Bakan Ergin'den HSYK'ya cevap
Abone olBakan Ergin, taslağın yargıyı mevcut halinden geri götüren bir madde bulsunlar özür dileyeceğim dedi!
Sadullah Ergin, Swiss Otel'de düzenlenen toplantıda
gazete ve televizyon yöneticilerine ''anayasa değişikliği paketi''
hakkında bilgi verdi. Ergin, parti kapatmalarıyla ilgili
eleştirilere cevap verirken AK Parti'nin böyle bir korkusunun
olmadığını söyledi. İşte Ergin'in sözleri;
Tartışmaların HSYK ve Anayasa Mahkemesinin yapısını
değiştiren ve parti kapatmalara ilişkin maddelerde yoğunlaştığını
belirten Ergin, konuklarına, HSYK ve Anayasa Mahkemesinin mevcut
yapısı ile getirilmek istenen düzenlemeleri ve Avrupa ülkelerindeki
durumu grafiklerle anlatan bir kitapçık sundu.
''Yargı bağımsızlığı daha geriye götürülüyor''
şeklinde eleştiriler bulunduğunu belirten Ergin, şöyle konuştu:
''Adalet Bakanı, şu anda HSYK'nın başkanı, her toplantısına katılır
ve oy kullanır. Bizim öngördüğümüz modelde, sadece genel kurula
katılır, daire toplantılarına katılamaz ve sadece genel kurulda oy
kullanır, dairelerde oy kullanma hakkı yoktur. Müsteşar,
Kurulun doğal üyesidir. Şu anda müsteşar katılmazsa toplantı
yapılamaz. Öngörülen modelde yine doğal üyedir. Ama sadece
dairelerin birinde üye olarak görev yapar ve toplantılara katılıp
katılmaması önemli değildir, toplantı her halükarda
yapılabilir.
"BİR TANE GÖSTERİN ÖZÜR DİLEYECEĞİM"
Üye seçimine bakıldığında, Yargıtay ve Danıştaydan gelen üyeler
Cumhurbaşkanınca atanıyor. Öngörülen modelde, Yargıtay ve Danıştay
genel kurulları doğrudan üye seçiyor, Cumhurbaşkanı aradan çıkıyor.
Öngörülen yapıda ilk derece mahkemelerinden 10 kişilik bir temsil
söz konusu. Yurt dışındaki örnekler açısından şu andaki tablonun,
Avrupa'da hiçbir örneği yok, nevi şahsına münhasır bir yapımız var.
Getirdiğimiz modelin ise birçok örneği var. Öngörülen modelde,
HSYK'nın ayrı bütçe, bina, sekreteryası bulunacak, teftiş ve
denetim, Kurula bağlı olacak, üyelerini ilgili yargı kurumları
doğrudan seçecek. HSYK'nın mevcut yapısıyla, öngörülen
model arasında yargı bağımsızlığını geriye götüren bir tane husus
söylerseniz ben özür dileyeceğim.''
''BAKAN SEMBOLİK HALE GELMİŞTİR''
Adalet Bakanı Ergin, ''Yargı bağımsızlığını geriye götüren
düzenleme yapılıyor'' şeklinde tamamen soyut, afaki ve mesneti
olmayan bir değerlendirmeyle karşı karşıya bulunduklarını ifade
ederek, ''Öngörülen modelde, Bakan sembolik bir hale gelmiştir''
dedi.
Bakan Ergin, Venedik Komisyonu Adli Atamalar Raporu'nda ''Yürütme
erkinin temsilcilerinin kurul içinde yer alması güvene dayalı
endişeler yaratsa da bu uygulama yaygındır. Örneğin Fransa'da
kurulun başkanı, adalet bakanı kurulun başkanvekilidir. Türkiye'de
Adalet Bakanı ve müsteşarı HSYK üyesidir. Bu durum tek başına
kurulun bağımsızlığını zayıflatmaz. Ancak Adalet Bakanı, Kurulun
başta disiplin konuları olmak üzere tüm toplantılarına
katılmamalıdır'' ifadelerinin yer aldığını anımsattı.
AVRUPA ÜLKELERİNDEKİ DURUM
HSYK'nın yapısını bu tavsiye üzerine düzenlediklerini ifade eden
Ergin, Kurulun başkanlığını İtalya'da Devlet Başkanı, İspanya'da
Yargıtay Başkanı, Polonyo ve Hollanda'da kurul tarafından seçilen
kişi, Portekiz'de Yüksek Temyiz Mahkemesi Başkanı, İsveç'te ise
hükümetin atadığı genel müdürün yürüttüğünü anlattı.
Adalet Bakanı Ergin, şu bilgileri verdi:
''Sadece adli yargı hakim ve savcılarının işlemlerini yürüten 18
kişilik Fransız Kurulunda Yargıtaydan hiç temsilci bulunmuyor,
Danıştaydan ise bir temsilci bulunuyor. Cumhurbaşkanı, Senato
Başkanı ve Millet Meclisi başkanı tarafından seçilen 3 üyenin
yasama, yürütme ve yargı organlarına mensup olmayan seçkin vatandaş
olması gerekmektedir. İtalya'da 27 üyeli kurulda Yargıtay Başkanı
ve Başsavcısı yanında 2 yüksek yargıç bulunmaktadır ki toplam
yüksek yargıç oranı 27'de 4'tür. İspanya'da 21 üyeli kurulun bütün
atamaları parlamentonun önerisi üzerine Kral tarafından
yapılmaktadır. Polonya'da 25 üyeli kurula parlamento kendi üyeleri
arasından 4 kişiyi, senato da yine kendi üyeleri arasından 2
senatörü kurul üyesi olarak atamaktadır. Polonya'da Adalet Bakanı
ve Yargıtay Başkanı ve Yüksek İdare Mahkemesi Başkanı, kurulun
doğal üyesi. Portekiz'de 17 üyeli kurulun çoğunluğu yargı dışı
üyelerden oluşmaktadır. Hollanda'da toplam 5 üye Adalet Bakanının
önerisi üzerine Kral tarafından atanmaktadır. İsveç'te hakimler
dahil 11 üyenin tümü hükümet tarafından atanmaktadır.''
''Dünyada, Türkiye'deki mevcut HSYK'nın yapısı gibi olan bir tek
ülke yok'' diyen Ergin, meslekten çıkarma kararlarının da yargı
denetimine açılmasının öngörüldüğünü anımsattı.
ANAYASA MAHKEMESİNİN ÜYE YAPISI
Anamuhalefet Partisi Genel Başkanı Deniz Baykal'ın, Anayaska
Mahkemesinin 16 üyesini cumhurbaşkanının, 3 üyesini parlamentonun
belirlemesine itiraz ettiğini belirten Ergin, ''Şu anda 15 üyenin
tamamını cumhurbaşkanı belirliyor'' dedi.
Almanya, Avusturya, Belçika, İspanya, Macaristan, Polonya, Portekiz
ve Rusya'da bireysel başvuru hakkı bulunduğunu ifade eden Ergin,
şöyle konuştu:
''Bireysel başvuru hakkı yolunun neden açıldığına ilişkin de yüksek
yargıdan itiraz var. Şu anda AİHM'de 47 ülkeden gelen 120 bin
müracaat var. 47 ülkeden biri olan Türkiye'den sadece 13 bin
civarında müracaat var. Rusya'dan sonra en çok müracaat olan ülke.
En çok ihlal alan birinci ülkeyiz. Bu, hem Türkiye'nin imajı
açısından hem yanlış ödenen tazminat bakımından hem de
vatandaşımıza reva gördüğümüz eziyeti ortaya koyması açısından
önemli bir kriter. Türkiye'den kaç vatandaşımız gidip AİHM'de hak
arama imkanı bulabiliyor? Bunun yolunu, yöntemini, masraflarını
karşılayabilecek kaç insan var? Bu düzenlemeyi, sakıncaları ortadan
kaldırmak, oraya giden müracaatları azaltmak, tazminat ödemeyi
önlemek ve Türkiye'nin uluslararası imajını olumsuz etkilememek
adına yapıyoruz. Vatandaş, iç hukuk yolları kesinleştikten sonra
AİHM'e gideceği yerde, Anayasa Mahkemesine, AİHS'deki temel hakları
ihlal edildiği gerekçesiyle başvurabilecek. Bir temyiz mahkemesi
oluşturmuyoruz. Yüksek yargının, Danıştay ya da Yargıtayın,
yetkisini bölmek, gücünü azaltmak için yapılan bir çalışma değil.
Bizden önce hazırlanan taslaklarda da bireysel başvuru hakkı
öngörülmüş.''
PARTİ KAPATMA DAVALARI
Adalet Bakanı Ergin, ''Parti kapatma davalarında Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcısı iddianamesini hazırladıktan sonra
parlamentodan izin sistemi getirilme ihtiyacı duyuluyor, AK Parti
kendini kurtarmaya mı çalışıyor?'' şeklindeki eleştirilere de şu
yanıtı verdi:
''Burada AK Parti kendinden emin, hiçbir komplekse girmeden,
komisyonun alacağı kararla mahkemeye dava açılsın diye bir teklif
getirdik. Venedik Komisyonunun 2009 raporunda, Türkiye'deki parti
kapatmalarının Avrupa Konseyi ve AİHM'nin yerleşik içtihatlarıyla
çelişen 3 temel eksik olduğunu belirtiyor. Komisyon, kapatma
sebeplerinin çok fazla olduğunu ifade ediyor ve bunların
sınırlandırılmasını istiyor. Parti kapatmaların başvurulması
gereken en son çare olduğunu belirten komisyon ayrıca parti
yasaklama ve kapatma davalarını başlatma sürecinin Avrupa
ülkelerine göre daha keyfi ve daha az demokratik kontrole tabi
olduğunu kaydediyor. Usul açısından bakıldığında ise Venedik
Komisyonu, Cumhuriyet Başsavcısının parti kapatma davası açma
yetkisinin bir tür demokratik kontrole tabi tutulacağı bir sistemin
olması gerektiğini savunmaktadır. Söz konusu düzenleme Venedik
Komisyonu doğrultusunda hazırlanmıştır.''