Bahçeli'nin konvoyunda zincirleme kaza
Abone olDevlet Bahçeli'nin konvoyunda zincirleme kaza meydana geldi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, çeşitli toplantılara
ve açılış programlarına katılmak üzere Ordu'ya geldi.
Partililer MHP Lideri Bahçeli'ye Ünye İlçesi girişinde karşıladı. Karşılama sonrasında konvoy yola çıktı. Bu sırada konvoyda bulunan 3 araç zincirleme kaza yaptı. Otomobillerden birisinin Bahçeli'yi korumak için gelen Ordu İl Emniyet Müdürlüğü'ne ait polis ekibine ait olduğu belirtilirken, kazada yaralanan olmadı.
MHP lideri Bahçeli, Ordu programı kapsamında Fatsa Kültür Sarayı'nda düzenlenen belediye başkanı aday tanıtım törenine katıldı. Burada partililer tarafından 'Devletin başına Devlet gelecek' sloganlarıyla karşılanan Bahçeli, yerel seçimlerde başarıya ulaşmak ve en iyi sonuçları almak istediklerini söyledi.
KAZADAN FOTOĞRAFLAR İÇİN TIKLAYIN
Bahçeli, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Birinci amacımız yerel yönetimlerde en iyi sonucu almak ve ilk elden milletimize hak ettiği ve beklediği hizmetleri sunmaktır. Ülkemizin değişik yörelerinde, MHP'li belediyelerin gösterdiği üstün performans, edindikleri tecrübe ve üstlendikleri geniş sorumluluklar bugüne kadar bizi hamdolsun hep gururlandırmıştır. 379 gün sonra yapılacak demokratik mücadeleden alnımızın akıyla çıkacağımıza içtenlikle inanıyor, bu aydınlık ufku bugünden görüyorum."
AK PARTİ ÜLKEYİ DAR BİR KORİDORA SOKTU
Yılın ilk üç aylık döneminde sorunlar va tehlikeli gelişmeler olduğunu ifade eden Devlet Bahçeli, "Henüz üç ayı bile dolmadan, 2013 yılının sorunlarla, karmaşık ilişkilerle ve tehlikeli gelişmelerle şimdiden iç içe geçtiğini söylememiz afaki ve abartı bir yorum olmayacaktır. Ülke yönetiminde bulunan AKP hükümeti Türkiye'yi, dar bir koridora sıkıştırmıştır. Dikenli yollara sokmuştur. İçler acısı bir hale sürüklemiştir. Hepiniz görüyorsunuz ki, insanımız mutsuz ve huzursuzdur. Milletimiz ümitsiz ve kaygılıdır. Devletimiz bungun, bunalımlı ve buhranlıdır. Milli birliğimiz sallantılı, milli kimliğimiz sancılı ve milli değerlerimiz deprem geçirmektedir. Ekonomimiz bıçak sırtında, milli kaynaklarımız israfın içinde, refah beklentileri dibe doğru inmektedir. Bugünkü ülke tablosunda, istikrar kaybolmuş, milli iddialar zaafa düşmüştür. Hukuk keşmekeş bir hale dönmüş, adalete duyulan güven tükenmeye yüz tutmuştur. Yozlaşma, yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklar her yere sıçramıştır. Samimiyet ve insaniyet azalmış, sahtelik ve istismar kapsama alanını genişletmiştir" diye konuştu.
İKTİDAR ÇİRKEF
Türkiye'nin iyi yönetilmediğini söyleyen MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ülkenin iyi durumda olmadığını belirtti. Yalanın doğrunun önüne geçtiğini dile getiren Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Aldatma ve kandırma süreci mesafe kaydetmektedir. İktidar fevridir, iktidar ölçüsüzdür, iktidar kontrolsüzdür. İktidar art niyetlidir, iktidar çirkeftir ve çifte standardın kaynağı haline gelmiştir. Türk milleti hükümetin falsolu, milli konularda verdiği kapatılamayacak açıkların adeta esiri olmuştur. Hepiniz görüyor ve yaşıyorsunuz ki, AKP'yle birlikte, demokrasi dibe oturmuş, demokratik kültür karaya vurmuştur. Özgürlükler gerçek anlamından soyutlanmış ve kopartılmıştır. Hoşgörü azalmış, tahammül kaybetmiş, uzlaşma yenilmiştir. Hak zayi olmuş, haklılık heder edilmiş ve işbirliği köreltilmiştir. Bu acı ve kabul edilemez manzaranın yanı sıra, dogmatik ve totaliter saplantılar kazanmış ve öne geçmiştir. Suçlular aklanmış, terör masumiyet kisvesine büründürülmüş ve bölücülük meşruiyet dairesine sokulmuştur. Caniler barış gönüllüsü, fitne ve fesat yuvaları çözüm olarak gösterilmiştir. Kesin inançlılık arayı açmış, önyargılar galibiyet çizgisine yaklaşmış, kötümserlik rakip tanımamıştır."
DAMAT FERİT HAYALETİ ETE KEMİĞE BÜRÜNDÜ
"Ne Mutlu Türküm Diyene" seslenişinin dağdan, tepeden ve gönüllerden silinmeye çalışıldiğini kaydeden MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Milliyetçilik ayaklar altına alınmış, milletimizin müşterek ismi olan Türklük geriye itilmeye, değersizleştirilmeye ve elenmeye gayret edilmiştir. Millet 36'ya ayrılmış, Türkiyelilik, Türk kimliğinin yerine geçmek üzere zorla, insafsızca ve her türlü propaganda kanalları kullanılarak gündemin başına çıkarılmıştır. AKP'nin iktidar yıllarında, Damat Ferit hayaleti ete kemiğe bürünmüş, Mustafa Kemal ötelenmiştir. Teröristler itibar kazanmış, müzakereciler unvan almış, çöküş elçileri statü elde etmiştir. BOP'çuluk moda olmuş, başkent Ankara vizyonu çiğnenmiştir. Etnikçilik, ayrımcılık, kimlik siyaseti ön plana çıkmış, bin yıllık kardeşlik bozguncuların insafına, bölücülerin keyfine, küresel emellerin kanlı hedeflerine terk edilmiştir. Dış politikada teslimiyet ve taşeronluk, iç politikada taviz ve acziyet bir marifetmiş gibi sunulmuştur. AKP, milleti inkar etmiş, Türk milleti adını hiçbir zeminde itiraf edememiştir. AKP, milliyetçiliğe bayrak açmış ve ırkçılıkla bir görmüştür. AKP, milli ve manevi değerleri kurumaya, kırılmaya ve küflenmeye bırakmıştır. İşte bunlardan dolayı bu iktidar, sapa ve sapkın politikaların kucağına düşmüştür" diye konuştu.
HAYALLARİNE ULAŞAMAYACAKLAR
Başbakan Erdoğan'ı eleştiren Bahçeli sözlerine şöyle devam etti:
"Başta Başbakan Erdoğan olmak üzere iktidar sözcüleri, boylarından büyük laflar etmiş, her kirlenmeye ve çürümüşlüğe bahane uydurmuş, üst seviyede konuşmuş, fakat gerçekte seviyesizliğin içinde debelenmiştir. Eskilerin deyimiyle, 'Kâht-ı Rical', yani devlet adamlığı eksikliği bugün Türkiye'nin en önemli meselelerinden birisi olarak sivrilmiştir. Elbette Türkiye'de olan olayları, yaşanan çarpıklıkları, siyasi anlamda karar ve yetki sahibi konumunda bulunanların zihin, ahlak, niyet ve amaç kapasitelerinden ayrı tutmamız söz konusu olmayacaktır. Hak'kın hatırı her daim ve her ortamda geçerli olup, hiçbir şeye feda edilemeyecektir. Şurası da muhakkak görülmelidir ki, yalanla bezenmiş, yalanla şifreleri hazırlanmış ve yalanla yolu kesişmiş bir iktidarın gerçeğe tahammül etmesi düşünülemeyecektir. Milli ilkeleri değil, kendi çıkarlarını genişleten ve bunu hedefleyen AKP, sahtekarlığın ve gayri meşru beklentilerin içine dalmış, ortasına gömülmüştür. Bizim gücümüz Türk milletine duyduğumuz tarifsiz bağılılık ve sevgide saklıdır. Merak buyurmayınız, biz varken bölücülük patentini ve terörün telif haklarını uhdesine alanlar huzur yüzü göremeyeceklerdir. Biz varken, şiddet morfini yemiş gafiller, oturdukları masada ganimet hevesine kapılan kanlı eller, küresel tuzaklara düşen günahkarlar rahat olamayacaklar, ham hayallerine ulaşamayacaklardır."
AK PARTİ, İMRALI CANİSİYLE KOALİSYON KURDU
AK Parti hükümetinin İmralı ve çetesiyle koalisyon kurduğunu, BDP'yi de posta hizmetleri vermek üzere yanına aldığını söyleyen Devlet Bahçeli, şunları söyledi:
"Çözüm ve barış uydurmasıyla süreç pazarında tezgah açan bu güruh, haysiyet ve şerefini tümüyle elden çıkarmıştır. Hala Başbakan ve hükümeti çözümden neyi anladıklarını, çözümle neyi çözdüklerini aziz milletimize açıklayamamıştır. Besbelli ki, İmralı canisine yanaşmanın ve yanında hizalanmanın adı çözüm olmuştur. PKK terör örgütüyle kucaklaşmanın, pazarlıklara odaklanmanın tercümesi süreç olarak tevil edilmiştir. PKK, AKP'yi en sonunda mıknatıs gibi kendine çekmiş ve silahla alamadığı ne varsa taksitler halinde ulaşmaya başlamıştır. Bu yüzden bölücülük havzası her geçen gün genişlemekte, terörün güç haritası devamlı kalın çizgilerle parlatılmaktadır. Hükümet, Türk milletini bölmeye çalışan, son yurdumuzu parçalamayı amaçlayan bölücü mihraklarla iç içe geçmiş, aynı hedeflerde buluşmuştur. Bunun da paratoneri, paravanı ve kılıfı sözde çözüm süreci olarak gösterilmiştir. Tekrar sormak isterim ki, çözüm nedir, neleri kapsamaktadır? 29 yıldır elinde silahla dağda gezen eşkıya eğer olursa, hangi bedel, hangi ödün karşılığında silah bırakacaktır? İmralı canisine ne vaat edilmiş, PKK'ya ne umut verilmiştir? Kimlerle küsülmüştür de barışılmaya çalışılmaktadır? AKP hükümeti hangi karanlık ilişkilerinin diyetini ödemekte ve teröre karşı niçin boyun eğmektedir? Sayın Başbakan, çözüm sürecinin çöküşe gittiğini, terörün muhatap alınarak Türk devletinin bitişe yöneldiğini ne zaman anlayacaksın?"
TERÖRİSTE ELİNİ VERMEYEN EVLATLARIMIZI ALNINDAN ÖPÜYORUM
Ülke içinde sözde çözüm sürecinin sakızını çiğneyen bu zihniyetin, PKK'nın eylemsel, psikolojik, moral açısından son derece avantajlı olduğu bir zaman aralığında tuzağa takıldığını belirten Bahçeli, "Terörle mücadeleden sonuç alınmak isteniyorsa çok yönlü ve çok ayaklı bir stratejinin izlenmesi elbette zorunludur. Bu stratejinin özü ve öznesi her alanda pres, her alanda mücadele, her seviyede baskı ve nefes aldırmamaktır. PKK'nın silahından kan damlarken, örgüt iyice başaracağına ve hedeflerini gerçekleştireceğine inanmışken, pazarlık yapmak, görüşmelere dalmak Türk milletine haksızlık, hadsizlik ve sadakatsizlik değil midir? Terörle mücadele böyle olmaz, PKK bu şekilde pek tabidir ki bitirilemez. Kaldı ki Başbakan ve hükümetinin buna niyeti ve istediği de yoktur. Bu kapsamda çözüm süreci denilen, bize göre millet varlığının çözülmesine ve Türkiye'nin çöküşüne neden olan ihanet projesi, terörü bitirmeye değil, güçlenmesine ve meşru unsur haline gelmesine hizmet edecektir" diyerek şöyle devam etti:
" PKK alçakça askerimizi, polisimizi, kaymakam adayımızı kaçırmakta, sonra da pazarlık malzemesi yapmaktadır. Türkiye öyle bir noktaya gelmiştir ki, cezaevlerinde mahkum teröristler esir olarak değerlendirilir olmuştur. Ve insan kaçakçısı, ölüm makinesi, cinayet örgütü olan PKK, zorla dağa kaçırdığı devlet görevlilerimizi, suçları sabit görülen militanlarıyla eşit bir seviyede değerlendirmiş, takas şartları öne sürmüş ve hatta BDP'li bölücüler de bu şekilde beyanatlar vermiştir. Sekiz kamu görevlimizin 13 Mart 2013 günü, AKP onayıyla teşkil edilmiş bir heyete tutanakla teslimi PKK'nın küstahlığını ve aldığı mesafeyi göstermesi bakımından ibretliktir. Parti olarak, hiç kuşkusuz evlatlarımızın ailelerine kavuşmasından, buruk da olsa memnuniyet duyuyoruz. Nitekim bunun aksi de hiçbir şart altında düşünülemeyecektir. Sekiz evladımızın, sağ salim bir şekilde evlerine dönmelerinden rahatsız olduğumuzu ileri sürenler ise ya terör komisyoncusudur, ya utanmaları kalmayan zavallılardır veya insanlıkları çoktan iflas etmiş zalim kişiliklerdir. İnsan kaçıran, kan döken canilere tek söz etmeden, koro halinde Milliyetçi Hareket'e saldıran küstahlar; Zap'taki tablonun eleştirilecek ve ciğerleri dağlayan taraflarını görmekten bu kadar mı uzaktırlar? Bu çevreler, PKK'nın mı, yoksa Türk milletinin mi yanındadır? Terörün mü, yoksa Türkiye'nin mi safındadır? Kimin kapı kulluğuna, kimin odacılığına, kimin yardakçılığına atanmışlar ve kimlerin uzaktan kumanda kuklaları haline dönüşmüşlerdir? Bizim üzerinde durduğumuz husus evlatlarımızın özgürlüklerine kavuşurken karşılaştıkları çirkin ve hiçbir şeyle izah edilemeyecek muamelelerdir. Şurasını da söylemeden geçemeyeceğim, PKK'lılara elini vermeyen evlatlarımızın alnından öpüyor, hepsini tebrik ediyorum."