Bakan Güler Gezi Parkı olaylarına değindi

İçişleri Bakanı Muammer Güler, Gezi Parkı olaylarına ilişkin, "Mesele çevre değil, mesele çepeçevre. Yani çepeçevre bir şeyler kuşatılmak isteniyor. Sandıkta elde edilemeyen daha doğrusu elde edilemeyen muktedir bir iktidar ve milletin iktidarıyla milletle olan görülmemiş bir hesap şimdi başka türlü yollardan görülmeye çalışılıyor" dedi.
İçişleri Bakanı Muammer Güler, Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, TBMM Başkan Vekili Sadık Yakut Birlik Vakfı’nın İller Bankası Sosyal Tesisleri’nde verdiği iftar yemeğinde buluştu. İftar yemeğine ayrıca eski bakanlar, milletvekilleri ve çok sayıda davetli katıldı.
Programda bir konuşma yapan Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, sözlerine Birlik Vakfı’nın yaptığı hizmetleri takdir ederek başladı. Son zamanlarda sivil toplum kuruluşlarının öneminin daha çok anlaşıldığını kaydeden Eroğlu, Orman ve Su İşleri olarak Birlik Vakfı ile birlikte önemli projelere imza atacaklarını, bu projelerden bir tanesinin de vakıfla birlikte oluşturacakları Birlik Ormanı olduğunu ifade etti.
Üç beş tane ağaç kesileceği için birtakım hadiselerin çıkarıldığını ama aslında meselenin ağaç meselesi olmadığını söyleyen Eroğlu, şu şekilde konuştu:
“Türkiye’de son on yılda 2 milyon 800 bin ağaç dikildi adet dediğimde bazıları, Twitter’dan ‘Hala bunun ağaç meselesi olmadığını anlamadın mı?’ diye yazıyorlardı. Anladık ama en azından ağaç meselesinden bahsettikleri için biz de bu ağaç meselesine temas ettik. Bugüne kadar gelmiş geçmiş hükümetler arasında en çok ağaç diken, tabiat varlıklarını en çok koruyan biziz. Sulak alanlar beş kat arttı, orman varlığımız son on yılda 1 milyar 200 milyon metre küpten 1.5 milyara çıktı. Biz ‘Yarın kıyamet kopacağını bilseniz de elinizde bir fidan varsa onu dikiniz’ diye emreden bir peygamberin ümmetiyiz. Biz bütün canlıları, bütün insanları seviyoruz ve hiç kimsenin de hayat tarzına, dini inancına karışmıyoruz. Biz yaradılanı seviyoruz yaradandan ötürü.”

"MESELE ÇEVRE DEĞİL MESELE ÇEPEÇEVRE"
Gezi Parkı olaylarını değerlendiren Bakan Güler de "Sayın Bakanımız bahsetti, ’mesele çevre değil’ dedi. Evet mesele çevre değil, mesele çepeçevre. Yani çepeçevre bir şeyler kuşatılmak isteniyor. Sandıkta elde edilemeyen daha doğrusu elde edilemeyen muktedir bir iktidar ve milletin iktidarıyla milletle olan görülmemiş bir hesap şimdi başka türlü yollardan görülmeye çalışılıyor. Herkes bu hesabın farkındadır ama bunun yegane çaresinin daha çok demokrasi olduğunu biliyoruz" dedi.

"ÖNÜMÜZDE TÜRKİYE’NİN GELECEĞİNE YÖN VERECEK BÜYÜK BİR DÖNEM VAR"
"Türk demokrasisi ve Cumhuriyet tarihimiz herhalde bu içinde yaşayacağı 2 yıllık bir dönem gibi dönemi hiçbir zaman yaşayamayacak" diyen Güler, "Çünkü bu dönem Türkiye’nin geleceğine yön veren en önemli dönemdir. Herkes kendi tavrını, hareketini buna göre değerlendirmeli ve ona göre davranmalıdır. Önümüzde Türkiye’nin geleceğine yön verecek büyük bir dönem var. Tabii yaşamakta olduğumuz çözüm süreci dönemini de özellikle belirtmek istiyorum. Bir samimiyet testi geçiyor, bir muktedir iktidar, bir millet iktidarı inşallah 30 seneden beri Türkiye’nin ayağına pranga olmuş bir olayı çözmeye çalışıyor. Bütün engellemelere rağmen bunu çözmeye çalışıyor. Ancak bu çözüm sürecinin tek tarafı hükümet değildir, milletin her kesiminin buna ortak olması lazım ve bu işten geri adım atan zarar görecektir. Milletin geleceği, huzurdadır, birliktedir, beraberliktedir" şeklinde konuştu.
Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz da yaptığı konuşmada, “Bereket ayı olan Ramazan’da birlikte de rahmet vardır diyerek Birlik Vakfı’nın iftar yemeğine katılan herkesin Ramazan’ını kutluyorum” dedi. Yılmaz, ’Medeniyetler çatışmasını gerçekleştiremeyenlerin aynı medeniyet içerisinde bir çatışma olur mu?’ diye bir arayışın olduğu dönemde Birlik Vakfı’nın bu dönemde ihtiyaç duyulan birlik ve beraberliği sağlamaya yönelik çabalarını takdir ettiğini belirtti.

"TARİHE LAYIK HALE GELİNCE TARİHİ YAŞATIR OLDUK"
Birlik Vakfı Kurucular Kurulu Başkanı İsmail Kahraman da yaptığı konuşmada, şu ifadeleri kullandı:
"Böyle bir topluluğu görünce iftihar ediyorum. İstanbul’da yalnız bir yerde iftar yapılırdı. Hele devlet erkanının iftara gelme meselesi mevzu bahis değildi. Çünkü laik bir ülkedeydik, layık değil. Tarihine layık hale gelince tarihi yaşatır olduk. Ben henüz Milli Türk Talebe Birliği’ndeyken herhangi bir bakanlıktan ayrılırken ’Allahaısmarladık’ dediğim zaman içinde Allah geçiyor diye seviniyordum. Ne günlerden ne günlere geldik. Çok mesut ve bahtiyarım. Allah buna vesile olanlardan razı olsun. Önü kesilemeyecek, bu kervan yürüyecek. Çünkü tarihe, köküne sahip olanlar meyve verirler. Köksüz ağacın meyve vermesi mümkün değil."
(İHA)