Balığın kokusu tüketime engel
Abone olKıyı uzunluğu 8 bin 333 kilometre olan ve 25 milyon hektar su ürünleri üretimine uygun alan bulunan Türkiye'de, dünya ortalamasının yarısı kadar balık tüketiliyor.
Akdeniz Üniversitesi'nde (AÜ) yapılan araştırmada, ailelerin
yüzde 16'sının balık tüketmediği, balık tüketiminde en önemli
engelin ise ''mutfakta oluşan koku ve kirlilik'' olduğu belirlendi.
AÜ Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü tarafından Öğretim Üyesi
Prof. Dr. Burhan Özkan başkanlığında yapılan araştırmada, insan
sağlığı ve beslenmesi açısından önemli bir protein kaynağı olan
balığın tüketim tercihleri ve tüketim kararı üzerine etkili olan
faktörler arasındaki ilişki incelendi. Antalya'da 300 aileyle
yapılan çalışma sonucu elde edilen veriler kullanılarak ailelerin
balık tüketimleri ve balık tüketimine etki eden sosyo-ekonomik
faktörler belirlendi. -KOKU BALIK TÜKETTİRMİYOR- Araştırmada
ailelerin yüzde 16'sının balık tüketmedikleri ortaya çıktı. Balık
tüketmeyen ailelerin büyük çoğunluğu ise balığın kızartılması
sırasında mutfakta oluşan koku ya da canlı balığın kokusunu gerekçe
gösterdi. Bu ailelerin yüzde 34'ü, mutfakta bıraktığı koku veya
canlı balık kokusunun rahatsızlık vermesi nedeniyle, yüzde 23'ü
alışkanlıkları olmadığı için, yüzde 16'sı da hazırlanmasının
zorluğunu öne sürerek balık tüketmediklerini ifade ettiler. Balık
tüketen ailelerin yüzde 57,9'u da, balık tüketimlerinin beyaz ve
kırmızı et tüketimine göre daha az miktarda olduğunu belirtirken,
bunun en önemli nedenini ''mutfakta oluşan koku ve kirlilikten
rahatsız olmaları'' olarak gösterdiler. Ailelerin yüzde 53,6'sının
ise ev dışında balık tükettikleri saptandı. Balık etini diğer
etlere göre daha fazla tercih eden aileler ise, balık etinin daha
sağlıklı oluşu, besin değerinin yüksek olması, tad ve lezzetinin
beğenilirliği, fiyatının bütçelerine uygunluğu gibi faktörlerin
seçimlerinde etkili olduğunu belirttiler. -HAMSİNİN SALTANATI-
Araştırmaya göre, tüketilen balıkların yüzde 48'ini hamsi
oluşturuyor. Hamsiyi sırasıyla, çupra istavrit, alabalık, barbun,
levrek, mercan, kolyoz, kubbes, kefal, sazan ve çinekop izliyor.
Görüşülen ailelerin yüzde 97,6'sı, balığı genellikle taze tüketmeyi
tercih ettiklerini, yüzde 2,4'ü konserve aldıklarını vurguladılar.
Araştırmaya göre ailelerin yüzde 76'sı balığı kızartarak, yüzde
14.7'si fırında, yüzde 9'u da ızgara yaparak tüketiyor. İncelenen
ailelerin yüzde 78'i balığı kış aylarında tüketirken, yüzde 48.8'i
genelikle hafta sonunu tercih ediyor. Görüşülen ailelerin yüzde
54'ü balığı semt pazarından, yüzde 27'si balık pazarından ve yüzde
8'i balıkçı dükkanından satın alıyor. -DÜNYA ORTALAMASININ YARISI-
Su ürünlerinin hayvansal proteinler içerisinde önemli bir besin
kaynağı olması nedeniyle yeterli hayvansal protein tüketmede önemli
bir alternatif olarak kabul edildiğini dile getiren Özkan,
Türkiye'nin üç tarafının denizlerle çevrili bir ülke olmasının yanı
sıra sahip olduğu gölleri, barajları ve akarsularıyla su ürünleri
bakımından önemli bir potansiyele sahip olduğunu vurguladı. Buna
karşın Türkiye'de deniz ürünlerinin yeterince tüketilmediğine
işaret eden Özkan, şunları kaydetti: ''8 bin 333 kilometre kıyı
uzunluğuna sahip olan ülkemizde yaklaşık 25 milyon hektar su
ürünleri üretimine uygun alan bulunmaktadır. Buna karşın kişi
başına deniz ürünleri tüketimi 7.6 kilogramdır. Oysa bu değer
gelişmiş ülkelerde 23.3 kilogram, gelişmekte olan ülkelerde 13.7
kilogram ve dünya ortalamasında 15.87 kilogramdır.''