Bahçeli'den partililere seçim uyarısı!
Abone olMHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli Cumhurbaşkanlığı sürecinde yaşanacak algı operasyonları ve provokasyonlara karşı partilileri uyardı.
Bahçeli, "Hiçbir dava arkadaşımız herhangi bir gerginliğin,
herhangi bir çatışmanın, herhangi bir çekişmenin taraf ve faili
olmayacaktır." dedi.
İşte Devlet Bahçeli'nin il ve ilçe yöneticilerine
yayımladığı genelge...
UZUN ZAMANDIR ADI KONULMAMIŞ BİR KRİZ
VAR
Türkiye uzun zamandır; adı konulmamış bir krizin, ilan ve itiraf
edilmemiş bir bunalımın tesiri altında kıvranmakta, kopkoyu bir
esaretin pençesinde can çekişmektedir.
AKP hükümetiyle geçen 12 yılın bilançosu yabancılaşma, yasak,
yalan, yıkım, yozlaşma, yolsuzluk ve yoksullukla
temellenmiştir.
Geçen yıllar boyunca Türk milleti yok sayılmış, Türk tarihi
reddedilmiş, Türk bayrağı indirilmiş, Türk vatanı bölücülerin
taarruzuna uğramıştır.
Milli ve manevi değerlerimiz çok açık, çok tehlikeli, çok aktörlü
saldırıların hedefi olmuştur.
AKP’yle birlikte PKK mevzi elde etmiş, bölücü odaklar cesaret
kazanmış, bebek katili mevki, statü ve itibar payesi alarak siyasal
bir figür mertebesine adım adım çıkarılmıştır.
Başbakan Erdoğan dönemsel iktidar gücünü millet lehine ve yararına
kullanmaktansa, Türk ve Türkiye düşmanlarının çıkarları için
seferber etmiştir.
Bu yüzden aziz milletimiz içinden kuşatılmış, içeriden ihanete
uğramıştır.
Başbakan ve hükümeti adaleti örselemiş, kardeşliği sekteye
uğratmış, birlikte yaşama iradesini hançerlemiştir.
FİTNE KAZANI FOKUR FOKUR
KAYNAMIŞTIR
Ülkemiz ve demokrasimiz tarihin en vahşi, en zalim, en sinsi tertip
ve tehdidiyle karşı karşıya bırakılmıştır.
Başbakan Erdoğan siyasi varlık ve geleceğini teröristlere, küresel
çetelere, para ve servet avcısı lobilere, üzerimizde hesap ve
hevesleri olan batılın bekçilerine aynısıyla bağlamış ve
sabitlemiştir.
Başbakan ve hükümetiyle geçen 12 yılda;
√ Fitne kazanı fokur fokur kaynamış, iftira ateşi alabildiğine
körüklenmiştir.
√ Küfür ve hakaret zirveye tutunmuş; haksızlık, hukuksuzluk ve
hıyanet sel gibi yayılmıştır.
√ Doğruluk ve dürüstlük gözden düşmüş, haram ve hırsızlık el
üstünde tutulmuştur.
√ Şiddet ve asayişsizlik kontrolden çıkmış; uyum, uzlaşma, hoşgörü
ve anlaşma hasletleri kaybetmiştir.
TÜRKİYE'NİN SOSYAL DOKUSU
YARALANDI
Başbakan Erdoğan ‘ezberleri bozuyoruz’ diyerek, Türkiye’nin
sosyal dokusunu yaralamış, tarihi yürüyüşünü yavaşlatmıştır.
‘Geçmişle yüzleşiyoruz, yanlışlarla hesaplaşıyoruz, ileri
demokrasiyi getiriyoruz, hayalleri gerçekleştiriyoruz’ sözleriyle
aziz ecdadımızın kutlu mirasını küresel akbabalara, bölgesel terör
örgütlerine peşkeş çekmiştir.
‘Açılım yapıyoruz, çözüyoruz, barışıyoruz, görüşüyoruz, milli
birlik ve kardeşliği tesis ediyoruz’ iddialarıyla PKK terör
örgütüne altın tepsi üzerinde Türkiye’yi ikram etmiştir.
TERÖRLE MÜCADELEYİ HİÇE SAYAN BİR
ZİLLET
TBMM Genel Kurulu’nda görüşülen, madde madde kabul edilen sözde
“Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin
Güçlendirilmesine Dair Kanun Tasarısı” Türkiye’nin onyıllardır
sürdürdüğü terörle mücadelesini hiçe sayan bir zillet ve rezalet
olarak tarihe geçmiştir.
İhanete ortak olanları, teröre yüz sürenleri, PKK’yla kurulan
pazarlık masalarında Türkiye’yi satanları hukuki, idari veya cezai
sorumluluktan muaf tutma arayışı asla sonuç vermeyecektir.
Dünyanın hiçbir medeni ve güçlü ülkesinde kanun çıkararak terörün
sonlandığı, bölücülüğün pes ettiği veya emellerinden vazgeçtiği
görülmemiştir.
Yine Dünyanın hiçbir iddialı ve kudretli devleti teröristlerin her
istediğini normal görüp makul bularak huzur ve selamete
kavuşamamıştır.
Bölünerek güçlenmiş, milli tez ve kabullerinden tavizler vererek
dirliğe ulaşmış, atalarına sırt dönerek talihi açılmış bir ülkeye
tarih henüz sahne olmamıştır.
TÜRKİYE'NİN PARÇALANMASINA YASAL
KILIF
PKK’nın taleplerini hazmettire hazmettire karşılamak, statü ve
kimlik konusundaki dayatmalarını etap etap sonuçlandırmak milli ve
üniter devlet yapımıza ölüm fermanı yazmakla eşdeğerdir.
Başbakan teröristlerin özerklik isteklerine, otonomi beklentilerine
yeşil ışık yakmıştır.
Başbakan İmralı canisinin çetesiyle birlikte affına el altından
vize vermiş ve bunu pazarlıklarla takvime bağlamıştır.
PKK’lı militanların sözde eve dönüşü, sosyal yaşama katılımı ve
uyumlarının temini konusunda TBMM’in kutlu iradesini alet etmiş,
millet vekâletini kötüye kullanmıştır.
Şu günlerde Meclis’te, AKP’nin sayısal çoğunluğuyla kanunlaşan
PKK’nın talep listesi Türkiye Cumhuriyeti’nin mahvına, Türk vatanın
parçalanmasına tamı tamına yasal kılıf hazırlama çabasıdır.
Türkiye, Erdoğan eliyle bölünme kulvarına sokulmuştur.
Ve bu bölünme süreci tek milletin idamı, tek vatanın imhası, tek
devletin itlafı, tek bayrağın inkarı, tek dilin iflasından başka
herhangi bir netice doğurmayacaktır.
PKK’nın önce özerklik, ardından federasyon, daha sonra konfederal,
en sonunda da bağımsız Kürdistan amacına Erdoğan şevkle hizmet
etmektedir.
Kürdistan’ı zımnen tanıyan, Barzani’ye övgüler düzen, millet
hasımlarına methiyeler yağdıran bu zihniyetin, Cumhurbaşkanı adayı
olması bile başlı başına skandal ve ayıptır.
Bu itibarla Erdoğan milletin değil, milliyetsizlerin,
vatansızların, millete cephe alan geniş bir şer koalisyonun ‘parlak
adamı’dır.
ERDOĞAN MİLLİ GÜCÜN KARŞISINDAKİ YEGANE
ADAMDIR
Erdoğan milli iradenin ya da milli gücün değil; milli değerlerin,
manevi emanetlerin karşısındaki yegâne adamdır.
Başbakan PKK’yla seçim ittifakı yapmaktadır.
Başbakan İmralı canisiyle başkanlık konusunda fikir birliği
halindedir.
Başbakan; Barzani, İşçi Partisi, HDP, yandaş medya, havuzcu
işadamları, DHKP-C, IŞİD, El Kaide, İmralı canisi, İsrail ve
Müslüman katilleriyle ortaklık içindedir.
Haçlı hesaplarının yedeğinde, zalim niyetlerin kuyruğunda, Türk ve
Cumhuriyet düşmanlığının peşinde kim varsa Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı
olması için mücadele vermektedir.
HDP’nin adayı olarak ön plana çıkmış Eşbaşkan, Başbakan ve
partisinin piyonu olarak kapalı kapılar arkasında desteğini belirli
şartlar doğrultusunda vaat etmiştir.
AKP; HDP ve PKK’yla Türkiye’nin parçalanması konusunda uzlaşmış ve
anlaşmıştır.
İradesini Kandil’e, varlığını canilerin emrine seneler evvel
devreden malum Eşbaşkanın, BOP Eşbaşkanıyla gizli ihanet nikahı
kıyması Kürt kökenli kardeşlerim tarafından hoş
görülmeyecektir.
Şunu bir defa bilmek lazımdır ki, bin yıllık kardeşliğin aziz
emaneti olan Kürt kökenli kardeşlerimin ne HDP, ne BDP, ne PKK, ne
AKP ne de İmralı’daki emzikli bebek katili temsilcisi değildir.
Kürt kökenli kardeşlerim istismara aldanmayacak, isyana davet eden
alçak telkinlere kapılmayacaktır.
Oynanan oyunları bozacak, yazılan senaryoları inanıyorum ki yırtıp
atacaklardır.
Yine inanıyorum ki, 10 Ağustos’ta tercihlerini birlikten,
istikrardan, iffetten, bütünlükten, huzurdan ve kardeşlikten yana
kullanacaklardır.
Artık Kürt kökenli kardeşlerimin uyanış şafağı sökmüş, silkinip,
doğrulma ve üzerlerindeki ağırlığı fırlatıp atma zamanı gelip
çatmıştır.
Doğu ve Güneydoğu üzerinden çıkar sağlayan yabancı uşakları,
emperyalizme keşif kolu sağlayan fesat yuvaları Kürt kökenli
kardeşlerimin dirilişiyle, vahdet kararıyla hüsrana
uğrayacaklardır.
Çünkü bölünmenin, ayrı düşmenin, küsmenin, kopmanın, ufalanmanın,
dilimlere ayrılmanın hiç kimseye bir faydası dokunmayacaktır.
ERDOĞAN'IN HDP İLE TEMASI TERS
TEPECEKTİR
Bu nedenle Erdoğan’ın HDP’yle gayri meşru temas ve beraberliği ters
tepecektir.
Türkiye’nin karşısında toplanan, Türk milletinin aleyhine faaliyet
gösteren tüm mihraklar için Erdoğan son şans, son eşik, son ümit,
son adamdır.
Bunun için Cumhurbaşkanı olması maksadıyla içte ve dışta çok faal
bir lobi çalışması karanlık bir kampanya eşliğinde
yürütülmektedir.
Başbakan Erdoğan bölücülüğün aynı zamanda vitrin süsü, aynı zamanda
vesaiti, aynı zamanda da vokalisti olmaya istekli ve adaydır.
12 yıldır sürdürdüğü Başbakanlık göreviyle Türkiye’yi perişan eden
Başbakan’ın yarım kalan darbesini, yarım kalan saldırılarını
tamamlamak için Çankaya’yı bir fırsat gördüğü neredeyse
kesindir.
BAŞBAKAN HALA 17-25 ARALIĞIN HESABINI
VEREMEMİŞTİR
Ne var ki, Başbakan hala 17-25 Aralığın hesabını verememiştir.
Hala rüşvetçi bakanlarıyla ilgili Meclis Soruşturmasını
savsaklamaktadır.
Hala ayakkabı kutularını, yatak odalarında bulunan para kasalarını,
villaları, villalardan çıkan milyar dolarları izah edebilmiş, bu
kapsamda aklanmış da değildir.
Başbakan’ın sicili kapkaradır.
BU SİCİL CUMHURBAŞKANI OLMAYA
ENGELDİR
Ve bu sicil Cumhurbaşkanı olmaya hukuken, ahlaken, vicdanen
engeldir.
Tarafsız Cumhurbaşkanı olmayacağını söyleyen, rehavete
kapılmayacağını ileri süren Başbakan’ın işlediği onlarca anayasa
suçu elbette yakasından düşmeyecek, peşini bırakmayacaktır.
Başbakan’ın Cumhurbaşkanı olduğu taktirde tarafsız kalmayacağına
dönük ifadeleri de bizatihi Anayasa aykırıdır.
Yol, köprü, havalimanı yapma polemikleriyle Cumhurbaşkanı’nın
görevlerini sulandıran Başbakan’ın, daha düne kadar “devlette çift
başlılığa izin vermem, yetkilerimi kimseyle paylaşmam” sözleri
unutulmuş değildir.
Anlaşılan Çankaya’ya çıkarsa ihalelere fesat karıştırmaya ve
yandaşları kollayıp hukukun kanına giren malum işadamlarından yüzde
almaya devam edecektir.
Başbakan, şayet Cumhurbaşkanı olursa, seçeceği kukla başbakanlarla
diktatör olma yolunda hızla ilerleyecektir.
AKP'YE OY VERENLER KOMPLONUN FARKINA
VARMALIDIR
AKP’ye oy veren aziz vatandaşlarım, AKP’de görev yapan vicdanlı
milletvekili ve yönetici arkadaşlarım derin Erdoğan komplosunun
farkına varmalıdır.
Bilinmelidir ki, hırsızlığa adı karışmış, soyguna azmetmiş, ihanete
tam teşebbüs etmiş bir şahsın Cumhurbaşkanı veya adayı olması Türk
milletine pahalıya mal olacaktır.
Bu itibarla Erdoğan masalı, Erdoğan serüveni sandıkta
bitirilmelidir.
Ayrıca Başbakan’ın devletin bütün imkanlarını Cumhurbaşkanı olmak
için kullanması, milletin kesesinden seçim masraflarını karşılaması
ahlaksızlığın, kural ve insaf tanımazlığın ileri boyutudur.
Başbakan’ın emrinde devletin uçakları, helikopterleri, otobüsleri,
otomobilleri, valileri, kaymakamları, memurları sıra sıra
dizilmiştir.
İHSANOĞLU MİLLİ İRADENİN ORTAK
ÇATISIDIR
Buna karşılık Türk milletinin sesi ve nefesi olmaya aday, büyük bir
uzlaşmanın eseri olarak temayüz etmiş Sayın Prof.Dr.Ekmeleddin
İhsanoğlu kısıtlı ve dar imkanlarla demokrasi mücadelesini
sürdürmektedir.
Sayın İhsanoğlu sadece beş siyasi partinin değil, milli iradenin
ortak çatısı, ortak kararıdır.
Sayın İhsanoğlu Türkiye’nin adayı, masumların nidası, mazlumların
hamisi, sessiz milyonların tercümanı, kenara itilenlerin rüyası,
horlananların davacısı, küçümsenenlerin alacaklısı, Anadolu
bozkırlarının çığlığıdır.
Sayın İhsanoğlu milletin safında, milletin yanında, milletin
hizmetinde bir değer iken; Erdoğan despotluğun, art niyetin,
vefasızlığın, vizyonsuzluğun, çalmanın, kaba gücün, baskının,
zorbalığın çirkin yüzüdür.
Kucaklaşmak ve buluşmak için Sayın İhsanoğlu Cumhurbaşkanı
olmalıdır.
Kutuplaşmayı bertaraf etmek için Sayın İhsanoğlu Cumhurbaşkanlığına
seçilecek en doğru, en meşru, en doğal, en layık isimdir.
DEDİKODULAR ARTTI
Cumhurbaşkanı Seçimi yaklaştıkça maksatlı ve belirli gayelere
yönelik tartışma ve dedikoduların arttığı gözlenmektedir.
Özellikle partimize ve davamıza gönül veren milyonlara yönelik
geçmişte uygulanmış bayat siyaset operasyonlarının tekrar dolaşıma
sokulduğu anlaşılmaktadır.
Bundan dolayı bazı hususların açıklığa kavuşturulması ve ihtiyaç
duyulan tedbirlerin alınması acil ve gerekli görülmüştür.
İlave olarak, Cumhurbaşkanı adayımız Sayın Prof.Dr.Ekmeleddin
İhsanoğlu’nun kampanyasını yürütmek için Türk siyasetinin beş
güzide partisinin katkılarıyla bir Seçim Koordinasyon Merkezi
teşekkül ettirilmiştir.
Bu merkeze partilerimiz değerli temsilcileriyle canlılık ve katkı
vermişlerdir.
Milliyetçi Hareket Partisi bunun dışında desteğini daha da
yaygınlaştırma hedefindedir.
Bu kapsamda parti teşkilatlarımızda görev alan değerli
arkadaşlarım aşağıda belirtilen işbu genelge hükümlerine harfiyen
uyacaklar, lazım gelen çalışmaları eksiksiz ve dikkatle yerine
getireceklerdir.
1– İlk turu 10 Ağustos
2014’te yapılacak olan Cumhurbaşkanı Seçimi’ne katılacak şahısların
müracaatları 29 Haziran 2014 tarihinde başlamıştır.
30 Haziran 2014 tarihinde seçimlere katılma yeterliliği olan siyasi
partiler Yüksek Seçim Kurulu tarafından tespit ve ilan
edilmiştir.
3 Temmuz 2014 tarihinde Cumhurbaşkanı adaylığına başvurunun son
günü olarak belirlenmiştir.
8 Temmuz 2014 tarihinde Cumhurbaşkanı Seçimi nedeniyle aday
gösterilenlere ilişkin geçici aday listesi Yüksek Seçim Kurulu
tarafından Resmi Gazete’de ilan edilmiştir.
Bu tarih adaylara yönelik itirazların da başlangıcıdır.
Nihayetinde 11 Temmuz 2014 Cuma günü Cumhurbaşkanı kesin aday
listesi Resmi Gazete’de duyurulacak, aynı anda propaganda dönemi de
başlayacaktır.
Başbakan Erdoğan ile HDP Eşbaşkanı olan şahsın Cumhurbaşkanı
adaylığının sorunlu ve tartışmaya açık olduğu daha önce tarafımızca
ifade edilmiştir.
Yapılan itirazların sonucu ne olursa olsun, tüm parti
teşkilatlarımız, tüm dava arkadaşlarımız var güçleriyle ve
heyecanla Sayın Prof.Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu’nun seçim
kampanyasına aktif destek vereceklerdir.
Mahalli düzeydeki karşılama, tören, ziyaret, toplantı, miting ve
benzeri çalışmalara gerek yöre milletvekillerimiz, gerek MYK
üyelerimiz, gerekse de teşkilat yöneticilerimiz en üst düzeyde
iştirak edeceklerdir.
Bu konunun takip ve temininden Teşkilat İşlerinden Sorumlu Genel
Başkan Yardımcılığı, Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan
Yardımcılığı, Hukuk ve Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan
Yardımcılığı müştereken sorumlu olacaklardır.
2- Cumhurbaşkanı
Seçimi’nin daha önce TBMM’de yapıldığı bilinmektedir.
Bu seçimin doğrudan doğruya ve ilk defa millet tarafından yapılması
usul açısından bazı aksaklıklara, bazı sorunlara, bazı
anlaşmazlıklara sebebiyet verebilecektir.
Bu itibarla kampanya dönemi boyunca çok dikkatli olunacak, bilhassa
sandık güvenliğine önem verilecek, haksızlık ve usulsüzlüklerle
başa çıkabilmek için olağanüstü mücadele sergilenecektir.
Tüm teşkilatlarımız Hukuk ve Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan
Yardımcılığı’nın tavsiye, bilgilendirme ve talimatlarına riayet
edeceklerdir.
3- Cumhurbaşkanı Seçim
sürecini sabote etmek, krize sokmak için bazı mihrakların tetikte
beklediği şüphe götürmez bir gerçektir.
İçimize sızan bazı AKP kontrollü unsurların ve devlet içinde
yuvalanmış karanlık odakların değişik platformlarda provokasyonlara
kalkışma ihtimali yabana atılmamalıdır.
Bu vesileyle hiçbir dava arkadaşımız herhangi bir gerginliğin,
herhangi bir çatışmanın, herhangi bir çekişmenin taraf ve faili
olmayacaktır.
Tüm çalışmalar demokratik sabır ve nezaket içerisinde sürdürülecek,
milletimizin her ferdine Cumhurbaşkanı adayımız Sayın
Prof.Dr.Ekmeleddin İhsanoğlu tanıtılacak ve anlatılacaktır.
4- Başbakan Erdoğan ve
hükümetinin Cumhurbaşkanı Seçim sürecinde algı operasyonlarından
medet umacağı, bu maksatla sinsi taktik ve stratejileri devreye
sokacağı bugünden bellidir.
Geçmişte benzerlerine rastlanan kamuoyu yönlendirme kurnazlıklarına
ısrarla ve tekraren tevessül edilecektir.
Hatta bu konuda ilk çalışmalar hükümetin kol kanat gerdiği, rüşvet
ve haram parayla beslediği havuz medyası tarafından
başlatılmıştır.
YANDAŞ MEDYA VE AKP GÜDÜMÜNDEKİ SOSYAL
MEDYA
Yandaş medya ve AKP güdümündeki sosyal medyada partimize oy veren
değerli kardeşlerimizden bir bölümünün Erdoğan’a kayacağı hayasızca
gündemde tutulmaktadır.
Açıkça Türklük ve milliyetçiliğe mahsurlu ve şaşı bakışta İmralı
canisiyle aynı fikri maziden gelen, PKK’nın yedek parçası olan
çevrelerin bu ipe sapa gelmez ham ve ucube hayali MHP’nin hedefte
olduğuna işarettir.
Milliyetçi-Ülkücü Hareket’e kafatasçı, katil, Fatiha bilmeyenler,
namaz kılmayanlar, oruç tutmayanlar, ırkçı, faşist, morg bekçisi,
vagon, şerefsiz, alçak, adi küfürleriyle hakaretler eden PKK
havarisi Erdoğan’a en ufak bir destek verilmesi varoluşumuzun
inkarıdır.
Başbakan’ın ‘Ülkücü kardeşlerim’ diyerek oy hesapları yapması
düştüğü derin çukurun, koltuk uğruna nasıl bir şahsiyet fukarası
olabileceğinin net ispatıdır.
Bu bayağı propagandanın püskürtülmesi için herkes teyakkuz halinde
olacaktır.
Başbakan, Cumhurbaşkanı olabilmek için dava arkadaşlarımızı ve
gönüldaşlarımızı çirkefçe aldatmanın ve akıllarını çelmenin
basitliğine kapılmıştır.
Milliyetçi-Ülkücü Hareket dününe, fikriyatına, şeref ve namus
bildiği değerlerine kast etme niyetinde olan 17-25 Erdoğan’ı çok
iyi bilmektedir.
TC’yi silen, Andımızı kaldıran, ‘Ne Mutlu Türküm Diyene” sözünü
şeytanlaştıran, milliyetçiliği ayaklar altına alan, onbinlerce
vatan evladının katilleriyle müzakere çadırında kucak kucağa oturan
Erdoğan’a Milliyetçi- Ülkücü Hareket’ten bir oy bile gitmesi söz
konusu değildir.
Aksine, gelişmeler AKP’ye oy veren değerli vatandaşlarımın
Erdoğan’a yüz çevirecekleri, Sayın İhsanoğlu’na destek verecekleri
yönündedir.
Bu çerçevede AKP medyasında çıkan, internet ortamında servis edilen
hiçbir beyanata, kafa karıştırıcı açıklamaya, habere, yoruma,
partimizin sağlam bünyesini yıpratmaya yönelik kara kampanyalara
itibar edilmeyecektir.
İHSANOĞLU HER KESİME HİTAP
ETMEKTEDİR
Medya, Tanıtım ve Halkla İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan
Yardımcılığı basın ve yayın organlarındaki AKP tuzağını ve
komplosunu çok yakından takip edecek, gerekli müdahaleyi anında
yapacaktır.
MHP’yi akıllarınca dizayn etme, yön verme, içten içe kemirme fikri
taşıyan AKP maşaları, yandaş medya asalakları çok sıkı şekilde
izlenecek, lazım gelen her mücadele sergilenecektir.
5- Yine AKP’nin gölgesine
yatan yalaka ve satılmış medya Cumhurbaşkanı adayımız Sayın
Prof.Dr.Ekmeleddin İhsanoğlu’nun bazı sözlerini silah gibi
kullanarak özellikle partimizle çelişkiye düştüğünü yazıp
çizmektedir.
Sayın İhsanoğlu bir partinin değil, milletin adayı olup siyasi bir
kaygı gütmeksizin herkese, her kesime seslenmek durumundadır.
Sayın İhsanoğlu siyasi mensubiyet taşımayan, siyasi bir hedefle
hareket etmeyen, herkesin ortak görüşünü yansıtma iddiasında olan
kaynaştırıcı, birleştirici ve uzlaştırıcı bir Cumhurbaşkanı
adayıdır.
Bu nedenle asılsız ve yersiz sözlerle Sayın İhsanoğlu’nu
destekleyenlerin şevkini kırmaya, arasını açmaya dönük AKP
kumpasına karşı çok hazırlıklı olunacak, hiçbir şekilde aleyhte
icra edilen propagandalara aldırış edilmeyecektir.
6- Cumhurbaşkanı Seçim
sürecinde Genel Merkez duyuruları, açıklamaları, bildirileri,
mesajları yakından takip edilecek, tüm açıklamalar bu çerçeveyle
sınırlı kalacaktır.
7- Seçim kampanyası
süresince belirlenmiş slogan, flama, logo, afiş, döviz gibi
materyallerin yeknesaklık içinde kullanımı sağlanacaktır.
8- Cumhurbaşkanı Seçimi’ne
ilişkin olarak yayımlanan 18 Nisan 2014 tarihli Genelge hükümleri
de geçerliliğini korumaktadır.
Umut ve temenni ediyorum ki, Türk milleti 10 Ağustos’ta adaleti,
hakkaniyeti ve beraberliği tercih edecektir.
Cumhurbaşkanı Seçimi Türkiye’ye musallat olan belaların defi için
tarihi bir karar anıdır.
Aziz milletimiz istikbalini oylayacak; cepheleşmeye, çözülmeye,
çürümeye ve dağılmaya karşı muhabbeti, kardeşliği, esenliği,
tecrübeyi, huzuru, sakinliği, tavizsiz iradeyi seçecektir.