Balyoz Davavsı'nın 'ikiz kardeşleri'

Hasan Hoşgit ve Hüseyin Hoşgit, 1 Ocak 1950 doğumlu ikiz kardeşler. Bütün hayatları neredeyse beraber geçen bu iki kardeş aynı okullarda okudu, ikisinin de hayali denizci olmaktı. İki kardeş önce Deniz Harp Okulu'nu, sonra da Harp Akademisi'ni bitirdi. Aynı yıl Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'na katıldılar.

Başarıyla devam eden kariyerleri sonucunda Hasan Hoşgit 1998'de, Hüseyin Hoşgit ise 1999'da amiralliğe terfi etti. Hasan Hoşgit kariyerlerinin zirvesinde Akdeniz Bölge Komutanı; Hüseyin Hoşgit de Ege Deniz Bölge Komutanı oldu. Başarıları nedeniyle görev süreleri birer yıl uzatılan iki kardeşten Hasan Hoşgit 2003'te, Hüseyin Hoşgit ise 2004'te kadrosuzluktan emekli oldu.

Aynı siteye yerleştiler
İzmir'e yerleşen ve aynı sitede oturan iki kardeşin yolu Balyoz operasyonları sürecinde de keşişti. Balyoz Herakat Planı'nın ekleri arasında bulunan "Suga" adlı planda Hoşgit kardeşlerin de ismi yer alınca, soruşturmaya dahil edildiler.
Savcıların talebi üzerine İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından iki emekli amiralin talimatla ifadeleri alındı. Hoşgit kardeşler, Balyoz adlı bir plandan haberleri olmadığını söyleyerek suçlamaları reddetti.

'Numaraları' da yan yana
İki emekli amiral, 16 Aralık'taki Balyoz davasının ilk duruşmasına da birlikte geldiler ve Silivri'deki duruşma salonunda yanyana sanık sandalyelerine oturdular.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan 968 sayfalık iddianamede, Hasan Hoşgit 96; Hüseyin Hoşgit de 97 numaralı sanık olarak yer aldı. İddianamede, emekli Tuğamiral Hasan Hoşgit "Suga Harekat Planı" kapsamında oluşturulan çalışma gruplarından birinin başkanı olduğu ve yapılan görevlendirme gereği "Akdeniz Bölgesi Müzahir Subay ve Astsubay listesinin hazırlanmasını sağladığı" iddiasıyla suçlandı. Emekli Tuğamiral Hüseyin Hoşgit'in ise Suga Harekat Planı kapsamında "İzmir Birlik Komutanı" olarak görevlendirildiği öne sürüldü.

'Hukuka güveniyoruz'
Emekli Tuğamiral Hasan Hoşgit haklarındaki iddialarla ilgili olarak şunları söyledi:
"Bizler 2003 ve 2004 yıllarında emekli olduk. İddianame eklerine yansıyan belge ve planların askeri litaratür ve teknik açıdan bir değer taşımadığını görüyoruz. Bizim suçlanmamıza sebep olan hiçbir belgenin altında imza da yok. Böyle bir belge kanıt olarak kabul edilebilir mi? Bunu öncelikle kamuoyunun vicdanına ve mahkemeye bırakıyoruz. Hukuka ve yargıya güveniyoruz."