Bahçeli'den hükümete yeni isim
Abone olHükümeti her konuda teslimiyetçilekle suçlayan MHP lideri Bahçeli AK Parti iktidarının en başarılı olduğu alanları açıklarken de ilginç benzetmelerde bulundu.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ''hiçbir dönemde görülmedik
şekilde, devletin en temel kurum ve kurallarıyla sürtüşme,
vatandaşlar arasında kamplaşma, kadrolaşma, devlet kurumlarını
tahrip ve bürokratik kıyımın, hükümetin en büyük başarısı''
olduğunu savundu. Bahçeli, Esenboğa Airport Oteli'nde dün başlayan
MHP'li belediye, il ve ilçe başkanları toplantısının bugünkü bölümü
öncesinde basın toplantısı düzenledi. Hükümetin ekonomide, ''at
kurtul, sat kurtul'', dış politikada, ''teslim ol kurtul, ver
kurtul'' anlayışıyla, siyasette ise ''geçmişi karalama ve suçlama''
politikaları ile hükümet etmeye çalıştığını öne süren Bahçeli,
''Vatandaşın haklı beklentilerini karşılamak yerine dış politikada
tamamen teslimiyetçi ve kişiliksiz bir tutum içinde olan bugünkü
hükümet, iç politikada ise süreklilik arz eden bir gerginlik
siyaseti izlemektedir'' dedi. Bahçeli, AK Parti iktidarı ile
birlikte ''şov döneminin'' başladığını ifade ederek, ''hükümetin
hortumculara ve medya patronlarına hamilik yaptığını, vatandaşın
taleplerine ise duyarsız kaldığını'' öne sürdü. Hükümetin, dış
politikada, milli politikalardan bir çırpıda vazgeçebildiğini, her
türlü tavizi vererek teslimiyetçi bir tavır sergilediğini savunan
Bahçeli, TBMM'yi adeta AB noteri gibi çalıştırdığını söyledi.
Bahçeli, ekonomik gelişmeleri de değerlendirdiği konuşmasında, AK
Parti iktidarı döneminde ek vergilerin konulduğunu, özelleştirmenin
başarısızlıkla sonuçlandığını, ödemeler dengesinin bozulduğunu,
istihdamın azaldığını, üretici ve çalışanların mağdur edildiğini,
kamu iç ve dış borç stokunun arttığını söyledi. Hükümetin, ''kamuda
yeniden yapılanma'' adı altında devletin temel düzeni ile oynamaya
kalktığını ifade eden Bahçeli, öngörülen düzenlemenin ''üniter
devlet yapısını zaafa uğratacak ve şehir devletlerinin alt yapısını
oluşturacak nitelikte'' olduğunu kaydetti. MİLLETİ KANDIRMAK İÇİN
BİR ARAÇ Bahçeli, TBMM Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu
çalışmalarının, siyasi hesaplaşma amacı taşıyan bir şekle
dönüştürüldüğünü, yolsuzlukla mücadele konusunun bilinçli bir
şekilde sulandırılarak, hükümet üyeleri ve milletvekilleri
hakkındaki iddiaların unutturulmaya çalışıldığını belirtti.
''Yolsuzluklarla mücadele, milleti kandırmak için bir araç olarak
kullanılmaktadır'' diyen Bahçeli, hükümetin yolsuzlukla mücadele
etmek yerine, bir yandan şov yaptığını, diğer yandan başta bakan ve
milletvekillerinin yakınları olmak üzere yandaşlarına menfaat
sağladığını iddia etti. ''AK PARTİ'NİN YOLSUZLUKLA MÜCADELE
ANLAYIŞI'' Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Hükümetin bir
bakanı, bir batık banka patronunun parfüm kokusunun ve
ayakkabısının ihtişamından bahsederken esasen batık banka
patronları hakkında hiçbir işlem yapılmadığını, hortumladıkları
paraların geri alınamadığını da itiraf etmiş olmaktadır. Ancak, o
sayın bakanın, kendi genel başkanının 3 Kasım seçimleri öncesinde
bu şahsın helikopterinde ne aradığını ve Bozüyük'te yapılan zirveyi
de sormak gerekir. Medya patronlarının vadesi gelmiş borçları,
düşük faiz oranlarıyla ertelenmekteyken, Başbakan'ın, (hortumları
kestik) diyebilmesi, AK Parti'nin yolsuzlukla mücadele anlayışını
da açıkça ortaya koymaktadır.'' Bahçeli, İstanbul'da meydana gelen
saldırılara da değinerek, hükümetin bu süreçte terörün tanımı,
nedenleri, mücadele yöntemleri ve istihbarat konusundaki
yetersizliği, tutarsızlığı ve koordinasyonsuzluğunun, Türkiye'nin
bir terör ülkesi gibi algılanmasına neden olduğunu belirtti.
''HÜKÜMET, KIBRIS KONUSUNDA ACZ İÇİNDE'' Hükümetin özellikle dış
politikada ''vahim hatalar'' yaptığını, Kıbrıs'ta ''ver kurtulcu''
bir yaklaşım izlediğini öne süren Bahçeli, hükümetin Loizidu
Davası'nda 1998'den bu yana ödenmeyen tazminatı ödeyerek
''Türkiye'nin Ada'da işgalci konumunda olduğunu zımnen kabul
ettiğini'' söyledi. Devlet Bahçeli, AB'den müzakere tarihi
alabilmek umuduyla böyle bir karar alan iktidarı, Türk milletinin
asla affetmeyeceğini ve hesabını er geç soracağını kaydetti.
Bahçeli, ''Kıbrıs konusunda acz içinde olan hükümet, gizli kapılar
ardında ne tür pazarlıklar yaptığını, hangi tavizleri niçin
verdiğinin hesabını millete vermek zorundadır' diye konuştu.
Hükümetin, AB ile ilişkilerde milli birlik ve bütünlük konusunda
verdiği tavizler nedeniyle ''teslimiyetçi'' bir tutum içerisinde
olduğunu öne süren Bahçeli, AB'ye uyum amacıyla milli ve üniter
devlet yapısını bozmaya yönelik bir dizi düzenlemenin yapıldığını
ileri sürdü. ''Hangi esrarengiz bağlantılar sonucu olduğu
anlaşılamayan Ruhban Okulu'nun açılması yönünde sözler
verildiğini'' kaydeden Bahçeli, şöyle konuştu: ''Böylece
muhafazakar söylemlerle iktidara gelenler, Bizans hayallerini
gerçekleştirmek isteyenlerin oyuncağı olmaktadır. AK Parti iktidarı
ikiz sözleşmelerle ve uyum paketleriyle teslimiyetçi lobilere ve
Türkiye düşmanlarına bayram havası yaşatmaktadır. Türkiye,
lobilerin desteğindeki AK Parti iktidarı eliyle milli tapusu olan
Lozan'ı delik deşik eden bir noktaya doğru hızla sürüklenmektedir.
Tüm bunlara rağmen verilen tavizlerden bir türlü memnun olmayan AB,
hiçbir aday ülkeden istemediği ağır şartlara, 5 Kasım'da açıklanan
Türkiye İlerleme Raporu'nda yer vermiştir. Dışişleri Bakanı
tarafından bu raporun ''objektif'' bir rapor olarak
değerlendirilmesi ise Türkiye'nin bu hükümet tarafından nasıl bir
maceraya sürüklendiğine ilişkin kaygılarımızın haklılığını açıkça
ortaya koymuştur. Bu gelişmeler, (milli görüş elbisesi)ni
çıkardığını ilan eden AK Parti yönetiminin, bunun yerine
(teslimiyetçilik elbisesi)ni büyük bir zevkle giydiğini
göstermektedir.'' Bahçeli, güçlü bir meclis çoğunluğu ile tek
başına iktidara gelen AK Parti'nin, bu avantajını ekonomik ve
sosyal alanda, iç ve dış politikada olumlu yönde kullanamadığı
gibi, bir gerilim politikasının unsuru haline dönüştürdüğünü
savundu. MHP Genel Başkanı Bahçeli, ''hiçbir dönemde görülmedik
şekilde, devletin en temel kurum ve kurallarıyla sürtüşme,
vatandaşlar arasında kamplaşma, kadrolaşma, devlet kurumlarını
tahrip ve bürokratik kıyımın, hükümetin en büyük başarısı
olduğunu'' savundu.