Bakan Çağlayan İsrailli bakanı aradı
Abone olİsrail, Türk firması Yılmazlar İnşaat'ın alacaklarına terbir koydu Türkiye'den bakan devreye girdi.
Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, İsrail'de Yılmazlar
İnşaatın alacaklarına tedbir konulması hakkında bu ülkenin Ankara
Büyükelçisi Gaby Levy ile görüşerek bilgi istediğini
söyledi.
Çağlayan, Mecliste gazetecilerin konuya ilişkin sorularını
cevapladı. İsrail'in Ankara Büyükelçisi Gaby'yi arayarak
rahatsızlığını ilettiğini ve konuyla ilgili istediğini anlatan
Çağlayan, ayrıca İsrail Sanayi ve Ticaret Bakanı ile telefon
görüşmesi yapacağını ifade etti.
Firma sahibiyle de görüşerek konu hakkında bilgi aldığını anlatan
Çağlayan, Yılmazlar İnşaatın 1995-1999 yılları arasında
İsrail'de 438 milyon dolarlık 65 proje gerçekleştirdiğini
bildirdi. Alınan kararın siyasi boyutunun olup olmadığını
araştırdıklarını, bunu İsrail tarafına da ilettiklerini belirten
Çağlayan, ''Büyükelçiye 'böyle bir karar birden bire
nereden çıktı? Türkiye olarak bilgi bekliyoruz' dedim''
açıklamasında bulundu.
Söz konusu Türk firmasının İsrail'de 177 milyon dolarlık bir işinin
devam ettiğini anlatan Çağlayan, firmanın 2001 yılında iş yaptığı
bir İsrail firması tarafından dava edildiğini söyledi. Dava açan
firmanın adının MISHAV olduğunu anlatan Çağlayan, sözlerine şöyle
devam etti:
''Olay tamamen iki firma arasında bir konu. Şu anda siyasi bir
mahiyeti yok. İki firma arasındaki ihtilaftan kaynaklanan ticari
bir konu bu... İsrail Büyükelçisi de 'Siz de olduğu gibi
mahkemelere baskı yapmamız söz konusu olamaz. Bu mahkemenin aldığı
bir karar' diyor.
Yılmazlar İnşaatın 2001 yılında yaptığı bazı yapılarda problem
çıktığını söyleyerek, MISHAV firması Telaviv sulh hukuk mahkemesine
başvurmuş. Mahkeme dava dilekçesini yetersiz bularak reddetmiş.
Firma, bunun üzerine bir başka mahkemeye 8 Haziran'da başvuruyor.
Tek hakimli bu mahkemeden karar çıkıyor. Yılmazlar İnşaattan 1,6
milyon Yeni İsrail Şikeli (bu da yaklaşık 425 bin ABD doları)
alacağı olduğunu söyleyerek dava açıyor. Yılmazlar İnşaatın 4
İsrail firmasından tahakkuk edecek alacaklarına ihtiyati tedbir
koyduruyor. Bu tedbir İsrail terminolojisiyle 'acil geçici haciz
kararı' olarak adlandırılıyor. Karar çıkınca Yılmazlar İnşaatın 4
firmadan alacaklarına tedbir koyduruyor. 4 firmanın alacaklarıyla
ilgili konulan tedbir ise 10 milyon Yeni İsrail Şikeli. Bunun ABD
doları karşılığı ise 2 milyon 650 bin. Yılmazlar firması buna
itiraz ediyor. 3 gün içinde cevap istiyor. 20 veya 21 Haziran günü
karar bekleniyor.''
''ORADA BENİM TİCARET MÜŞAVİRİM VAR''
Bakan Çağlayan, ''İsrail mahkemeleri hakikaten böyle mi çalışıyor?
Bu kadar hızlı çalışıyorsa tebrik etmek istiyorum. Hukukun bu kadar
çabuk çalıştığı bir ortam son derece enteresan ve incelemeye değer
görüyorum. Bu konuda ticaret müşavirine talimat verdim,
İsrail'de mahkemeler bu kadar hızlı mı karar veriyor
araştıracak'' diye konuştu.
İsrail mahkemesinin karar verme süresini ''olağanüstü hız''
şeklinde niteleyen Çağlayan, 'Mahkemelerin cevvalliği bu konuda mı
başka konularda da böyle mi merak ettim'' dedi.
Konunun pazar veya pazartesi günü belli olacağını ifade eden
Çağlayan, şunları söyledi:
''Biz konudan kendisini arayarak haberdar olduk. Sabah Sayın Ahmet
Yılmaz ile görüştüm. Daha sonra da İsrail Büyükelçisini aradım ve
'böyle bir şeyi kesinlikle kabul etmeyeceğimizi, eğer bu bir siyasi
kararsa bunun tepkisinin de fazla olacağını' kendilerine ilettim.
Zaten ortalığın bu kadar gerildiği bir noktada bunun hoş bir tutum
ve davranış olmayacağını; şirketler hukukuna, sistemine aykırı bir
davranış olacağını ifade ettim. Bu konuda tepkimizin sert olacağını
da söyledim.
Firmamız diyor ki 'ben 2001 senesinde bu inşaatı yaptım.' Şikayetçi
olan İsrail firması 2001 yılından beri neredeydi? Bu işin teminatı
bitmiş, teslimatı yapılmış, bitmiş... 'Sıva döküldü, su aktı ve
saire... Sebep göstermişler.
Firmamız açıklama yaparken, Sayın Başbakanın tutumundan,
söyleminden kaynaklandığını söylüyor. Sayın Başbakanın yapmış
olduğu açıklamalar, Türkiye ve dünyanın her tarafından beğeniyle
karşılandı. Bunlar yapılması gereken açıklamalardı. Bu noktada, hiç
kimse böyle bir yakıştırmayı Sayın Başbakana yapmasın. En ufak bir
şekilde doğru değildir. Haksız bir davranış olur bu. Bizim
uluslararası alandaki görüntümüze de zarar verir böyle şeyler.
Orada 9 Türk insanı ölmüştür. Onlarca yaralının da olduğu bir
ortamda, hiç kimsenin Sayın Başbakanı gerekçe gösterme hakkı da
haddi de olmadığı kanaatindeyim.
Ben olayı basından öğrendim. Ben bu ülkenin dış ticaretten sorumlu
bakanıyım. Yurt dışı müteahhitlik hizmetleri benim sorumluluğum
altında. Dünyanın her yerinden firmalarımız direkt beni ararlar.
Ben araştırırım... Ve orada benim ticaret müşavirim var. Ticaret
müşavirine dahi bilgi verilmemiş. Ben müşavire talimat vererek
bunları öğrendim. Benim müşavirimin bile haberi yok.''