Balyoz Davası'nda ilk günün özeti
Abone olBalyoz Davası'nda kimlik tespiti sırasında komedi yaşandı. Davalı olarak mahkemece yargılanan kişi hakkında açılmış bir dava olmadığı tespit edildi.
Balyoz Davası'nda kimlik tespiti sırasında komedi
yaşandı. Davalı olarak mahkemece yargılanan kişi hakkında açılmış
bir dava olmadığı tespit edildi. Böylece Cumhuriyet tarihinin en
önemli davası, inanılmaz bir fiyasko ile start almış
oldu..
"Balyoz Planı" iddialarına ilişkin eski Hava
Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Halil İbrahim Fırtına, eski
Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Özden Örnek ve eski 1.
Ordu Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan ile Genelkurmay Muhabere
ve Elektronik Bilgi Sistemleri Başkanı Koramiral Kadir Sağdıç,
Kuzey Deniz Saha Komutanı Koramiral Mehmet Otuzbiroğlu ve Albay
Dursun Çiçek'in de aralarında bulunduğu 196 tutuksuz sanığın
yargılanmasına devam edildi.
Öğleden sonra sanıkların kimlik tespitinin
yapılmasıyla devam edildi. Mahkeme başkanı Ömer Diken, jandarma
astsubay sanık Recep Yavuz'a ait kimlik bilgilerini okudu. Sanık
Yavuz da iddianamede yazılı kimlik bilgilerinin kendisine ait
olmadığını, konuyla ilgili savcılığa daha önce dilekçe sunduğunu
söyledi.
Bu sırada önde oturan 47 numaralı sanık Recep Yıldız isimli sanık
ta okunan kimlik bilgilerinin kendisine ait olduğunu belirtti.
Mahkeme Başkanı Diken de, "İnsan unsurunun olduğu yerde
hatalar olur, düzeltilir". dedi. Mahkeme Başkanı Recep
Yavuz'un kimliğini isteyerek, bilgileri kontrol etti. Mahkeme
Başkanı Ömer Diken de, "O zaman sizin için hakkınızda
açılmış bir kamu davası yoktur. o zaman sanık olamazsınız"
dedi.
Mahkeme Başkanı Ömer Diken konuyla ilgili "savcılığa yazı
yazılacağız" dedi. Ancak Yavuz duruşmayı izlemeye devam
ediyor. Duruşma 28 Aralık tarihine ertelendi..
DAVAYI TAKİP EDEN UZMANLAR VE GAZETECİLER
KENDİLERİNE UZATILAN MİKROFONLAR ARACILIĞIYLA TELEVİZYON
KANALLARINA BAKIN NELER SÖYLEDİ...
[PAGE]
ALPER GÖRMÜŞ (Taraf Gazetesi yazarı)
“Bu yargılama çok daha önce yapılmalıydı”
Bu konuda en önemli nokta, ilk defa darbe girişimiyle suçlanan askerlerin sivil yargı önüne çıkarılması. Bu biraz daha erken olabilirdi tabii. 2003-2004’teki darbe girişimlerinin aktörleri 2007’de Nokta Dergisi bu girişimi ortaya çıkardıktan sonra da yargılanabilirlerdi. O günlerde ülkenin başbakanı aynen “savcılar herhalde gereğini yapacaklardır” demesine rağmen hiçbir savcı girişimde bulunmamış, bulunamamıştı. Şimdi gelinen nokta bu yolda Türkiye’nin epeyi yol aldığını gösteriyor. Bu çok önemli. Cumhuriyet tarihinde böyle bir şey olmadı. Talat Aydemir meselesi aslında zaten doğrudan doğruya ordunun davacı olduğu bir meseleydi. Ordunun kendi içinden birilerinin kulağını bükme davasıydı. Bugün doğrudan doğruya adli mahkemelerin böyle bir davayı görmesi çok önemli. Üstelik bu davanın ordunun hilafına rağmen yürüyor olması çok önemli. Balyoz davası, Türkiye’nin siyasi demokrasi yolunda aldığı mesafeyi gösteriyor. Özellikle siyasi diyorum çünkü öbür tarafta ciddi problemler var.
CÜNEYT ÜLSEVER (Hürriyet
Gazetesi yazarı)
“Bu maç berabere bitmeyecek”
Ben bunun Cumhuriyet tarihinin en önemli davalarından biri olduğunu düşünüyorum. İddialar çok önemli olduğu gibi, iddialara karşı çıkan tezler de aynı şekilde benim için önemli. Çünkü, 11. CD’deki yayınlanan iddialara karşı öne sürülen görüşler iddialar kadar ağır. İddialar ne kadar ağırsa bunu yalancılıkla suçlayan görüşler de o kadar ağır. Bunu ben cumhuriyet tarihine ışık tutacak bir dava olarak görüyorum, neticede bu ışık nereye düşerse düşsün. Bir taraf ağır mağlubiyete uğrayacak, bu kesin. Maç berabere bitmeyecek. Yargılama hakkında önceden konuşamam. Hakimin 48 saat önce görevden alınması kafamı çok bulandırdı. Ama Adalet Bakanı’nın HSYK bu işte oybirliğiyle karar almıştır sözü dikkata alınmalı. Türkiye referandum öncesinde ikiye bölünmüştü. Bu bölünmede ana merkezlerden biri HSYK idi. Bu dava galiba HSYK hakkında düşüncelerin hangisinin doğru olduğunu ortaya çıkaracak. Gerçekten çok önemli bir dava.
SAMİ SELÇUK (Yargıtay
Onursal Başkanı)
"Sıradan bir dava"
"Bu benim için sıradan bir davadır. Bir kalp cerrahı için bir kalbin cumhurbaşkanına, sanatçıya ya da herhangi bir insana nakledilmesinin nasıl önemi yoksa bir hukukçu olarak bu davada kimlerin yargılandığının da benim için bir önemi yoktur. Kamuoyunda uyandırdığı çalkantılar beni ilgilendirmiyor. "
PROF. DR. FAZIL HÜSNÜ ERDEM
(Dicle Ünv. Hukuk Fakültesi Öğretim üyesi)
"Asker-sivil ilişkilerinin normalleşmesi açısından
önemli"
"Balyoz Davası Türkiye'de siyasi sistemin yerleşmesi açısından önemli bir adımdır. Sivil-asker ilişkilerinin normalleşmesi ve bu çerçevede sivil otoritenin güçlü pozisyona gelmesi, bunlara hizmet edecek olması açısından tarihi bir öneme sahiptir."
NASIL DİYALOGLAR YAŞANDI, KİMLER REDDİ HAKİM TALEBİNDE BULUNDU? DURUŞMADAN ÇOK ÇARPICI NOTLAR.. BİR SONRAKİ SAYFADA
[PAGE] DURUŞMADAN
NOTLAR
''Ergenekon'' davasında olduğu gibi bu davada da
mübaşirlik yapan Aydın Aslan, duruşma başlamadan önce salonun
kapısında sanıkların isimlerini tek tek okuyarak içeriye aldı.
Bu arada, ismi okunduğu sırada yakınları tarafından alkışlanan
Abdullah Gevramoğlu, bu şekilde salona girdi.
Duruşma salonunda sanıklar için ayrılan 199 sanık sandalyenin çok
azının boş kaldığı görüldü. Davaya bakan sanık avukatlarından
katılımın fazlalılığı dikkati çekti.
Öte yandan, başka suçtan tutuklu olan Dursun Çiçek'in, duruşma
başlamadan önce sanıkların bulunduğu bölümde gezerek tokalaştığı
görüldü. Çiçek, yoklama sırasında ismini söylerken, ''son
günlerin milli tutuklusu Dursun Çiçek'' demesi üzerine
Mahkeme Başkanı Diken uyararak, sadece ismini söylemesini
istedi.
GÜVENLİK ÖNLEMLERİ
Bu arada duruşma nedeniyle salonun bulunduğu binaya girişlerdeki
aramaların daha da artırıldığı, daha fazla personelin
görevlendirildiği görüldü.
Ancak, salonun bulunduğu binaya girerken X-ray cihazının alarm
vermesine rağmen Çetin Doğan'ın üstü aranmadı. Binaya girerken
Doğan'ın çamur olan ayakkabılarının da iki koruması tarafından
bezle silindiği görüldü.
''Ergenekon'' davalarında olduğu gibi salona
girişlerde sanık, avukat ve basın mensupları ile izleyicilere kart
verilirken, fotoğraf makinesi, ses kayıt cihazı gibi ses ve görüntü
kaydeden her türlü dijital malzemelerin duruşma salonunun bulunduğu
binaya sokulmasına izin verilmedi.
Davada, eski Hava Kuvvetleri
Komutanı emekli Orgeneral Halil İbrahim Fırtına, eski Deniz
Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Özden Örnek ve eski 1. Ordu
Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan'ın da aralarında bulunduğu
bazı sanıkların kimlik tespiti yapıldı.
İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza İnfaz Kurumları
Yerleşkesi'nde görülen duruşmada, 186 sanık arasına sonradan Kemal
Dinçer de katıldı.
Duruşma sırasında sanık avukatlarının yoklaması yapılırken, yazar
Abdurrahman Dilipak'ın avukatı Salih Döğücü, müdahillik talebinde
bulunacaklarını söyledi. Avukat Döğücü'nün müvekkilinin şu anda
duruşma salonunun izleyicilere ayrılan bölümünde olduğunu, müdahil
bölümüne girip giremeyeceğini sorması üzerine Mahkeme Heyeti
Başkanı Ömer Diken, Dilipak'a izin verdi. Dilipak, salonda
müdahillere ayrılan bölümde oturdu.
Ancak bu arada, bazı sanık avukatlarının itiraz ederek Dilipak'ın
müdahillik talebinin kabul edilmesinden sonra müdahallik bölümüne
lınması gerektiğini bildirdi.
Mahkeme Heyeti Başkanı Diken ise müdahillik talebi
değerlendirildiğinde, Dilipak'ın kalıp kalmayacağının belli
olacağını kaydetti.
Duruşmada, ayrıca Özgür Düşünce ve Eğitim Hakları Derneğinin
avukatı Necip Kibar, davaya müdahil olmak için talepte
bulunacaklarını belirtti.
KİMLİK TESPİTLERİ
Duruşmada avukatların yoklamasının tamamlanmasının ardından
sanıkların kimlik tespitlerine geçildi. İddianame sırasına göre ilk
olarak emekli Orgeneral Çetin Doğan'ın kimlik tespiti yapıldı.
Evli ve 2 çocuğu bulunduğunu belirten Çetin Doğan, aylık gelirinin
4 bin 500 lira olduğunu, devlet lojmanında kaldığını ve sabıkasının
olmadığını söyledi.
Eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Özden Örnek de aylık
gelirinin 7 bin lira olduğunu, 2 çocuğunun bulunduğunu, kendi
evinde oturduğunu belirtti.
Eski Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Halil İbrahim
Fırtına da, 2 çocuğu olduğunu, 6-7 bin lira aylık geliri
bulunduğunu ve kendi evinde oturduğunu söyledi.
Korgeneral Nejat Bek ise Muhabere Destek Eğitim Komutanı olduğunu
ifade ederek, aylık gelirinin 5 bin 500 lira olduğunu kaydetti.
Bu arada Heyet Başkanı Diken, sanıkların kalabalık olmasından
dolayı iddianamenin kabul kararını okumayı unuttuklarını belirtti.
Diken, daha sonra iddianamenin kabul kararını okudu.
SANIK OTURUNCA BAŞKAN UYARDI
Milli Savunma Bakanlığı tarafından açığa alınan Tümgeneral Gürbüz
Kaya ise kimlik tespiti sırasında muvazzaf asker olduğunu
belirterek, ''Aylık gelirim 4 bin 700 lira. Ancak dava
nedeniyle açığa alındığım için 3 bin 200 lira alıyorum''
dedi.
Eski Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri emekli Orgeneral Şükrü
Sarıışık da kendi evinde oturduğunu ve aylık gelirinin 4 bin 500
lira olduğunu belirtti.
Sanıklardan Ahmet Küçükşahin ise oturduğu yerden Harp
Akademileri'nde görevli olduğunu söylemesi üzerine Başkan Ömer
Diken, ''Bir rahatsızlığınız yoksa ayağa kalkar
mısınız'' diye uyardı.
Bunun üzerine ayağa kalkan Küçükşahin'in, kimlik tespiti
tamamlandı. Yaklaşık bir saat boyunca 50 sanığın kimlik tespitini
yapan mahkeme heyeti, duruşmaya 10 dakika ara verdi. Aranın
ardından devam edilen duruşma, sanıkların kimlik tespitleri ile
devam ediyor. Bu arada, rahatsızlığı nedeniyle hastanede olduğu
belirtilen emekli Orgeneral Ergin Saygun'un avukatı tarafından
mahkemeye sağlık raporu sunulduğu öğrenildi.
Yine davada sanık olarak yer alan muvazzaf askerlerin Merkez
Komutanlığına bağlı bir minibüsle, emekli subayların bir kısmının
ise Fenerbahçe Orduevi'nden kalkan araçla duruşmaya geldikleri
belirtildi.
ÖĞLE ARASINDAN SONRA KİMLİK
TESPİTİNE DEVAM EDİLDİ
''Balyoz Planı'' iddialarına ilişkin eski Hava Kuvvetleri
Komutanı emekli Orgeneral Halil İbrahim Fırtına, eski Deniz
Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Özden Örnek ve eski 1. Ordu
Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan'ın da aralarında bulunduğu
196 sanığın yargılanmasına başlandığı ilk duruşmaya öğle arası
verildi.
İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada sanıkların kimlik
tespitine devam edildi. Bu sırada, Mahkeme Heyeti Başkanı Ömer
Diken, bazı sanıkların iddianamenin ellerine ulaşmadığı şeklinde
yakınmalarda bulunduklarını belirterek, ''Duruşma salonu
Silivri'de, mahkeme kalemi Beşiktaş'ta olunca, buraya yeteri kadar
iddianamenin yer aldığı CD getirilmedi. Bugün vermek isterdik ama
elimizde yeterli yok. İlk başvurunuzda imza karşılığında
alabilirsiniz'' dedi.
Kimlik tespiti sırasında, Genelkurmay Muhabere ve Elektronik Bilgi
Sistemleri Başkanı Koramiral Kadir Sağdıç, halen bu görevini
sürdürdüğünü söyledi.
Sanıklardan Ali Deniz Kutluk da emekli asker olduğunu, özel bir
şirkette çalıştığını belirterek, aylık gelirinin 10 bin liranın
üzerinde olduğunu kaydetti.
Sanıklardan Murat Ataç Avusturya'da, Bahtiyar Ersay da Tunus'da
halen askeri ateşe olarak görev yaptıklarını belirtti. Mehmet Alper
Şengezer ise İtalya'da NATO'ya bağlı bir birimde çalıştığını
anlattı. Mahkeme Heyeti Başkanı Ömer Diken, yaklaşık 100 sanığın
kimlik tespitinin yapıldığı duruşmaya öğle arası verdiklerini
açıkladı.
Cumhuriyet tarihinde ilk kez sivil yargı, her rütbeden muvazzaf ve emekli generallerin de içinde bulunduğu askerleri darbe teşebbüsü iddiasıyla başlayan "Balyoz Davası'nda" sanık avuklatları redd-i hakim talebinde bulundu.
28 ARALIK'A ERTELENDİ
Mahkeme heyeti, duruşmaya kısa bir ara verdikten sonra redd-i hakim
talebine üst mahkeme olan İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nin
bakmasına karar vererek duruşmayı 28 Aralık'a ertelendi.