Bahçeli’den başörtülü vekil açıklaması
Abone olMHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "TBMM’ne başörtüsüyle gelmek isteyen kadın milletvekillerine peşin ve önyargıyla tavır alınması, hele ki ...
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "TBMM’ne başörtüsüyle gelmek
isteyen kadın milletvekillerine peşin ve önyargıyla tavır alınması,
hele ki Meclis’in hukukuna sahip çıkılacağının iddia edilerek
gerekçe oluşturulmaya çalışılması tam bir ahmaklık ve gerilim
yanlısı politikacı acizliğidir" dedi.
MHP Genel Başkanı Bahçeli, Merkez Yönetim Kurulu Toplantısı ve son
gelişmelerle ilgili bir açıklama yaptı. MHP Merkez Yönetim
Kurulu’nun asil ve yedek üyeleriyle 28 Ekim 2013 tarihinde
toplandığı ve iç ve dış siyasi gelişmeleri kapsamlı olarak ele
alındığının bildirildiği açıklamada, “Ayrıca 30 Mart 2014 tarihinde
yapılacak mahalli idareler seçimleriyle ilgili hazırlık süreci
gözden geçirilmiş, yapılacak çalışmalar, izlenecek yol ve yöntemler
değerlendirilmiştir. MHP Türkiye’nin tüm seçim çevrelerinde
bizatihi kendi adaylarıyla bu demokratik yarışa katılacak, en iyi
sonucu almak için de tüm imkan ve kaynaklarını seferber edecektir.
Büyükşehir, il, ilçe ve belde düzeyinde adaylığı kesinleşen
belediye başkan, belediye meclis üyesi ve il genel meclis üyesi
adayı değerli dava arkadaşlarım, her geçen gün gayret ve
mücadelelerini hızlandıracaklardır. Bu kapsamda henüz aday tespiti
yapılmayan yerlerle ilgili çalışmalar kısa süre içinde sonuca
kavuşturulacak, değerli adaylarımız titiz, hassas ve objektif
kriterlerle belirlenip milletimizin bilgisine sunulacaktır. 29
Eylül 2013 günü Ankara’da yapılan ilk etap ‘Belediye Başkan Aday
Takdim Toplantısı’nın ikincisi de 2 Kasım 2013 tarihinde Kayseri’de
gerçekleştirilecek, böylece yeni aday arkadaşlarımız milletimizin
huzuruna çıkarılacaktır” denildi.
MHP’nin 30 Mart 2014 tarihinde yapılacak olan mahalli idareler
seçimlerine çok önem atfettiğinin ve ayrı bir değer yüklediğinin
belirtildiği açıklamada Bahçeli şunları ifade etti:
“Bu seçimler Türkiye’nin kaderini etkileyecek, geleceğini
belirleyecek, milli varlık ve birliğini şekillendirecek kırattadır.
Türkiye’nin düzlüğe çıkabilmesi, ayak bağlarından kurtulabilmesi,
sorunlarından sıyrılabilmesi için mahalli idareler seçimleri tarihi
bir fırsat sunmaktadır. Bu seçim, karanlıkla aydınlığın,
kardeşlikle düşmanlığın, bölücülükle birlikte yaşamanın, Türk
kimliğiyle etnik fesadın, milliyetçilikle yabancılaşmanın
mücadelesine sahne olacaktır. Deyim yerindeyse, Türk milleti ‘tamam
mı, devam mı’ çerçevesinde bir seçim yapacak, varlığını ve bekasını
oylayacaktır. AKP-BDP ve PKK arasında kurulan derin ve kopmaz
ilişki ve irtibatın daha fazla tahribat ve kanamaya yol açmaması
amacıyla aziz milletimiz demokratik tercih ve müdahalesini
gerçekleştirecektir. Artık kaybedecek ne bir günümüz ne de israf
edilecek bir değerimiz vardır. Kargaşa ve kamplaşmanın önlenmesi,
ihanet ve iftiraların önüne geçilmesi, şiddet ve terörün
sonlanması, zulüm ve zorbalığın bitirilmesi ancak demokrasinin
imkan ve vasıtalarıyla mümkün olabilecektir.”
Bugünkü ortamda Başbakan ve hükümetin "Türk milletini hiçe saymak,
köklerinden ve tarihi gerçeklerinden koparmak maksadıyla her
karanlık tezgahtan, her aşağılık kampanyadan istifadenin peşinde
olduğunu" ileri süren Bahçeli açıklamasında, “Ağır şartlar içinde
kurulan Cumhuriyet çok yönlü, tesir düzeyi çok yüksek, bir kadar da
çirkef ve çirkin bir taarruzla, figüranlarına aşina olduğumuz
öldürücü bir karşı hamleyle yüz yüzedir. Hukukun üstünlüğü,
demokratik norm ve kurallar, eşit vatandaşlık bilinci, temel hak ve
özgürlükler, milletimizin benimsediği değerler çok cepheli
saldırıyla boğuşmakta, gün geçtikçe de aşınmaktadır. AKP’yle
birlikte Türk milletine hazımsız ve kindar çevreler mevkii ve statü
elde etmekte, rütbeleri yükselmektedir. Toplumsal bünye kutuplaşma
dinamikleriyle yarılmakta ve yaralanmaktadır” ifadesini
kullandı.
BAŞÖRTÜLÜ MİLLETVEKİLERİ
Bahçeli, özellikle başörtüsü üzerinden sürdürülen polemiklerin iki
karşıt blokta mevzilenen miladı dolmuş siyasi tezlerin milletin
aklıyla, irfanıyla ve tercihleriyle oynadığının açık bir gerçek
olduğunu vurgulayarak şöyle devam etti:
“İki taraflı sürdürülen siyasi istismar inançlı ve samimi
kardeşlerimize büyük haksızlığa meydan vermektedir. AK Parti ile
CHP arasındaki kayıkçı kavgasına, sonu gelmeyen kör dövüşüne
başörtüsünün tekraren konu olması her şeyden önce utanç
vesikasıdır. Kimin nasıl giyineceğine, inancı gereğince nasıl
davranacağına siyasetin hüküm vermek için pozisyon alması toplumsal
barış ve uzlaşma açısından talihsizlik, aynı zamanda da ilkel bir
tutumdur. TBMM’ne başörtüsüyle gelmek isteyen kadın
milletvekillerine peşin ve önyargıyla tavır alınması, hele ki
Meclis’in hukukuna sahip çıkılacağının iddia edilerek gerekçe
oluşturulmaya çalışılması tam bir ahmaklık ve gerilim yanlısı
politikacı acizliğidir. Başörtüsü meselesi mutabakat ve anlayışla,
hoşgörü ve diyalogla çözülüp bitirilmesi gerekirken, iktidar ile
ana muhalefet arasında düelloya neden olması, eskide kalan
tartışmaların tekraren yüzeye çıkması kimseye bir şey
kazandırmayacaktır. TBMM’nde yeni bir kriz ortamının doğmaması,
bildik kavga ve çatışma görüntülerinin verilmemesi konusunda tüm
siyasi aktörler duyarlı ve sorumlu hareket etmek mecburiyetindedir.
AK Parti’nin başörtüsünü malzeme yapan kurnazlığıyla, CHP’nin
başörtüsüne soğuk bakan yanlışı yeni sorun ve anlaşmazlıklara
fırsat vermemelidir. TBMM’nin milletimizin her değerini, her
beklentisini ve her ihtiyacını karşılayacak ve cevaplayacak tarihi
birikim ve özelliklere fazlasıyla sahiptir. Bu itibarla
başörtüsüyle Meclis’e gelinmesini kayıp olarak görenlerle, zafer
kabul edenlerin şu günkü hassas ortamda Türkiye’yi daha fazla
yormamaları, gerginliklere mahkum etmemeleri lazımdır. Zaten
yeterince sorunumuz vardır ve Türk milleti adeta dert ve sıkıntı
merkezine dönüşmüştür.”
Milli ve manevi değerlerin en üst perdeden tahrip edildiğini
kaydeden Bahçeli, “Türklük AK Parti’nin siyasi ve psikolojik
işkencesi altında olup, eziyet ve baskı görmektedir. Millet AK
Parti’nin bölücü operasyonu altında can çekiştiğinden çok zor ve
çaresiz bir vaziyettedir. Terör örgütü PKK, AK Parti’yle birlikte
zaman kazanmakta, güç takviyesi yapmakta, meşruiyet açığını
kapatabilmek adına ihanet pazarlığının tüm fırsatlarını
değerlendirmektedir. Türk milleti çetin günler yaşamakta, aklın ve
hayalin almayacağı yanlış kararların kurbanı olmaktadır. AK
Parti’yle birlikte Türkiye yıkımın son durağına gelmiştir. Hükümet
milli ve manevi değerlere tamamen yüzünü dönmüş durumdadır.
Göstermelik adımlar, yarım yamalak icraatlar, istismara dayalı
teklifler, inkarcı ve reddiyeci tavırlar zaman kaybına neden
olmanın yanında, milletimizi oyalamanın ve aldatmanın bir aracı
olarak da vicdansızca kullanılmaktadır. AKP hükümeti her alanda
fiyasko ve iflasa yol açmaktadır. Özellikle dış politika tamamen
ülkemizin aleyhine sonuçlar vermektedir” değerlendirmesini
yaptı.
Sorumsuz, milli haysiyet ve hedefle bağdaşmayan hayalperest
uygulamaların çok ciddi mahsurlara, vahim ölçüde açmazlara neden
olduğunu iddia eden Bahçeli, şunları söyledi:
“İktidar paranoyak, pürüzlü ve pişkin politikalarıyla Türkiye’nin
itibarıyla oynamakta, iddialarıyla ters düşmekte, milli ilkeleriyle
çelişmektedir. AK Parti zihniyeti Suriye politikasını terör
gruplarına endekslemiş, Irak politikasını Peşmerge’ye çivilemiş,
Ortadoğu ve Kuzey Afrika politikasını BOP’un kanlı hesaplarına
bağlamıştır. ABD’nin buyurgan üslubunu, bağımsızlığımızı rencide
edici tehditlerini kuzu sessizliğiyle izleyen, AB’nin azar ve
ikazlarını yaka silkmek ve tepki göstermek yerine sineye çeken
hükümet, maalesef tam bir kuklaya çevrilmiştir. AK Parti hükümeti
tüm hatlarıyla küresel güçlerin gözetim, denetim ve kontrolüne
girmiştir. Vesayetle mücadele ettiklerini basmakalıp ifadelerle
devamlı söyleyen Başbakan, sırf koltuğunu kaybetmemek, kendisine ve
hükümetine yönelen Batı kaynaklı şaşı bakışları düzeltmek adına
daha büyük ve şiddetli bir vesayeti kabullenmek zorunda kalmıştır.
Bu itibarla 11 yıldır sömürgeci güçler için biçilmiş kaftan olan
Başbakan ve hükümeti, Türkiye’nin milli güvenliğini ve milli
çıkarlarını hiç umursamamış, hiç benimsememiş, hiç de
sahiplenmemiştir. Başbakan Erdoğan yabancıların nam ve hesabına
çalışan ajan provokatörler gibi huzurumuzu sabote etmek, milli
birlik ve beraberliğimizi yağmalamak için her yola başvurmuş, her
senaryonun parçası olmuştur. Hükümet fesat yuvasına, bölücülüğü
aklama mekanizmasına, zalimleri haklı çıkarma düzeneğine dönmüştür.
Bunun yanında Başbakan Erdoğan çıban başı haline gelmiş, içimizdeki
hasım odağı olarak sivrilmiştir.”
Hukuken suç olan ne varsa, manen ve ahlaken kabul edilemeyecek ne
bulunuyorsa, Başbakan ve hükümeti tarafından demokrasi kutusuna
koyulduğunu öne süren Bahçeli, şunları kaydetti:
“Bölücülüğe alan açmak, bölücülerin elinden tutmak, kabaran
iştahlarını gidermek ve taleplerini bir bir karşılamak AK Parti’nin
siyasi tutum ve tercihi olarak belirginlik kazanmıştır. Türkiye’nin
karşısındaki tüm mihraklar AK Parti’yle güç toplamış, cüret ve
cesaret elde etmiştir. Türk milletinin muhatap olduğu tehdit ve
tehlikelerin hız ve derecesi artmış, taşınamayacak bir seviyeye
gelmiştir. PKK’lılara ödüller vermek, hava limanlarına isimlerini
layık görmek, sözde şehitlik açmalarına müsamaha göstermek ve
fiilen iktidar ortağı olmalarına göz yummak şöyle dursun yön veren
bir konuma sapmak AK Parti’nin hanesine yazılan rezillikler olarak
belirmiştir. Başbakan Erdoğan’ın tarafı ve ne yapmak istediği iyice
gün ışığına çıkmıştır. BOP’un kilit oyuncusu ve pasörü olan
Başbakan’ın amacı, Türk milletini rafa kaldırmak, Türklüğün
dayandığı anlam ve zemini imha etmektir. Başbakan Erdoğan’ın millet
tanımı sorunlu olmakla kalmayıp; yüzlerce yıllık emek ve kültürel
mirasa vefasızlıktan, saldırmaktan ve yok etmekten başka bir manaya
gelmemektedir.”
Sevr’in güncellenmesi ve yeniden gündeme getirilmesinin yavaş yavaş
sağlanmakta olduğu iddiasında da bulunan Bahçeli, “Görüldüğü
kadarıyla bugünkü iktidar kadroları ihanet çarkına zihnini ve
varlığını tümüyle kaptırmıştır. Nitekim Cumhuriyet’in 90. yıl
dönümünde Türkiye, milli gurur ve bilincini yitirmiş bir zihniyetin
eline düşmüş, adeta işgaline uğramıştır. Mütareke yıllarındaki
yabancı komiserlerden hiçbir farkı kalmayan siyasi iktidarın
Türkiye ve Türk milletini çözmek ve çöküşe sürüklemek için her
şirretlikten fayda umacağı ayan beyan anlaşılmıştır. Bu tehdide son
vermek, zincirleme bu hıyanet serisine darbe indirerek AK Parti
felaketini durdurmak elbette Türk milletinin yetki ve
inisiyatifindedir. İmralı canisini serbest bırakmanın şartlarını
olgunlaştıran, anayasadan Türk kimliğini çıkarmanın veya yapay
kimlikler inşa ederek Türk milletine mezar kazmanın sınırında olan
AK Parti’ye en büyük ders yine bu büyük millet tarafından
verilecektir” ifadelerini kullandı.
Başbakan Erdoğan’ın Türk milletinden geçer notu alamayacağını,
mutlaka da iktidardan uzaklaştırılarak yaptıklarının bedelini
ödeyeceğini öne süren Bahçeli, şöyle devam etti:
“İnancım odur ki, bu çok uzak değildir. Türkiye’nin içine düştüğü
sancılı ve sarsıntılı mecradan çıkması imkansız görülmemelidir.
Türk milleti hala ayaktadır, kimliğinin hala farkındadır ve kimin
nerede durduğunu, kimlerin emel ve amaç birliği yaptığını görecek
kadar da feraset sahibidir. Başbakan’ın tuzaklarını inkar ettiği
büyük milletimiz bozacak ve sonuç olarak Türkiye Cumhuriyeti’ni
ilelebet yaşatacaktır. Bilinmelidir ki, son yurdumuz üzerinde bir
bütün olarak yaşamamızın, kardeşlik içinde var olmamızın, adımızın
da Türk olarak geleceğe taşınmasının başka bir yol ve çaresi
kalmamıştır.”
(İHA)