Bakan Yıldız’dan dershane değerlendirmesi
Abone olAK Parti İl Başkanlığı’nın Kasım Ayı İl Danışma Meclis Toplantısı’na katılan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, dershane tartışm...
AK Parti İl Başkanlığı’nın Kasım Ayı İl Danışma Meclis
Toplantısı’na katılan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldız, dershane tartışmalarına değinerek, “Bizim kardeşlerimizle
görüş ayrılığımız olmaz. Başbakanımız bu değişimi oy kaygısı ile
yapmıyor. Bu konuyu kardeşler kendi aralarında istismar etmez”
dedi.
Melikgazi Belediyesi Kültür Merkezi’nde gerçekleşen toplantıya,
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, TBMM Başkan Vekili
Sadık Yakut, AK Parti Kayseri Milletvekili İsmail Tamer, Yaşar
Karayel, Ahmet Öksüzkaya, Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet
Özhaseki, Melikgazi Belediye Başkanı Memduh Büyükkılıç, Kocasinan
Belediye Başkanı Bekir Yıldız, AK Parti İl Başkanı Ömer Dengiz ve
AK Parti Belediye Başkan aday adayları ile partililer katıldı.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, “Yaklaşan bir yerel
seçim var. Şu ana kadar bu kristal vazoyu 11 yıldan bu yana, siyasi
iklimi her geçen gün daha iyiye götürerek koruyoruz. Şu ana kadar
çok tehlikeli virajları döndük. 3 genel, 2 yerel seçim geçirdik”
dedi.
Bakan Yıldız, “Türkiye bir satranç tahtası olarak kullanılırdı.
Herkesin hesabını Türkiye üzerinden yaptığı bir ülke vardı. Bu
satrancı oynayan ülkelerden bir tanesiydi Türkiye. Bizim Irak ile
alakalı politikalarımızda Irak’ın daha normalleşmesi adına işler
yapıyorduk. ABD’li meslektaşımız Türkiye’yi desteklediğini söyledi.
Bu gün satrancı oynayan bir ülke haline geldi Türkiye. Şükürler
olsun biz doğruyu yaptıkça bir çok yapının buna rağbet ettiğini
gördük. Türkiye’nin gerek Suriye politikaları ile alakalı tutarlı
tutumu, insanlık karşısında verdiği sınav, ister Müslüman ister
diğer dine mensup insanlara gösterdiği ilgi ve alaka, ilk yardım
gönderen ülke Türkiye’dir. Bunu dünya anlarken, Türkiye’nin içinde
bir ayrılık rüzgarı oynamak istiyorlar. Her birinin arkasında aynı
temel fikir var. Ne kadar ayrılık olursa o kadar azap olacağını
bilirler. Yurt dışı mihraklar 600 yıllık hafızasını çalıştırırlar.
Şu anda Türkiye’nin önündeki en büyük rakip, farklı ekonomik
büyüklüklerine sahip ülkeler değil. En önemli konu Türkiye’nin
kendi içindeki ayrılıklardır. Buna kimsenin müsaade etmemesi lazım.
Bu kristal vazonun çatlamasına müsaade etmemeliyiz” dedi.
“Bu sorunların temelinde sürekli yurt dışındaki bir yapının izini
görürsünüz" diyen Yıldız, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Türkiye’nin atlattığı badirelerin bir tanesi de içindeki ayrılığa
müsaade etmiyor olmasıdır. Türkiye 17 başlıkta çok önemli sınavları
geçirmiş. Şükürler olsun her defasında bunları bir bir atlatmışız.
Bu artık oy kaygısının ötesindeki bir konudur. Türkiye’nin
istikrarı AK Parti’nin istikrarı ile aynı zamanda anılır bir şekle
gelmiştir.
Geçen bir CHP’li arkadaşım ‘bu ülkeyi gerçekten iyi yönetiyorsunuz.
Yine siz yönetin’ diyor. Bir işin bize nasıl olacağını tarif
edemedikleri için nasıl olmayacağını söylüyorlar.
Diyarbakır’da kardeşliğin temel vurgusu yapıldı. Altında başka
amaçlar arandı. Bu tablonun bir kısım kişileri rahatsız edeceğini
biliyoruz. Türkiye kamburlarını bir bir atmak zorundadır. Tespit
edilebilir 300 milyar dolarlık bir harcamadan bahsedildi. Bütün
köyleri beldeleri baştan sona kadar hepsini bu para ile yaparsınız.
Enerjimizi başka şeylere harcamamızı istiyorlar.
Bizim son derece vefakar cefakar çalışan öğretmenlerimizi ister
kamuda ister özelde her birisinin çok farklı katkılarını görürüz.
Bu dershane konusunu bir ayrılık gerekçesi olarak sunmaya çalışmak,
biraz önce sunduğum başlıkların arasına girer. Bizim
kardeşlerimizle en ufak bir görüş ayrılığımız olmaz. Biz o
kardeşlerimizin manevi iklimi dokumakla alakalı gösterdikleri
gayreti yakinen biliyoruz. Her gittiğimiz ülkede iftihar ile
görüyoruz. Onlar büyükelçilerimiz tarafından Türk okulları olarak
tanıtılıyor. Bu gün gelinen noktada konuyu başka bir yere çekmemek
lazım. Bu ülkede sağlıkta, ulaşımda, enerjide bir dönüşüm
yaşanıyorsa eğitim bunun istisnası değildir. Meselenin aslı budur.
Biz Türkiye’deki bütün okuyan öğrencilerimizin yüzde 15’i ancak
dershaneye gidiyor.
Yüzde 85’lik öğrenciler ne yapıyor diye bir tartışma görmedik.
Onlar da bizim çocuklarımız. Aslında bu paralel sistem itiraf etmek
isteriz ki eğitim ile alakalı gelmek istediğimiz noktayı
göstermiyor. Yalnızca nasıl testi hızlı çözeceğini sunan bir sistem
bizim tercih ettiğimiz bir sistem değildir.
Eğer sayın başbakanımız ‘Ben bütün sektörlerde olduğu gibi yapmak
zorundayım’ diyorsa oy kaygısıyla değil, AK Parti doğru yaparsa, o
zaman biz güçleniriz. AK Parti’nin güçlenmesi. AK Parti’ye oy
vermeyenleri de güçlendirir. Bir iş adamı sermayesini AK Parti
döneminde sermayesini 7 katına çıkarıyorsa bu AK Parti’nin sunduğu
istikrar ile alakalıdır. Onun verdiği oy ile alakalı değildir.
Bu manevi iklimde hizmet veren kardeşlerimizin de geçiş dönemini
düzenleyerek. Milli Eğitim Bakanlığımız bu konuda titiz bir şekilde
çalışıyor. Bu geçiş dönemi düzenlenecektir. Bunu kardeşler kendi
aralarında istismar etmezler. Bu bizim bütünlüğümüz için çok
önemlidir. Üzerinden politika yapılacak bir konu değildir. Biz
bunun farkındayız. Onun için bir yanlışı düzeltmek lazım. 94
yılından bu tarafa dersaneler bu haliyle sürmemeli diye yazar.
Siyasi konu olmadığını, teknik bir konu olduğunu bilmemiz lazım.
Başka vesilelerle ayrılık gerekçesi olan konunun dershanelerle
ortaya konanların mahçup olacağı bir süreçteyiz.”