Bakan’dan Kılıçdaroğlu’na medya cevabı
Abone olÇalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun medyanın özgür olmadığı açıklamasını eleştirerek, "...
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, CHP Genel Başkanı
Kemal Kılıçdaroğlu’nun medyanın özgür olmadığı açıklamasını
eleştirerek, "Geçmişte çok farklıymış gibi davranmayalım, önceden
basın çok mu özgürdü?” dedi.
Türkiye İsveren Sendikaları Konfederasyonu’nun (TİSK) 25. Genel
Kurulu, JW Marriott Otel’de gerçekleşti. Genel Kurul’da TİSK
Yönetim Kurulu Başkanı Tuğrul Kudatgobilik açılış konuşmasını
yaptı. Ardından CHP Genel Başkanı Kemal Kılıc¸darogˆlu, HAK-İŞ
Genel Bas¸kanı Mahmut Arslan, TU¨RK-İŞ Genel Sekreteri Pevrul
Kavlak ve C¸alıs¸ma ve Sosyal Gu¨venlik Bakanı Faruk Çelik konuşma
yaptı.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, yeni anayasaya çalışmalarına
değinerek Anayasa’da basın özgürlüğüyle ilgili konuştu.
TBMM’deki bütçe görüşmeleriyle ilgili ise Kılıçdaroğlu, Sayıştay
raporlarının Meclis’e gelmediğini söyleyerek, "Geçen yıl gelmesi
beklenen 132 Sayıştay raporunun hiçbiri Meclis’e gelmedi. Bu
raporlar gelmesin diye yasalar değiştirildi" dedi.
Polisle yapılan incelemenin olağanüstü dönemlere ait bir inceleme
olduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu, "Kızdığınız holdinglere polis
nezaretinde aramalı inceleme yaptırıyorsunuz. Vergi incelemeleri
davul zurnayla değil, gizli yapılır” diye konuştu.
Anayasa değişikliklerinin neden gerçekleşmediğini de anlatan
Kılıçdaroğlu, "4 siyasi parti 60 maddede uzlaşıyor ama siz
başkanlık sistemini getirirseniz daha fazla uzlaşma olmaz” şeklinde
konuştu.
Başkanlık sisteminin anayasa değişikliklerini sabote edeceğini
belirten Kılıçdaroğlu, başkanlık sistemi talebinin geri çekilmesi
isteklerine ise olumsuz cevap aldıklarını söyledi.
Kılıçdaroğlu, orta gelir tuzağının aşılmasında, ihracat düzeyinin
artışında tek önemli unsurun eğitim olduğunu kaydetti.
“MERKEZ BANKASI’NIN GERÇEK ANLAMDA ÖZERK OLMASI LAZIM”
Kılıçdaroğlu, Türkiye’de yapılması gerekenleri ise şöyle
sıraladı:
“1-Merkez Bankası’nın gerçek anlamda özerk olması lazım. Merkez
Bankası para politikaları ile ilgili karar alırken, ’Önce gidip
Başbakana sorayım’ dediği anda bütün dünyadaki itibarını kaybeder.
Bağımsız ekonomik kuruluşların siyasi müdahalelere kapalı olması
lazım. Buna uygun yasal düzenlemeler yapmak gerekiyor. Kamu İhale
Yasası gerçek anlamda kamu kaynaklarının sağlıklı harcandığını
gösteren bir yasa pozisyonunda olması, objektif olması lazım. Gelir
İdaresi Başkanlığının (GİB) kesinlikle özerk olması lazım. Vergi
denetiminin sıcak siyasetten çok uzak olması lazım.”
Teşvik sisteminin yeniden değişmesi gerektiğini de kaydeden
Kılıçdaroğlu, bir ülkenin başbakanının, "Şu kadar buzdolabı
üretiyorum" diye övünmemesi gerektiğini belirtti.
Üniversite-sanayici iş birliğine değinen Kılıçdaroğlu,
üniversiteleri özgür ve özerk olmayan bir ülkenin bilim
üretemeyeceğini söyledi. CHP lideri, "Üniversite bilim üretmiyorsa
kimse kusura bakmasın biz buzdolabı, halı, tekstil üretmeye devam
ederiz ve bununla da övünürüz" şeklinde konuştu.
“15 MİLYAR 802 MİLYON 919 BİN TL ÖDENEK”
Kılıçdaroğlu, TBMM Genel Kurulu’nda görüşülen 2014 yılı bütçesinde,
Maliye Bakanlığına, belediyelere verilmek üzere 15 milyar 802
milyon 919 bin TL ödenek konulduğunu ve bunun Anayasa’ya aykırı
olduğunu vurgulayarak konuşmasını şöyle sürdürdü:
"2014 bütçesine 15 milyar lirayı, eski parayla 15 katrilyon lirayı
belediyelere vermek üzere niye koyuyorsunuz? Yerel seçimler var.
Benim vergimle, benim ödediğim vergimle benim aleyhime olacak bir
seçim sonucu elde etmek için para koyuyorsunuz oraya. İnsanda biraz
vicdan olur. Hadi ahlakı bir tarafa bıraktık. Böyle bir şey
olabilir mi? Öyle bir yere de koymuşlar ki E cetveline, kimse fark
etmesin diye. Bunlar doğru değil, ahlaki değil. Biz de her alanda
başarıya imza atan çok sayıda insanımız var, romancımız var,
tiyatrocumuz, sinemacımız, cerrahımız, bilim insanımız, sinemacımız
var, her alanda ama eksik olan bir alanımız var, başarıya imza atan
siyasetçimiz çok ama çok az. Yapmamız gereken ilk iş siyasi ahlak
yasasını parlamentodan geçirmektir. Bizim siyasetin etik değerleri
yok, ahlaki değerleri yok."
“ŞİMDİ SORUN BİR REJİM SORUNUNA DÖNÜŞÜYOR”
Eskiden siyasetçilerin, siyasette rekabet yaptığını ve sadece
aralarında bir iktidar mücadelesi olduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu,
"CHP vardı, Demokrat Parti vardı, ANAP vardı. Aramızda bir rejim
sorunu yoktu. Bir iktidar kavgası, bir iktidar mücadelesi vardı.
Şimdi sorun, bir rejim sorununa dönüşüyor. Sorunumuz bu. Gelecek
güvencemizi, hukukun üstünlüğü üzerine inşa ettiğimiz bir
Türkiye’ye ihtiyacımız var. İşçimiz de işverenimiz de böyle
düşünmeli" diye konuştu.
“15 MİLYAR AYIRMADIK”
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, konuşmasında
Kılıçdaroğlu’nun eleştirilerine cevap verdi. Çelik, CHP lideri
Kılıçdaroğlu’nun hükümetin yerel seçimler için bütçeden 15 milyar
lira ayırdığı yönündeki eleştirilerine karşılık vererek, "Genel
Başkan yerel seçimler için 15 milyar lirayı ayırdığımızı söyledi.
Çok şaşırdım, bahsedilen rakam büyük bir rakamdı. O konuşma
yaparken ben Maliye Bakanını aradım. Maliye Bakanımız Mehmet Şimşek
böyle bir şeyin söz konusu olmadığını söyledi. Yani söz konusu para
çok büyük bir para, 3 ay için bunun plan ve bütçesini yapmak
imkansız" şeklinde konuştu.
"ÖNCEDEN ÖZGÜR MÜYDÜ?
Kılıçdaroğlu’nun medyanın özgür olmadığı eleştirisine karşılık
Çelik, "Geçmişte çok farklıymış gibi davranmayalım, önceden basın
çok mu özgürdü?” dedi.
Hür teşebbüsün, demokrasinin olduğu ülkelerde yeşerdiğini
vurgulayan Çelik, "Biz özel teşebbüs odaklı kalkınmayı hedefledik.
Hür teşebbüs, demokrasinin olduğu ülkelerde yeşerir. Seçim derdi
biter, geçim derdi bitmez” diye konuştu.
Seçim ekonomisi uygulamayacaklarını da belirten Çelik, kıdem
tazminatı konusuna değinerek, bu fonun diğerleri gibi olmadığını
belirtti. Çelik, "Kıdem tazminatı tasarruf fonu gibi değil,
bireysel fondur. Çalışan işçinin adına ödenir, bireysel fon Faruk
Çelik adına benim hesabıma yatacak. Bu sistem bu açıdan işçi
açısından önemli" ifadelerini kullandı.
Kıdem tazminatı konusunda tartışmaya ve diyaloğa açık olduklarına
dikkati çeken Çelik, bu konunun sadece işçi açısından değil,
işveren açısından da önemli olduğunu kaydetti.
(İHA)