Bahçeli'den iade edilen paralara tepki!
Abone olDevlet Bahçeli, Reza Zarrab ve Muammer Güler'in oğlu Barış Güler'in el konulan paralarının iade edilmesine tepki gösterdi...
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli 17
Aralık Soruşturması kapsamında el konulan paraların faiziyle iade
edilmesine ilişkin "Görünen odur ki, hırsızlık zanlıları çaldıkları
paraları tekrar almakla kalmamış, bir de aziz milletimize faiz
faturası çıkarmış, alenen soygunlarına devam etmişlerdir. 'Kardeş
kolu koparmaktan’ bahseden Başbakan, eğer samimiyse, eğer
yürekliyse sarayda oturan 17-25 Aralık elebaşısının telkin ve
tesirinden kurtularak hukukun önünü açmalıdır"
dedi.
Haklarında yolsuzluk iddiası bulunan dört eski bakanın Yüce Divan
önüne çıkması gerektiğini savunan Bahçeli "Dört eski bakanın Yüce
Divan'da yargılanması, alınlarına yapışan iddiaların hukuken
araştırılıp sonuca bağlanması hem demokrasinin, hem ahlakın, hem de
adaletin kayıtsız şartsız bir önşartı olarak görülmelidir. Bundan
kaçmak, buna engel çıkarmak yalnızca AKP'nin felaketine kapı
açmayacak, suç ve suçluların zıvanadan çıkmasıyla birlikte hukuk
devleti ölümcül bir yara alacaktır. Ne pahasına olursa olsun, 17-25
Aralık'ın tüm failleri hukukun karşısına çıkarılmalıdır. Bu
çerçevede hiç kimsenin imtiyazlı olması düşünülemeyecektir"
ifadelerini kullandı.
‘HÜKÜMET YOLSUZLUK İDDİALARINI ÖRTMENİN
KURNAZLIĞINA KAPILDI"
Bahar Demirel’in DHA’da yer alan haberine göre MHP Lideri Bahçeli,
yazılı olarak yaptığı açıklamasında şunları kaydetti:
"Türkiye rüşvet ve yolsuzluğa saplanmış, kanunsuzluk ve
ahlaksızlığa sırtını yaslamış bir iktidarın elinde ve egemenliğinde
baştan ayağa kıvranmaktadır. Maalesef hukuk susmuş, adalet
tökezlemiş, vicdan felç geçirmiştir. Kirli siyaset, kirli ticaret,
kirli kazanç ülkemizin önünü kapatmış, bahtını karartmıştır. AKP
Hükümeti rüşvet ve yolsuzluğun mihenk taşı, ağırlık noktası, sevk
ve idare merkezi olarak ün yapmış, şöhret basamaklarını hızla
tırmanmıştır. Bu kapsamda millet iradesi hiçe sayılmıştır. 17-25
Aralık 2013 tarihlerinde gün yüzüne çıkartılan tarihin en büyük
yolsuzluk skandalı bir yıllık süre içinde karartılmak ve kapatılmak
istenmiştir. Hükümet rüşvet iddialarını, yolsuzluk ithamlarını
aydınlatmak, açığa çıkarmak yerine örtmenin, ötelemenin ve inkârın
basit kurnazlığına kapılmıştır. Fakat tüm baskı ve zorlamalara
rağmen, 17-25 Aralık haram ve hıyanetle söz kesen iktidarın
maskesini indirmiş, ipliğini pazara çıkarmıştır. Türk milleti bir
yıldır oynanan oyunları, sahnelenen algı operasyonlarını ibretle,
esefle, endişeyle izlemiştir. Rüşvet ve yolsuzluk operasyonunu
darbe sözleriyle savuşturmaya, sakatlamaya ve savsaklamaya çalışan
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AKP zihniyeti aziz milletimizi hakir
görmüş, küçümsemiş, yalanlarla oyalamıştır. Geçen bir yıllık süre
zarfında rüşvet ve yolsuzluk iddiaları çok cepheli, çok aktörlü
karşı bir saldırıya uğramıştır. Kuldan utanmayan, Allah'tan
korkmadığı da anlaşılan rüşvetçiler, kara paracılar, yolsuzluk
çeteleri, suiistimal kadroları adalete ötenazi uygulamış, yargı ve
emniyet güçlerine arka arkaya operasyon düzenlemişlerdir."
‘17-25 ARALIK'IN FAİLLERİ HÜKUK KARŞISINA
ÇIKMALI"
Dört eski bakanın Yüce Divan'da yargılanmasının adaletin önşartı
olduğunu belirten Bahçeli şu ifadeleri kullandı:
"Hepsinden önemlisi, haklarında çok ağır iddia bulunan ve bu yüzden
istifa etmek zorunda kalan dört eski bakanla ilgili 5 Mayıs 2014
tarihinde kurulan Meclis Soruşturma Komisyonu hala bir sonuca
ulaşamamıştır. Servetlerinde orantısız bir artış olduğu MASAK
tarafından tespit edilen bu dört bakanın Yüce Divan'a sevk
edilmemesi amacıyla türlü engeller, envaı çeşit bahaneler
uydurulmaya çalışılmıştır. 22 Aralık 2014 günü bir kez daha
toplanan Meclis Soruşturma Komisyonu, söz konusu bakanların MASAK
Raporu'na itirazları nedeniyle karar tarihini 5 Ocak 2015'e
ertelemiştir. AKP'nin, eski bakanları Yüce Divan'a göndermemek için
her yolu denediği, her fırsatı değerlendirdiği anlaşılmaktadır.
Rüşvet ve yolsuzluk suçlamalarının bağımsız ve tarafsız yargı
önünde görülmesine ayak diretenler bir defa millet ve tarih önünde
altından kalmayacakları bir vebale ortak olmuşlardır. Dört eski
bakanın Yüce Divan'da yargılanması, alınlarına yapışan iddiaların
hukuken araştırılıp sonuca bağlanması hem demokrasinin, hem
ahlakın, hem de adaletin kayıtsız şartsız bir önşartı olarak
görülmelidir.
Bundan kaçmak, buna engel çıkarmak yalnızca AKP'nin felaketine kapı
açmayacak, suç ve suçluların zıvanadan çıkmasıyla birlikte hukuk
devleti ölümcül bir yara alacaktır. Ne pahasına olursa olsun, 17-25
Aralık'ın tüm failleri hukukun karşısına çıkarılmalıdır. Bu
çerçevede hiç kimsenin imtiyazlı olması düşünülemeyecektir. Mahşeri
vicdanın huzura kavuşabilmesi, milli beka ve bağımsızlığının sağlam
esaslara bağlanabilmesi için rüşvet ve yolsuzluğa adı karışanlar
topluca hesap vermelidir.
Ayrıca yolsuzlukla hırsızlığı ayrı gören sahte âlimlerin uyduruk
fetvaları şaibeli ve şüpheli hiç kimseyi aklamayacak, haklı
çıkarmayacaktır"
Açıklamasında 17-25 Aralık operasyonlarına değinen Bahçeli
şöyle devam etti:
"AKP 17-25 Aralık'la yüzleşmeli; havuzcular, telaşla para
eritenler, villacılar, altın kaçakçıları, imar vurguncuları,
vakıflar üzerinden soygun tezgâhı kuranlar, ihalelere fesat
karıştıranlar adaletin huzurunda yaptıklarının bedelini ödemelidir.
Türk milleti ayakkabı kutularına koyulan haram paraları
unutmamıştır. Yatak odalarından çıkan, üç beş kuruş olarak
yorumlanan gayri ahlaki yollardan elde edilmiş yolsuzluk hasılatını
aklından çıkarmamıştır. Dahası, el konulan yasa dışı paraları
faiziyle birlikte muhataplarına iade edilme alçaklığını asla
hatırından da çıkarmayacaktır. Görünen odur ki, hırsızlık zanlıları
çaldıkları paraları tekrar almakla kalmamış, bir de aziz
milletimize faiz faturası çıkarmış, alenen soygunlarına devam
etmişlerdir. Elbette bu zulmün, bu eşkıyalığın karşılıksız
bırakılması mümkün olmayacaktır. Türkiye'nin arınması için adalet
yansız ve tarafsız şekilde çalıştırılmalıdır. 'Kardeş kolu
koparmaktan' bahseden Başbakan, eğer samimiyse, eğer yürekliyse
sarayda oturan 17-25 Aralık elebaşısının telkin ve tesirinden
kurtularak hukukun önünü açmalıdır. AKP için zaman daralmakta,
iktidar süresi azalmaktadır. Bilinmelidir ki, Türk milletinin
sabrını zorlamak, tahammül sınırlarını aşındırmak, milli emanet ve
varlıklarına ihanet etmek kimsenin yanına kalmamış, bundan sonra da
kalmayacaktır. Tarih bir kez daha hükmünü verecek, millet bir kez
daha doğrunun, milli ve manevi mirasın yanında duracak ve AKP'yi
iktidardan mutlaka indirecektir."