Balbayın ürperdiği o an!
Abone olErgenekon kapsamında bir sabah evinden alındı. Gözaltına alındığın öyle bir an geldi ki sırtı ürperdi. Baybay o anları anlattı.
İNTERNETHABER
Mustafa Balbay, Emin Çölaşan ile birlikte hazırlayıp sundukları ART'deki "Ankara Rüzgarı" adlı programa bu kez konuk olarak katıldı. Balbay gözaltına alındığında ürktüğünü itiraf etti ve intihar etmemem için ayakkabı bağcıklarımdan alyansıma kadar aldılar dedi.
İşte programdan bazı bölümler;
YAŞLILAR KURULU:Uydurma bir soruşturma söylemiş, yaşlılardan kurulu bir ekip felan demişler. Hepsi böyle demiş...
KELLE KOLTUKTA: Atilla Uğuru'u tanıyorum. Öcalan'ı sorgulayan bir albay. Kelle koltukta bir Albay. Ayakkabı bağımızı aldılar, asabiliriz diye. Sonra alyansımı çıkardılar, neymiş kesici olarak kullanabilirmişim. Karımdan bile özür dilerim. Atilla Uğur'la karşılaşınca kendime gelemedim, bişey diyemedim. Atilla dedim, sonra bana baktı ve elini kaldırdı. Benim bildiğim Atilla Albay, kendisine koruma verilen üç albaydan biri. Şimdiden binbaşıları, albayları düşündüm. Kelle koltukta olanları düşündüm. Ne diyeyim yani diyecek birşey bulamıyorum.
DEŞİFRE OLDU: Ben suçlamaları bilmiyorum, yani onlarda bilmiyordur. Şu anda kendisi ne düşünüyordur, işin kötü tarafı deşifre de oldu. Yani mesala, bu profesör Türkiye'de kök hücre konusunda ilk araştırma yapan isim. Sen öyle bir ismi, köklediler. Bunları da düşünerek bakmak lazım.
İDDİANAME NEREDE?: Ben yargılanmaya devam edeceğim, tek şansım artık dışarıda düşüncelerimi dile getirebileceğim. Türkiye madem böyle bir terör örgütü var bunu bilmek zorunda. Artık bu iddianameyi açıklamanız gerekiyor. Arkası gelecekmiş! Arkadan gelecekse, açıklayın sonra arkadan tekrar açıklayın. Böyle bir muamma olur mu?
Şimdi şöyle yorumluyorum. 7 Temmuz kanlı planı, olmuş bişey bulamadılar, hayali birşeyi buldular. Kurt kuzu meselesine benziyor. Bundan sonra hiç bir araya gelmesinler diye uğraşıyor.
ÜRPERDİM: Benim tüm hayatım ortada ve tüm hayatımı buraya adadım. Ben gözaltına alındığımda ürperdim. Şöyle ürperdim, ayda dört konferansa katıldım. Beynim aynı anda üçe bölündü; beynim bir taraftan konferanslarda ne konuştuğumu, diğeri neler olduğunu, üçüncü bölümü ise bundan sonra ne yapacağımı düşündüm.
Bu meslekte başarılı olmanın dışında hiçbirşeyi düşünmedim. Şimdi bana diyebilecekleri hiçbir şey yok.
Burada ART'nin patronunu sordular bana. Ya nasıl dediler? Burada ART şu imkanı sunduğu için sanırım. Kurumlara el atmaya çalışıyorlar. Şimdi kaderde, terörden ölenlerin yerine yazan bir isim olarak terörden yargılanmak varmış.