Bahçeli'den kasetle ilgili son açıklama
Abone olMHP lideri Devlet Bahçeli kaset skandallarıyla ilgili gelişmeleri değerlendirdi
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, kaset olaylarıyla
ilgili çarpıcı değerlendirmelerde bulundu.
MHP Genel Merkezi'ndeki odasında Hürriyet Genel Yayın
Yönetmeni Enis Berberoğlu ile Hürriyet muhabirleri Süleyman
Demirkan ve Umut Erdem'in sorularını yanıtlayan Bahçeli, partisinin
yaşadığı kaset olaylarını yorumladı
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün kasetler için, "Çok çirkin ve tehlikeli" sözlerini "Geç kaldı, atı alan Üsküdar'ı geçti" diye niteleyen Bahçeli sorulara özetle şu yanıtları verdi:
TATİLE GİRERKEN YAPIYORLAR
- "Genelde cuma gününden sonra tatile girildiği zaman internette
bir takım suçlamalar yapıyorlar. İlk iki arkadaşımızla ilgili kaset
Bolu ve Düzce seyahatimizdeyken yayınlandı. Sonra İstanbul'da pazar
günü yapacağımız buluşmanın arifesinde iki kaset yayınlandı. Bu iki
arkadaşımız da aynı zamanda İstanbul'un milletvekili adayları. Biz
eldeki bilgiler ışığında bir hareket, başlangıç noktası olarak bu
yayınları yapan internet sitelerinin ABD'de yapıldığını tespit
ettik ve oradaki yayınlarla ilgili kullanılan banka kartında Faruk
Bayındır'ın adı geçtiğini belirledik. Sonrasında 18 Mayıs'a kadar
'Sayın Bahçeli istifa etmelidir, aksi takdirde altı kaset daha
yayınlayacağız' denilen bir yayın yapıldı. Burada olay biraz
farklı. Bu MHP'yi tehdit ve şantaj eden bir boyuttur. MHP'nin bunu
kabullenmesi mümkün değildi.
"TEHDİDE BOYUN EĞMEDİK"
- Biz de 'böyle tehdit ve şantaja boyun eğmeyiz' dedik ve boyun
eğmedik. Ama ahlaki duruşta aynı tutarlılığımızı sürdürdük ve
gereğini yaptık. 18'inde arkadaşların istifasını istemedik.
'İsminiz burada geçiyor, istifa edin' dememiz doğru değildi. Çünkü
ortada bir şey yoktu. Sonunda Mehmet Ekici ile ilgili bir yayın
çıktı. O arkadaşımız zaten kendisi istifa etti. Osman Çakır Bey,
'Ben aile sahibiyim, çocuklarım var. Kendimi bir tartışma ortamında
görmek istemiyorum' dedi. Diğer arkadaşlarımız da ona paralel
hareket etti.
EVLERE KİM, NASIL GİRDİ?
- Kasetlerle ilgili biz gereğini yaptık. Bundan sonraki görev, bu
evlere kimin, nasıl ve hangi amaçla girdiğinin bulunmasıdır. Bunlar
MHP'nin kararlı duruşunu etkisiz halde bırakmak, itibarsızlaştırmak
amacıyla yapılıyor.
"BELEDİYE PARKINDA ÇEKİLMEDİ"
- Başbakana bir şey hatırlatmak lazım. Zinanın suç olmaktan
kaldırılması sürecindeki demeçlerini bir okusun. Danışmanları
masasının üzerine koysun. O dönemki demecinde, 'Zina Yasası
eşitsizliği giderecek. Kutsal aile kurumumuzu yıpratmamak için bir
adım atmak gerekiyor. Eğer, aldatma varsa, şikayete bağlı olarak
burada bir ceza var. Alan razı, veren razı ise o zaman zaten hiçbir
şey yok' diyor. Şimdi bunu söyleyen Başbakan, bu kasetlerle ilgili
ne diyecek? Bunun neresi genel hayat, neresi ev? Bu kasetler
herhalde belediyenin son düzenlediği bir parkta çekilen manzaralar
değil. Başbakan ya sessiz kalıp sonucu beklemeli veya sonuç almak
için güçlü bir siyasi irade koymalı.
23 GÜNDE BÜYÜK TAHRİBAT
- Sayın Cumhurbaşkanının değerlendirmesi çok geç kalmış bir
değerlendirme. Büyük bir tahribat yapıldıktan sonra sözün hiçbir
anlamı yoktur. Aradan 23 gün geçti, atı alan Üsküdar'ı geçti. 23
gün içerisindeki bu büyük tahribatın, Cumhurbaşkanı'nın bu
açıklaması ile telafisi mümkün değil. Kendisi ile Recep Tayyip
Erdoğan ile arasına bir ince çizgi koymak istiyorsa; bu geçti.
Bütün bunlara rağmen savcıların harekete geçmesi isteği var.
Savcılar bu isteği yerine getirse iyi olur.
"HEDEF MHP; KENETLENDİK"
- Bu süreçte hedef MHP'dir. Şu an için MHP Genel Başkanı ve lideri
benim. Dolayısıyla hedef benim olmamdan tabii bir şey olamaz.
Anadolu'da kasetlerin olumsuz etkisiyle karşılaşmadık. Aksine
kenetlendik. Herhangi bir sebeple 12 Eylül sonrası siyasal
yapılanma sürecinde, bizden biraz kopmuş, küskün, kırgın
arkadaşlarımızı şimdi yanımızda görüyorum.
TİB Başkanı istifa etmeli
- 'Elimizde şalter yok' diyen Telekomünikasyon İletişim Başkanı'nın
(TİB) bu aşamada söyleyecek hiçbir sözünün olmaması lazım. Eğer bir
şey söylemek istiyorsa iki kelime kafidir; 'İstifa ediyorum.'
"RUHLARINI TESLİM EDECEKLER"
- Burada, İslami çizgiden gelen bir siyasi hareketin, bu gibi
konuları sürekli seçim meydanlarında tekrarlaması hali, çok büyük
bir yanlış. Bununla ilgili ayet, hadisler var. Hepimiz için ölüm
mukadder. Eğer bir gün, Allah gecinden versin, hak vaki olur ise
ruhlarını teslim ederken, hangi huzur içerisinde bu teslimatı
yapacaklar."
"ÇOK ADİCE..."
- 1967-1968 öğretim döneminden beri yaklaşık 40 yıldır bu
hareketin içindeyim. Hiçbir kopuşum olmadı. Hayat tarzım oldu bu
benim. Geçmiş dönemde çok zor zamanlar oldu. Karşı görüştekiler
arasında kavgalar yaşandı. Bizim hareketimizi engellemek için
birbirlerine kurşun sıktılar. Ama hiçbir zaman bu dönemdeki kadar
ahlaksızca işler yapılmadı. Bu yapılanlar kurşundan daha ağır. Çok
adice bir şey.
- Çünkü buna muhatap olan insanın, ailesi, yetişmiş, belli yaşlara
gelmiş evlatları, sosyal çevresi var. Bunlarla ilgili eğer gayrı
ahlaki ve siyasi etikle bağdaşmayan bir tavır tespit etmişseniz o
zaman elinizdeki bilgileri internet sayfasında yayınlayarak
kamuoyunu farklı bir alana çekmek yerine partinin yöneticilerini
uyarmanız lazım. Yeni yetişmiş bir evladın kafasında babasıyla
ilişkili bir soru işareti yaratarak hayatı zindan etmeye hakkınız
yok.