Bakan Ergin'den Turgut Özal iddiası

Abone ol

Adalet Bakanı Sadullah Ergin'in Abant Platformu'nun ilk gününde ortaya attığı iddialar tartışılmaya devam ediyor.

1993’ün Türkiye’nin en karanlık yıllarından biri olduğunu söyleyen Adalet Bakanı Ergin, Turgut Özal ile Eşref Bitlis’in ölümünün şüpheli olduğunu ileri sürdü.

Abant Platformu’nun “Vesayet ve Demokrasi” konulu toplantısında konuşan Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Türkiye’nin yakın tarihine ilişkin ilginç tespitleri konuşulmaya devam ediyor.. 

Ergin'in bu açıklamaları birçok gazeteye ve haber sitelerine bugün manşet oldu.. Devletin önemli bir noktasında bulunan Ergin'in böylesine önemli bir iddiayı dile getirmesi çok çarpıcı bulundu.

Toplantıda konuşan Adalet Bakanı Ergin, 1960, 1970 ve 1980'de yaşananların günümüz koşullarında bile açıklanamadığını ifade ederek, özellikle ilk sivil cumhurbaşkanı olan Turgut Özal'ın bu makama seçilmesinin ''derin güçleri'' rahatsız ettiği söyledi. Bakan Ergin, şöyle konuşmuştu:

ÖZAL VE BİTLİS'İN ÖLÜMÜ

''1993 yılı 90'lı yılların en karanlık yılı olmuştur. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın şüpheli ölümü, Eşref Bitlis'in şüpheli bir kazada hayatını kaybetmesi ve Uğur Mumcu'nun katledilmesi aynı yıla rastlar. Yine Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Çetin Emeç, Ahmet Taner Kışlalı, Hiram Abas, Memduh Ünlütürk, Kemal Kayacan, Hulusi Sayın ve diğerleri bu dönemde suikasta uğradılar. Tırmandırılan PKK terörü, faili meçhul cinayetler, suikastlar 90'lı yılları yine bir kaos ortamına sürükledi.

Ve arkasından tahmin edeceğiniz gibi 28 Şubat 1997 müdahalesi... İstifaya zorlanan bir hükümet, cumhurbaşkanın eşsiz katkılarıyla parçalanan partiler ve demokrasinin bir kez daha askıya alınması.

27 Mayıs'tan itibaren yaşanan bu süreçte, vesayet rejiminin tüm ortakları yani bir kısım asker ve sivil bürokratlar, vesayet rejiminin özellikle yüksek yargıdaki temsilcileri, cumhurbaşkanları, MGK, HSYK, YÖK gibi kurumlar, bazı siyasi partiler, üniversiteler, sivil toplum kuruluşları vesayet rejiminin devamına zaman zaman önemli katkılarda bulunmuşlardır.

Bu süreçte en başta yargımız ne yazık ki iyi bir sınav verememiştir. Görevi sadece hukuku uygulamak olan bir kısım yargı mensupları, hukukun üstünlüğü yerine vesayet rejiminin üstünlüğünü benimsemiş, devleti koruma ve kollama görevine soyunmuşlardır.

DAVALARDA EMİR-KOMUTA ZİNCİRİ

27 Mayıs sürecinde hiçbir hakim-savcı darbeye tepki göstermedi. Dahası Yassıada Mahkemelerinde görülen davada emir-komuta altında çok sayıda hukuksuzluğa imza attılar. Başbakan Menderes ve arkadaşlarına 'sizi buraya getiren irade böyle istiyor' diyen mahkeme başkanı ve ekibi, hukuk tarihimizin en haksız, en yüz karası kararına imza atarak, bu ülkenin başbakanının ve iki bakanının idamına neden olmuşlardır.''

Günün Önemli Haberleri