Bahçeli'den Fethullah Gülen'e taş!
Abone olMHP Lideri Devlet Bahçeli parti grubunda yaptığı konuşmada bir yandan hükümeti bombalarken diğer yandan Fethullah Gülen'e göndermede bulundu...
İNTERNETHABER.COM- 23. Dönem 5. Yasama yılındaki son
grup toplantısında konuşan MHP Genel Başkanı Bahçeli'nin hedefinde
AK Parti Hükümeti, Başbakan Erdoğan ve Fethullah Gülen
vardı.
Bahçeli konuşmasının sonunda yaptığı şu sözlerle Fethullah Gülen'e
gönderme yaptı:
Yeter artık diyenlerle, iş bekleyenlerle, ekmek
isteyenlerle ve lider ülke Türkiye özlemini yüreklerinde
taşıyanlarla kutlu yolculuğumuzu Cenab-ı Allah’ın izniyle
sürdüreceğiz ve zalime, ihanete ve Okyanus ötesinin oyunlarına inat
mutlaka iktidara ulaşacağız.
HÜKÜMET HAYASIZCA ADIM ATTI
Bahçeli konuşmasının başında hükümetin Kürt
açılımını eleştirdi ve sert sözlerle suçladı:
Terör ve bölücü tahrikler tırmanmış, terörle mücadele zaafa
uğratılmış ve bu doğrultuda PKK’nın siyasallaşması için gerekli
adımlar hayâsızca atılmıştır.Türk milletinin bünyesine etnik nifak
tohumları saçılmış, ayrışma ve husumet düğmesine basılmış, milli
birliğimiz felç edilmiştir. İmralı canisi ile pazarlık ve müzakere
yürüten AKP hükümeti PKK açılımı ile bölücü emelleri siyaset
sahnesine taşımış, bundan cesaret alan etnik bölücüler ayrı bayrak,
ayrı dil, ayrı millet ve özerk yönetim zırvalarıyla boy
göstermişlerdir.Millet ve devlet olarak geleceğimizi tehdit eden
bütün şirret girişimler ve hunhar faaliyetler bu iktidar zamanında
atağa geçmiştir.
AKP DESPOTLUĞU KORKU SAÇIYOR
AK Parti Hükümeti'ni despotlukla suçlayan MHP Lideri Türkiye'de
insanların korku içinde yaşadıklarını şu ifadelerle anlattı:
Başbakan’ın yönetimi Türkiye’ye kan
kusturmakta, kavganın zehri iktidar eliyle her tarafa şırınga
edilmektedir. Kibrin ve aşırı gururun çıkmazında yolunu ve yönünü
kaybeden bu kafa yapısının, ülkemizi yaşanmaz bir hale getirmek
için her melanete göz yumduğu görülmektedir. İnsanlarımız artık
başlarına ne geleceğini bilmeden ve korku içinde hayatlarını
sürdürmeye çalışmaktadır. Başbakan ise koruma ordusu ile saltanat
sürmekte, geçtiği yerlerde tıpkı Sakarya’da olduğu gibi, mutat
işlerini yaparken apar topar yere yatırılıp zalimce sorgulanan
vatandaşlarımıza rastlanmaktadır. Bu saygısız, vicdansız ve küstah
davranışları hiçbir masum vatandaşımız hak etmemektedir. Bize göre
Başbakan Erdoğan, başını serbest bıraktığı katillere çevirmeli,
savunmasız vatandaşa güç gösterisi yapmaktan utanmalı ve bu konuda
nedamet göstermelidir. Üzülerek ifade etmeliyim ki, AKP despotluğu
yalnızca hukuka ve adalete saygılı, başkalarının haklarını gözeten
vatandaşlarımıza yönelik işlemektedir.
BAŞBAKAN ERDOĞAN DİNLENMELİ!
"Başbakan Erdoğan ve partisinin dinlenmesi
ve seçim sandığıyla kenara çekilmesi mecburi bir hal
almıştır" diye konuşan Bahçeli, sözlerini şöyle
sürdürdü:
Aziz milletimiz, demokrasinin sunduğu imkânlarla iktidar mührünü
AKP’den alacak ve bin yıllık kudretiyle azametli yumruğunu kafasına
indirecektir. Kars’tan Edirne’ye, Trabzon’dan Mersin’e kadar tüm
vatandaşlarımız sekiz yılı aşan bir süredir görevde bulunan AKP
hükümetinin demokratik yollardan yakasından tutacak ve alaşağı
edecektir. Bilinmelidir ki, bugün geçmişin pisliğini
temizlediklerini söyleyen müfteri Başbakan; en büyük pisliği ve
iğrençliği kendi dönemlerinde yandaşlarıyla birlikte oluşturmuştur.
Unutulmasın ki, biz bu dönemin kirlerini hem arındıracağız hem de
bunun müsebbiplerinin burunlarından bir bir getireceğiz. Ve yandaş
hale soksalar da, AKP markalı vurgun çetelerini adalete teslim
ederek milletimiz adına hesap sorulmasını mutlaka sağlayacağız.
ERDOĞAN 118 GÜN SONRA
GİDECEK
Mısır'ın eski lideri Hüsnü Mübarek'in 18 gün direnmesinin ardından
gittiğini söyleyen Bahçeli, Başbakan Erdoğan ve hükümetinin de 118
gün sonra iktidarı kaybedeceklerini şu sözlerle ifade etti:
Geldiğimiz bugünkü aşamada, Mısır’daki
askeri yönetime ABD ile birlikte koro halinde alkış tutan iktidar
zihniyetinin, küresel destekten mahrum olmamak uğruna atmayacağı
iftira, söylemeyeceği yalan ve girmeyeceği işbirliği ağı
yoktur.AKP’nin üzerini örtmeye çalıştığı otoriter yüzünün boyaları
Ortadoğu’nun sancılı ve sıcak coğrafyasında akmış ve Türk milleti
bu çirkin yüzü açıkça görmüştür. Ülkemizde kavganın ve hizbin
adresi haline gelen AKP hükümetinin, bundan sonra vereceği ve
yapacağı bir şeyi artık kalmamıştır.Dünya 18 günde Mübarek’in
gitmesine şahit olmuştur. Ve bu hepimizin bildiği bir
sondur.İnşallah 118 gün sonra yapılması gündemde olan
Milletvekilliği Genel Seçimlerinde de Recep Tayyip Erdoğan ve ekibi
demokratik yollardan gidecek ve milletimiz bu fesat siyaset
erbaplarına hak ettiği dersi ve karşılığı mutlaka vererek
geldikleri gibi gönderecektir.
YÖNETİMİN DEĞİŞİCEĞİ TEK YER SANDIK
Bahçeli Türkiye'de siyasal değişimin değişeceği tek yerin sandık
olduğunu kaydeden MHP Lideri devamla şunları söyledi:
AKP’nin kurnaz ve sinsi siyasetine devletin tüm imkânları seferber
edilmekte ve darbe iddialarıyla sindirilmiş toplum kesimleri
tepkisiz bir hale sokulmak istenmektedir.İktidarın darbe yandaşı ve
karşıtı olarak ikiye ayırdığı devlet ve toplum yapısı, doğal olarak
birbirine hasım kamplara ayrılmakta ve birlikte yaşamanın asgari
şartları böylelikle ortadan kaldırılmaktadır. Bu tezgâhın
paslandığını ve artık bir işe yaramayacağını görmek ve anlamak
lazımdır. Şüphesiz demokrasiye dışarından müdahale arayışları
affedilemez bir hatadır ve bu yanlışa düşenlere adalet önünde hesap
sorulması mutlak bir zarurettir.Türkiye’de siyasi yönetimin
değişeceği bir yer varsa o da sandıktır; bunun dışındaki her
girişim gayri meşrudur ve millet iradesine ihanet olacaktır.
AKP BİZE DEMOKRASİ DERSİ VEREMEZ!
MHP Lideri Bahçeli, geçmişteki darbelerden
en çok milliyetçilerin mağdur olduğunu belirterek şöyle seslendi:
Aziz milletimizin vermediği bir yönetme yetkisine sahip oldukları
vehmine kapılarak, siyasi iradeyi alaşağı etmeye çalışanlar elbette
millet vicdanında ve tarih önünde her zaman mahkûm
olacaklardır.Kerameti kendinden menkul bahanelere sığınarak, hukuk
ve demokrasi dışı yöntemlerle müdahale arayışında olanları ne Allah
ne de Türk milleti hiçbir zaman affetmeyecektir. İnancım bu
yöndedir. Ne var ki, yakın tarihimizde belirli aralıklarla
darbelerin yaşandığı ve sonucunda birçok mağduriyetlerin ortaya
çıktığı hepimizin malumudur. Bugün AKP’nin istismar malzemesi
yaptığı darbe iddialarının geçmişte gerçekleşenlerinde bizatihi
Milliyetçi Hareket Partisi ve onun mensupları ağır bedeller
ödemişlerdir. Eziyet görenler, zindanlarda çürüyenler ve ihtilal
dönemlerinin arkadan kurmalı mahkemelerinde darağaçlarına
yollananlar Türk milletinin varlığına kendisini adayan aziz dava
arkadaşlarımdır ve bunlara sebep olanları dünya durdukça nefretle
hatırlayacağımızı herkes çok iyi bilmelidir. Bu itibarla hiç kimse
bize demokrasi dersi vermeye kalkışmamalı, hele hele ara dönemlerin
ürünü olanlar bu konuda hadlerini asla aşmamalıdırlar.
DEMOKRASİ İÇİN EN BÜYÜK
TEHLİKE
Bahçeli'nin konuşmasından diğer ayrıntılar
için ikinci sayfaya geçiniz
Bahçeli konuşmasının bu bölümünde Balyoz operasyonu ve hükümetin
aldığı pozisyonu şöyle değerlendirdi:
Vurgunculuk dalgalarının kaynakları süpürdüğü, para baronlarının
egemenliğini ilan ettiği, eşitlik ve adalet prensiplerinin hiçe
sayıldığı, benden-senden ayrımının hayatın her alanına yayıldığı,
siyasal rekabetin düşmanlık doğurduğu bir toplumda demokrasinin
tahrip olması için dışsal bir faktöre ihtiyaç yoktur.Zaten
demokrasi bu durumda içten içe çürümektedir ve en büyük tehlike de
budur.Kaynakları harekete geçirme ve başkalarını etkileme
potansiyeline sahip olan siyasal güç, hoşgörü ve uzlaşma zemini
oluşturamıyorsa, toplum her sorun karşısında anında cephelere
bölünecektir ve birlik ruhunu korumak bir aşamadan sonra imkânsız
hale gelecektir.Kendisinden başka herkesi hakir gören, azarlayan ve
öfkeyle taciz eden iptidai siyasi anlayışın, demokrasiye her şeyden
daha fazla kötülük yaptığını bilmek gerekmektedir. Bu itibarla,
millet egemenliğini gasp etmek için fırsat kollayanlarla, yalnızca
demokrasiyi biçim ve sözde hatırlayanların aynı safta bir araya
geleceği açık ve tartışmasızdır.Balyoz darbe planı iddiaları
kapsamında yapılan son göz altıları bir de bu çerçeveden ele alıp
değerlendirmek zannederim daha doğru olacaktır.
KURUMLARI TÖHMET ALTINDA BIRAKMAYIN
Kurumların töhmet altında bırakıldığını iddia eden Bahçeli
konuşmasını şöyle sürdürdü:
Yargı üzerinde siyasi baskı kurmak, yargı
süreçlerinde kanunları ve kuralları görmezden gelmek ve çiğnemek
hiç kimsenin hakkı ve haddi değildir. Bu açık bir suçtur.Hâkimler
ve savcıların suç işleme, kanunları ve kuralları yok farz etme
imtiyazları olmadığı da unutulmamalıdır. Bugün sürmekte olan bazı
dava süreçlerinde bu konularla ilgili ciddi endişeler bulunduğu, bu
durumun adalete olan güven duygusunu zedelediği, bunların siyasi
iktidarı ve yargı kurumunu zan ve şaibe altında bıraktığı ise bir
vakıadır.Hangi kurum içinde demokrasi dışı yollara itibar eden
varsa, bunların bağımsız, adil ve süratli bir yargılamayla ortaya
çıkarılması ve cezalandırılması doğal ve gereklidir.Bununla
birlikte siyasi çıkar hesabıyla kurumları töhmet altında
bırakmanın, itibarlarını yaralamanın hiç kimseye fayda
sağlamayacağı unutulmamalıdır.
DARBELERE KARŞIYIZ ORDU HEPİMİZİN ORDUSU
MHPnin darbecilere ve darbeci zihniyete karşı olduğunu söyleyen
Bahçeli, TSK'yı bütünüyle darbeci göstermenin çok büyük bir yanlış
olduğunu söyledi. Bahçeli şöyle konuştu:
Milliyetçi Hareket Partisi olarak darbe
anlayışına ve darbecilere kesinlikle karşıyız ve Türk Silahlı
Kuvvetleri içinde darbe emeli taşıyanlara asla yer verilmemesini
istiyoruz.Ne var ki Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bütünüyle darbeci
gösterilmesine, incitilmesine, yıpratılmasına da şiddetle karşı
çıkıyoruz ve bu amaçta olanlarla her şart altında mücadele etmekte
kararlıyız. Özellikle sözde darbe iddiaları doğrultusunda 163
kişinin gözaltına alınması ve bunların içinde Güneydoğu’da terörle
amansız bir mücadele sergileyen emekli ya da muvazzaf askerlerin de
bulunması aklımıza bu değerli şahsiyetlerden intikam alındığı
hususunu getirmektedir.Bu itibarla işleyen yargı sürecini
savsaklamadan, her gün yeni bir bahane ile geciktirilmesine meydan
vermeden devam eden hukuki süreç biran önce ve süratle
sonuçlandırılmalıdır.
ORDU KAĞITTAN KAPLAN DEĞİL!
Konuşmasında isim vermeden CHP Genel Başkan
Yardımcısı Süheyl Batum'u eleştiren Bahçeli devamla şunları
söyledi:
"Türk Silahlı Kuvvetlerini ‘kâğıttan kaplan’ olarak
değerlendirilenlerle, ‘futbol topu gibi oynarlar’ diyenler ellerini
Türk milletinin ordusundan çekmelidirler. Özellikle halen sürmekte
olan ve bir türlü karara varılamayan darbe iddiaları kapsamında;
kim olursa olsun, insan haysiyet ve şerefinin kaldıramayacağı
zulüm, baskı ve muameleler tutuklu bulunan kişilere karşı
gösterilmemeli ve adaletin hükmünü verebilmesi için personel,
kaynak ve fiziki imkân acilen seferber edilmelidir.Aksi halde bugün
kapıları kapatarak kendince adalet oluşturmaya çalışanlara, yarın
tüm kapılar bir daha açılmamak üzere yüzlerine kapanacaktır.
Türkiye artık darbe iddialarından kurtulmalı, Türk Silahlı
Kuvvetleri’nin darbe heveslisi bir kuruluş gibi gösterilmesinden
tamamen vazgeçilmelidir. Türk milletinin bir tane ordusu vardır ve
onu da demokrasi karşıtı gibi göstermek hiç kimsenin faydasına
olmayacak ve karanlık hesaplarını aklamaya yetmeyecektir.
ERDOĞAN'IN KIBRIS SÖZLERİ SUÇÜSTÜ
Erdoğan KKTC'yle ilgili sözlerini 'suçüstü' olduğunu iddia eden
Bahçeli, tezini şöyle gerekçelendirdi:
Yavru vatanda bilinçli olarak yarattığı pankart krizi sonrası,
Ankara’ya kimleri davet ederek baş başa görüştüğüne bakıldığında,
yeni bir tezgâh içine girdiğini gösteren işaretler
yoğunlaşmaktadır.Başbakan Erdoğan bu anlamda da suçüstü
yakalanmıştır. Milliyetçi Hareket Partisi bu vahim gelişmeleri
büyük bir endişe içinde ve yakından izlemektedir.Kıbrıs Türkleri
sahipsiz ve çaresiz değildir.Türkiye’yi ve Kıbrıs Türklüğünü
Kıbrıs’tan tasfiye etmeye, AB üyeliği perspektifi yalanıyla Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni, Kıbrıs’ın sözde yasal hükümeti olarak
Kıbrıs Rum Yönetimine peşkeş çekmeye hiç kimse muvaffak
olamayacaktır.Kıbrıs Türklerini tasfiye etmeye yeltenen Başbakan,
çok yakında demokratik yollardan Türk siyasetinden tasfiye
edilecektir.Önümüzdeki seçimler, bu tasfiye işleminin seçim
sandığında tecelli edecek milli irade yoluyla tamamlanması için
tarihi bir vesile olacaktır.Milliyetçi Hareket’in iktidarında
Kıbrıs’ta iki devletli, iki milletli ve iki bölgeli yeni bir
ortaklık yapılması dışında hiçbir çözümün çözüm olarak
görülemeyeceğini herkes anlayacaktır.
BAHÇELİ'DEN OKYANUS ÖTESİNE GÖNDERME
Bahçeli konuşmasını isim vermeden Fethullah Gülen'e yaptığı
göndermeyle tamamladı:
Milliyetçi Hareket “Tam Yol İleri” parolasıyla Türk milletiyle
bütünleşmek için geri dönülmez bir yola çıkıyor. Sesime Kulak Ver
Türkiye, Ses Ver Türkiye diyerek yollara düşeceğiz.Dere tepe
gideceğiz, engelleri aşacağız; Türk’ün ve Türk milletinin
iktidarını Milliyetçi Hareketle mutlaka kuracağız. Yeter artık
diyenlerle, iş bekleyenlerle, ekmek isteyenlerle ve lider ülke
Türkiye özlemini yüreklerinde taşıyanlarla kutlu yolculuğumuzu
Cenab-ı Allah’ın izniyle sürdüreceğiz ve zalime, ihanete ve Okyanus
ötesinin oyunlarına inat mutlaka iktidara ulaşacağız.