Bakan, ’Bu benim alanıma girmiyor’ diyemez
Abone olAK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, 1 Haziran’a ertelenen seçim çalışmalarına katılmak üzere geldiği Ağrı’da basın mensuplarıyla...
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, 1 Haziran’a
ertelenen seçim çalışmalarına katılmak üzere geldiği Ağrı’da basın
mensuplarıyla bir araya geldi.
Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Konuk Evi’nde basın toplantısı
yapan Hüseyin Çelik, gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bir
gazetecinin CHP İstanbul Milletvekili Sabahat Akkiraz’ın
istifasıyla ilgili yönelttiği soru üzerine konuşan Çelik, “Bir
insanın bir olayda, kusuru, ihmali, eksikliği varsa ve bir şekilde
bir sorumluluk üstenmişse demokraside istifa mekanizması
çalıştırılır. Şu anda Soma ile ilgili olarak hem Devlet Denetleme
Kurulu’nda, bir taraftan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı,
Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı, devletin bütün kurumları,
teftiş ve denetim mekanizması burada incelemeler, araştırmalar
yapıyor ve burada adli ve idari soruşturmalar yapılıyor. Firmanın
sahipleri de baştan olmak üzere bir dava açıldı, savcı düğmeye
bastı ve bazı insanlar tutuklandı. Devlet kurumları içerisinde eğer
birileri görevlerini yapması gerekiyorsa ve yapmıyorsa bunlarla
ilgili olarak da ne yapılması gerekiyorsa yapılmalıdır. Kimin
kusuru, ihmali ve sorumluluk üstlenmeme gibi bir tavrı varsa mutlak
suretle onun yakasına yapışılmalıdır. 301 şehidimizin hesabı
sorulmalıdır. Onların ailelerinin yüreği soğutulmalıdır. Bunu
istismar etmeye çalışanlar oldu. Bu insanların acıları üzerinden
tepinmeye çalışanlar oldu. Biz bunları lanetledik. Sadece siyasi
mülahazalarla, türbine selam verme adına birileri ‘ben istifa
ediyorum’ diyorsa, bu bir şovdur. Bu kimseye inandırıcı gelen bir
durum değildir. Göreceksiniz bunların genel başkanları da büyük
ihtimalle işleme koymayacaktır. Bizim böyle zamanlarda şova ve
gösteriye değil kenetlenmeye ve meselenin hakkını vermeye
ihtiyacımız var” dedi.
“BAKANIMIZ ‘BU BENİM ALANIMA GİRMİYOR’ DİYEMEZ”
Soma faciasından sonra Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk
Çelik’in son açıklamalarını da değerlendiren Çelik, “Sayın
Bakanımız bu ‘benim alanıma girmiyor’ diyemez. Oradaki çalışma
şartları, iş sağlığı ve iş güvenliği, sosyal güvenliği
bakanlığından sorumludur. Bu işletmenin çalışması, ruhsatlanması,
kömürün çıkarılması, bütün işlemleri Enerji ve Tabi Kaynaklar
Bakanlığı’na aittir. Burada birçok bakanlığın farklı farklı
sorumlulukları vardır. Sayın Faruk Çelik ilk günden itibaren bu
konuda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı cephesinde meselenin
içi yüzü ile ilgili gerekli değerlendirmeleri yapmış ve bende bunu
yaptığım basın toplantısıyla dile getirdim. Bir eksiklik varsa, bu
musibetten büyük bir ders çıkarmamız gerekiyor ve bu eksikleri
gidermemiz gerekiyor. Burada iş müfettişleri denetimler yapmışlar,
denetimlerde bir anormallik bulamamışlar. Genellikle bu tür
denetimlerde insanlar bir birini kandırmayı tercih ederler. Eğer
burada deneticilerin bir eksikliği varsa, yapılan bu adli ve idari
soruşturmalar, deneticilerin de bu kapsama dahil edilmesi
gerektirir. Öylesine mi bir denetim yaptılar, dostlar düğünde
görsün tarzında bir iş mi yaptılar. Gerçekten işin hakkını verdiler
mi, vermediler mi, bununda hesabı sorulması gerekiyor. Bu 301 can
bizim canımızdır, onlar bizim kanımızdır. Geride bıraktıkları
dulları, çocukları, babaları bize bırakılmış olan aziz
emanetlerdir. Onlara sahip çıkmak bizim namus borcumuzdur. Sorumlu
açıklamalar yapanlara teşekkür ettik, ama istismarcılara da gerekli
tepkilerimizi gösterdik. Böyle zamanlarda bizim memleketimizde
yargısız infaz modadır. Zaten muhalefet partileri Enerji ve Tabi
Kaynaklar ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik bakanlarımızla gen soru
önergesi vermiş. Eğer bir arkadaşımızın sorumluluğu, ihmali, kastı
ve eksikliği varsa, bunları yerine getirmek hepimizin boynunun
borcudur. Yapılan incelemeler sonucunda biz hanyayı Konya’yı
göreceğiz” ifadelerini kullandı.
SOMA’DA CAN VEREN MADENCİLER SİVİL ŞEHİT SAYILACAK MI?
“Soma’da ölen madencilerin şehit sayılacak mı?” sorusuna da cevap
veren Çelik, “İlk günden beri Başbakanımız ve herkes şunu söyledi.
Burada hayatını kaybeden insanların yakınları, insanca
yaşayabilmeleri, kimseye muhtaç olmamaları için gerek devlet gerek
millet olarak üzerimize ne düşüyorsa bunu yerine getirmek, bizim
anayasal, yasal, vicdani, kanuni ve ahlaki borcumuzdur. Burada
hiçbir tereddüt olmasın, bunlar bizim emanetimizdir. Ne yapılması
gerekiyorsa o yapılacak. Yasaların emrettiğini yapacağız,
şartlarımızı zorlayacağız. Biz maddi olarak bu insanların
çocuklarını, annelerini, babalarını, dullarını ve yetimlerini
rahatlatırız, ama o giden canları geri getiremeyiz. Esas derdimiz
ve ıstırabımız budur. Bazen tanık oluyorsunuz, bununla ilgili çok
çirkin yakıştırmalarda bulunuyorlar. Siyasiler, basın ve yayın
organları başında olan kişiler, yazarçizerler, böyle zamanlarda
sorumluluğunun bilinci ile vatandaşın yarasını kanatmadan herkesin
söylediğinin nereye varacağının bilinci ile hareket etmelidir”
dedi.
“KÜRT ÇOCUKLARI, POLİSLER, ASKERLER VE ŞEHİTLERDE BİZİM
İNSANIMIZDIR”
Pazartesi günü çözüm süreci ile ilgili Başbakan başkanlığında
toplantı yapılması ile ilgili soru üzerine Çelik, “Tatil olmasına
rağmen Sayın Başbakanımızın başkanlığında Başbakanlık’ta bir
toplantı yapıldı. Çözüm süreci konusunda hükümetimizin kararlığı
tamdır ve sarsılmazdır. Biz memleketimizde bir daha kan ve
gözyaşının olmaması, evlatlarımızın şehit olmaması, çocuklarımızın
ölmemesi, milyar dolarlık kaynaklarımızın heba olmaması,
bölgelerimizde kan ve barut kokusunun olmaması için bugüne kadar
üzerimize ne düştüyse yaptık ve kararlılıkla yapmaya devam
edeceğiz. Bu toplantıda süreç gözden geçirilmiştir ve yol haritası
ile ilgili olarak ilgili bakanlıklarla meseleyi enine boyuna ele
aldık. Bu sürecin başladığından beri parmakların tetikten çekilmiş
olması çok önemlidir. İnsanlar konuşa konuşa anlaşırlar. Ölenler
bizim insanımızdır, Kürt çocuklarda, polisler, askerler ve
şehitlerde bizim insanımızdır. Birileri bu savaşın sürmesini
istiyor. Silah baronları bu kavganın, savaşın, çatışmanın sürmesini
istiyor ve bizim bunu bitirmemiz gerekiyor. Burada terör olayları
oldukça özel sektörlerin yatırımları kolay kolay gelmez. Önce huzur
ve sükûnet olması lazım, çatışma olmaması lazım, can güvenliği
korkusu olmaması gerekiyor. Kim üzerlerine ne düştüyse yapmaları
lazım, fakat PKK cephesinde sürekli tehditler kullanılıyor. Tekrar
yaparız, başlarız falan filan gibi. Bu boş tehditlere hükümetin
karnı toktur. Başlatırsanız insanları öldürmeye başlarsanız, bu
sizin de öleceğiniz anlamına gelir. Yıllar yılıdır bu kör dövüş
devam ediyor, kimse kimseyi bu şekilde tehdit etmez. Herkes aklını
başına alsın, ama maalesef PKK yol kesmeye, şantiye basmaya, insan
kaçırmaya, zorla insanlardan haraç almaya devam ediyor. 30 Mart
seçimlerinden önce Van’da ve Türkiye’nin birçok yerinde farklı
tehditler ve hadiseler yaşandı. Eğer Türkiye’de demokratik bir
seçim yapacaksak, herkes barış içinde yarış yapacak. Herkesin bu
çözüm sürecinin ruhuna uygun hareket etmesi gerekiyor. Bunu HDP,
PKK’nın da yerine getirmesi gerekiyor ve devletin güvenlik güçleri
burada üzerine düşen bütün hassasiyeti yerine getiriyor. Sürecin
zedelenmemesi için herkes büyük bir sorumluluk içinde hareket
ediyor, ama sürecin böyle olmasından ve çatışmasızlıktan dolayı
birileri şımarmasın, şımardıkları zaman işin şekli değişir”
şeklinde konuştu.
Çelik’in basın toplantısına AK Parti Grup Başkanvekili Ahmet Aydın,
AK Parti Ağrı milletvekilleri M. Kerim Yıldız ve Ekrem Çelebi ile
AK Parti Ağrı İl Başkanı Abbas Aydın da eşlik etti.
(İHA)