Bakan Çiçek'ten şok açıklama
Abone olCumhuriyet savcılarının sanıldığı kadar aşırı yetkilerinin olmadığını söyleyen Adalet Bakanı Cemil Çiçek, yargı ile ilgili yıllardan beridir söylenen acı gerçeği itiraf etti.
Adalet Bakanı Cemil Çiçek, Yeni Şafak'a yaptığı açıklamada, Türk
yargı sisteminde soruşturma birliği olmadığı için yolsuzluğa karşı
etkili bir mücadele yürütülemediğini bildirdi. Çiçek, cumhuriyet
savcılarının sadece vatandaşla ilgili soruşturmaları
yapabildiklerini, imtiyazlı kişilere dokunamadıklarını belirtti.
Yolsuzluktan arınmış bir ülke olarak Türkiye'nin dünya
sıralamasında 74, 75 veya 76. sıralarda değil, bir Avrupa ülkesi
gibi ilk 10 veya 15. sırada yer almasını arzu ettiğini söyleyen
Çiçek, ''Temizlik ve yolsuzluktan arınmışlık konusunda bizden
sonraki ülkelere baktığımızda, onların liginde yer alıyoruz. Bu
hepimizi düşündürmeli, hepimizi vicdanen rahatsız etmelidir'' dedi.
Çiçek'in itirafı Yolsuzlukla mücadele herkese görev düştüğünü
hatırlatan Çiçek, cumhuriyet savcılarının bu konudaki yetkilerinin
sınırlı olduğunu, sanıldığı kadar aşırı yetkilerinin olmadığını
bildirdi. Çiçek, cumhuriyet savcılarının sadece vatandaşla ilgili
soruşturmaları yapabildiklerini, imtiyazlı kişiler söz konusu
olduğunda soruşturmaların eksik kaldığını belirterek, ''Sansasyonel
ve toplumda uzun süre iz bırakan soruşturmalara bakın, bunların bir
kısmında istenilen netice elde edilemediyse, bu imtiyazlar
sebebiyledir. Çünkü soruşturmalar idari, adli ve siyasi birimlerce
ayrı ayrı yürütülüyor. Böyle olunca da sağlıklı bir sonuç
alınamıyor. Dosyaları toplamak zor oluyor'' dedi. 'Yolsuzluklar
canımızdan bezdirdi' Çiçek, Türkiye'nin bir süredir yoğun olarak
yolsuzluklar bataklığına sürüklendiğine dikkat çekerek, bu durumun
devleti zayıf düşürerek güçsüzleştirdiğini, toplum olarak herkesi
canından bezdirdiğini anlattı. Bu yolsuzluk ortamının, halkın
devlete olan güvenini de sarstığını ifade eden Çiçek, ''Tüm
bunların yanı sıra siyasiti kirletti, kurumları kirletti. Bunun
bedelini Türkiye olarak çok ağır ödedik. Şimdi biz, buna karşı
mücadele verme çabası içindeyiz'' dedi. Çiçek, şunları söyledi:
''Tecrübelerimizden de görüyoruz ki, yolsuzlukla mücadelenin
toplumsal bir talep haline gelmesi ve devlet hizmetlerinin çok
açık, saydam şekilde yapılması, toplumun olup bitenlerden
olabildiğince haberdar olması, millet adına, toplum adına kim yetki
kullanıyorsa, onun hesap verebilir duruma gelmesidir. Yani hiç
kimse hesaptan kaçmamalıdır. Herkes yaptığı işin sonuçlarını
kamuya, ilgili yere, topluma açıklayabilmelidir. Bunun hesabını
verebilmelidir. Bu sistemi kurabildiğimiz sürece bugün şikayet
ettiğimiz hususlar, büyük ölçüde ortadan kalkacaktır.'' 'Mücadele
eden insan sayısı az' Türkiye'de yolsuzlukla mücadele eden insan
sayısının az olduğuna dikkat çeken Çiçek, ''Hükümet olarak biz bu
mücadeleyi Türkiye için yapacağız, çocuklarımız için yapacağız ve
yapmamız da gerekiyor'' dedi. Çiçek, yolsuzluk illetiyle daha
etkili mücadele için yeni kanun tasarıları hazırladıklarını
hatırlatarak, ''Yolsuzlukla mücadelede bir başka sıkıntımız
mevzuattan kaynaklanıyor. Yasalara uyarak sorunları çözme yerine,
yasaları dolanarak, ya da dolanmak için birilerini devreye koyarak
çözmeye çalışıyoruz. Yolsuzluk deyince, nakit para akla geliyor.
Oysa usulüne uygun olarak yapılmayan her iş, bir yolsuzluktur''
dedi. 'Kırcı dosyası tamam' Adalet Bakanı Cemil Çiçek, Ukrayna'da
yakalanan Haluk Kırcı ile ilgili iade dosyasının pazartesi günü
gönderileceğini ve bir hafta içinde iade edilebileceğini söyledi.
Çiçek, Kırcı'nın ne kadar hapis yatacağı konusunda ise ''Bu neviden
konuları değerlendirecek olan yargının kendi mekanizmalarıdır.
Hukuk objektiftir, kişiye özgü değildir'' diye konuştu. 'Ben açık
toplum istiyorum' Açık toplum özlemi duyduğunu ifade eden Çiçek,
içinden geçtiğimiz sürecin de bunu zorunlu kıldığını bildirdi.
Çiçek, ''Avrupa Birliği dediğimiz husus, her şeyin halkın gözü
önünde cereyan ettiği, yanlış yapan varsa bunun da ilgili makamlara
hesap verebildiği bir toplumun ve dünyanın içine girmeye
çalışıyoruz'' dedi. Çiçek, şöyle devam etti: ''Madem ki AB'ye
giriyoruz, hangi mesleğin imtiyazı nereye kadar olması gerekiyorsa,
oraya kadar olmalıdır. Olmaması gerekenleri ayıklamamız lazım.
Bunun getirdiği sıkıntılar var. Yolsuzlukla mücadeleyi bir
toplumsal mücadele kabul etmeyip, adete bir derbi maçı gibi kenarda
seyredip, 'Haydi bakalım falanca davaya bakanlar ne yapacak? İki
hakim, bir savcı veya bu işlere gönül vermiş olanlar ne yapacak?'
diye bakanlar var. En azından bir tavır koyması gerekenler tavır
koymuyor, bir bildiri dahi yayınlamıyor. Mesala ben yolsuzlukla
mücadele konusunda tüm meslek kuruluşlarımızın tamamının bir araya
gelip, bir miting yaptığını hatırlamıyorum. Acaba kaçının bu
noktada bir bildirisi var? Toplumsal bir tepkiyi getirip ortaya
koyamadık. Gündem oluşturamadık.''