Marmara Denizi sahillerine vuran ve halk arasında 'deniz salyası' olarak bilinen müsilajın bölgedeki balık popülasyonu ve turizm açısından büyük tehlike oluşturduğunu söyleyen Prof. Dr. Mustafa Sarı, gerekli önlemlerin alınmadığı takdirde büyük sorunların yaşanabileceğini ifade etti.Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Sarı Marmara Denizi kıyılarında görülmeye başlanan deniz salyasının çıkma nedenlerini anlattı. Deniz sıcaklıkları pek düşmedi: Prof. Dr. Sarı, “Şu anda Erdek ilçesi Düzler mevkiindeyiz. Marmara Denizi’ndeki yeni kabus müsilaj burada da görülüyor. Müsilajın ortaya çıkmasının üç tane temel nedeni var. Bunların bir tanesi deniz sıcaklıklarıdır. Bu sene deniz sıcaklıkları pek düşmedi. Yani Marmara Denizi ortalama sıcaklıkların üstünde bir sıcaklığa sahip." dedi. Yüksek oranda azot, fosfor içeriyor: "İkincisi Marmara Denizi’nin çevresinde 25 milyon insan yaşıyor" diyen Prof. Dr. Sarı "Doğrudan ya da dolaylı olarak bu 25 milyon insanın atıkları Marmara Denizi’ne gidiyor. Bu atıklar yüksek oranda azot, fosfor içeriyor. Yani denizin besin elementleri, besin tuzları yönünden zenginleşmesi ve aşırı yükle yüklenmesine neden oluyor." ifadelerini kullandı.Hızlı çoğalmaya başlıyorlar: Sözlerinin devamında Prof. Dr. Sarı "Üçüncüsü ise deniz şartlarının durağan olmasıdır. Bu üçü birlikte olduğunda bazı plankton türleri hızlı çoğalmaya başlıyorlar." diye konuştu.Salgılar salınmaya başlıyor: 'Niçin çoğalıyorlar?' sorusuna Prof. Dr. Sarı "Azotu, fosforu tüketmek için çoğalıyorlar. Bunların hızlı çoğalması sonucunda ortaya salgılar salınmaya başlıyor ve bu salgılar bakteriler için çok uygun ortamlar oluşturduğundan bir kümelenme gerçekleşiyor. Dolasıyla müsilaj dediğimiz olay böylece ortaya çıkmış oluyor" yanıtını verdi. Denizin altı şu anda üstünden daha berbat: Müsilajın yapısı ve etkileri konusunda değerlendirmelerde de bulunan Prof. Dr. Mustafa Sarı, “Bu müsilaj; sümüksü, kaygan bir yapıdan oluşuyor. Balıkçılar buna deniz salyası, kaykay diyorlar. Saydığımız nedenlerle ortaya çıkan müsilaj deniz yüzeyince kilometrelerce uzayabiliyor. Yüzeyden başlıyor, 30 metre derinliğe kadar devam edebiliyor. Denizin altı şu anda üstünden daha berbat durumdadır. Şu anda deniz yüzeyi çok korkutucu ve ürkütücü bir yapıya sahip olduğunu görüyoruz." ifadelerini kullandı. Ümit edelim ki bu üçlü yapı kırılsın: "Dalıp aşağıya baktığınız zaman aşağıda zindan gibi göz gözü görmüyor" diyen Prof. Dr. Sarı "Bunların bir kısmı parçalanarak yukarıya çıkıyor, bir kısmı parçalanmadan dibe çökmüş oluyor. Dibe çökenler dipteki yaşamı tehdit ediyor. Dip balıkları; mesela vatozlar, pisi balığı, kalkan balığı gibi dipte yaşamayı tercih eden balıkların geçtiğimiz günlerde yüksek oranda ölümüne neden oldu. İşte şu an durum yine tehlikeli. Bu hava sıcaklıkları böyle devam ederse birkaç güne kadar tekrar buralarda binlerce balığın ölmesine neden olur diye bir korkumuz var. Ümit edelim ki bu üçlü yapı kırılsın. Denizin durağanlığı, deniz sıcaklıkları ve azot, fosfor yükünün yüksekliği kırılsın. Bu kırılırsa o zaman müsilaj azalmış olacaktır” dedi.İnsanlar yaz sezonu öncesinde yoğunlaştılar: Erdek Körfeziyle birlikte Bandırma ve Marmara Denizi’ne kıyısı olan birçok ilde görülen müsilajın turizmi etkileyeceğini kaydeden Prof. Dr. Mustafa Sarı, “Yaz sezonuna giriyoruz. İnsanlar şu anda İstanbul’dan, Ankara’dan, Türkiye’nin farklı yerlerinden yazlıklarına geldiler. Ege ve bölgesinde, Marmara Denizi çevresinde, Adalarda insanlar yaz sezonu öncesinde yoğunlaştılar." diye konuştu. Balıkçılar ağ atamaz hale geldi: Konuşmasının devamında Prof. Dr. Sarı "Şimdi burada insanlar nasıl denize girecekler. Burası bir plaj, bu plajda nasıl denize girilecek? Dolayısıyla müsilaj çok boyutlu etkilere sahiptir. Bir taraftan Ocak ayından beri balıkçıları perişan etti. Balıkçılar ağ atamaz hale geldi, çok ciddi zararları söz konusu oldu." şeklinde konuştu. Turizmi vuracak: "Bunların zararlarının telafi edilmesi için bir önlem geliştirilmesi gerekiyor." diyen Prof. Dr. Sarı "Şimdi ayrıca turizm sezonu başladı. Büyük bir hevesle, heyecanla deniz kıyısındaki yazlığına gelen insanlar şimdi bununla karşılaştılar ve denize giremeyecekler. İkinci etapta da turizmi vuracaktır” değerlendirmesinde bulundu.Denizin yükünü azaltmamız lazım: Müsilajdan kurtulmak için yapılması gerekenler hakkında da açıklamalarda bulunan Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Sarı, “Müsilajdan nasıl kurtulacağız? Küresel iklim değişimi bütün dünyada sıcaklıkları artırdı. Buna bağlı olarak Marmara Denizi’nde de arttı. Denizi soğutamayacağımıza göre elimizde bir tane parametre kalıyor. Bu sebeple denizin yükünü azaltmamız lazım. Denize bıraktığımız atıkları azaltmamız lazım. Eğer mümkünse 1 litre atığı bile arıtılmadan denize bırakmamalıyız." dedi. Denize derin deşarj ediliyor: Arıtma tesisinin olmamasıyla ilgili Prof. Dr. Sarı "Bakın burası Erdek Körfezi; Erdek’te arıtma tesisi yok. Tamamen evsel atıklar sıvılaştırılarak doğrudan denize deşarj ediliyor. Bandırma’da bir atık arıtma tesisi yok. Sıvılaştırılıyor, sıvılaştırıldıktan sonra denize derin deşarj ediliyor. Bunlar ise müsilaja girdi teşkil ediyor. Ben sadece şu anda kendi bulunduğum konum itibariyle Erdek ve Bandırma’yı örnek verdim. Ama Marmara Denizi çevresinde bir sürü yer bu şekilde müsilajla kaplanmış durumdadır. " şeklinde konuştu. Acele etmemiz gerekiyor: "Derhal, acilen Marmara Belediyeler Birliği’nin müsilaj gündemiyle toplanması gerekiyor." diyen Prof. Dr. Sarı "Çevre Bakanlığımızın, Tarım Orman Bakanlığımızın ilgili birimlerinin çok acilen bütün paydaşları, kurumları müsilaj gündemiyle toplantıya çağırması gerekiyor. Marmara Denizi’nin feryadını duymamız gerekiyor. Bu bir feryat ve bunu duymamız gerekiyor. Bunun için çok zamanımız kalmadı, acele etmemiz gerekiyor” ifadelerini kullandı.