişti. Ancak aynı baro, KCK davasında sanık
avukatları istifa etmemesine rağmen avukat ataması yapmakta bir
mahzur görmemişti. İstanbul Barosu'na bağlı avukatlar daha önce
Ümit Kocasakal liderliğinde duruşma salonunu basmışlardı. Mahkeme,
söz konusu eylem ve duruşmadaki açıklamaları sebebiyle 11 avukat
hakkında suç duyurusunda bulunmuştu.
Sanık: TSK, darbecilerden temizlenmeli
Davanın dünkü duruşmasında bazı sanıklar, esas hakkındaki
mütalaayla ilgili savunmalarını yaptı. Emekli Albay Emin Hakan
Özbek, Türkiye'de 1960'tan bu yana askerî darbelerin yaşandığını
hatırlattı. Özbek, "Milleti küçümseyen, seçilmişleri
beğenmeyen bu zihniyete karşıyım. Davaya konu olan seminerde şayet
darbe planlandıysa bunun adı hukuksuzluktur. Benim seminerle ilgim
yok. Ben darbeci zihniyetin TSK'dan temizlenmesini
istiyorum." dedi.
Özbek, emekli olmadan önce İnsansız Hava Araçları (İHA) ile ilgili
soruşturmayı yürüttüğünü anlattı. Bu soruşturmada silahlı kuvvetler
mensupları ile PKK'lıların irtibatına ilişkin bilgiler elde
ettiğini söyledi. Bu kapsamda o dönem deniz kurmay albay olan daha
sonra tuğamiralliğe terfi eden bir kişinin ismini Genelkurmay'a
bildirdiğini ve soruşturma yapılması için mücadele verdiği
kaydetti. Bir sanığın sorusu üzerine mahkeme başkanı, söz konusu
şahsın Ali Semih Çetin olduğunu açıkladı. Tutuklu sanık Ali Semih
Çetin ise söz alarak, "Ben o dönem amiraldim. Konuşmaların
bana ait olmadığı ortaya çıktı." ifadelerini kullandı.