Bahçeli'den Davutoğlu'na bostan korkuluğu benzetmesi
Abone olMHP lideri Devlet Bahçeli, Yeni Başbakan adayı Ahmet Davutoğlu'na eleştirilerini sürdürüyor: Davutoğlu'nun başbakanlığı travmadır
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 10
Ağustos Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra yaşanan gelişmeler ile
ilgili yazılı açıklama yaptı.
Bahçeli, yaptığı açıklamada Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun AK
Parti Genel Bakan adaylığı ile ilgili değerlendirmede bulunarak,
"Küresel plan ve projelerin bölgesel düzlemde takip ve
temininde tüm gücüyle efor ve enerji sarfeden Dışişleri Bakanı'nın,
başbakan olması ülkemiz adına travmadır. 1 Mayıs 2009 tarihinden
itibaren Dışişleri Bakanlığı görevini ifa eden Davutoğlu'nun siyasi
mazisi felaket, fantezi ve hüsranla anılmaktadır"
dedi.
Türkiye Cumhuriyeti'nin bir hukuk devleti olduğunu belirten
Bahçeli, "Yürürlükte bulunan Anayasa'nın 1'inci maddesi
devlet şeklinin Cumhuriyet, diğer madde Cumhuriyet'in nitelikleri
arasında sosyal hukuk devlet prensibinin olduğunu ifade etmektedir.
En net tanımıyla Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Bu
değişmez ilke demokrasinin kurul, kurum ve kurallarıyla etkin bir
şekilde işlemesinin de teminatıdır. Hukuk devleti anlayışı
demokrasinin varlık güvencesi, kişisel hak ve hürriyetlerin
koruyucu zırhıdır" dedi.
"HÜKÜMET YAPTIRIM GÜCÜNÜ ANAYASA VE
YASALARDAN ALMAKTADIR"
Başbakan Erdoğan'ın anayasaya aykırı hareket ettiğini savunan
Bahçeli şunları söyledi:
"Anayasa'nın 6'ncı maddesi Türk milletinin egemenliğini,
Anayasa'nın koyduğu esaslara göre ve yetkili organlar eliyle
kullanacağını hüküm altına almaktadır. Yine anılan maddeye göre,
egemenliğin kullanılması, hiçbir surette hiçbir kişiye, zümreye
veya sınıfa bırakılamayacaktır. Bunun yanısıra, söz konusu Anayasa
maddesi, hiçbir kimse veya organın kaynağını Anayasa'dan almayan
bir devlet yetkisini kullanamayacağını belirtmektedir. Buna göre
iktidarın tüm siyasi ve idari tasarruflarının temelinde Anayasa yer
almaktadır. Anayasa'da karşılığı bulunmayan, Anayasa'ya alenen
aykırılığı tartışma götürmez bir gerçek olan fiil, karar, icraat,
tavır, davranış ve uygulamanın meşruiyetinin sakat olması bir yana,
suç teşkil edeceği de kuşkusuzdur. Başbakan ve bakanlardan oluşan
hükümet, devletin en üst yönetim kuruluşu olarak otoritesini ve
yaptırım gücünü Anayasa ve yasalardan almaktadır. Hükümet gerek
işleyiş, gerekse de hükmü şahsiyet yönünden hukuka bağlı olmak,
faaliyetlerini hukukla sınırlandırmak durumundadır. Bu ihtiyari bir
durum olmayıp zorunluluk arz etmektedir. Aksi bir uygulama ise yasa
ve Anayasa'yı çiğnemek anlamına gelecektir."
"RECEP TAYYİP ERDOĞAN PERVASIZCA
ANAYASA'YI İHLAL ETMEKTE"
Her şart altında hükümetin hukukun çizdiği sınırlar dahilinde ve
hukuka uygun hareket etmek mecburiyetinde olduğunu vurgulayan
Bahçeli, "Hukuk kaidelerindeki oynamalar, esnemeler,
aşınmalar ve tahribatlar demokrasiyi budayacak, polis devletinin
önünü açacaktır. Hukuk devletinden verilen ödünler demokrasinin
içini boşaltacak, temsil ve katılımı işlevsiz kılacaktır. Türkiye;
hukuksuzluğun kol gezdiği, hukuk devletinin sürekli ağır yaralar
aldığı bir süreç ve dönemden geçmektedir. AKP hükümeti Anayasa ve
yasaları rafa kaldırmıştır. Seçilmiş Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan pervasızca Anayasa'yı ihlal etmekte, suç işlemektedir.
Yüksek Seçim Kurulu'nun Cumhurbaşkanı Seçimi'nin kesin sonuçlarını
açıkladığı tarih olan 15 Ağustos'tan beri resmen Cumhurbaşkanı olan
Erdoğan, Anayasa'nın 101'inci maddesine aykırı hareket etmektedir.
Söz konusu madde açık ve anlaşılabilir bir içeriğe
sahiptir" dedi.
"BU KANUNSUZLUĞUN HUKUK DEVLETİNİ
KATLETTİĞİ MEYDANDADIR"
Yaşanan gelişmelerin hukuk devleti anlayışına zarar verdiğini ifade
eden Devlet Bahçeli, "Nitekim Anayasa'nın 101'inci maddesinin son
fıkrasına göre; Cumhurbaşkanı seçilenin, varsa partisi ile ilişiği
kesilecek ve Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliği sona erecektir.
Artık Recep Tayyip Erdoğan 12. Cumhurbaşkanı'dır. 15 Ağustos'tan
sonra siyasi faaliyetlere katılması, Başbakanlık, parti genel
başkanlığı ve milletvekilliği görevlerini uhdesinde taşıması
Anayasa'ya göre imkansız olacaktır. Ancak Erdoğan hala
görevlerinden ayrılmayarak, adeta meydan okur gibi parti ve hükümet
işleriyle ilgilenmekte, AKP'ye Genel Başkan atamaktadır.
Anayasa'nın 104'üncü maddesi Cumhurbaşkanı'nın görev ve yetkilerini
sıralamaktadır. Bu çerçevede sayılan görevlerin yanında
Cumhurbaşkanı'nın; devletin başı olduğu, bu sıfatla Türkiye
Cumhuriyeti'ni ve Türk Milletinin birliğini temsil edeceği,
Anayasanın uygulanmasını, devlet organlarının düzenli ve uyumlu
çalışmasını gözeteceği nettir. Yani Cumhurbaşkanı aynı zamanda
Anayasa'nın uygulanmasını gözetmekle sorumludur. Fakat, Erdoğan
halihazırda taşıdığı yüksek görevin ruh, disiplin ve liyakatinden
çok uzak olup Anayasa'yı takmamaktadır. Bu kanunsuzluğun hukuk
devletini katlettiği, demokrasiyi zehirlediği meydandadır" diye
konuştu.
"ERDOĞAN, TÜRKİYE CUNTASINI TAM OLARAK
KURMUŞTUR"
Açıklamasında Anayasa Mahkemesi Başkanını da eleştiren Bahçeli,
"Türkiye'de hukuk, bizatihi seçilmiş Cumhurbaşkanı ve yandaşları
tarafından boğazlanmaktadır. Durum çok vahim, çok kritiktir.
Anayasa Mahkemesi başta olmak üzere, adalet kurumları yaşanan
Anayasa felaketine sessiz ve tepkisiz kalmamalıdır. Her fırsatta
konuşan ve değişik meseleler hakkında fikirlerini paylaşan Anayasa
Mahkemesi Başkanı'nın suskun ve durgun vaziyette gelişmeleri
seyretmesi da anlaşılır gibi değildir. Şayet hukuksal boşluk büyür,
Anayasa tamamen geri plana düşerse; Türkiye'nin toplumsal dirliği,
milli birlik ve beraberliği çok ciddi düzeyde sarsıntı
geçirecektir. Sorumluluk mevkiinde olan herkes bu yakın tehlikenin
önüne bugünden geçmekle görevlidir. Öte yandan Erdoğan, başarısız,
yetersiz, aciz ve maceracı Dışişleri Bakanı'nı AKP'nin başına
konuşlandırarak BOP'un Türkiye cuntasını tam olarak kurmuştur.
Anlaşılmaktadır ki, BOP'un Türkiye şubesi halen açık ve faaldir"
dedi.
"AKP'YE UZAKTAN KUMANDA GENEL BAŞKAN
YERLEŞTİRDİ"
Küresel plan ve projelerin bölgesel düzlemde takip ve temininde tüm
gücüyle efor ve enerji sarfeden Dışişleri Bakanı'nın Başbakan
olmasının ülke adına travma olduğunu savunan Bahçeli, "1 Mayıs 2009
tarihinden itibaren Dışişleri Bakanlığı görevini ifa eden
Davutoğlu'nun siyasi mazisi felaket, fantezi ve hüsranla
anılmaktadır. Türkiye'yi BOP katarına eklemleyenlerden birisi olan
bu şahsiyetin, milli dinamiklerin hilafına hareket etmesi, Türk
devletinin imkan, iddia ve yaptırımlarını hiçe sayması sicilinin en
karanlık noktalarıdır. Erdoğan hiçbir yetkisi olmadığı halde AKP'yi
çekip çevirmekte, kendisinden sonraki siyasi düzen ve tablo için
telaşla dizayn yapmaktadır. Ve bu maksatla AKP'ye uzaktan kumanda
Genel Başkan yerleştirerek gelecekle ilgili niyetlerini de ele
vermektedir" dedi.
"ERDOĞAN, AKP'YE BOSTAN KORKULUĞU
DİKMİŞTİR"
MHP'nin yaşanan gelişmeleri yakından takip ettiğini vurgulayan
Bahçeli, "Recep Tayyip Erdoğan, Türk milletinin vermediği
bir yetkiyi hukuk anarşisiyle Ahmet Davutoğlu'na lütfetmiş,
olağanüstü kongrenin iradesini beklemeden ve çirkince dayatmalarla
AKP'ye bostan korkuluğu dikmiştir. Egemenlik Anayasa'ya tamamen zıt
olacak şekilde bir şahsın ve etrafında öbekleşen zümrenin eline
geçmiştir. AKP'deki oligarşik yapılanmanın Türk milletinin, Türk
demokrasisinin ve Türk hukuk sisteminin hayrına olmayacağı
kesindir. Milliyetçi Hareket Partisi, yaşanan Anayasa cinayetlerine
en üst düzeyden tepki vermeyi sürdürecektir. Hiç kimse, milli
iradeden ve hukuktan daha büyük değildir. Seçilmiş Cumhurbaşkanı,
inat ve ısrarla devam ettirdiği Anayasa'yı tanımayan tutumuna son
vermezse, sonuçlarına elbette katlanacaktır. Milliyetçi Hareket
Partisi gelişmeleri çok yakından takip ederek mücadelesini şevk ve
heyecanla yürütecektir. Bilinsin ki, Türkiye; Recep Tayyip
Erdoğan'ın mülkü ve keyfi olarak kullanacağı miras malı değildir.
Bu ülkede eksik de olsa hukuk vardır, kurallar vardır, teamül ve
devlet gelenekleri hala ayaktadır" dedi.