Bakan Yıldız: Enerji sektörü siyasi istikrarsızlığı sevmez
Abone olEnerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, “Siyasi istikrarsızlığı sevmeyen en önemli sektördür enerji sektörü.” dedi.<br/>Enerji ve Tab...
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, “Siyasi
istikrarsızlığı sevmeyen en önemli sektördür enerji sektörü.”
dedi.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Hazar Stratejisi
Enstitüsü tarafından düzenlenen Hazar Forumu’nun öğle sonrası
düzenlenen oturumuna katıldı. Oturumun moderatörlüğünü Deniz Ülke
Arıboğan yaptı. Oturumda Taner Yıldız’ın yanı sıra bölge ülkelerin
çeşitli kademelerinden yöneticiler katıldı.
PANAP’ın son derece önemli bir proje olduğunu söyleyen Bakan
Yıldız, “Türkiye AB üyesi ülkelerin doğalgaz arz ile ilgili
problemine ilişkin ciddi çözüm üretti. Bunlara güney gaz
koridorundan, güney akım projesinden tutun ki en son PANAP
projesine kadar. Türkiye bu olumlu ve pozitif tutumunu sürdürmeye
gayret etmekte. PANAP önemli bir proje ve bu bir zincir halkaları
var. İnşallah siyasi fizibilitenin oluştuğu ve ekonomik
fizibilitenin şuan da çalışmanın son noktalarına gelindiği bir
ortamda bulunuyoruz. Bugüne kadar İtalyan meclisinde tartışılıyor
olsa da bunun iletiminde bir problem olacağını düşünmüyorum”
dedi.
Bakan Yıldız, “Bu faydalı bir iştir doğru bir projedir ve desteğini
gerek siyasi, gerek teknik açıdan almaktadır. Asıl faydalı nokta
olan dünyadaki öngörülenin yeterince doğru yapılıp yapılmadığıdır.
Türkiye 28 tane üyesi ülkenin bulunduğu Uluslararası Enerji
ajansında dönem başkanlığını almıştır ve 2 yıl yürütecektir. Birçok
politika tartışılır haldedir. 7-8 yıl önce venamixon raporları
şuanda farklı yönde seyretmektedir. Buna dönük çalışan özel
şirketlerin, o ülkenin iradesini elinde tutan hükümet
temsilcilerinin zaman zaman farklı noktalarda kaldığı
görülmektedir. Bu dikkatle incelenmelidir. Ne kadar doğru
öngörülerde bulunuyorsanız o kadar daha az finansman yapısıyla
beraber enerji problemini çözmüş bir ülke haline getiriyorsunuz
ülkenizi. Özellikle ABS’deki Shell gazının bulunmasıyla beraber
bazı dengelerin değişmekte olduğunu görüyoruz. Bundan 5 yıl önceki
ajans raporlarının nükleer güç santralleriyle alakalı odaklandığı
bir noktadan çıktık bir Fukuşima oldu ve o ülkelerin
yöneticilerinin iç politikalarını yönetmek için bazı doğruları
tartışır hale geldiğini gördük’’ diye konuştu.
Tüketicisi değişen bir toplumun üreticisinin de ona göre
konumlandığını belirten Yıldız “O yüzden ekonomik fizibilitesi
daima geçerli olabilecek bir projeden bahsediyoruz. Güney Akımdaki
projeler aslında fizibilitesini her zaman bulabilecek projelerdir.
Uluslararası finansman çevrelerinin oluşturduğu kurallarla o
ülkenin iç politikalarının oluşturduğu getirdiği kurallar zaman
zaman çelişirler. O yüzden dikkatle yönetilmesi gereken konu olarak
söylenir. Piyasalar serbestleşen liberalleşen ve özelleşen
piyasalar aslında özel sektör eliyle bu piyasaların yönetilmesi
konusunu ortaya getiriyor. Bir kısım yerlerde varlık satışları
yapılıyor, bir kısım yerlerde imtiyazlar sunuluyor. Ama buradaki
temel nokta tırnak içinde söylüyorum siz ancak varlıkları
paylaşabilirsiniz, yoklukları paylaşamazsınız” dedi.
“Bazı politikaların bu noktaya gelmiş olması o ülke için aslında
üzücü bir konudur” diyen Bakan Yıldız, sözlerini şöyle
sürdürdü:
“Bugün birçoğu kardeş ve komşu ülkelerimizin aslında bulunması
gereken refah noktalarını henüz satın alabilmiş değildirler.
Ülkeler bu kaynaklarına ulaşabildikleri kadar normalleşirler ve
halkın refah seviyesini yükseltirler. O yüzden siyasi istikrar ve
siyasi istikrarın sürdürülebilirliği yalnızca o ülkeler için değil
o ülkelerin bütün komşu ülkeler ve bölge için önemli olduğunu
bilmemiz lazım. Türkiye bu manada siyasi istikrarını iktidarı ister
sevenler olsun ister olmasın onun daha üzerinde bağımsız bir kondur
bu siyasi istikrarın sürdürülebilir olmasında herkes faydalanır.
Doğru olanda budur. O yüzden partiler üstü konular ve uluslararası
siyasetten arınamayacak kadar büyük enerji projeleri her birisi
şüphesiz o ülkenin getirileri arasında bulunmaktadır.”
Bakan Yıldız, “Biz özellikle varlıkla buluşulmasını öneriyoruz.
Türkiye’nin başından beri çizdiği strateji ve politikalar 11 yıldan
bu yana her ülkeye varlıklarını konu etmesini istemiştir ve
geliştirdiği projelerde ortak nokta bulur. Gelişen ekonomisiyle
beraber üç katına çıkan GSMH ile beraber bir ülkeyle proje yapmanın
diğer ülkeyle proje yapmaktan vazgeçmek anlamına gelmediğini de
göstermiştir. Bölgenin güçlü olması, Türkiye’nin ve Türkiye’nin
komşularının güçlü olmasıyla beraber gerçekleşir. Suriye’nin
Mısır’ın dünya petrol piyasalarındaki az güvenliği ile ilgili
tesiri çok yüksek değildir. Yüzde birlik bir arz güvenliği ile
miktar oynamasına rağmen fiyatlar yüzde on civarında oynamıştır.
Siyasi istikrarsızlığı sevmeyen en önemli sektördür enerji sektörü.
Çünkü bire bir ekranlarınızda görürsünüz faz farkıyla değil o gün
görürsünüz. O yüzden Türkiye bütün bu projeleriyle beraber çizdiği
politikalarla hem bölgenin siyasi bir istikrarı olmaya gayret
etmektedir, hem de tutarlı duruşunu her ortamda göstermeye
çalışmaktadır. Doğu Akdeniz Doğalgazı bunu aslında istisnası
değildir. O da bu projeler portföyündedir. Ayrı ayrı kulvarlar da
çalışmaktadır’’ dedi.