Bahçeli'ye 7 maddelik misilleme
Abone olMHP lideri Bahçeli'nin 'fetret devri' benzetmesine AK Parti'den yanıt geldi. İktidar partisi kriz iddialarına sert çıktı.
Açıklamada, AKP’yi “7K” benzetmesiyle eleştiren
Bahçeli’ye “7 maddelik” yanıt verildi.
Açıklamada "Sayın Bahçeli'nin iddia ettiği gibi ülkede
'devlet krizi' yoktur. AK Parti, Demokratik Cumhuriyet'ten yanadır.
Bürokratik Cumhuriyetin devamından yana olan Sayın Bahçeli'nin
hukukun üstünlüğünden yana değil, üstünlerin hukukundan yana olması
da yadırganamaz" denildi.
Eleştirilere hedef olan 'Habur yargılamasıyla' ilgili olarak ise
“Bir defa daha ifade ediyoruz ki, Habur sınır kapısında yapılan
adli işlemler ve uygulamalar 5271 sayılı Ceza Muhakemesi
Kanunu'nun 250 ve 251. maddelerine göre yapılmış olup yasal olmayan
hiçbir şey söz konusu değildir" ifadeleri kullanıldı.
Bahçeli ne demişti? |
Partimiz toplumun ve devletin her yanını saran ve giderek derinleşen bu siyasi, sosyal, ahlaki ve ekonomik “bunalım ve buhran” halini “Kriz, Kargaşa, Kaos, Korku, Kutuplaşma, Kavga, ve Karanlık” dan oluşan “7-K”lı tahribat zinciri olarak tanımlamıştır. |
Adalet ve Kalkınma Partisi Tanıtım ve Medya Başkanlığı'ndan
yapılan yazılı açıklama şöyle:
“Dün (19 Şubat 2010) Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın
Devlet Bahçeli tarafından yapılan yazılı bir açıklama ile ilgili
olarak aşağıdaki hususları kamuoyunun dikkatine saygıyla
sunarız.
1. MHP Genel Başkanı Türkiye'nin birlik ve bütünlüğünün
farklılıklar ekseninde ağır tahribatlara uğratıldığını iddia
etmektedir. Halbuki demokrasi farklılıkları zenginlik olarak kabul
eder. Çoğulculuk, demokratik hayatın olmazsa olmazlarındandır. AK
Parti çokluk içinde birliği savunmaktadır. Esas kışkırtıcılığı ve
bölücülüğü, farklılıkları yok sayan veya tek tipleştirme çabasında
olan MHP zihniyeti yapmaktadır. Farklı din, mezhep, etnik köken ve
anadillere sahip olmak ortak paydalarda buluşmaya ve huzur içinde
bir arada yaşamaya mani değildir.
2. Habur sınır kapısından giriş yapan bir kısım terör örgütü
mensupları ile Mahmur kampından gelen bazı vatandaşların sınır
kapısında adli işlemlerinin yapılmasını, MHP Genel Başkanı Sayın
Bahçeli, düzmece mahkeme kurmak ve terör örgütü mensuplarını
aklamak olarak nitelendirmektedir. Adalet Bakanlığı tarafından
defalarca konu ile ilgili açıklama yapılmış olmasına rağmen
muhalefet partileri meseleyi istismar etmeye devam etmektedir. Bir
defa daha ifade ediyoruz ki, Habur sınır kapısında yapılan adli
işlemler ve uygulamalar 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 250
ve 251. maddelerine göre yapılmış olup yasal olmayan hiçbir şey söz
konusu değildir. Esasen, bundan önceki süreçte de benzer
uygulamaların olduğu tüm hukuk camiası tarafından
bilinmektedir.
"Düzmece mahkeme" yakıştırması, orada görev yapan tüm hukuk
adamlarımıza ve işin içerisinde olan tüm kurumlarımıza yöneltilmiş
bir saygısızlık ve hatta hakarettir.
3. İlgili mevzuatta HSYK' ya verilen yetkiler belli iken, başta
T.C. Anayasası'nın 144. maddesi olmak üzere tüm mer'i mevzuata
aykırı bir biçimde adı geçen kurulun yetki gaspında bulunmasına
hükümet yetkililerinin ve parti mensuplarımızın millet adına tepki
göstermesi, elbette statüko adına millet üzerinde siyaset yapan
MHP'nin hoşuna gitmeyecektir. Herkes tarafından biliniyor ki AK
Parti hükümetleri, yargının başta fiziki ve teknolojik alt yapısı
olmak üzere, her türlü ihtiyacını öncelikli olarak ve ivedilikle
karşılamış; yargı mensuplarının özlük haklarını geçmişle mukayese
edilemeyecek derecede iyileştirmiştir. Bu, yargıya ve yargı
mensuplarına verdiğimiz önemin bir göstergesidir. Yargının bağımsız
olması yetmez; yargı aynı zamanda tarafsız olmalı. İdeolojik bir
tarafgirlik içine giren yargının, saygınlığını ve güvenilirliğini
kaybedeceği açıktır.
"Bahçeli üstünlerin hukukundan yana..."
AK Parti, Demokratik Cumhuriyet'ten yanadır. Bürokratik
Cumhuriyetin devamından yana olan Sayın Bahçeli'nin hukukun
üstünlüğünden yana değil, üstünlerin hukukundan yana olması da
yadırganamaz. Kurumlardaki bazı şahısların millet ve memleket
aleyhine olan icraatlarını, tutum ve davranışlarını sorgulamak,
kurumlarla kavga etmek veya çatışmak anlamına gelmez; aksine ülkeye
ait olan bu kurumların saygınlığına sahip çıkmaktır. Örneğin, ordu
içinde darbe girişiminde bulunan, gayri hukuki işlere bulaşan
insanları eleştirmek, onların hukuka hesap vermelerini istemek ordu
düşmanlığı değil, aksine orduya sahip çıkmaktır.
Yargıyı siyasallaştıran uygulamalara itiraz etmek, yargıyı baskı
altına almak değil; yargının ve yargı mensuplarının itibarına sahip
çıkmaktır. Sayın Bahçeli, bilmelidir ki millet adına devlet
nezdinde siyaset yapan AK Parti'nin ve hükümetlerinin, müvekkilimiz
olan milletin haklarını savunurken, mevzi kaybetmek istemeyen
statükocu anlayışla ters düşmesi işin tabiatı gereğidir.
Partimizi kurumlarla kavgalı olmakla suçlayan Sayın Bahçeli'nin
sürekli bir biçimde AK Parti'ye, hükümete, bazı basın ve yayın
organlarına ve onların patronlarına, bu ülkedeki birçok gazeteci,
bilim adamı ve yazarçizere yönelik en bayağı ve kaba tehditleri
savurduğu kamuoyu tarafından bilinmektedir. Tüm bu fiillerin sahibi
olan Sayın Bahçeli'nin, AK Parti'yi, iktidarı kendinden olmayanlar
üzerinde bir tehdit ve baskı aracı olarak kullanmakla suçlaması tam
anlamıyla bir pişkinliğin ifadesidir. Esasen kendinden olmayanları
tehdit etmek, onlara baskı yapmak, kaba kuvvet ve şiddete başvurmak
MHP'nin genetik kodlarında mevcuttur.
"Bahçeli çark etmektedir"
4. Anayasa değişikliği yapmanın gerekliliğine inanan Sayın Bahçeli,
bunu yapacak olanın AK Parti olması halinde çark etmektedir. AK
Parti'nin meşruiyetini kaybettiğini ifade edecek kadar kabalaşan
Sayın Genel Başkan, çok iyi bilmelidir ki, iktidar ve meşruiyet
kendisinin lütfuyla değil, milletin iradesiyle AK Parti'ye
verilmiştir. Onu alacak olan yine milletin kendisidir. Bu statükocu
zihniyet, bu haklıyı kuvvetli değil; kuvvetliyi haklı kabul eden
zihniyet, AK Parti'nin öncülüğünde yapılacak Anayasa değişikliğine
karşı çıkarken ara rejimlerin anayasalarına hep boyun
kırmıştır.
5. Korku, kutuplaşma, kavga ve daha birçok "k" ile başlayan
ürpertici kelimenin, Sayın Bahçeli'nin başında bulunduğu parti ve
bu parti gibi çatışmadan beslenen, varlığını çatışmalara borçlu
olan siyasi hareketlerin sözlüğünden alınma kelimeler olduğunu
tarih hafızası olan herkes bilmektedir.
"Devlet krizi yoktur"
6. Sayın Bahçeli'nin iddia ettiği gibi ülkede "devlet krizi"
yoktur. Bugünkü mücadele, devleti kutsal kabul ederek, milletin
hakkını, hukukunu kafalarındaki antidemokratik devlet anlayışına
feda eden zihniyetle; devleti millet için var kabul eden, insanı ve
insanın hakkını yönetimin aslı, özü kabul eden zihniyetin
mücadelesidir. Türkiye, medeni ve kalkınmış dünyanın bir parçası
olacaksa, tekerleği yeniden icat etmenin anlamı yoktur. Demokratik
standardı yüksek toplumlar bu işi nasıl yapıyorsa biz de öyle
yapmak durumundayız. AK Parti yanlışta birleşmeyi uzlaşma kabul
eden tarafta olmaktansa; milletin ve hukukun doğrularını savunan
aykırı tarafta olmayı tercih eder. Sayın Bahçeli ile aramızdaki
temel farklardan biri de bu olsa gerek.
7. Erken seçim çağrısı artık muhalefetin klasiği haline gelmiştir.
Mahalli seçimler dahil Türkiye iki yılda bir seçime gitmektedir. AK
Parti döneminde Türkiye zamanında seçim yapmayı öğrenmiştir ve buna
devam edecektir. AK Parti, Sayın Bahçeli gibi milletin kendisine
verdiği iktidar yetkisini tamamlamadan adeta "ben bu işi
beceremiyorum" dercesine görevden kaçmayı, kendisine yönetme
sorumluluğu yükleyen halka karşı saygısızlık olarak kabul
etmektedir. CHP ve MHP iktidara gelmek için başka bir halk
bulamayacaklarına göre, bu halkın, bugünkü anlayışlarıyla, onları
asla iktidar yapmayacağını çok iyi bilmelidirler. "Ya tutarsa" bir
züğürt tesellisidir. O da siyasette geçer akçe değildir.