Bahçeli'den Kılıçdaroğlu'na çok sert tepki
Abone olMHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na sert sözlerle yüklendi. Bahçeli, "Kılıçdaroğlu, PKK'nın gölgesine sığınmıştır" ifadesini kullandı.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 81 il teşkilatına
gönderdiği genelgede gündeme ilişkin olarak açıklamalarda
bulundu.
Bahçeli, bir süredir Edirne F Tipi Kapalı Cezaevi'nde tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın tutuklu olmasının 'Türkiye'de hukukun olmadığına dair bir gösterge olduğunu' söyleyen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu sert sözlerle eleştirdi.
"6-8 OLAYLARINDA 54 KİŞİNİN CİNAYETİNİ AZMETTİREN
KARANLIK SURET BELLİDİR"
"CHP Genel Başkanı’nın 'Demokrasinden yana olan bütün güçlerin
birlikte hareket etmesi lazım' sözleriyle bölücülere ve terör
sevicilere yeşil ışık yakıp kucak açması akıl tutulması olduğu
kadar hezeyandan hezeyana seyrüsefer yapan bir siyasetçi
köhneliğidir. 6-8 Ekim olaylarında 54 kişinin cinayetini azmettiren
karanlık suret bellidir" diyen Bahçeli, şöyle devam etti:
"KIŞKIRTMASIYLA HALKI SOKAĞA DÖKEN TERÖRİST
BİLİNMEKTEDİR"
"Kışkırtmasıyla halkı sokağa döken, Türkiye’yi karıştırmak ve kaosa
sokmak niyetini aleni şekilde izhar eden terörist bilinmektedir.
Söz ve eylemleriyle kuşkuya yer bırakmayacak düzeyde PKK’nın
emellerine hizmet ettiği tevsik ve tescil edilmiş bu teröristin
cezaevinde bulunması demokrasi adabının bir gereği, adalet ve hukuk
ölçülerinin bir gerçeğidir.
Demokrasiye yürekten inanmış, millet iradesine gönülden
bağlanmış hiçbir siyasetçi aksi bir iddiada bulunamayacaktır. Buna
rağmen CHP Genel Başkanı gene şaşırtmamış, gene kendisine yakışan
şaibeli ve şüpheli zihniyetini ifşa ve ilan etmiştir. Terörist
Demirtaş’ın tutukluluğunu adalet ve demokrasinin yokluğuna bağlayan
Kılıçdaroğlu, bu izansız üslubu kanalıyla PKK’nın gölgesine
sığınmıştır. Aziz Atatürk’ün kemiklerini sızlatan bu şahsın
devirdiği çamlar haddi ve hududu çoktan aşmıştır.
"GELİŞMELER TÜRK SİYASETİ ADINA KAYGI VERİCİDİR"
Yeni CHP’yi HDP’yle güncelleyen, geçmişe format atıp Mustafa Kemal’in mirasını hiç eden, bununla da kalmayıp Kandil’e ve Pensilvanya’ya mahkûm ve meftun hale getiren Kılıçdaroğlu hem partisine hem de Türkiye’ye kurulan vahim, hatta vandal bir kumpasın ana aktörü haline gelmiştir. Gelişmeler Türk siyaseti adına kaygı vericidir. CHP Genel Başkanı’nın, HDP’yi Türkiye’nin saygın bir partisi olarak tanımlaması bir başka sakat ve skandal açıklama olarak hafızalara kaydedilmiştir. Vatan evlatlarımızın kanını oluk oluk döken PKK terör örgütünün gönüllü vesayeti altındaki bölücü partiye saygın demek için bir insanın sadece aklıyla arasının açık olması değil, aynı zamanda milli şeref ve namusla da ihtilafa düşmesi kaçınılmazdır. Maalesef karşımızdaki ağır tablo budur. CHP akıntının hilafına kürek çekmektedir. Üstelik her musibet ve muhataralı konunun doğrudan merkezindedir.
"BUGÜNKÜ CHP YÖNETİMİ, TÜRKİYE'YE TEZGAH VE TUZAK KURAN
HASIM ÇEVRELERİN HACZİ ALTINDADIR"
Bugünkü CHP yönetimi Türkiye’ye tezgah ve tuzak kuran hasım
çevrelerin denetim, gözetim, haczi altındadır. Türkiye’nin yükseliş
ümitlerini, büyüme hedeflerini, prangalarını kırma çabalarını
perdelemeye azmetmek onurlu bir siyaset tercihiyle
bağdaşmayacaktır.
Ülkemizin aydınlığını karartmak maksadıyla; felaket tellallığına heveslenmek, yandık, bittik, tükendik, iflas ettik propagandasına meyletmek yalan ve yanlış olduğu gibi faziletli bir siyaset muhtasarı olamayacaktır. Pek çok engellemeye, menfi ve menhus senaryolara rağmen ülkemiz istiklalini birlik içinde savunacak, istikbalin dirliğine dayanışmayla ulaşacak, süregelen istikrarını inançla koruyacaktır. Çamura yatıp çirkefe dolananlar, bununla birlikte çürümenin ve çöküşün teşvikçisi ve dümencisi olanlar mutlaka kaybedecekler, nihayetinde dibe çakılacaklardır.
"TÜRKİYE, CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİYLE KUTLU BİR
GELECEĞİ KUCAKLAYACAKTIR"
Türkiye tam iki yıl önce resmen uygulamaya geçen, Cumhuriyet
tarihinin en muteber yönetim reformu
olan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin refakat ve
imkanlarıyla kutlu bir geleceği kucaklayacaktır. CHP’nin abesle
matuf itirazları, İP’in uçuk kaçık güçlendirilmiş parlamenter
sistem önerisi yürüyen kervana çomak sokmaktan, yükselen ülke
değerine kast etme girişiminden öte bir anlam taşımamaktadır.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, hem yönetim hayatımızı güvenceye kavuşturan millet takdiri, hem de milli güvenliğimizi sağlam bir zırha büründüren demokrasi takriridir. Bunu hazmedemeyenler zillete gömülmüşlerdir. Yönetim sistemi bakımından Türkiye Cumhuriyeti’nin 9 Temmuz 2018’den itibaren içine girdiği üçüncü evre sağlıklı, istikrarlı, dirayetli ve nitekim umut ve huzur vericidir. Bu kapsamda CHP’nin ileri sürdüğü tezler çarpıktır. İP’in eleştirileri hamasettir, hakkaniyetten mahrumdur.
"CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİYLE YÖNETİM HAYATIMIZA
NÜFUZ EDEN KAKAFONİ BİTTİ"
Yeni sistemde çıkarları
sarsılanların bir kaşık suda fırtına koparmaları kötürüm
maksatlarının ve cahil cüretlerinin sonucudur. Çok şükür iki yıl
önce yönetim sistemimize yapılan demokratik aşı tutmuş, atılan
muhterem adımlar isabetle yerini bulmuştur. Cumhurbaşkanlığı
Hükümet Sistemi’yle yönetim hayatımıza nüfuz eden kakafoni bitmiş,
birbiriyle çatışıp çelişen çok seslilik sonlanmıştır.
Yasama, yürütme, yargı arasındaki kategorik güç ayrımları bu üç erkin birbirini tekzip etmesine dayalı değil; devlet ve millet lehine ahenk, uyum ve işbirliği halinde çalışmaya kaynak teşkil etmiştir. Güçlendirilmiş parlamenter sistem teklifi, bir yönüyle TBMM’de milletvekili sayısını 601’e çıkarılmasını, bu ilave milletvekilinin de kendi parti başkanlarının olmasını ihsas edip istemek kadar ahmakçadır.
Koltuk için girmedikleri kılık kalmayan malum siyaset döneklerinin yeni hükümet sistemine yüklenip 'acaba bize ne düşer' pozisyonuna geçmeleri zavallı ve zelil bir siyasetin çaresizlik beratıdır. Geçmişte hasbelkader aramızda bulunan, önüne gelene yerli yersiz methiyeler düzen, karanlık hedeflerini sahte gülümsemelerle örten, dahası MHP’yi ele geçirmek isteyen FETÖ’nün kuyruğuna takılan bildik isimlerin bugün kalkıp da küçük ortak diyerek şehitler yadigârı partimizi küçümseme yanlışları haya ve edep noksanlığının bariz delilidir.
"MİLLETİMİZ NEYİ TAKDİR EDERSE BOYNUMUZ KILDAN
İNCEDİR"
Milliyetçi Hareket Partisi’nin küçüklük-büyüklük gibi bir meselesi,
böyle bir gündemi yoktur. Milletimiz neyi takdir ve tensip ederse
boynumuz kıldan incedir. Allah gafletin, dalaletin, hıyanetin
büyüğü yapmasın, böyle bir şeyi hiçbir adam gibi adam olanlara da
nasip etmesin. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne kara çalmak için
seferber olan CHP’sinden İP’ine, HDP’sinden diğer marjinal
partilere kadar alayı kendi yüzlerine sürülen zifti temizlemeyi
gündemlerine almaları samimi ve ruh sağlıkları açısından
tavsiyemizdir.
Kılıçdaroğlu’nun hakim ve tedavüldeki hükümet sistemine dikta yönetimi, tek adam rejimi sözleri baltayı taşa vuran değil, kafasına kafasına indiren bir siyaset garabetinin iftirasıdır. Milliyetçi Hareket Partisi’nin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle ilgili değerlendirmelerine Kılıçdaroğlu’nun saçmalık ithamı seviyesiz ve ilkesiz siyasetini aklamaya kâfi gelmeyecektir.
Temennim 25-26 Temmuz’da yapılacak CHP’nin 37’inci Olağan Büyük Kurultay’ında, bu partinin tepesine musallat olmuş ne idüğü belirsiz şahısların Cumhuriyet, Atatürk ve bağımsızlık sevdasıyla kalpleri çarpan sağduyulu CHP’liler tarafından tasfiye edilmeleridir.
"CHP'NİN ROTASI BAŞKENT ANKARA İSTİKAMETİNE
DÖNDÜRÜLMELİDİR"
Böylelikle Türk siyaseti hastalık saçan bir virüsten kurtulacaktır.
Kambur atılmalı, CHP’nin rotası başkent Ankara istikametine
döndürülmelidir. Kılıçdaroğlu ile birlikte İP’çi ortağının belirli
aralıklarla seçimden bahsetmesi, hele hele bu gürültü kirliliğine
Serok ve Babacan’ında katılıp abuk sabuk yorum ve siyasi
değerlendirmelerde bulunmaları bize göre gevezelik, aynı şekilde
gevşeklik olarak okunmalıdır.
Hükümetten desteğimizi çekmemizi isteyen hamiyet ve haysiyet özürlülerin hangi karanlık çetelerin tekelinde ve tembihiyle siyasete sürüldükleri herkesin malumudur.
"TÜRKİYE, 2023 HEDEFLERİNE KİLİTLENMİŞTİR"
Türkiye 2023 hedeflerine kilitlenmiştir. Cumhur İttifakı’nın bu
hedeften dönüşü muhal bir hayaldir. 28.Dönem Milletvekili Genel
Seçimi 2023 yılının Haziran ayında yapılacaktır. Çalı dibi
yoklayan, kıyıda köşede el ovuşturan, olmadı niyet okuyuculuğuyla
komik durumlara düşen Kılıçdaroğlu tezvirat üretimine, tefrika
servisine değil Türkiye’nin iç ve dış sorunlarına kafa yormalıdır.
Sınır ötesinde hürmet ve takdir edilecek bir kararlılıkla beka
mücadelesi verilirken, Zillet İttifakı’nın ana figüranlarının fitne
kuyruğuna girip nemalanma arayışına sürüklenmeleri ayıplı bir
siyasetin hüsran verici örneğidir.
CHP ve yedekleri zalimlerin Türkiye’deki manevi ajanlarıdır. Libya’da Hafter’e destek vermeleri fıtratlarının gereğidir. Birleşik Arap Emirlikleri’nin alçakça ve düşmanca yaptığı Türkiye aleyhtarı provokasyonlarına sessiz kalmaları, terörizmle birlikte Doğu Akdeniz’deki güç mücadelelerine tepkisizlikleri gayri milli özellikleriyle mütenasiptir. Suriye’de Esad’a zeytin dalı uzatmaları kimliksizliklerinin neticesidir.
"ÇOKLU BARO TEKLİFİNE İHANET VE BÖLÜCÜLÜK YAFTASI VURMAK
REZALETTİR"
CHP’nin PKK-YPG-FETÖ’yle ilişki ve illiyet bağı ortadayken,
kamuoyunda çoklu baro olarak bilinen kanun teklifine ihanet ve
bölücülük yaftası vurmak bir başka rezalettir. Kimin bölücülük
yaptığı, kimin ihanete teşne olduğu gizlenemeyecek boyutlardadır.
Saltanatları tartışmaya açılan bazı baroların CHP takviyeli
protestoları demokratik bir hak değil, densiz bir zorlamadır.
Konuşmaya uzak, uzlaşmaya mesafeli, müzakere ve görüşmeden bihaber
bu baroların ülkemizi huzursuzluk girdabına çekme gayretleri duvara
toslamıştır.
TBMM Adalet Komisyonu yaklaşık 4 gün süren ve 52 saati bulan toplantılarla mezkur kanun teklifini kabul etmiş, söz sırası Genel Kurul’a gelmiştir. Sahte demokrasi çağrısı yapanlar, demokrasi kültürünü en çok budayan, benim olsun da ne olursa olsun anlayışıyla dar ve kaymak bir kadro kurarak barolara çöreklenenlerdir.
"ÇOKLU BARO TEKLİFİYLE BAROLAR
DEMOKRATİKLEŞECEKTİR"
Görüşülen çoklu baro kanun teklifiyle barolar demokratikleşecek,
avukatlar özgürleşecek, savunma daha da güçlenecektir. Bazı
baroların mesleki dayanışma ve hak mücadelesinden ziyade CHP
kayığına binip siyasi muhalefete tevessül etmeleri savunma ruhuyla
ters düşen bir kırılmadır.
Dileğimiz baroların savunulduğu kadar Türkiye’nin hak ve çıkarlarının da savunulması, sahiplenilmesidir. Milli meselelere Fransız kalanların haktan, hukuktan, demokrasinden bahsetmesi yalnızca kandırmacadır. Milliyetçi Hareket Partisi Türkiye’nin ekonomik çıkarlarını, egemenlik kazanımlarını, bölgesel ve küresel zeminde gösterdiği haklı direnişi sonuna kadar destekleyip yanında olacaktır. Cumhur İttifakı’yla geleceğin kudret sahibi Türkiye’sinin çatısı örülecektir. Partimiz bu ahval ve şerait içinde 13. Olağan Büyük Kurultayı’na giden süreci başlatmıştır."