Bahçeliden Erdoğana lan tepkisi
Abone olMHP lideri Bahçeli iktidarı topa tuttu. Eleştirileri odağında ise Erdoğan vardı. Üslup üzerinden başbakana yüklendi.
MHP lideri Bahçeli Başbakan Erdoğan'ın üslubunu yerden
yere vurdu. Erdoğan'ı (lan)lı (be)li konuşmalarla siyasete
argoyu yerleştirmekle suçladı.
MHP lideri ayrıca, hükümetin ülkeyi yönetirken ''AK Parti'ye oy verenler vevermeyenler'' diye ayrım yaptığını ileri sürdü
Devlet Bahçeli, partisinin Erzincan'daki Cumhuriyet Meydanı'nda
düzenlediği mitingde yaptığı konuşmada, 29 Mart'ta yapılacak
seçimlerin ülkenin yönetimi bakımından önemli bir yol haritasının
belirlenmesine yardımcı olacağını belirtti.
Seçimlere katılımın yüksek olmasını isteyen Bahçeli, geçmiş
yıllardaki seçimlerde yüzde 20-22 oranında katılım olmadığını ve
kullanılan oyların yüzde 2-3'ünün geçersiz sayıldığını
anımsattı.
Bu konuya vatandaşların önem göstermesini isteyen Bahçeli,
konuşmasına şöyle devam etti:
''Toplam yüzde 25'e yakın milli iradenin yok kabul edildiği bir
seçim yapılırsa sonuçlar ne olursa olsun Türkiye'de istikrarın,
seçimin ve seçilmişlerin meşruiyetinin tartışılması açısından derin
yaralar açmaktadır. O bakımdan hangi şartlarda olursak olalım
mutlaka eşinizi, evlatlarınızı, akrabalarınızı, yakınlarınızı
teşvik edip katılımı sağlamak gerekir.''
Bahçeli, oy vermeden önce herkesin yaşanan süreci, vaat edilip
yapılmayan yatırımları düşünmesini isteyerek, ''MHP diyor ki, ülke
senin karar senin. Erzincan senin, karar senin diyor. MHP bunu
tamamlıyor ve diyor ki sandığa gittiğinizde ülkeniz için, Erzincan
için yüreğinizi koyun, üç defa üç hilale vurun'' dedi.
BİRLİK VE BERABERLİĞE VURGU
''Her şeyi ülke için, milletimiz için, her şeyi bu ülkenin birliği,
dirliği, beraberliği için düşünmek lazımdır'' diyen Bahçeli,
şunları kaydetti:
''Öyle dönemler olmaktadır ki, hangi partiden olursak olalım
ülkemizin karşı karşıya kaldığı iç ve dış tehlikeler karşısında
birlik ve beraberlik içinde olarak düşünmekte yarar vardır. Eğer
ülkemizin toplumsal yönden bir huzursuzluğa, ekonomik yönden bir
istikrarsızlığa, yine siyasal yönden bir çatışmaya doğru
sürüklendiği takdirde ülkedeki siyasi partilerin, ülkenin temel
meselelerini çözme yerine bunlarla uğraşması büyük bir zaman kaybı
olduğu gibi partilerin de varlığını anlamsız kılar.
Her şeyi bu ülkenin birliği, dirliği, beraberliği için düşünmek
lazımdır. Bunlar olmadığı takdirde partilerin kim olursa olsun, ne
söylerse söylesin anlamı kalmaz. Geçerliliği olmaz. Çünkü toplum
huzursuzdur. Kargaşa içindedir. Ülke büyük bir sosyal çalkantı
içindedir. Böyle durumda partilerin esamesi dahi okunmaz. O nedenle
önümüzdeki günleri bu yönüyle değerlendirmekte çok büyük yarar
vardır.''
''VERGİ DENETİM ELEMANLARI AK PARTİ'NİN KORKUTMA ORDULARI
OLMUŞ''
AK Parti'nin Türkiye'yi ''teslimiyetçi bir anlayışla'' yönettiğini
iddia eden Bahçeli, şunları söyledi:
''AK Parti yönetirken gerilim stratejisi takip etmektedir. Bu
gerilim stratejisinde Türkiye'yi şöyle AK Parti'ye oy verenler, AK
Parti'ye oy vermeyenler kisvesine sokuyor. AK Parti'ye oy verenler
canları, dostları oluyor, oy vermeyenleri ise bu ülkenin vatandaşı
değil, hepsini hasım gören bir anlayışa sahip kılınıyor. Böylelikle
AK Parti ülkede iki zıt grubu oluşturarak kendi yandaşlarını
birinci sınıf vatandaş gibi algılayıp her imkanı onlara sunarken
öbürlerine ise (ya bana yöneleceksin ya da ben sizi dışlayacağım)
diyerek her yönü ile tehdit etmektedir. Basını tehdit etmektedir,
çiftçiyi tehdit etmektedir, memuru tehdit etmektedir, esnafı tehdit
etmektedir. Bugün vergi denetim elemanları AK Parti'nin korkutma
orduları olmuş esnaf üzerinde. Çiftçilerimizin durumu öyle. Emekli
dul yetimin durumu belli. Bugün fabrikalar kapanıyor, ama
Türkiye'de her şey AK Parti için, her şey AK Parti'nin yandaşları
için zihniyeti ile AK Parti faaliyet gösteriyor.''
''KUCAKLAŞMAK YETMİYOR MU?''
Bahçeli, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın mitinglerinde 36 etnik
gruptan söz ettiğini ifade ederek, ''Ülkemiz nazik bir ortamdan
geçiyor. Üniter yapı, toprak bütünlüğü ve bin yıllık kardeşlik
üzerinde çok derin sinsi ve ince oyunlar oynanıyor'' dedi.
Başbakan Erdoğan'a ''Memleket meseleleri konuşulurken 36 etnikten
başlamanın ne manası var? Neden sayıyorsun?'' diye soran Bahçeli,
konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Bunu kaşımaya, bunu kışkırtmaya, insanlara bunları hatırlatarak
birbirlerine hasım kılmaya ne gerek var? Sevgi yetmiyor mu? Birlik
yetmiyor mu? Kucaklaşmak yetmiyor mu? Öte yandan inanç temelinde
bir ayrışmaya sebebiyet verecek sıralamalar yapılıyor. İnanalar
inanmayanlar, gericiler ilericiler, laikler laik olmayanlar bu gibi
davranışlarla Türkiye inanç temelinde de bir ayrışmaya doğru
sürükleniyor. Kamplaşma, cepheleşmeler ve çatışmalar körükleniyor.
Öbür taraftan mezhep tarafından bir dışlanmaya doğru bir sinsi
faaliyet var. Bu ülkede yaşayan insanlarımız hangi mezhepten olursa
olsun bu memleketin evladı, insanlarıdır. Bu milletin öz
evlatlarıdır bunları hep beraber kucaklamak gerekir.''
ÜSLUP ELEŞTİRİSİ
Başbakan Erdoğan'ın konuşmaları konusunda dikkatli olması
gerektiğini savunan Bahçeli, ''Bunlar üzerinde çok daha hassas
olmak lazımdır. Başkalarının senaryolarına yağ bal çalmakta kimseye
fayda yoktur. Bu ülke hepimizindir. Bu ülke hep beraber mutluluk ve
huzuru özlemektedir'' diye konuştu.
Başbakan Erdoğan'ın miting alanlarındaki üslubunu eleştiren
Bahçeli, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Sayın Başbakan uzun zamandan bu yana (lan)lı (be)li konuşmalarla
argoyu Türk siyasetine yerleştirmeye ve siyaseti kirletmenin
yanında siyasi üslubu çirkinleştirmeye çabalamaktadır. Bunun
kendisine de siyasi hayatımıza da faydası yoktur. Siyaset
kirlenirse, siyaset çirkinleşirse siyaset üslup olarak
çirkinleşirse, partiler arasında saygı kalmazsa bu yavaş yavaş,
dalga dalga halka da yayılır. Durgun bir suya küçük bir taş
parçasının atılışı gibi küçük bir daire gibi çoğala çoğala toplumun
her kesimini sarmaya başlar.
Seçimlerde farklı partilere oy verenler buralarda yaşıyor.
Birbirleriyle arkadaştır, selamlaşır aynı yerde çalışır. Eğer siz
bunlara siyasal ayrımcılığı husumet zehiri ile besler, kötü
cümlelerle tahrik ederseniz sizler gittikten sonra burada siyasal
çatışmalar gerginlikler yaşanır ki bu da ülkemizin toplum huzurunu
kaçırır. Bunların kimseye faydası yok. Millete de yok, ülkeye de
yok. O nedenle sayın Başbakan bunları konuşurken dikkatli olsun.
Eğer söyleyeceği bir şey varsa hakaret etmeye gerek yok, iftira
etmeye gerek yok, yalan söylemeye gerek yok. Gel neye inanıyorsan
işte millet burada, işte kürsü burası. Gel anlat.''