Bakan Zeybekci’den çarpıcı açıklamalar
Abone olEkonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Türkiye’nin en büyük probleminin, iktidar ümidi olmayan muhalefet problemi olduğunu söyledi. <br/>Zeybekci, 1...
Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Türkiye’nin en büyük probleminin,
iktidar ümidi olmayan muhalefet problemi olduğunu söyledi.
Zeybekci, 17 Aralık operasyonuyla ilgili de, “Hançeri saplayanları,
bunu planlayanları, kurgulayanları ve en sonunda hançer sokmasıyla
öldürecekleri adamın mirasına konmayı planlayanları iyi tespit
etmeliyiz. Türkiye olarak bunu kaçıncı defa yaşıyoruz. 1960’tan
itibaren, hatta İttihat ve Terakki’den itibaren, bütün o geçmişten
itibaren bakacak olursanız, bugüne kadar hep aynı yerden vurulduk,
aynı enstrümanlar kullanıldı” dedi.
Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi, TGRT Haber ekranlarında yayınlanan
‘Neler Oluyor’ programına konuk oldu. Program sunucusu TGRT Haber
ve İhlas Haber Ajansı Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar, İhlas Medya
Ankara Grup Başkanı Nuri Elibol ve Türkiye Gazetesi Temsilci
Yardımcısı Ercan Gürses’in sorularını cevaplayan Zeybekci, gündeme
dair önemli açıklamalarda bulundu.
Türkiye’nin en büyük probleminin, iktidar ümidi olmayan muhalefet
problemi olduğunu vurgulayan Zeybekci, “Türkiye’de eğer muhalefete
iktidar olabilme ümidi vermezseniz, muhalefet iktidar olma ışığını
görmezse, şuanda yaşadığımız problemleri yaşamaya hep devam ederiz.
Yüzde 51, 55 aralığında bir oyla iktidara gelen iktidarın
arkasındaki muhalefeti yüzde 40, 45 aralığına koyup da, ‘Şimdi
yapamadım ama bir dahaki seçimlerde iktidar olacağım’ ümidini
vermediğiniz zaman bu sorunlar devam edecek. Çünkü onun beklentisi
başka. O, antidemokratik yollarla, hukuk dışı yollarla iktidarların
düşürülmesi beklentisi içinde. Bizim muhalefetten beklentimiz
başka. Önce, olması gereken bir muhalefeti ortaya çıkaralım, sonra
onlardan normal refleksler bekleyelim” şeklinde konuştu.
“HANÇERİ SAPLAYANLARI İYİ TESPİT ETMELİYİZ”
Bakan Zeybekçi, Türkiye’de yıllardan beri aynı oyunların
oynandığını söyledi. Paralel yapı tarafından hançerlendiklerini
kaydeden Zeybekci, “Bizim dinimiz, ‘Bütün Müslümanlar kardeştir’
diyor. Yunus’un dediği gibi, ‘Biz gönüller yapmaya geldik’ mantığı
ile iyi niyetli bir şekilde bazı alanların içinde bulunan ve bu
alanların içinde aktif rol alan samimi kardeşlerimizi ayırarak,
onları ürkütmeden ama hançeri saplayanları, bunu planlayanları,
kurgulayanları ve en sonunda hançer sokmasıyla öldürecekleri adamın
mirasına konmayı planlayanları iyi tespit etmeliyiz. Türkiye olarak
bunu kaçıncı defa yaşıyoruz. 1960’tan itibaren, hatta İttihat ve
Terakki’den itibaren, bütün o geçmişten itibaren bakacak olursanız,
bugüne kadar hep aynı yerden vurulduk, aynı enstrümanlar
kullanıldı. Bunların bir daha olmasını engelleyici çözümler bulmak
lazım. Biz bunların çözümlerini bulduk, tespit ettik diyelim. Ama
bu sistem bunları bir daha üretir. Sistem, kendi içinde muhalefete
iktidar ümidi vermediği sürece, bunu bir daha üretir” diye
konuştu.
“HUKUKUN İŞİNE KARIŞMAMAK LAZIM AMA ORTADA İHMAL VAR”
Adana’da MİT mensuplarına karşı yapılan operasyon ve sonrasındaki
hukuk sürecine değinen Zeybekci, “Orada ortaya çıkan olayla ilgili,
bir savcı süreç başlatıyor. Türkiye’nin Milli İstihbarat
Teşkilatı’nın milli bir sır olması gereken konularıyla ilgili ve
MİT’in yaptığı bir operasyon ya da bir işle ilgili asla şüphe
duymayız. Bu TIR’ları durduran, bu TIR’ları götürenleri yere
yatırıp, onları tekmeleyen, o TIR’ları açtırıp, onları deşifre
etmeye çalışan, bunlarla ilgili talimatı veren, karar alanlar
belli. Bunlarla ilgili, oradaki bir savcının başlattığı süreçte,
gözaltı ve tutuklama var. Hemen arkasından bir itiraz ve başka bir
mahkemeyle bunlar serbest bırakılıyor. Bu hukuki bir süreçtir.
Sonuçta bununla ilgili konuşmak, olmaması gereken bir şey ama
ortada vatana ihanet bile diyebileceğimiz bir noktaya kadar gitmiş
olan bir vaka var. Bu, Türkiye’nin yurtdışıyla olan ilişkisinde,
milletin menfaatlerinin koruma operasyonunun engellenmesi
işlemidir. Bunu kalkıp da normal bir adli vaka olarak görmek mümkün
değil. Bugün, Başbakanımızın ofisine koyulan dinleme cihazlarıyla
ilgili yapılan operasyonda, aynı şekilde ayak sürümelerle onu
yapanların hepsi yurtdışına kaçtı. Bugün, malum yerlerde gezip,
tozuyorlar. Tamam, hukukun işine karışmamak lazım ama ortada gözle
görülen bariz bir ihmal var” ifadelerini kullandı.
“GÖZLERİMİZE, KULAKLARIMIZA, KALBİMİZE İNANAMADIK”
Türkiye üzerinde oyun oynayan gurupların varlığını bildiklerini ama
belli bir süre inanmakta güçlük çektiklerini ifade eden Zeybekci,
şöyle konuştu:
“Biz AK Parti olarak demokrasi ve hukuk sistemlerinin karşısında
kimlerin olduğunu biliyorduk. Bunları sayabiliyorduk. Belki biz son
2-3 yıldır görmek istemedik, inanmak istemedik, gözlerimize,
kulaklarımıza, kalbimize inanamadık. Belki bu süreçten dolayı biraz
uzattık meseleyi. Bunlar hep vardı. Şekli, şemaili, adı, grubu,
mensubiyeti farklıydı ama vardı bunlar. Hele hele o zayıf
hükümetler zamanında ortalık darmadağındı. Bu ülkeye, İMF’nin bir
memuru geldiği zaman, bütün bakanlar, başbakan hizaya geçmiyor
muydu? Dünya Bankası, bu ülkeye özel ekonomi bakanı göndermedi mi?
Onların olduğu bütün bu dönemlerde, Türkiye’nin sırları da yoktu,
kendine ait özel bir politikası da yoktu. Biz ne zaman ki
güçlenmeye başladık, ortalık rahatsızlandı, kimlik değiştirdi. Bu
kimlik değiştirme sürecinde fark edemedik. Şimdi fark ettiğimiz
zaman da, ne pahasına olursa olsun reflekslerimiz
değişmeyecektir.”
“NİSAN’DA YÜZDE 15 CİVARINDA İHRACAT ARTIŞI BEKLİYORUZ”
Bakan Zeybekci, Nisan ve Mayıs aylarında ihracat patlaması
beklediklerini anlattı. Dolar kurunun düşmesinin ihracatı olumsuz
etkileyeceğini belirten Zeybekci, “Türkiye’de 2.15-2.25
aralığındaki Dolar kuru, ithalatı cazip olmaktan çıkarıp ihracatı
teşvik eden bir kurdur. Biz eğer böyle gidersek, önümüzdeki dönemde
orta vadeli programımız olan 166 Milyar Dolar’lık hedefimizi de
aşacağız. Yani 152 Milyar Dolar’dan 166 Milyar Dolar’a yüzde 10’un
üzerinde bir ihracat artışı yapacağız. Bu sene cari açık ve dış
ticaret açığımızla ilgili sürpriz gelişmeler olacak. Bu kurla devam
ettiğimiz sürece ithalatımızda alışılmış artış olmayacak. Yani
dışarıya verdiğimiz parada azalma olmasa da sabit kalacak. Dolar’ın
2.15’in altına inmesine fazla müsaade etmememiz lazım. Çünkü bizim
milli menfaatlerimiz bunu gerektiriyor. Avrupa Birliği Merkez
Bankası Başkanı, çok önemli bir açıklama yaptı. Dedi ki, ‘Euro’nun
daha fazla değerlenmesine müsaade etmeyeceğiz.’ Ben de, Türkiye’de
TL’nin daha fazla değerlenmesine müsaade etmeyeceğiz diyorum.
‘Nasıl olur da Türk Lirası’nın değerlenmesine müsaade etmezsiniz’
diyorlar. Bizde sanki paramızın değeriyle milliyetçilik doğru
orantılıymış gibi algılanıyor. Halbuki, böyle bir orantı yok, tam
tersi olması gerekiyor. Türk Lirası değerlendiğinde, ithalat yapmak
cazip, ithalat ise zor bir hale geliyor. Bütün bunlar
değerlendirildiğinde bu bizim için iyi bir kur. Belki biraz daha
artabilir ama buralarda olması gerekiyor. Ocak, Şubat ve Mart
aylarında ortalama ihracat artışımız ortalama yüzde 7 civarında.
Ama Nisan ayında bütün bunların 2 misline yakın bir artış
bekliyoruz. 15’leer civarında bir rakamı yakalama ihtimalimiz var.
Biz bu sene, ihracata dayalı bir büyüme bekliyoruz. Bu sene cari
açık, bir önceki yılın aynı ayına göre, 2014 Şubat ayında yüzde
37.3 azaldı. Ocak, Şubat döneminde yüzde 25 buçuk azaldı. Mart
ayında da çok güzel bir rakam gelecek. İMF, ‘Türkiye bu sene yüzde
2.3 büyüyecek’ diyor. Hayır, Türkiye yüzde 4 büyüyecek. Mayıs
sonunda çok daha başka şeyler konuşacağız” şeklinde konuştu.
“SUUDİ ARRABİSTAN’DA MÜTEAHHİTLİK HİZMETİ VEREN ŞİRKETİMİZİ
KARALAYAN BİR YAPI VAR”
Paralel yapının Suudi Arabistan’da büyük bir projeyi almak üzere
olan bir müteahhitlik şirketimizi karalayıp, işi almasını
engellemeye çalıştığını ifade eden Zeybekci, “Suudi Arabistan’da
bir müteahhitlik hizmetini çok büyük bir rakamdaki büyük bir
projeyi almak üzere olan bir şirketimizi, oraya gidip karalayan bir
yapı var. Bu, bildiğimiz malum yapı. Şuanda bütün dünyaya
saldırıyorlar. Mahkeme kararıyla mal varlıkları dondurulan
şirketlerden birisi, gitmiş orada bu şirketi karalamış. Bugün
bunlar Amerikan Kongresi’ndeki tüm üyelere, İngiltere’deki Avam
Kamarasına, Lordlar Kamarası’na, dünyanın hemen hemen her yerinde
bütün devlet başkanlarına, tüm büyükelçilere Türkiye ile ilgili
mektup gönderiyorlar. Bazen de nokta atışı yapıp Suudi
Arabistan’daki gibi şirketlerimizin işlerini bozmaya çalışıyorlar.
Gerekirse derhal yarım saat içinde binerim uçağa giderim, bununla
ilgili gerekeni yaparım. Çünkü bu benim milli menfaatim” dedi.
“BAŞBAKANIMIZ CUMHURBAŞKANI OLMALI”
Bakan Zeybekci, Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle ilgili çok net
ifadeler kullandı. Milletin, Cumhurbaşkanı seçimiyle ilgili
kararını 30 Mart seçimlerinde verdiğini kaydeden Zeybekci, şöyle
konuştu:
“30 Mart seçimlerinde millet Cumhurbaşkanı seçimi ile ilgili
kararını verdi ve bunu çok net olarak söyledi. Milletin
söylediğinden sonra başka bir şey söylemenin hiçbir anlamı yoktur
artık. İsim konusunda, tabi ki partimizin, devletimizin büyükleri
kendi aralarında bu konuyla ilgili istişarelerden sonra hiç
kimsenin itiraz etmeyeceği kararlar verir. Ama millet bunun
cevabını söyledi. 30 Mart’ta çok net olarak ismini de şeklini de
söyledi. Bence sayın Başbakanımız Cumhurbaşkanı olmalı. İlk turda
seçileceğini, 2. tura gerek kalmayacağını düşünüyorum.”
“YÜZDE 51 İLE GELEN CUMHURBAŞKANI KENDİSİNİ ÇOK DAHA YETKİLİ
HİSSEDECEKTİR”
Cumhurbaşkanlığı seçiminin 2 turlu yapılacak olmasının muhalefete
fayda sağlayacağını vurgulayan Zeybekci, “Seçilenin yüzde 51’ler
ile seçilmesi, seçilemeyenin ise yüzde 49’larda kalması durumunda,
seçilemeyen Cumhurbaşkanı adayı diyecek ki, “Gördünüz mü, bir
dahaki seçimde seçilme şansım var.” Bu da aslında 2 turlu seçimde
muhalefette kalana böyle bir imkan yaratacaktır. Bir de güçlü bir
Cumhurbaşkanı geliyor. Halk tarafından seçilmiş, yüzde 50’nin
üzerinde oy almış, artık böyle şeylere doğrudan inisiyatif
kullanarak icrai anlamda müdahale edebilir konumda olacak bir
Cumhurbaşkanı gelecek. Bu şekilde gelecek Cumhurbaşkanı, kendisinde
o hakkı, o yetkiyi görecektir. Anayasal olarak da o hakkı var
zaten. Dilediği her an Bakanlar Kurulu’na başkanlık yapabilir,
Cumhuriyet’in, devletin başıdır. Yüzde 51 ile gelen Cumhurbaşkanı
kendisini çok daha yetkili hissedecektir. Yeni gelen Cumhurbaşkanı
kim olur bilemem ama bu özelliklere sahip olarak gelecek” diye
konuştu.
(İHA)