Bakan uyardı kemerleri sıkabiliriz!
Abone olBakan Babacan açık açık söylemese de ekonomide atılan bazı adımların rahatsızlık verebileceğini söyledi.
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, bugünlerde
mevcut krizin çok ötesine ve dünyada kriz nedeniyle yaşanan kötü
tecrübelere baktıklarını belirterek, "Neler yapmalıyız ki, ileride
oluşabilecek benzer sorunlarda kendimizi koruyalım. Tabi atılacak
bazı adımlar rahatsızlık verecek. Gelecek nesilleri korumak adına
bunu yapmamız lazım" dedi.
Babacan, kriz öncesinde bankaların üzerinde çok ciddi durduklarını,
problemli bankaları tespit ettiklerini, sessizce sermayelerinni
yeniden yapılandırmalarına bir bakıma teşvik ettiklerini
belirterek, "Bazen havuç, bazen sopalar kullandık. Krize
girdiğimizde Türk bankaları yapacaklarını yapmış durumdalardı.
Testi kırılmadan yapacaklarımızı yaptık" dedi.
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, bugünlerde mevcut
krizin çok ötesine ve dünyada kriz nedeni ile yaşanan kötü
tecrübelere baktıklarını belirterek, "Buralardan neler
öğrenebiliriz? Neler yapmalıyız ki, ileride oluşabilecek benzer
sorunlarda kendimizi koruyalım. Tabi atılacak bazı adımlar
rahatsızlık verecek. Bunun çok iyi farkındayız. Gelecek nesilleri
korumak adına bunu yapmamız lazım" dedi.
İstanbul'da düzenlenen Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği(TOBB)
Eurochambres Ortak Üyeler Komitesi Toplantısı'nın açılışında
konuşan Bakan Babacan, krizin etkilerinin henüz tamamen
silinmediğini söyledi. Hangi açıdan ele alınırsa alınsın,son krizin
modern ekonominin gördüğü en derin kriz olduğunu, özellikle
tüketimin birçok ülkede düştüğünü, hane halkı varlığının önemli
bölümünün eridiğini belirten Babacan, bu nedenlerden dolayı pek çok
ülkede derinleşen krizin etkilerinin kısa sürede kalmamasının söz
konusu olmadığını ifade etti. Dünya genelinde kendi dinamiklerini
oluşturamamış bir ekonomik toparlanmadan bahsedildiğine işaret eden
Babacan, dünya genelinde artış işsizliğin krizden çıkışı
uzatacağını belirtti.
"EMTİA FİYATLARI YÜKSEK VE DALGALI SEYRİNİ
SÜRDÜRECEK"
Dünyada bankacılık sisteminin de normale dönmesinin vakit alacağı
öngörüsünde bulunan Babacan, emtia fiyatlarının ise yüksek ve
dalgalı seyretmeye devam edeceğini söyledi. Bazı ülkelerin zor
kararları bugünden almak zorunda olduğuna dikkat çeken Babacan,
"Bugün alınmayan zor kararlar, vakit geçerse acı tedbirler olarak
gündeme geelcektir. Vakit geçmeden tedbir alınması pekçok ülkede
önem taşıyor" önerisinde bulundu. Kriz nedeniyle birçok ülkenin
reformdan bahsettiğini dile getiren Bakan Babacan, "Bugün
itibariyle reformlarımızı tamamladık" dedi. Türkiye'nin bazı
uygulamalarının artık örnek alındığını ifade eden Babacan, "2006'da
çıkırdığımız kredi kartı yasası ile ABD'de çıkan yasa neredeyse
madde madde aynı" dedi. Babacan, hükümet olarak bütçe açıklarının
yüzde 1'in çekildiğini, borç stoğunun ciddi oranda düşürüldüğünü ve
sağlam mali yapısı ile OECD ülkeleri arasında kamu bankalarına
kaynak aktarmayan tek ülkenin Türkiye olduğunu dile getiren
Babacan, Türkiye'nin krizden en hızlı çıkacak ülke olarak
gösterildiğini kayretti.
"BORÇLANARAK AKTARILAN KAMU KAYNAKLAR İLELEBET SONUÇ
VERMEZ"
Türkiye'nin 7-8 yıldır uyguladığı politikların temelinde özel
sektör olduğunu vurgulayan Babacan, 2002 ile karşılaştırıldığında
devletin birçok sektörden çekildiğini vurgaladı. Kamudan aktarılan
kaynaklarla ve üstelik borçlanarak elde edilen kaynaklarla
ekonomide ilelebet büyümeye çalışmanın sonuç vermediğine dikkat
çeken Babacan, "En önemli politikamız devlet gölge etmesin, devlet
yatırımcının önüne setler çemkesin oldu. Birinci görevimizi olarak
bunu gördük. Çünkü açık bir ekonomide bürokrasi ile ilgili
engelleri azaltıtğınnızda, özel sektörün dinamizmi zaten o ülkeyi
alıp götürüyor. Yeter ki şartları, ortamı hazırlayın" dedi.
"ABD BİZDEKİ YÜZDE 25 PEŞİN ÖDEME KURALINI UYGULASAYDI KRİZ
DERİNLEŞMEZDİ"
Babacan, bu söylediklerinin son kriz döneminde sorgulanan
politikalar olduğunu da işaret ederek, "Özel sektör bu işi kendi
kendine yapamıyor mı? Acaba devlet daha mı çok müdahil olmalı? Biz
fikre asla katılmıyoruz. Devlet devlet olmanın görevini iyi yapsın
yeter diyoruz. Devletin görevi illa ekonominin fiilen içinde olmak
değil amam düzenleyici ve denetleyici rolünü iyi yapmalı. Bugün
dünyada bir finans krizi yaşanıyorsa, bu düzenlemelerdeki
eksiklikler ve denetimdeki yanlışlıklar nedeniyledir. Bizim
Türkiye'de uyguladığımız peşin ödemede yüzde 25 kuralı eğer ABD'de
uygulansaydı, biraz da iddialı konuşuyorum, dünyada böylesine bir
krizin bu kadar derin yaşanması söz konusu olmazdı" dedi.
"KURALSIZ YARIŞ OLMAZ"
Serbest rekabet ortamında firmaların yarışarak en iyi hizmeti,
uygun fiyatla sunmaya çalışmalarını, ekonomik başarının temelinde
gördüklerini dile getiren Babacan şöyle devam etti:
"Ancak yarışma derken, hiç bir yarışma kuralsız olmaz. Bugünlerde
kış olimpiyatlarını izliyoruz. Kim en iyi olacak onun mücadelesi
veriliyor. O yarışlardaki kuralları kaldırın ve sonucu görün. Orada
sadece bir kaos olur. Gerçek anlamda kim başarılı, kim başarısız
onun sonucunu göremezsiniz. Serbest rekabet, daha iyi üretme
yarışması, kuralların iyi konması ve oyuncuların da o kurallara iyi
uyup uymadığının denetlenmesidir. İşte bunun dengesini iyi kurmak
gerekiyor. Bu dengeyi iyi kuramazsanız ya tamamen özel sektörün
oluşturacağı bir kaosa işler gidebilir. Ya da aşırı devlet
müdehalesi sebebi ile ekonomilerde ciddi sorunlar yaşanabilir. Biz
bu dengeyi Türkiye'de tuturmaya çalışıyoruz."
"ATILACAK ADIMLAR RAHATSIZLIK VERECEK"
Bankalar üzerinde çok ciddi durduklarını dile getiren Babacan,
krizden çok önce stres testlerini yaptıklarını, problemli bankaları
tespit ettiklerini, onların sessizce sermayelerini yeniden
yapılandırmasına bir bakıma teşvik ettiklerini dile getirerk,
"Bazen havuç, bazen sopalar kullandık ama bunları yaptık. Sonuçta
krize girdiğimizde Türk bankaları yapacaklarını yapmış
durumdalardı" dedi. Bankalara ilişkin kriz öncesi alınan tedbirleri
Nasrettin Hoca'nın testi fıkrasına benzeten Babacan, "Testi nasıl
taşınacak? Onu söylemez baştan uyarınızı yapmazsanız testi
kırıldıktan sonra artık çok geç. Biz o testi kırılmadan
yapacaklarımızı yaptık" dedi.
Bugünlerde yine ileriye, mevcut krizin çok ötesine baktıklarını
dile getiren Babacan, "Dünyada yaşanan bu kötü tecrübeler ona
bakıyoruz. Buralardan neler öğrenebiliriz? Bu günlerde neler
yapmalıyız ki ileride oluşabilecek benzer sorunlarda kendimizi
koruyalım diye. Tabi atılacak bazı adımlar, yapılacak bazı
uygulamalar rahatsızlık verecek. Bunların çok iyi farkındayız.
Gelecek nesilleri koruma adına bunları bugünden yapmamız lazım"
dedi.
"DÜNYADAKİ GELİŞMELER İYİ OKUNMALI"
Dünyadaki gelişmelerini iyi okunması gereken bir dönemden
geçildiğine işaret eden Bakan Babacan şunları söyledi:
"Burada hükümetlerin özel sektöre yol açıcı, yol gösterici
politikalar uygulaması, ne yapacaklarını ne yapmacaklarıın ilan
etmesi ve kimseyi şaşırtmaması lazım. Kötü sürprizler görmye artık
kimsenn tahammülü yok. Dolayısı ile doğru politikalar bazen bedel
ödemeyi gerektiren politikalar. Doğru politikalar kısa vadede
maliyet getirecek politikalar ama bu maliyetleri bugün ödemezseniz,
yarın daha çok büyük maliyetlerle o ülkeyi karşı karşıya
bırakırsınız. Hiç bir ülkede hiç bir parti siyasi bekasını
düşünerek hareket etmemeli. Kısa vadede varsın bazı siyasetçiler
zarar görsün. Ne adına? O ülkenin gelecek nesillerinin geleceği
adına. Doğru politikalar neyse onu uygulamak gerekiyor. Bu noktada
iş dünyası olarak sizlere çok önemli rollar düşüyor. Ekonomideki
ağırlığınızı iyi kullanmalısınız."
"TÜRKİYE'NİN AB ÜYELİĞİNE DESTEK VERİYORUZ"
AB Parlamentosu Üyesi Marietje Schaake, 2010 Avrupa Kültür Başkenti
İstanbul'da bulunmaktan mutluluk duyduğunu belirterek, "İstanbul,
AB'nin kültürel çeşitliliğine katkıda bulunan önemli bir şehir.
Burada Türk Kahvesi falı bakmaktansa, sizlere gerçekçi bir yaklaşım
sergilemek istiyorum. Türkiye'nin AB üyeliğine destek verdiğimizi
söylmek istiyorum" dedi. AB'deki genişlemenin temel ve sağlam
kriterler üzerinde olmasının önemli olduğunu düşündüklerini
söyleyen Schaake, genişleme sürecini desteklediklerini kaydetti.
AB'nin bugün kalifiye iş gücüne ihtiyacı olduğunu vurgulayan
Schaake, parlamento olarak iş gücü konusunda yeni bir strateji
belirleyeceklerini, bununla birlikte Ar-Ge'nin AB'de tutulması,
Hindistan gibi ülkelere kaçmasını engellemek için de çalşıtklarını
kaydetti.