Bahçeli’nin Gazze isyanı
Abone olMHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Gazze’de insanlık suçu işlenmektedir. Uluslararası toplum ise tercih ve teşvikini şiddetten yana kullanma...
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Gazze’de insanlık suçu
işlenmektedir. Uluslararası toplum ise tercih ve teşvikini
şiddetten yana kullanmaktadır” dedi.
MHP Genel Başkanı Bahçeli, partisinin Genel Merkezi’nde yaptığı
basın toplantısında, Türkiye’nin mola vermeden, hız kesmeden 10
Ağustos 2014 tarihinde yapılacak cumhurbaşkanı seçimine gittiğini
belirterek, “Ancak cumhurbaşkanı seçim süreci çok sıkıntılı ve
sorunlu bir kulvarda ilerlemektedir. AKP’nin Cumhurbaşkanı adayı
Erdoğan’ın çarpıtmaları, çirkinlikleri, yalanları, dolanları,
aldatmaları rekor üstüne rekor kırarken; ülkemizin etrafında
sürekli yeni problem sahaları açılmaktadır” ifadesini kullandı.
Ortadoğu’nun kana ve ölüme tutsak olduğunu vurgulayan Bahçeli,
Akdeniz’den Pakistan’a kadar uzanan ve Arap Yarımadası’nı da içine
alan bu bölgenin vahşi ölçüde iç karışıklık ve iç hesaplaşmaların
nirengi noktası olduğunu kaydederek, “Ortadoğu, bölgesel ve küresel
stratejik çıkarların karşılıklı olarak mevzilendiği siyasi ve
coğrafi bir alandır. Güç mücadeleleri, bölüşüm ve paylaşım
kavgaları yakın coğrafyaları cehenneme çevirmektedir. Ne var ki
aday Erdoğan ve hükümeti uzaktan uzağa konuşmakla, geriden geriye
hamasetle oyalanmaktadır. Ne üzücüdür ki, Türkiye Ortadoğu’da
ciddiye ve dikkate alınmamaktadır. Bu yüzden soydaşlarımızın ve din
kardeşlerimizin kayıpları çaresizce izlenmektedir. Aday Erdoğan dış
politikada inandırıcılığını ve saygınlığını kaybettiğinden sadece
duygulara oynamakta, sadece zaman kazanmaktadır. Şu mübarek
günlerde şahit olduğumuz acılarda, yaşanan insani felaketlerde
Erdoğan’ın da parmak izi vardır. Müslüman katillerine dua eden,
küresel cinayet projelerine Eşbaşkanlık yapan bir şahsiyetin
Ortadoğu’nun şu günkü buhranından sorumsuz olması akla ve mantığa
yatkın değildir. Bu bahiste, kuşku yok ki konuşmamız gereken çok
husus vardır. Üzerinde durmamız ve yorumlamamız gereken çok fazla
ilişki ve irtibat ağı bulunmaktadır” diye konuştu.
İslam ülkelerinin durgunluk içinde olduğunu söyleyen Bahçeli,
“Alimler suskun haldedir. Allameler vurgun yemiş gibi
hareketsizdir. Sözde arifler, sözde hikmet ehli zevat derin bir
sessizliktedir. Kötülüğe karşı tavır yoktur. Şeytani niyetlere
karşı azimkar ve ümitvar bir çıkış, bir dikleniş henüz tam
manasıyla görülmemektedir. Efendimizin tebliği sinsi emellere alet
edilmekte, çok yönlü istismarlara uğramaktadır. Temiz bir vicdan,
halis bir iman, duyarlı bir kalp, doğru bir üslup, dengeli, dürüst
ve adil bir yönetim anlayışı bugün hasretini çektiğimiz ihtiyaçlar
arasındadır. Son hak dini İslam dört bir koldan; misyonerinden
münafığına mürtecisinden menhus heveslere kadar çepeçevre sarılmış
vaziyettedir. Manzara iç açıcı olmadığı gibi umut verici de
değildir. İslam toplumları yozlaşmanın pençesinde, adaletsizliğin
merkezinde, tahammülsüzlüğün elinde, yapay ayrımların güdümündedir.
Bugün hoşgörü kalmamıştır. Anlaşma, uzlaşma, meşveret, istişare,
dayanışma kaybetmiştir. Küresel planlar İslamiyet’i hedef almış,
Müslümanların beka ve beraberliğine göz dikmiştir. İslam
toplumlarının sahip olduğu zengin yer altı ve yer üstü kaynakları
kanlı ve kirli emellerin, fitne ve fesat yuvalarının
taarruzundadır. Görüntüde Müslüman, gerçekte işbirlikçi olan bir
avuç yönetici elit; sırf koltukta oturmak, sırf iktidar ömrünü
biraz daha uzatmak pahasına emperyalizme uşaklık yapmaktadır.
Petrolden, dolardan, lüksten, çılgın tüketimden başka hiçbir şeyi
gözü görmeyen küçük bir azınlık, küresel efendilerinin boyunlarına
geçirdiği tasmayı dert etmeden taşımaktadır. Özellikle 7 Temmuz’dan
beri İsrail’in Gazze’ye düzenlediği saldırılar İslam ülkelerinin
perişanlığını, dağınıklığını, uyuşukluğunu teyit etmiştir. Gazze
inim inim inlerken, masumlar can verirken Arap-İslam alemi
kayıtsızlığa, duyarsızlığa, ilgisizliğe gömülmüştür. Sömürge
saltanatına omuz verenler üç maymunu oynamaktadır” diye
konuştu.
“BATILI ÜLKELER CİNAYETİN TARAFINDA YERİNİ ALMIŞTIR”
Bahçeli, Batı ülkelerinin halinin ise ‘tam bir rezalet, tam bir
karanlık’ olduğunu ifade ederek şunları söyledi:
“İsrail’in karadan, havadan ve denizden Gazze şeridine ölüm saçması
insanlık vicdanını kanatırken; fiziken gelişmiş, fakat ruhen ve
ahlaken sefalete mahkum olmuş batılı ülkeler cinayetin tarafında
yerini almıştır.
Almanya’dan ABD’ye, Birleşik Krallık’tan Birleşmiş Milletler
Teşkilatına kadar küresel güç odakları zalimlere ve zalimliğe açık
destek vermiştir. Gazze halkı katliama kurban gitmektedir. Bu
kapsamda şimdiye kadar sayıları 650’ye yaklaşan savunmasız ve masum
sivil hayatını kaybetmiştir. Binlerce Gazze’li yaralanmıştır.
Yüzbinlerce Gazzeli yerinde yurdundan edilmiştir. Yüzü aşkın çocuk
İsrail acımasızlığıyla toprağa düşmüştür. Gazze’de taş üstünde taş
kalmamıştır. Camiler, hastaneler, yollar, köprüler, mahalleler, alt
ve üst yapılar füze ablukasına alınmıştır. Geçtiğimiz Pazar günü,
Gazze’nin Şecayie Mahallesinde aralarında çocukların da bulunduğu
60’tan fazla suçsuz günahsız insan İsrail saldırısıyla canından
olmuştur. İsrail adeta çıldırmış, adeta delirmiş, adeta ölüm
makinesine dönmüştür. Filistin halkı alçakça cezalandırılmakta,
Gazze açık hedef olmaktadır. İsrail, Gazze’nin üzerinden silindir
gibi geçmektedir. Uluslararası hukuk ihlal edilmekte, insanlık
şerefi çiğnenmektedir.
Gazze’de insanlık suçu işlenmektedir. Uluslararası toplum ise
tercih ve teşviğini şiddetten yana kullanmaktadır. İsrail’in meşru
savunma içinde hareket ettiği yalanı her batılı ülkece
dillendirilmekte, hayatlarını kaybeden İsrailli askerlere peş peşe
taziyeler dilenmektedir. Ne var ki tıpkı Türkmenelinde olduğu gibi,
Gazze’yi gören yoktur. Gazzeli’nin çığlığını duyan, hisseden,
insani tepki gösteren şu ana kadar çok sınırlı sayıdadır. Küresel
vicdan, küresel adalet yerlerde sürünmektedir. İnsanlık sıfırı
tüketmiş, haysiyetini yitirmiştir. Ortadoğu’da kalıcı ve kapsamlı
bir barış olmadan hiç kimsenin huzurlu ve rahat olması mümkün
değildir.
Bu kadim coğrafyada istikrar, düzen ve refah kurulmadan küresel
işbirliği arzusu ve amacı hayat bulmayacaktır. Filistin davası
hakkaniyetli bir çözüme kavuşmadan ne Londra, ne Paris, ne Berlin,
ne Brüksel ne de Washington sorumluluktan kurtulamayacaktır. Dünya
güvenliği ve insanlığın geleceği için Ortadoğu’nun belini
doğrultması, düzlüğe çıkması şarttır. Bu öncelikli beklenti
karşılanmadan hiçbir devletin insan haklarından, özgürlük ve
demokrasi ilkelerinden bahsetmeye hakkı olmayacaktır.”
“FİLİSTİN-İSRAİL ARASINDAKİ KÖRDÜĞÜM AÇILMADAN ANKARA’NIN EMNİYETLİ
OLMASI İMKANSIZ”
Türkiye’nin özelde Filistin genelde ise Ortadoğu ülkeleriyle
tarihten gelen sosyal, kültürel ve kardeşlik bağları olduğuna
dikkat çeken Bahçeli, bu nedenle Filistin-İsrail arasındaki
kördüğüm açılmadan Ankara’nın emniyetli olmasının imkânsız olduğunu
kaydederek şunları ifade etti:
“Bölgesel işbirliğinin elverişli bir ortama ulaşması, akan kanın
durması, kalıcı ateşkesin sağlanması milletimizin ortak istek ve
fikridir. Kuşku yok ki, ülkemiz istese de istemese de bölgesel
sorunların, bölgesel gelişmelerin kıyısında, kenarında değil tam
ortasındadır. Çok acı verici bir gerçektir ki, Türkiye aday Erdoğan
sayesinde hiçbir meseleye müdahil olamamakta, yön
verememektedir.”
Türkiye’nin bölgede eli zayıfladığını öne süren Bahçeli, “Sözü
dinlenmemekte, nazı ve hatırı geçmemektedir. Aday Erdoğan
Türkiye’nin saygınlığını darbelemekte ve ufalamaktadır. Şunu açık
yüreklilikle söylemek istiyorum ki, aday Erdoğan Filistin davasına
zarar vermekte, mazlumların feryadını iç siyasi kaygı ve hedeflere
vicdansızca malzeme yapmaktadır. Filistin-İsrail ihtilafının çözümü
konusunda AKP’nin Cumhurbaşkanı adayının hiçbir yardım ve desteği
olmamış ve olamayacaktır. Erdoğan treni çoktan kaçırmıştır. Ayağına
kadar gelen tüm imkanları tepmiştir. Aday Erdoğan oturduğu yerden
en ağır sözleri İsrail’e sarfetmekte, ağız dolusu hakaretler
yağdırmaktadır. Ancak İsrail yine kan akıtmaya, yine can yakmaya,
yine vahşet sergilemeye devam etmektedir. Aday Erdoğan, bir tarafta
İsrail’e yüklenip Mavi Marmara baskınını diline dolarken; diğer
yanda İsrail ile ticari ilişkileri geliştirmiş, derinleştirmiş ve
güçlendirmiştir. Mısır’ı kana bulayanlara dört parmağını
kaldırmakla yetinmiş, Gazze’yi kana bulayanlara one minute şovuyla
övünmüştür. Şu ibret verici düşüklüğe bakınız ki, Irak’ın
kuzeyinden çıkarılan petrolü İsrail’e heyecanla ulaştıran Erdoğan,
bugün oturmuş Gazze için feveran etmektedir. Ne kadar inkar edilse
de, AKP hükümeti bu yılın Mart ve Nisan ayında İsrail’e 124 bin 562
kg jet yakıtı ihraç etmiştir.
Bu gerçek TÜİK raporlarıyla sabittir. Satılan yakıtlar bugünlerde
Gazze’ye ölüm olarak ciro, füze olarak ihale edilmiştir” iddiasında
bulundu.
“TÜRKMENLER ÖLDÜRÜLMEKTE, TÜRKMENELİ KİMLİĞİNDEN
SOYUTLANMAKTADIR”
Türkmenlerin öldürüldüğünü, Türkmeneli kimliğinden soyutlandığını
söyleyen Bahçeli, şöyle devam etti:
Kerkük, Musul, Telafer, Selahaddin, Tuzhurmatu başta olmak üzere
Türkmen yurtlarında akan kan, dökülen gözyaşı, çekilen çile
Gazze’yi aratmamaktadır. Türkmenler IŞİD, peşmerge ve merkezi Irak
güçleri tarafından üçlü kuşatma altındadır. IŞİD, 6 Haziran’dan
beri silahını Türkmenlere doğrultmuştur. Türkmeneli kan revan
içinde acılarla boğuşmaktadır. Ne hazindir ki, Türkmenlerin sesini
işiten, feryat figanını hisseden çok azdır. Gazze’ye gösterilen
alakanın yarısı Türkmenlerden esirgenmektedir. IŞİD ve İsrail aynı
şiddet ve vahşet yöntemleriyle katliam yapmaktadır. İkisi de cami
ve türbe bombalamaktadır. İkisi de Müslüman öldürmektedir. İkisi de
küresel projelerin lehine tetik çekmektedir. 11 Haziran’da IŞİD
tarafından tutsak alınan 49 vatandaşımızdan hala bir haber yoktur.
Türk toprağını kirleten IŞİD’in tahrikleri hala sünepece sineye
çekilmektedir. Şurası bir gerçektir ki, İsrail ve IŞİD, terörist
saldırılarla bölgesel istikrarsızlığın iki kutup başı olarak
gündemdedir. Aday Erdoğan İsrail’e laf yetiştirirken, üç günlük yas
ilan ederken Türkmenleri aklının ucuna dahi getirmemektedir. Çünkü
Erdoğan için Türkmenler; ezilmesi, elenmesi, eritilmesi ve asimile
edilmesi gereken bir varlıktır. Erdoğan’ın IŞİD’e verdiği silah ve
mühimmat Türkmenleri mezara sokmaktadır. Hakikaten merak ediyoruz;
Türkmeneli’nin Gazze kadar hatırı yok mudur? Kerkük, Musul Gazze
kadar itibar ve ilgiye layık değil midir? Gazze Müslümandır da
Türkmeneli değil midir? Sokaklarda İsrail’i protesto eden
kalabalıklar, risk halinde herhangi bir ülkeye anında kaçacak bazı
mevki ve makam sahipleri Türkmenleri ne zaman insan yerine
koyacaktır? İnsani Yardım Vakfı hangi gelmez baharda Türk ve
Türkmen lehine mücadele edecek erdem ve iradeyi gösterecektir? Aday
Erdoğan’ın dili nereye kadar Türkmenlerin hak ve hukukuna duyarsız
kalacaktır? Ülkeler, insani kuruluşlar, insan hakları örgütleri
Türkmen soykırımına, Türkmen feryadına, Allah için soruyorum, ne
zaman kulak verecektir? Aday Erdoğan Esad muhaliflerine gönderdiği
silah yüklü TIR’ları, Türkmenlere yardım kılıfıyla örtbas etme
kurnazlığından ve basitliğinden derhal vazgeçmelidir. Türkmenler aç
ve açıktadır. Türkmenler yok ve yoksuldur. Türkmenler salgın
hastalıklarla mücadele etmekte, hain ve alçak suikastlara göğüs
germektedir. Onbinlerce soydaşımız çöl şartlarında yaşamakta, bir
bardak suya, bir dilim ekmeğe, bir tas sıcak çorbaya, bir göz eve
hasretlik çekmektedir. Aday Erdoğan ise haksızlık karşısında
sustuğundan dilsiz şeytanlıkla hatırlanmaya şimdiden namzettir.
Türk milletinin hassasiyetlerine sırt döndüğü, soydaşlarımıza yüz
çevirdiği için 10 Ağustos’ta gerekli cevabı inşallah alacak, ekmek
karşısında ekmesizlerle girdiği ittifakı çok ağır ödeyecektir.
“
Bahçeli şunları ifade etti:
“Aday Erdoğan geçtiğimiz Salı günkü Grup Toplantısında;
Cumhurbaşkanı Seçim sürecinde, şahsımın dayatmalara boyun eğdiğini,
Sosyalist İşçi Partisi’yle ve Devrimci Halk Partisi’yle aynı
çatının altına yerleştiğimizi utanmadan, sıkılmadan söylemiştir.
Erdoğan partimizi CHP’ye vagonlukla hayasızca suçlamış,
Pensilvanyayla ortak gösterme edepsizliğine soyunmuştur.
Cumhurbaşkanı adayımız Sayın İhsanoğlu’na destek veren partileri de
eski Türkiye koalisyonu olarak mimlemiştir.
Erdoğan milletin adamı parolasıyla boy gösterse de PKK’nın
iktidardaki adamı olduğunu asla gizleyemeyecektir. Yeni Türkiye
sözleri de katmerli ve damgalı hainlerin el üstünde tutulacağı,
bozgun ve bölünme çetesinin köşe başlarını işgal edeceği bir ülke
özleminden başka bir şey değildir. Erdoğan, lafta Mustafa Kemal’in
izinden giderek aslında Cumhuriyetin ve milli devletin izlerini
silmektedir.”
“TÜRK ASKERİNDEN SONRA TÜRK POLİSİ DE AKP KOMPLOSUNA FEDA
EDİLMİŞTİR”
“Türk askerinden sonra Türk polisi de AKP komplosuna feda
edilmiştir” diyen Bahçeli, şunları dedi:
“İranlı şarlatana, hırsıza uğursuza gösterilemeyen aşırı ve
intikamcı kaba güç muameleleri polislerimize reva görülmüştür. İşte
bu eski Erdoğan’ın yeni Türkiye maskaralığının ön çalışması, yeni
Türkiye mimarisinin temel atma teşebbüsüdür. TİB’i kurumsal olarak
kaldırıp yetkilerini MİT’e devretme niyeti arşivlerdeki rüşvet ve
soygun tapelerini imha, istihbarat devletini ise tesis etme
hazırlığıdır. Bu da Erdoğan’ın, haram yiyenleri koruyacağı yeni
Türkiye provasıdır.
Aday Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olması halinde MGK’da olduğu gibi,
belirli aralıklarla Bakanlar Kurulu’na başkanlık hevesini peşinen
seslendirmesi yeni Türkiye denen anti demokrat bir ülkenin ihsas,
ilan ve ihya gayretidir. Erdoğan’ın yeni Türkiye’si taviz, kayıp,
hüsran ve yenilgidir. Yeni Türkiye Türk milletinin 36’ya ağrılı ve
kanlı bölünmesi, PKK’nın hedef ve taleplerine zorla, tehditle,
gözdağlarıyla kavuşmasıdır. Bakınız, iki gün önce bölücü terör üç
Mehmedimizi bizden koparmıştır. Şanlıurfa Ceylanpınar 3’üncü Hudut
Alay 1’inci Hudut Bölük Komutanlığı Karadağ Hudut Karakolu’nun
sorumluluğunda bulunan Yedi Numaralı Çelik Kulede nöbet tutan
Piyade Er Adem Döğüşken, Piyade Er Berat Sağırkaya, Onbaşı Yiğit
Şahan PKK tarafından şehit edilmiştir. Konuşmamın bu aşamasında
şehitlerimize Allah’tan rahmet, ailelerine, silah arkadaşlarına ve
milletimize başsağlığı diliyorum.”
“Erdoğan ne yaparsa yapsın Allah’ın izniyle 10 Ağustos’ta ekmek
kazanacak, Ekmel Bey Türk milletinin birliğini temsilen devletin
çatısına oturacaktır” diyen Bahçeli, “Ekmel Bey ekmek; aday Erdoğan
erozyondur. Ekmel Bey huzur; aday Erdoğan hazımsızlıktır. Ekmel Bey
istikbale açılan kapı; aday Erdoğan ikbal ve iffetsizliğe çanak
tutan yaralı simadır. Ekmek için, esenlik için, edep için Ekmel Bey
çaredir; eğilmiş baş, egoist mizaç, ehlisalip zafer ve entrikacılar
için Erdoğan cümle kapısıdır. Takdir Türk milletinindir” dedi.
(İHA)