BAKAN BAĞIŞ KARANLIKTA KONUŞTU
Abone olAvrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Manisa’da gerçekleştireceği konferans öncesi elektrikler kesilince konuşmasına kar...
Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış,
Manisa’da gerçekleştireceği konferans öncesi elektrikler kesilince
konuşmasına karanlık bir ortamda başladı.
Bakan Bağış, Manisa Organize Sanayi Bölgesi’nde (MOSB) sanayici ve
iş adamlarıyla konferansta bir araya geldi. MOSB Toplantı
Salonu’nda “Çözüm Süreci ve Avrupa Birliği” konulu konferansın
açılış konuşmasını MOSB Yönetim Kurulu Başkanı Sait Türek yaptı.
Türek’in yaptığı konuşma sırasında elektrikler kesildi. Türek,
konuşmasına karanlık bir ortamda devam etti. Yoğun programı
nedeniyle Bakan Bağış da kürsüye karanlık bir ortamda çağırılarak,
konuşmasına bu şekilde başladı.
SOHBET HAVASINDA KONUŞMAK İSTEDİK
Bakan Bağış, karanlıkta yaptığı konuşmada, ”Unutamayacağım bir
konuşma olacak. Manisa’yı gerçekten çok önemsiyoruz. Manisa’nın
hepimizde güzel bir anısı olacak. Bunu bir nazar olarak
değerlendirelim” dedi.
Bir süre sonra elektriklerin gelmesiyle konuşmasını sürdüren Bağış,
şöyle konuştu: “Bugün Manisa aynı İstanbul gibi bölgesinin
dinamosu. Bu organize sanayi bölgesinde yapılan çalışmalar
ülkemizin gücüne güç katıyor. Bugün çözüm sürecinin ne olup
olmadığı hakkında bir sohbet havasında konuşmak istedik. Çözüm
süreci, kimilerinin çarpıtmaya çalıştığı gibi asla bir pazarlık
süreci değil. Yeni başlayan bir süreç değil."
Çözüm sürecinin başlayış tarihinin 3 Kasım 2002 olduğunu belirten
Bağış, şunları söyledi: "Çözüm sürecinin kodları AK Parti’nin parti
programında net yazıyor. Bu ülkede bazı şeyleri değiştireceğiz. Bu
ülkenin bütün insanları eşit olacak. AK Parti ambleminde bulunan
ampulün üzerindeki 7 ışık, ülkemizin 7 coğrafi bölgesini işaret
eder. Partimizin adına Türkiye’nin en çok ihtiyacı olan adaleti ve
kalkınmayı koyduk. Türkiye’de insanlar gerçekten adaletsizlikten
bıkmıştı. Kalkınmayı istiyordu. AK Parti’nin kuruluş felsefesi
buydu. Bu ülke her zaman bugünkü gibi değildi. Geçmişte insanlar
görüşlerini bu kadar net ifade edemiyordu. Turgut Özal, bir
mülakatında ‘benim annem Kürt’tü’ demişti.’ Benim teyzem Türkçe
bilmez’ diye söylemde bulunmuştur. Rahmetli Cumhurbaşkanımız bile
Kürt’üm diyememişti. Bugün devletin televizyonları 24 saat Kürtçe
yayın yapabiliyor. Mahkumlar bile ana dilde konuşabiliyor.
Üniversitemizde enstitüler kurulup farklı diller incelenebiliyor.
Bu süreçte bu kazanımlar elde eden sadece Kürt vatandaşlarımız mı?
Hayır. Her kesimin bu süreçten kazanımları oldu. Bu ülkenin Ermeni
vatandaşları 112 yıl sonra Akdamar’da ibadet edebildiler. Bu
ülkenin Ortodoks vatandaşları Sümela’da kendi inançları
çerçevesinde amin diyebildi. Cumhuriyet tarihinde Atatürk’ten sonra
ilk defa Cemevine giden bir Cumhurbaşkanı gördük. Geçmişte devlet
kendisini üniversite kapısında kıyafet bekçisi zannederdi. İnançlı
insanların üniversiteye gitmesi adına baş örtüsü engelli koymuştu.
En az onlar kadar inançlı olan erkeklere hiçbir kısıtlama yok.
Katsayı denilen bir insanlık dışı uygulamayla negatif bir
ayrımcılık vardı.”
DAĞA ÇIKMAK GİBİ SAÇMA BİR EYLEME GEREK KALMADIĞINI HERKES
GÖRDÜ
Konuşmasına terörün Türkiye’ye verdiği zarar hakkında bilgi vererek
devam eden Bağış, sözlerini şöyle sürdürdü: “Artık bu ülkede
insanların bir takım talepleri varsa bu talepleri dağa çıkarak dile
getirmek gibi bir saçma eyleme gerek kalmadığını herkes gördü. Bu
atılan adımların son ve en önemli süreci 40 yıldır bu ülkenin
canını yakan terör belasını def etme sürecidir. Teröre bu zamana
kadar 350 milyar dolar harcadı. Bu parayla neler yapılırdı siz
benden daha iyi bilirsiniz. Bu kaynaklar maalesef dağa taşa mermi
bomba olarak harcandı. Türkiye’nin bu çözüm süreci de ulaşacağı
nokta, bu kaynakların kendi toplumun sarf edildiği zaman nereye
geleceğini siz düşünün. Özgürlüklerin kısıtlandığı insanların
yasaklandığı bir ülkede ekonomik bir büyüme hiçbir zaman
olmamıştır. Bir ülkede demokrasi topal olursa ekonomisi de felç
olur. Bütün zengin ve gelişmiş ülkelerin güçlü ekonomiye sahip
olması tesadüf değildir. Bazılarında ise doğal kaynaklar vardır.
Zenginliği bundandır."
Türkiye’nin önümüzdeki süreçte önünün çok açık olduğunu görmek
gerektiğini anlatan Bağış, sözlerine şöyle devam etti: "Bunu
anlamayan iki kişi gördüm. Biri Bahçeli biri de Kılıçdaroğlu’dur.
Tutumlarını algılamakta zorlanıyorum. Son 4 aydır çok ciddi bir
şehit haberi almıyoruz. Çok ciddi bir üzüntü almıyoruz. Bunlar
önemli bir başlangıcın göstergesi. Bizim kardeşliğimizi
güçlendirmemiz lazım. Binlerce yıldır birlikte yaşıyoruz.
Birbirimizi değiştiremeyiz. Bu ülkede birlikte ter dökebilmek,
birlikte kazandığımız takdirde hepimiz çok farklı noktalara
geleceğiz. Kimleri bu sürecin ülkemizi böleceğini öne sürüyor.
Kardeşlik ile hiçbir ülke bölünmez ama kalleşlikle ülkeler bölünür.
Bugün biz neden birlikte yaşamayalım, neden birlikte saygın bir
demokrasi yaşamayalım. Bu süreçte sizlerin desteğini çok
önemsiyoruz. Bu toplumsal birlikteliği yakalamayı istiyoruz. 63
kişilik akil heyet belirledik. Gittikleri yerde yemedikleri
hakaretler kalmıyor. Hiçbir çıkarları olmadan tamamen bu ülkenin
geleceğini anlatmak için risk alarak bu süreci anlatmaya
çalışıyoruz. Ne olur herkes kendi çevresine anlatsın. Bu süreç
hepimizin. Hepimiz bu topraklarda birlikte yaşayacağız.”
(İHA)