Bahçeli’den hükümete Suriye eleştirisi
Abone olMHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Esad’a vadeler biçen, koltuğundan olacağını aylar öncesinden müjdeleyen hükümet sürekli duvara toslamış,...
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Esad’a vadeler biçen,
koltuğundan olacağını aylar öncesinden müjdeleyen hükümet sürekli
duvara toslamış, sürekli yanılmış, sürekli cepten yemiştir"
dedi.
Partisinin grup toplantısında konuşan MHP Genel Başkanı Devlet
Bahçeli, 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in eşi Nazmiye Demirel
ve bir dönem MHP Genel Başkan Yardımcılığı görevinde bulunan Turgut
Nasün’ün hayatlarını kaybetmesinden dolayı duyduğu üzüntüyü dile
getirerek, “Gerek merhume Nazmiye Demirel Hanımefendiye gerekse
merhum Turgut Nasün Bey’e Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyor,
sevenlerine ve ailelerine sabır ve başsağlığı temennilerimi
iletiyorum” dedi.
“ÜLKÜCÜLER CANDAN VAZFEÇMEYİ GÖZE ALMIŞ TÜRK MİLLETİNİN YÜZ
AKLARIDIR”
27 Mayıs Ülkücü Şehitleri Anma Günü’nde şehitleri dua ve hasretle
yad ettiklerini belirten Bahçeli, ülkücülerin vatan, millet, bayrak
ve bağımsızlık yolunda candan vazgeçmeyi göze almış Türk milletinin
yüz akları, cesaret timsalleri olduğunu belirterek, ülkücülerin,
Türk-İslam ülküsünü bayrak yapmış, ilkeli, sade, düzgün, doğru ve
istikrarlı hayatlarıyla temayüz etmiş kutlu yürekler olduğunu
söyledi. 27 Mayıs aynı zamanda Gümrük ve Tekel eski Bakanlarından
Gün Sazak’ın şehit edilişinin yıl dönümü olduğunu sözlerine ekleyen
Bahçeli, “Dürüst ve ilkeli bir devlet adamının nasıl olması
gerektiğini icraat ve yaşayışıyla gösteren merhum Sazak Bey bir
ahlak ve fazilet sembolüdür. Şehadetinin üzerinden 33 yıl geçmesine
rağmen hala gönüllerdeki yerini korumakta, hala takdir ve şükranla
anılmaktadır” dedi.
“AZİZ CEDDİMİZE YÜZ ÇEVİRMENİN BEDELİ OLARAK ORTAYA ÇIKMIŞTIR”
Yarın 560’ncı yıl dönümünü kutlanacak olan İstanbul’un fethinin,
hem Türk hem de beşeriyet tarihi açısından dönüm noktalarından
birisi olduğunu vurgulayan Bahçeli, Türk milletinin yaklaşık bir
asır önce çekildiği coğrafyalarda bugün yaşanan kargaşa, iç savaş
ve gerilimlerin, İstanbul’un fethi ile zirveye taşınan kuvvetli ama
bir o kadar da vicdanlı ve insaflı yönetimin önemini bir kez daha
ispatlandığını belirtti.
Bahçeli, “Bugünkü şartlarda bıraktığımız, terk etmek zorunda
kaldığımız yerler istikrarsızlık içinde kıvranmaktadır. Bilhassa
komşu coğrafyalarda gökten yağan şiddet, yerden biten anlaşmazlık
ve hercümerç sanki aziz ceddimize yüz çevirmenin bedeli olarak
ortaya çıkmıştır. Yüzyıllar boyunca barış ve güvenlik içinde
bulunan eski hâkimiyet havzalarımızın ve İmparatorluk bakiyemizin,
peş peşe elimizden çıktıktan sonra ateş topuna dönmesi, emperyalist
hırsın oyuncağı haline gelmesi çok düşündürücü ve ibretlik bir
tesadüftür. Türk milletinin arkada bıraktığı her yerde hüzün,
gözyaşı, sorun ve uzlaşmaz çelişkiler yükselmektedir. Bu gelişmeler
elbette hepimiz için müteessir verici bir durumdur. Millet olarak,
bölgesel ve küresel klasmanda sözü geçen lider bir pozisyona
ulaşmak istiyorsak, ecdadımızın yüzyıllarca bir yönetim prensibi
olarak kullandığı kardeşçe yaşama tercihini samimiyetle
desteklemeli ve canlandırılmalıyız. Efendimizin övgüsüne yüzyıllar
öncesinden mazhar olan fetih hareketi ile İstanbul, İmparatorluk
coğrafyasının beşeri, kültürel ve ticari bir kaynaşma merkezi
olmuştur. Ancak, bugün geldiğimiz aşamada tarihi güzelliğinden ve
anlamından maalesef çok uzaktır” diye konuştu.
“TARİHİ SORGULAMAK DEMEK, MİLLETİ TARTIŞMAYA AÇMAK DEMEKTİR”
Grup toplantısındaki konuşmasında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı
ve Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’yı hedef alan Bahçeli, son
zamanlarda tarih kitaplarının yeni baştan yazımından bahsedilmesi
ve bu konuda çalışmalar yapıldığıyla ilgili açıklamaların
kendilerini endişelendirdiğini kaydetti. AK Parti hükümetinin tarih
kitaplarında değişikliğe gitmesinin son sakıncalı olduğunu dile
getiren Bahçeli, konuşmasına şöyle devam etti:
“Tarihimizin yeniden yorumu ve analizi başka bir şeydir, yeniden
tarih yazımına girişmek bambaşka bir şeydir. İktidar Türk tarihinin
hangi devrinde oynamalar yapacak, hangi bölümünde tahrifat ve
tahribatlara yeltenecektir. Tarih kitaplarımızda olduğu iddia
edilen ayrımcılık ve yanlışlar nelerdir ve nerede yazılıdır. Türk
tarihini siyasal emellere kurban vermek, bölücü yaklaşımlara
dayanak yapmak olabilecek en büyük çirkinlik ve çirkefliklerden
birisidir. Bu son derece tehlikeli bir yöneliştir. Tarih milli
hafızamızdır. Tarih milli kimliğimizin ve milli birliğimizin
kaynağıdır. Tarihi sorgulamak demek, milleti tartışmaya açmak
demektir. Yeni baştan tarih yazımı demek, nesillere bu zamana kadar
içi boş ve hayal mahsulü bilgiler verildiği manasına gelecektir.
Tarih şuuru; bizi biz yapan, kendi köklerimize bağlayan ve
geçmişten bugüne uzanan vakıalar zincirini süreklilik anlayışı
bağlamında öğreten bir kırattadır. Anlaşılan AK Parti hükümeti eski
Türkiye-yeni Türkiye ayrımını cılkı çıkmış bir tarih yazımıyla
kurumsallaştıracak ve temellendirecektir. Tarihe bölücü ellerin,
art niyetlerin ve zalim fikirlerin dokunması ve incitmesi büyük bir
handikap ve hüsrandır. Dikkatinizi çekmek isterim ki, bir milletin
kaderiyle oynamak için önce tarihini anlamsızlaştırmak ve
itibarsızlaştırmak lazımdır. İşte AK Parti zihniyeti bunu
yapmaktadır. Milli Eğitim Bakanı’nın başka bir işi mi kalmamıştır.
Eğitim ve öğretimle ilgili her sorunu bitirmiş ve halletmiştir de,
tarih kitaplarına mı gözünü dikmiştir. Cumhurbaşkanı Sayın Gül’ün
bile itiraf ettiği eğitimdeki başarısızlık deprem enkazı gibi
ortada dururken, söz konusu bakan tarihi çarpıtmakla mı kendisini
teskin edecek, acziyetini bu şekilde mi kapatacaktır. AK Parti
hükümeti tarihin nesini düzeltecektir. Bu hak ve yetkiyi kimden
almıştır. Bugünkü AK Parti kadroları mevcut tarihi bilgileri
okuyarak yetişmemişler midir. Var olan tedrisatın eksiği, noksanı
ve zaafı nelerdir.y Başbakan, Bizans’tan özür mü dileyecek, İmralı
canisinin gönlünü mü alacak, methiyeler düzdüğü Haçlılardan af mı
dilenecektir. Gencecik dimağları hangi fitne ve fesatlarla
zehirleyecektir. Hükümetin Türk tarihinden rahatsız olması yeni bir
bölücü cüretkarlıktır ve mutlaka engel olunmalıdır.”
“TÜRKİYE’NİN ULUSLARARASI İLİŞKİLERDEKİ İTİBARI AK PARTİ’YLE
BİRLİKTE ERİDİ”
Hükümetin dış politikada izlediği yolu da eleştiren Bahçeli,
Türkiye’nin uluslararası ilişkilerdeki itibar ve saygınlığı AK
Parti’yle birlikte erimiş ve buharlaştığını öne sürdü. AK Parti
hükümetinin komşu ülkelerle izlediği politikaların Türkiye’yi zora
ve dara düşürdüğünü ve açmazlara sürüklediğini öne süren Bahçeli,
“Başbakan Erdoğan’ın zalim Esad yönetimiyle kavgaya tutuşması,
küresel çevrelerin ikili oynamaları AK Parti’ye arkası arkasına
salvo olarak çarpmıştır. Esad’a vadeler biçen, koltuğundan
olacağını aylar öncesinden müjdeleyen hükümet sürekli duvara
toslamış, sürekli yanılmış, sürekli cepten yemiştir. Başbakan
Erdoğan, Türkiye’yi Suriye çıkmazına hapsetmiş, kendisinin karar ve
hareketlerini zayıflatmanın yanında, Türkiye’nin imkan ve
jeopolitik gerçekleriyle uyuşmayacak yanlışlara imza atmıştır.
Türkiye’nin sözü yere düşmüş, inandırıcılığı havada kalmıştır. Ve
daha da vahimi hiçbir yaptırımı olmayan bir ülke konumuna sürüklene
sürüklene getirilmiştir. Başbakan Erdoğan ABD’nin ağzına baktıkça
kaybetmiş, savaş diline teslim oldukça azarlanmış, hizaya sokulmuş,
geri adım atmak zorunda bırakılmıştır. Suriye politikası bu nedenle
çelişkilere, öngörüsüzlüklere ve bir adım bile önünü göremeyen bir
körlüğe çakılmıştır” şeklinde konuştu.
“ALKOL YASINA VERİLEN DESTEK; AK PARTİ’YE VERİLMİŞ BİR DESTEK
DEĞİLDİR”
TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilen, Alkol ile ilgili düzenlemeleri
de içeren Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Milliyetçi Hareket Partisi olarak
alkol satışını ve kullanımını daraltacak bu düzenlemeye doğal
olarak olumlu yaklaştıklarını söyledi.
Yasa teklifine olumlu yaklaşma tavırlarının asla AK Parti’ye
verilmiş bir destek olmadığını belirten Bahçeli, maksatlarının Türk
gençliğinin kötü alışkanlıklardan korunması için atılmış ve Parti
Program ve ilkeleriyle uyumlu bir adım olduğunu kaybetti. 2011
Seçim Beyannamelerinin 143., Parti Programlarının ise 102.
sayfasında; sigara, alkol ve her türlü uyuşturucu madde
kullanımına, kumar ve benzeri alışkanlıklara, fuhuş, anarşi ve
teröre karşı gençlerin korunacağı ve bilinçlendirileceğinin yer
aldığına dikkat çeken Bahçeli, “Bu itibarla kişisel özgürlük
alanlarına saygı duymakla birlikte, gelecek nesillerimizin ruh,
beden ve zihin sağlığını güçlendirmeyi siyaset kurumunun asli
vazifelerinden birisi olarak kabul etmekteyiz. Bizim sorumluluğumuz
büyük Türk milletine ve gelecek kuşaklaradır. Kötü alışkanlıklarla
mücadele ise boynumuzun borcudur. Türk gençliğinin büyük
çoğunluğunun elbette kötü alışkanlardan uzak durduğu bizce
malumdur. Yine de tedbir almak, kötü yollara kapı açacak bağımlılık
ve düşkünlüklerden baskı ve zorbalıklara tevessül etmeden herkesi
muhafaza etmek siyasetimizin hedeflerinden birisidir” dedi.
“AK PARTİ’YE KARŞI OLMAKLA İLİŞKİLENDİREN ZAVALLILAR MHP’DE YER
BULAMAZ”
Alkol ile ilgili düzenlemeleri de içeren Bazı kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi’ne verilen desteği eleştirenleri çok sert bir dille uyaran
Bahçeli, konuşmasına şöyle devam etti:
“MHP’nin programına, seçim bildirgesine bağlı kalarak tutarlı bir
siyaseti her şart altında yaparken, birileriyle uyuşuyor diye kendi
iradesini bir kenara atıp AK Parti’yi desteklemek bir gaftlettir.
Herkes konuşurken haddini bilecek. Herkes ne söylediğinin farkında
olacak. Çok daha öncelerde bu hassasiyeti ortaya koyan Milliyetçi
Hareketi, kötü alışkanlıklara destek verecek bir konuma sadece AK
Parti’ye karşı olmakla ilişkilendiren zavallılar MHP’de yer
bulamaz. Bu arkadaşlarıma sesleniyorum; yıllar öncesinden 3K
teorisi diye ortaya koyduğumuz görüş vardı. ‘Kafa kalp kol.’
Bunların açılımını yapmış olsanız AK Parti solda sıfır kalır zaten
yanında. Ancak Başbakan’ın ‘gece-gündüz içen, kafası kıyak bir
nesil istemiyoruzü’ sözü ise maksadını tamamen aşmıştır. Başbakan
onu bunu bırakmalı, sokaklardaki tinercilerin, köprü altında yatan
çocukların, evsiz barksız yavruların derdine düşmelidir. Kıyak kafa
konusunda tecrübesi varsa kendisine saklamalı ve gençlerimizi
töhmet altına bırakacak yanlışlardan ve ithamlardan uzak
durmalıdır.”
(İHA)