Bahçeli topa tuttu
Abone olMHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Bingöl M Tipi Cezaevi’nden 80 metrelik tünel kazarak kaçan, arkasından elle konulmuş gibi bulunan PKK’lıl...
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Bingöl M Tipi Cezaevi’nden 80
metrelik tünel kazarak kaçan, arkasından elle konulmuş gibi bulunan
PKK’lılar iktidarın psikolojik operasyonun bir parçasıdır. Şu işe
bakınız ki, silahlı teröristler, şehir eşkıyaları her yerde devlete
ve millete açık açık kafa tutarken, tehdit ve tacizlerini
sürdürürken kimseler görmemiştir, ama ne hikmetse cezaevinden firar
edenler birkaç gün içinde kıskıvrak yakalanabilmişlerdir” dedi.
MHP Genel Başkanı Bahçeli, Ankara Arena Spor Salonu’nda düzenlenen
2014 Mahalli İdareler Seçimi Aday Takdim Toplantısında bir konuşma
yaptı. Bahçeli, 30 Mart 2014 tarihinde yapılacak Mahalli İdareler
Seçimleri Aday Takdim Toplantısı münasebetiyle bir araya
geldiklerini belirterek, “Geniş katılımlı bu organizasyonumuza
iştirak eden her bir kardeşime, her bir Türkiye sevdalısı
arkadaşıma en içten sevgi ve saygılarımı sunuyorum. 182 gün sonra
yapılacak Mahalli İdareler Seçimleri Türkiye için karar ve kader
anıdır. Türk milleti 6 ay sonra sandık başına gidecek, geleceğini
oylayacaktır. Parti olarak önümüzdeki Mahalli İdareler Seçimlerini
çok önemsemediğimizi, çok ciddiye aldığımızı ve çok hayati
gördüğümüzü her fırsatta söyledik.Bu itibarla çalışmalarımızı
başından beri çok sıkı tuttuk. 24 Ocak 2013 tarihinde Söğüt’ten,
seçimlere henüz 431 gün varken yola çıkmış, durmayacağımızı,
yorulmayacağımızı, yılgınlığa düşmeyeceğimizi açık yüreklilikle
ilan etmiştik. Arkasından da Mahalli İdareler Seçimlerine katılacak
belde, ilçe, il ve büyükşehir belediye başkan adaylarımızın bir
kısmını belirli aralıklarla aziz milletimizle paylaşmıştık. Bugün
de bunlara yenilerini ekleyerek ve daha önceki adaylarımızı yeniden
ilan ederek yolumuza hızla devam edeceğiz” ifadesini kullandı.
"MHP İKTİDARA HAZIR"
Milliyetçi Hareket Partisi’nin yerel yönetimlerde iktidar olmaya
talip ve hazır olduğunu vurgulayan Bahçeli, Milliyetçi Hareket
Partisi’nin hedefleriyle, ilkeleriyle, üretken belediyecilik
vizyonuyla, yetişmiş kadrolarıyla ve tertemiz idealleriyle millete
hizmet etmeye kararlı olduğunu kaydederek şunları dedi:
“Biliniz ki, ülkemizin başka şansı, başka yolu, başka çaresi
kalmamıştır. Bizim haricimizdeki tüm alternatifler tükenmiştir.
Milletçe üzerimizdeki ölü toprağın kaldırılması, durgunluğun
aşılması, gerilemenin bitirilmesi şarttır ve tek umut da buradaki
muazzam inanmışlıktır.Şu kadarını söylemeliyim ki; Sizler sadece
bir partinin mensubu değilsiniz. Sizler yalnızca bir siyasetin
takipçileri değilsiniz. Bunların üstünde Türk milletinin kaynağı,
yüz akı, iftihar vesikası, milli kimliğinin muhafızlarısınız.
Vatanın ve milletin karşılık beklemeyen sevdalıları olarak her
döneme mührünüzü vurdunuz. Yeri geldi şehitleri kucakladınız, yeri
geldi zindanlara kafa tuttunuz, demir parmaklıkları taş medreseye
çevirdiniz. Yeri geldi Yusuf yüzlü, Yunus gönüllü oldunuz; yeri
geldi darağaçlarına, cunta yönetimlerine, karanlık devirlere,
yabancı projelere, düşman emellere ölüm pahasına meydan okudunuz.
Millet davasını hiç bırakmadan, Allah yolundan hiç sapmadan,
milliyetçiliğin tertemiz çizgisinden hiç ayrılmadan ülkülerinizi
Türk-İslam ruhuyla örtüştürdünüz. Yıllarca iftiraları, karalama
kampanyalarını, alçakça kurgulanmış ithamları, oyun içinde oyunları
karşıladınız, bunları paramparça ederek bugünlere geldiniz. Acıları
yenerek, zorlukları aşarak, çetin yolları geçerek davamızı
bayraklaştırdınız, ülkülerimizi yücelttiniz. Ve unutmayınız ki
sizler, Türk milletinin övünç madalyası, cesaret timsallerisiniz.
Mensubu olmaktan övündüğümüz büyük milletimiz sizlerden çok şey
bekliyor. Yürekten bağlandığımız aziz milletimiz sizlerden çok şey
umuyor. Tıpkı Orhun’dan seslenen Bilge Kağan gibi, tıpkı Söğüt’ten
Bismillah diyen Ertuğrul Gazi gibi, tıpkı Haçlıları şaşkına çeviren
Kılıçarslan gibi, tıpkı Bizans’ı deviren Fatih gibi, tıpkı düşmanı
İzmir’de süpüren Mustafa Kemal gibi, tıpkı tabutluklara dar gelen
Başbuğ Türkeş gibi, sizler de bir devri kapatmak için
heyecanlısınız, azimlisiniz, imanlı ve atılgansınız.
Hepinizle iftihar ediyorum. Zalimlerin önümüze çıkması nafiledir.
Hainlerin senaryoları boşunadır. Eşbaşkanların tezgâhları,
tezviratları, tertipleri işe yaramayacaktır. Allah’a şükürler olsun
ki; Milliyetçi-Ülkücü Hareket dağınıklığı giderecek milli güçtür.
Milliyetçi-Ülkücü Hareket toparlanmayı sağlayacak milli iradedir.
Milliyetçi-Ülkücü Hareket bölünmeyi engelleyecek milli kudrettir.
Bunun için Mahalli İdareler Seçimleri tarihi bir fırsat, tarihi bir
imkândır. Savsaklamaya, ağırdan almaya, ihmal ve atalete
tahammülümüz kalmamıştır.Artık söz Türkiye’mindir. "Artık Yeter”
demek, yanlışı, yozlaşmayı ve dağ gibi biriken yolsuzluğu durdurmak
milletimin yetkisindedir. Emin olunuz, şehitlerimiz bizimledir.
Velilerimiz, erenlerimiz, evliyalarımız, makamlarıyla maneviyatın
doruklarına çıkan hikmetli bütün büyüklerimiz bizimle iç içedir.
Gazilerimiz aramızdadır. Ülkülerimiz rehberimizdir. Allah
Resulü’nün himmet ve şefaati üzerimizdedir. Hasretimizin sadası,
Milletimizin duası, Allah’ın selamı, bereketi ve rahmeti hepinizin
üzerinize olsun. Türkiye ve Türk milleti için yürekleri çarpanlar,
muhabbet deryasında, dostluk ummanında, sadakat mihrabında saf saf
toplanan, öbek öbek buluşan aziz dava arkadaşlarım hoş geldiniz,
güzellikler getirdiniz.”
"İKİ YILLIK ZAMAN SARFINDA ÜÇ SİYASİ İMTİHANIN BİZİ BEKLİYOR"
Bahçeli, önlerindeki iki yıllık zaman sarfında üç siyasi imtihanın
kendilerini beklediğine dikkat çekerek şöyle konuştu:
“Birincisi hiç kuşkusuz 30 Mart 2014 tarihinde yapılacak olan
Mahalli İdareler Seçimleridir.İkincisi 28 Ağustos 2014 tarihinde
yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı Seçimidir. Ve üçüncü olarak da,
şayet zamanında yapılırsa 2015 yılının Haziran ayında gerçekleşecek
olan 25’nci Dönem Milletvekilliği Genel Seçimleri’dir. Bu üç
seçimin, özellikle gelecek yılki ilk durağın, bir siyasi partinin
tercih edilmesinden veya herhangi bir adayın seçilmesinden de öte
bir anlamı vardır.30 Mart 2014 günü; milletimizin bekası ve
egemenlik hakları oylanacaktır. Türkiye’mizin geçmiş ve geleceği
topluca değerlendirilecektir. Kardeşliğimiz hakkında hüküm
verilecektir. Kısaca Türk milleti kendi talihinin yönünü çizecek,
nerede durduğunu, nereye varmak istediğini belirleyecektir.Ya
zillete, rezalete ve melanete set çekilecek; ya da bölünme selinin
altında topyekûn kalınacaktır. Ya aldatma, riya ve namertlik
kaybedecek; ya da milli vicdan çökecektir. Ya AKP-PKK-BDP, İmralı
canisi ve BOP yerle yeksan olacak; ya da Türk milleti birbirine
düşecek, ağrılı ve kanlı bir bölünme akıntısına kapılacaktır.
Türkiye ya AKP ile eksik kalmış bir yıkımı tamamlayacaktır. Ya da
kendi geleceğini kendi azim ve kararı ile tayin edecek, ilk
sandıkta ihanetin belini kıracaktır.
AKP ile geçen yaklaşık 11 yıllık sürede; tahrip edilmemiş hiçbir
milli varlığımız, israf edilmemiş hiçbir değerimiz, mütecaviz
emellere kurban edilmemiş hiçbir kabulümüz kalmamıştır.
Dikkatlerinizi çekmek istiyorum ki, geleceği tasavvur edemeyen
siyasi iktidarlar, geçmişle rekabete kalkışacaklardır. AKP’de
yıllardır aynen bunu yapmıştır. Tarihten husumet çıkarmış,
milletimizi kamplaştırmıştır. Milli kimlikten ödü kopmuş, etnik ve
mezhep kışkırtıcılığına soyunmuştur. AKP zihniyeti; gün olmuş
başörtüsü hassasiyetinden geçinmiş, gün olmuş imam hatip
liselerinden nemalanmaya çalışmıştır. Gün olmuş mağdur edebiyatı
yapmış, gün olmuş değişik devirlerde insanlığa kök söktüren meşhur
zalimlere bile rahmet okutmuştur. Başbakan Erdoğan bir türlü
randıman vermemiş, tutarlı davranmamış, insaf, izan ve adalet
ölçülerine riayet etmemiştir. Duruma göre değişmiş, şartlara göre
kılık değiştirmiş, bir dediği diğerini tutmamış, çarkıfelek gibi
dönmüş ve hepsinden de önemlisi ruhunda yaşadığı gelgitlerle
huzurumuzu gölgelemiştir. Ülkemizin bugünkü tablosuna baktığınızda
şiddetin revaçta olduğunu açıkça göreceksiniz. Toplumsal uyum,
sosyal barış, iletişim, uzlaşma ve diyalog kopma noktasındadır.
Sanat sancılıdır, spor dağınıktır, sağlık iflastır, siyaset çatışma
içindedir. Sokaklar, haneler, stadyumlar, yollar, pazarlar,
çarşılar; kısaca hayatın her alanı şiddetin pençesindedir. Tırmanan
gerginliklerin etnik ve ideolojik bir içeriğe bürünmesi tam
anlamıyla çatışmaları kitselleştirecek, bu da felakete neden
olabilecektir. Suç teşekkülleri, çeteler, terörist unsurlar rahata
ve kolaya ulaşmıştır. Türkiye, çocukların, kızların, kadınların
sokak ortasında katledildiği bir ülke haline gelmiştir. Türkiye
arsa, tarla, arazi meselelerinden dolayı insanların birbirini
öldürdüğü bir ülkeye dönüşmüştür. Parçalanan aileler, boşanan
çiftler, hastalanan sosyal bünye, diken üstündeki ekonomik sistem
hepimize alarm vermektedir."
"TÜRKİYE İYİ YÖNETİLMİYOR"
Türkiye iyi yönetilmediğini ifade eden Devlet Bahçeli, insanlarımız
birbirine düşürüldüğünü, gençlerin hakarete uğradığını, eğitim ve
öğretim hayatının çürümek üzere olduğunu öne sürerek " Öç almak,
yok etmek, çatışmak, boğuşmak, çekişmek neredeyse salgın haline
gelmiş ve herkesi vurmuştur.Ne kadar ilkellik varsa iktidarın
kanatları altındadır.Ne kadar suç ve suçlu varsa iktidarın
güvencesi altındadır" diye konuştu.
Bahçeli şöyle devam etti:
"Bingöl M Tipi Cezaevi’nden 80 metrelik tünel kazarak kaçan,
arkasından elle konulmuş gibi bulunan PKK’lılar iktidarın
psikolojik operasyonun bir parçasıdır. Şu işe bakınız ki, silahlı
teröristler, şehir eşkıyaları her yerde devlete ve millete açık
açık kafa tutarken, tehdit ve tacizlerini sürdürürken kimseler
görmemiştir, ama ne hikmetse cezaevinden firar edenler birkaç gün
içinde kıskıvrak yakalanabilmişlerdir. Bu filmlerde bile olmayacak
düzemece bir hadisedir. Başbakan Erdoğan ve hükümeti Türk
milletinin aklıyla, zekasıyla alay mı etmektedir? İçinden
geçtiğimiz sürece baktığımızda şahit oluyoruz ki; Cinayet ve cinnet
her yerde kol gezmektedir.Türkiye bir çukurdadır. Türkiye bir
çıkmazdadır.İşkence, baskı, kaba kuvvet, AKP takviyeli palalılar
hak arayanların ensesindedir. Başbakan ise çapulcu avındadır.
Stadyumlarda sebep olduğu olaylara karışanların peşindedir. Gezi
Parkı üzerinde kurduğu derin komployu sürdürmenin ve seçimlere
kadar sıcağı sıcağına götürmenin arayışındadır. Türkiye’yi
kafasında bölen birisi Başbakan’dır. Sanal düşman icat ederek
muhalif duruşa sahip kim varsa savaş açan birisi Başbakan’dır.
Ayrımcılığı güçlendiren, fanatizmi besleyen, bizden-sizden çetelesi
tutan birisi ne yazık ki bu ülkede Başbakanlık makamındadır.
Sorarım sizlere, riyakarlığın bu kadar prim yaptığı başka bir dönem
olmuş mudur? Hainliğin bu kadar kutsandığı, vicdansızlığın bu kadar
öne geçtiği, milli ve manevi değerlere bu kadar sövüldüğü başka bir
dönem yaşanmış mıdır? Hakkın ve hukukun bu denli çiğnendiği başka
bir dönem görülmüş müdür? İnanınız saymakla bitiremeyiz, söylemekle
yetiremeyiz. Başbakan Erdoğan “hırs bir toplumu çürütür” derken
doğru bir yere temas etmiştir. Unutmasın ki, kontrolsüz bir hırs
kibir ve kendini beğenmişlikle birleşince aynı zamanda siyasetçiyi
de çürütecek ve çöküşe götürecektir. Kendisini bekleyen makus ve
malum son da budur ve elbette bu olacaktır."
(İHA)