Bakan Çelik, Gürüz'e seslendi
Abone olYurtdışından dönen Milli Eğitim Bakanı Çelik, ayağının tozuyla YÖK Başkanı Kemal Gürüz'e ağır cevaplar verdi.. Ayrıntılar...
YÖK Yasası'nı eleştiren Kemal Alemdaroğlu'nun iddialarına sert
yanıt veren Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, "Cumhuriyetimizin
zedelenmesi kesinlikle bizim tahammül edeceğimiz bir şey değildir.
Kimse kendisine bu anlamda Cumhuriyetin bekçisi gibi bir rol
vermesin" dedi. AIDS virüsü taşıdığı için kayıt yapıldığı okulda
arkadaşları tarafından dışlanan 7 yaşındaki Y.O. hakkında da
konuşan Bakan Çelik, "AIDS virüsü taşıyor olmak, bulaştıracağı
anlamına gelmez" açıklamasında bulundu. Roma ve Berlin'deki
temaslarını tamamlayan Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, bugün
yurda döndü. THY'ye ait bir uçakla Berlin'den İstanbul'a gelen
Çelik, Atatürk Havalimanı VIP Salonu'nda düzenlediği basın
toplantısında, seyahatinin çok olumlu geçtiğini söyledi. Microsoft
tarafından Roma'da düzenlenen büyük bir organizasyona
katıldıklarını anlatan Çelik, bu toplantıda e-devlet ve eğitim
alanında bilişim teknolojisinin maksimum düzeyde kullanılması ile
ilgili çok faydalı bilgiler edindiklerini vurguladı. Çelik ardından
Berlin'e geçerek, "Avrupa'da Bir Yüksek Öğrenim Alanının
Oluşturulması" konulu konferansa katıldıklarını belirterek,
"Biliyorsunuz Türkiye'de ve dünyada yüksek öğretim bugünlerde
gündemdeki bir konudur. Avrupa Birliği daha önce ekonomik bir
birlikken artık siyasi bir birliğe dönüştü ve tam anlamıyla bir
sosyal ve kültürel birliğe doğru gidiyor. Her alanda bir
entegrasyon yaşanıyor. Bu kapsamda 1998 yılından beri çeşitli
toplantılarla yüksek öğretimin Avrupa çapında yeniden
şekillendirilmesi çalışmaları yapılıyor. Berlin'deki toplantıda bu
konular görüşüldü ve bir deklarasyon imzalandı" dedi. Yayınlanan
deklarasyonda yüksek öğretimin sosyal boyutu üzerinde durulduğunu
da anlatan Çelik, şunları söyledi: "Üniversitelerin şeffaflık ve
hesap verilebilirlik esası üzerine çalışması gerektiği ve en
önemlisi Avrupa üniversiteleri çapında kalite güvence sisteminin
2005 yılına kadar oluşturulması, bununla ilgili standartların
geliştirilmesi vurgulandı. Çünkü 2010 yılında Avrupa'daki bütün
üniversitelerin 'Avrupa üniversite yüksek öğretim alanı' içerisine
dahil edilmesi söz konusu. Dolayısıyla İstanbul Üniversitesi'nde
okuyan bir öğrencinin bir süre sonra Roma Üniversitesi'ne gidip
orada kalan kredilerini tamamlaması ve bu anlamda bir öğrenci
hareketliliği sağlanması bu işin ruhunu teşkil ediyor. 2010 yılına
kadar bu süreç tamamlanmalıdır şeklinde toplantıdan görüş birliği
çıktı." "DEMOKRATİK TÜRKİYE BAŞIMIZIN TACIDIR" Bakan Çelik,
üniversitelerarası kurulun oluşturduğu alt komite ile yarın bir
araya geleceklerini ve YÖK yasa taslağı üzerinde çalışacaklarını
hatırlatarak, "Ümit ediyorum ki en kısa zamanda bu da
neticelendirilecek. Avrupa, çok önemli gelişmelerle, neyi nasıl
daha iyi yapacağını tespit ve tayin etmekle uğraşırken, bizim kısır
tartışmalarla geçirecek vaktimizin olmaması gerektiğine inanıyorum"
dedi. Daha sonra basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Çelik,
YÖK Başkanı Kemal Alemdaroğlu'nun YÖK yasa tasarısını eleştiren
sözlerinin hatırlatılması üzerine şunları söyledi: "Eleştiri
serbesttir. Bizim yaptığımız çalışmaları herkesin eleştirme hakkı
vardır. Ancak 'Böyle böyle çalışmalar yapılıyor. Cumhuriyetçilerin
de buna karşı durmaları gerekiyor' şeklindeki açıklamadan sonra
kendi kendime soruyorum, 'Acaba biz cumhuriyetçi değil miyiz?'
diye. İçimizde imparatorcu ya da kraliyetçi birinin olduğunu
zannetmiyorum. Demokratik Cumhuriyet başımızın tacıdır. 'Demokratik
Cumhuriyet'in savunucularıyız. Cumhuriyetimizin zedelenmesi
kesinlikle bizim tahammül edeceğimiz bir şey değildir. Kimse
kendisine bu anlamda Cumhuriyetin bekçisi gibi bir rol vermesin."
Çelik, İzmir'de AIDS virüsü taşıdığı gerekçesiyle okuldaki
arkadaşları tarafından dışlanan Y.O. adlı bir ilkokul öğrencisi
hakkındaki görüşlerinin sorulması üzerine ise, "Biliyorsunuz AIDS
virüsü taşıyor olmak başkasına bulaştıracağı anlamına gelmez. Tabii
AIDS korkunç bir hastalık olduğu için vatandaşlarımız da
velilerimiz de bir ürküntü meydana getiriyor. Bunu da doğal
karşılıyorum. Ancak bir çocuğumuz başına gelen böyle bir felaketten
sonra onun kenara itilmesi, onun yalnızlığa itilmesi kesinlikle
doğru değildir. O velilerin ve çocukların bir şekilde
bilinçlendirilmesi ve herhangi bir tehlikenin olmadığı konusunda
onların ikna edilmesi gerekiyor. Dolayısıyla bu yapılanı savunmam
mümkün değil. Bununla ilgili arkadaşlarımızla görüşeceğiz ve
yapılması gereken neyse onu yapacağız" şeklinde konuştu.