Bakan Yıldız'dan nükleer itiraf
Abone olEnerji Bakanı Yıldız, nükleerde Türkiye modelini "Hiçbir ülke ve firma, bu modelle dünyada şu ana kadar iş yapmadı" sözleriyle değerlendirdi.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, nükleer konusunda
Türkiye modelinin isabetli olduğunun, Fukuşima'dan sonra bu işi
bilenlerce kendilerine söylenildiğini aktardı.
"Para bulun, bu nükleer santrali yapın, işletin ve risklerini de
paylaşın" çağrısını hatırlatan Yıldız , "Biz açıkça bir
itirafta bulunduk. Dedik ki, 'Bu bir itiraftır, Türkiye nükleer
kültüre ve nükleer işletmeciliğe sahip bir ülke değildir"
diye konuştu.
Yıldız, St. Petersburg Ekonomik Forumu'nda gazetecilerin sorularını
yanıtlarken, nükleerin ''en önemli'' yanını, global bir enerji
yapılanması şeklinde açıklayarak, ''Biz desek ki, 'Benimki ucuz
olsun, yarı fiyatına olsun, biraz da kötü olabilir, ben ondan bir
tane rica edeyim', dünyada böyle bir yapı yok. Buna müsaade
edilmiyor. 'Ben kötüsünden alayım, fiyatı da yarı yarıya olsun'
deseniz de, buna müsaade edilmiyor. Bu iyi bir şey'' dedi.
Fukuşima'dan sonra güvenlik sistemlerinin artırılmaya
çalışılmasının, bunun uzlaşı noktası olmasının ve ortak bir paydaya
konacak alan haline gelmesinin, iyi bir şey olduğunu belirten
Yıldız, ''Dünya bir bütündür parçalanamaz' cümlesi belki nükleer
için söylense, çok isabetli olur diye düşünüyorum'' dedi.
Yıldız, Almanya'nın nükleer enerjiyi terk etme kararından vazgeçip
vazgeçemeyeceğine yönelik bir soru üzerine, halkın kararına saygı
duyduğunu ifade ederek, alınan kararın sürdürülebilir olmadığı
görüşünü dile getirdi.
Türkiye'de 3'üncü santralin yeri konusunda çalışmaların sürdüğünü
kaydeden Yıldız, şunları söyledi:
''Yeni fay haritası çıkartıldı, 8 yıllık çalışma nihayet buldu,
önceki gün bunu kamuoyuyla paylaştık, paftalarını da paylaşıyoruz.
Herkes istediği yere, yaklaşık 60 tane paftadan bakabilir. Bu
faylar yeni oluşmuş faylar değil. Önceden oluşmuş fayların
bilinirliği, görünürlüğü artmış oldu. Bu, bizim üçüncü santralin
yeriyle alakalı hassasiyetimizi destekleyecek olan bir harita
oldu.
Burada iki tane önemli olgu var. Birincisi, fay hattının direkt
üzerinde mi? Direkt üzerinde ise behemehal ve hızlıca ondan
vazgeçmeniz lazım. İkincisi ise 100 kilometre, 200 kilometre
ilerisindeki bir fayın o yeri nasıl etkileyeceğinin
simülasyonlarını yapmak ve onla alakalı tedbirler almak. Japonya
bizden daha fazla deprem alanı içeriyor, daha fazla depreme yakın
ama depremden etkilenme ihtimalleri, binalarda, fabrikalarda
görüyoruz, çok daha az. Çok daha fazla deprem oluyor, büyüklükleri
daha fazla ama daha az etkileniyorlar. O yüzden Türkiye'nin de bir
deprem ülkesi olduğunu bilmemiz lazım. Temenni etmesek de,
istemesek de böyle bir gerçeğimiz var. O zaman her türlü yapımızı
-kümes yapsak da- depreme dayanıklı yapmamız gerektiğini bilmemiz
lazım. Hele de stratejik, teknik olan nükleer santraller, köprüler,
yollar, barajlar gibi özel sanat yapılarını daha dikkatli yapmamız
lazım.''
BİZ AÇIKÇA İTİRAFTA BULUNDUK
Taner Yıldız, ''Neden Batılı şirketler Türk nükleer pazarında yok?
Acaba Türkiye'ye özgü model mi Türkiye'yi cazip kılmıyor?''
sorularına, şu yanıtı verdi:
''Bence onlara sormak lazım. Ben de aynı şeyi soruyorum; niçin
yoklar? Biz, Türkiye'ye özgü modelin doğru olduğuna inanıyoruz.
Tabii ki buna yaklaşım gösteren ülkeler, firmalar olabildiği gibi
göstermeyen firmalar da olacaktır. Bu konuda Türkiye modelinin,
-hele hele Fukuşima'dan önce sezdiği, gördüğü ve karar verdiği bu
modelin- ne kadar isabetli olduğunu Fukuşima'dan sonra gelip bize
söylediler, bütün bu işi bilenler. Ama iki elin parmaklarından daha
az sayıda olanlar. Çünkü dünyada bu işi bilenlerin sayısı bu kadar.
'Siz bunu hangi öngörüyle tespit ettiniz de, böyle bir model
geliştirdiniz? dediler.
Hiçbir ülke ve firma, bu modelle dünyada şu ana kadar iş yapmadı.
Bizden sonra ülkeler ve bir kısım firmalar, bu modeli kendilerine
göre dizayn ediyorlar. Dünyadaki model neydi? 'Paranız var. Nükleer
santral kaç para? 100 lira. Gelin nükleer santral yapın, paranızı
alın ve ülkenize dönün' diyordu. İşletmecisi başka, o ülke
oluyordu. Biz diyoruz ki, 'Para bulun, bu nükleer santrali yapın,
işletin ve risklerini de paylaşın'. Bunların hepsinin toplandığı
tek adres, dünyada bu manada yok. Hep konsorsiyumlar ve
işbirlikleri var. Biz açıkça bir itirafta bulunduk. Dedik ki, 'Bu
bir itiraftır, Türkiye nükleer kültüre ve nükleer işletmeciliğe
sahip bir ülke değildir.''