BAHÇELİ ŞAMPİYON YERİNE, ŞAMPUAN DEDİ
Abone olDevlet Bahçeli, grup toplantısındaki konuşmasının sonunda Spor Toto Süper Lig’de şampiyonluğa ulaşan Galatasaray’ı tebrik ederken bir dil sü...
Devlet Bahçeli, grup toplantısındaki konuşmasının sonunda Spor
Toto Süper Lig’de şampiyonluğa ulaşan Galatasaray’ı tebrik ederken
bir dil sürçmesi yaşadı. Bahçeli, şampiyon yerine ’şampuan’
dedi.
Partisinin grup toplantısında konuşan MHP Genel Başkanı Devlet
Bahçeli, Türkiye’nin, yaklaşık 10.5 yıldır, karanlık bir dönemin ve
fetret devrini aratmayacak gelişmelerin tasallutu ve tahripkar
sonuçları altında kaldığını söyledi.
AK Parti’yle geçen bu sürede, milletin aleyhine, devletin zararına
olacak ne varsa harekete geçirildiğini öne süren Bahçeli, “Türkiye
korkularla, kuşkularla ve karmaşık ilişki ağlarıyla bezenmiş ağır
bir ortama mahkum edilmiş; güven, nezaket, iyi niyet, dayanışma,
kardeşlik ve yardımlaşma yıpranmış ve yere çakılmıştır” dedi.
AK Parti’yle birlikte milli ve manevi değerlerin anlamsızlığa ve
boşluğa bırakıldığını ifade eden Bahçeli, dört bir koldan yürütülen
istismar kampanyalarının, koordinasyon halinde sürdürülen
psikolojik harekatların, akıl almaz dedikodulara ve vicdanların
kabullenmediği şaibelere neden olduğunu vurguladı.
“HÜKÜMET İHANETİ MASUMLAŞTIRMAK AMACIYLA HER PİS TEZGAHTAN İSTİFADE
EDİYOR”
Hükümet ihaneti masumlaştırmak amacıyla her pis tezgahtan istifade
ettiğini ileri süren Bahçeli, “Başbakan Erdoğan, bölünmüş,
parçalanmış ve dağılmış bir Türkiye’ye ulaşmak için her yolu mubah
görmektedir. Bu nedenle kavramlar asıl anlamlarından soyutlanmakta,
manevi kıymetler gerçek manalarından koparılmaktadır. Başbakan ve
partisinin bölücülükle uzlaşma çabaları, teröristlerle barışma ve
kucaklaşma arayışları hiçbir şekilde izah edilemeyecek
anormalliklere meydan açmakta, ivme vermektedir. Bu uğurda
kullanılmadık, malzeme yapılmadık ve aşındırılmadık bir şey de
kalmamıştır. Ancak ve ancak bir münafığın, bir gıybet ehlisinin,
günahkar bir ruhun başvurabileceği tüm çirkinlikler pişkince
sergilenmekte, kaba şekilde sahnelenmektedir” diye konuştu.
“ANALAR AĞLAMASIN SÖZÜ HAİNLERİN GİZLENDİĞİ ADETA BİR SIĞINAK
OLARAK GÖRÜLDÜ”
Başbakan Erdoğan ve hükümetinin en sık müracaat ettiği konuların
başında anaların akan gözyaşları olduğunu ifade eden Bahçeli,
analar ağlamasın sözünün PKK’yla yapılan pazarlıkların adeta
paratoneri olduğunu, hainliklerin gizlendiği adeta bir sığınak
olarak görüldüğünü belirtti.
Bahçeli, “1 Ağustos 2009 tarihinde başlatılan ve sürekli isim
değiştirerek en sonunda milli birlik ve kardeşlik projesi olarak
kararlaştırılan PKK açılımının ilanından buyana, hükümetin başlıca
ezberi analarımızın gözyaşları olmuştur. Ne var ki, AKP açıldıkça,
yıkıma yol açacak açılımlarla Türk milletinin her tarafını açtıkça
analar ağlamış, gözyaşları sele dönüşmüştür. Başbakan Erdoğan’ın
PKK’yla kurduğu yakınlık, teröre karşı gösterdiği tolerans,
saldırıları artırarak analarımızın yavrularını toprağa gömmüş ve
şehitlerimizin yası son yurdumuzu baştanbaşa kaplamıştır. İmralı
canisine ilik nakli yapan, terör örgütüne heyecan veren Başbakan,
analarımızı perişan etmiş, ağıtlar yakmalarına yol açmıştır”
dedi.
“ANALARIMIZIN HIÇKIRIKLARINI BÖLÜCÜ ÇIKARLARINA YÖNLENDİRENLERE
YAZIKLAR OLSUN”
Başbakan Erdoğan ve hükümetinin annelerin gözyaşlarını istismar
etmelerinin tarifi ve tanımı olmayan bir çarpıklık olduğunu
vurgulayan Bahçeli, ana yüreğinin, ana kalbinin ve ana vicdanının
kanatılmaması, teröristlerle pazarlıklara yol yapılmaması bir şeref
ve ahlak meselesi olduğunu söyledi., Annelerin beklentilerini
bildiklerini, annelerin özlemlerinin farkında olduklarının altını
çizen Bahçeli, “Ve biz gencecik evlatlarını kaybeden tüm
annelerimizin acısını da paylaşıyoruz. Annelerimizin yaşlı gözleri,
üzgün yüzleri bölücülerin geçim kapısı değildir. Analar ağlamasın
sözünü PKK’yla yapılan müzakereleri masumlaştırmak için
saptıranlara sesleniyorum ki, sizlere yazıklar olsun. Analarımızın
gözyaşlarını teröristlerin ölüm saçan niyetleriyle eşitlemeye
kalkan pazarlıkçılara açıklıyorum ki, sizlere yazıklar olsun.
Analarımızın hıçkırıklarını, iç çekişlerini ve hüzünlü bakışlarını
bölücü örgütün çıkarlarına yönlendiren eşbaşkanlara, terör
düşkünlerine, yeni mandacılara, zalimlerin paryalarına haykırıyorum
ki, hepinize yazıklar olsun, Cenab-ı Allah sizleri bildiği gibi
yapsın” şeklinde konuştu.
“ŞEHİT ANALARI, TERÖRİSTLERİN KANLI ELLERİNİN YAKINLARIYLA AYNI
KATEGORİYE SOKULAMAYACAK”
Hiçbir şehit anasının, teröristlerin, kanlı ellerinin yakınlarıyla
aynı kategoriye sokulamayacağını, bir ve aynı görülemeyeceğini
sözlerine ekleyen Bahçeli, ”Aksini düşünenlere fırsat
tanımayacağız, Allah’ın izniyle ağızlarının payını da her ortamda
vereceğiz. İnanıyorum ki, analar ağlamasın temennisiyle kirli
niyetlerine mazeretler arayanlara en kalıcı ders ve istismarlarına
en etkili karşılık da bizzat annelerimiz tarafından
verilecektir.
İstanbul’daki 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü kutlamalarının sancılı
ve sarsıcı olaylara neden olmasının herkes için üzüntü verici
olduğunu belirten Bahçeli, Taksim inatlaşması yüzünden sokakların
savaş alanına döndüğünü, saldırı ve mütecaviz eğilimlerin tehlikeli
şekilde tırmandırıldığına dikkat çekti.
Bahçeli, hükümetin, muhtemel hadiselerin seyrini okuyamadığını
belirterek, “Hükümet tedbirleri alamamış, işçilere ve sendikalara
yalnızca ‘Taksim’e gelmeyin’ demekle iktifa etmiştir. Gerilimin
yönünü göremeyen veya görmek istemeyen hükümet, 1 Mayıs
kutlamalarına katılanlara orantısız güç kullanarak Türkiye’yi tıpkı
bir üçüncü dünya ülkesinin seviyesine indirmiştir. Hedef ayrımı
yapılmaksızın gerçekleştirilen kontrolsüz ve ölçüsüz müdahaleler 1
Mayıs’ı kana, gaza ve tazyikli suya bulamıştır. Bu ortamı fırsat
bilen marjinal ve aşırı uç örgüt militanları sahneye çıkmışlar, bir
kez daha şiddet ve saldırılardan nasıl geçindiklerini canice
göstermişlerdir” dedi.
Kalabalıkların arasına sızan bölücü ve yıkıcı unsurların,
sapanlarla, demir misketlerle, kaldırım taşlarıyla ve molotoflarla
zehir saçtıklarını belirten Bahçeli, şehir eşkıyalarının arabaları
yaktığını, camları kırdığını ve etrafa her türlü zararı verdiğini
kaydetti.
Yasadışı bir örgüt üyesi olarak gösterilen 17 yaşındaki bir kız
çocuğunun başına gaz bombası isabet ettiğini vurgulayan Bahçeli,
günlerdir bu kız çocuğunun elinde taşıdığı şişenin sirke mi,
molotof mu olduğunun yazıldığını, çizildiğini ve tartışmaların odak
noktasına yerleştirildiğine dikkat çekti.
“İSTANBUL’DAKİ MANZARALAR, TERÖRİSTLERİN DAĞDAN ŞEHRE İNDİĞİNİN EN
AÇIK KANITI OLARAK DEĞERLENDİRİLMELİDİR”
Diğer provokatörlerin, saldırganların ve azmettiricilerin üzerine
gidilmesi gerekirken, meselenin magazinleştirilmesinin, söz
düellolarına boğulmasının kabul edilemeyeceğini belirten Bahçeli,
konuşmasına şöyle devam etti:
“Bizim en çok dikkatimizi çeken husus ise, sözde çözüm ve barış
sözlerinin ulu orta seslendirildiği bir dönemde, huzurdan
bahsedildiği bir tarih aralığında, bu esef verici olayların zuhur
etmiş olmasıdır. Görülmektedir ki, sınır ötesine çıkma hazırlığı
yaptığı ileri sürülen teröristlerin uzantıları şehirleri mesken
tutmuşlar; resmen 1 Mayıs’ı kundaklamışlar ve terörize etmişlerdir.
İstanbul’daki manzaralar, teröristlerin dağdan şehre indiğinin en
açık kanıtı olarak değerlendirilmelidir. Süreç ihaneti bu canilere
fayda etmemiş, bayramlaşma ve helalleşme zırvaları da bir sonuç
doğurmamıştır. Bizim açımızdan önemli bir başka konu ise, işçi
sendikalarının göz göre göre yangına körükle gitmeleridir.
Bilindiği üzere, bu sendikalardan bazılarının genel başkanları
sözde Akil İnsanlar Heyeti içinde yer almıştır. Anlaşılan bunların
aklı kendilerine bile yetmemiş, çözüm ve barış şakşakçılığına
soyunmaları bir işe yaramamıştır. Hükümetle DİSK ve diğer bazı
sendikalar arasındaki itiş kalkış emeğin ve dayanışmanın gününü
sabote etmiş, sulandırmış ve ileri demokrasi iddialarının aslında
ilkel bir demokrasiden başka bir şey olmadığını ortaya koymuştur.
Taksim inatlaşması Türkiye’yi germiş, İstanbulluların huzurunu
kaçırmıştır. Temennim odur ki, 1 Mayıs günü, İstanbul’da şahit
olunan çirkin tablodan başta AK Parti hükümeti olmak üzere herkes
gereken dersleri çıkarmalıdır. Burada, bazı münferit aşırılıklar ve
sert tutumlar dışında, talimatları uygulayan emniyet güçlerimizi
topyekün suçlamak ve töhmet altında bırakmak da bize göre doğru bir
yaklaşım olmayacaktır.”
“TÜRK DEVLET GELENEĞİNDE TESADÜFLERE YER YOKTUR”
Bir devletin üç kurucu unsurunun olduğunun altını çizen Bahçeli,
bunların, ülke, millet ve egemenlikten oluştuğunu ifade etti. Bu üç
unsurun birbiriyle yakından ilgili ve ilişkili olup, birbirini
tamamladığını kaydetti.
Devletin oluşması, saygın bir yere ulaşması ve meşru bir mevkie
gelmesi bu üçlü yapının varlığıyla mümkün olduğunu vurgulayan
Bahçeli, “Adalet ise kurucu unsurlar arasındaki dengeyi ve
devamlılığı sağlayan en önemli bağlayıcı ve düzenleyici faktör
olarak varlığını göstermektedir. Aziz ecdadımızın kurduğu tüm
devletlerde bu esaslar hayati nitelik taşımıştır. Bunlardan
birisinden verilecek tavizin nerede duracağı, nereye kadar
uzanacağı ve hangi neticelere ortam açacağı az çok bellidir. Bu
yüzden Türk devlet sisteminde beka meselesi, bütünlük kaygısı her
zaman önemli, her zaman öncelikli ve her zaman ilk sıradadır. Türk
devlet geleneğinde tesadüflere yer yoktur” şeklinde konuştu.
“KAST ETTİĞİ SONU ‘T’ İLE BİTEN İRŞAD KELİMESİYSE DİYECEĞİMİZ BİR
ŞEY YOKTUR”
Akil İnsan Heyeti’ni eleştirmeye devam eden Bahçeli, 63’lükler
olarak adlandırdığı Akil İnsanlar Heyeti’nin Türkiye’nin her
köşesinde bölücülüğün propagandasını yapmakla suçladı.
“Başbakan Erdoğan’ın maşa olarak kullandığı ve vaatlerle
Anadolu’nun bereketli bağrına gönderdiği 63 aklını yemiş bir ayı
aşkındır faaliyet halindedir” diyen Bahçeli, “Başbakan şimdi de
bunları milli mücadele yıllarında teşekkül ettirilen ‘İrşad
Heyeti’ne benzetmiş ve akıllara durgunluk veren bir cahilliğin
içine batmıştır. Bir defa, bırakınız 63’lükleri İrşad Heyeti’yle
bir görmeyi, bu ikisi arasında benzerlikler ya da paralellikler
kurmak dahi kimsenin harcı değildir. Eğer kast ettiği sonu ‘t’ ile
biten irşad kelimesinin “çirkin ve suratsız” olan bir diğer anlamı
ise diyeceğimiz bir şey yoktur. Biliniz ki, 63’lükler PKK’nın
elinden tutmuş, bölücü hedeflerin mihmandarı olmuş ve bölünmeyi
vaaz etmiştir; İrşad Heyeti ise Türk milletinin birliğini ve
bağımsızlığını savunacak yüksek ahlakla gönüllere girmiş, saygıyı
hak etmiştir. 63’lükler, Öcalan canisine bebek katili denmesin
diyerek taraflarını belli etmiştir; İrşad Heyeti de Anadolu’daki
isyan ve işgal konusunda milletimizi aydınlatmış, milli mücadeleye
çağırmış ve milliyetçiliğin yanında durmuştur. Hele hele sormak
lazımdır ki, bu 63 kişi Başbakan’a göre kimleri irşad, yani doğru
yola getirmekle görevlendirilmiştir? Türk milleti yanlış yolda
mıdır ki birileri irşadla vazifelendirilmiştir? Türk milleti
terbiye edilmesi ve hizaya getirilmesi gereken kuru bir kalabalık
mıdır ki irşad edilmektedir? Aziz milletimiz bunları duymalıdır”
dedi.
“BUNLAR İRŞAD HEYETİYSE, MÜRŞİD KİMDİR, KİMLERDEN
OLUŞMAKTADIR?”
AK Partiye oy verenlerin Başbakan’ın gerçek yüzünü tanıması
gerektiğini belirten Bahçeli, Başbakan’a göre; “Akil İnsanlar
Heyeti irşad heyetiyse, mürşit kimdir, kimlerden oluşmaktadır?”
diye sordu.
Bahçeli, “Bu durum karşısında, Başbakan kendisini nerede
görmektedir? Bu zihniyet ilginç şekilde 63’lüklere tepki
gösterenlerin toplamda 4 bin 980 kişi olduğunu ifade etmiştir.
Sayın Başbakan; ya sen dört işlemi bilmiyorsun, yeniden abaküs
başına oturman lazımdır; ya da birileri seni ciddi şekilde
yanıltmaktadır. Doğrudur, merhum Mehmet Akif Ersoy’da İrşad
Heyeti’nin içinde bulunmuştur. Başbakan ve 63 akilli bilmiyorsa
hatırlatırım ki; Merhum vatan şairimiz Mehmet Akif Ersoy, 19 Kasım
1920 günü Kastamonu Nasrullah Camii’nde yaptığı heyecan düzeyi
yüksek konuşmasının bir bölümünde aynen şunları ifade etmiştir;
‘Milletler topla, tüfekle, zırhlı ordularla, tayyarelerle
yıkılmıyor ve yıkılmaz. Milletler ancak aralarındaki rabıtalar
çözülerek herkes kendi başının derdine, kendi havasına, kendi
menfaatini temin etmek sevdasına düştüğü zaman yıkılır.
Atalarımızın “Kale içinden alınır” sözü kadar büyük bir söz
söylenmemiştir, evet, dünyada bu kadar sağlam, bu kadar şaşmaz bir
düstur yoktur.’ Ülkemizin bugünkü hal ve gidişatına baktığımızda,
93 yıl önce dile gelen bu sözlerin ne kadar doğru ve isabetli
olduğu muhakkak ki anlaşılabilecektir. Bugün kalemiz içten tahrip
edilmektedir. Başbakan ve 63’lükler bu amaçla yekpare ve yekvücut
olmuş asil milletimizi yanlışa ortak etmek ve PKK’nın tezlerini
onaylatmak için her kılığa girmektedirler” diye konuştu.
“150’LİKLER OLARAK GEÇEN SABIKALI HAİNLERDEN BAŞKASI
OLMAYACAKTIR”
“Sayın Başbakan, 63’lükleri ille de benzeteceğin birileri varsa, o
da milli tarihimize 150’likler olarak geçen sabıkalı hainlerden
başkası olmayacaktır, olmamalıdır” diyen Bahçeli, Başbakan
Erdoğan’ın, Öcalan ve terör örgütüyle bir pazarlığa tutuştuğunu
ileri sürdü.
Çözüm sürecine verdikleri tepkilerin tutarlı, samimi ve milli
gerçeklere dayandığını belirten Bahçeli, etnik ve kültürel
farklılıkların anayasal zemin bulması halinde iki milletli, iki
devletli bir yeni yapının mukadder hale geleceğini, önlerindeki
yeni anayasa hazırlığının böylesi bir riski taşıdığını
kaydetti.
“PKK’LILARIN BEŞERLİ GRUPLARLA SINIR ÖTESİNE GİDİŞİNİ SEYRETMEK
SUÇTUR”
Anayasa’nın kırmızı çizgileri, kurulan ittifaklar tarafından
sorgulanacağını, aşındırılacağını ve bir noktadan sonra fırsat
bulunursa üzeri çizileceğini vurgulayan Bahçeli, konuşmasına şöyle
devam etti:
“Bilhassa yüksek yargı yöneticilerinden gelen eleştirisel ve son
derece düşündürücü çıkışlar bunun bir göstergesi olarak ele
alınmalıdır. PKK’nın elinde silahla anayasa dayatması ve AK
Parti’nin de buna meyyal ve müsait olması büyük sorunların önümüzde
durduğuna işarettir. Süreç, bir ayrışma ve ikiye bölünme ile bile
sınırlı kalamayacak, Türklük kendi vatanında etnik unsur seviyesine
indirgenecek, ilerleyen yıllarda yavaş yavaş silinip gidecektir.
Türkçe dışındaki dilleri kamusal alana taşıyacak gelişmeler hem
devlet yapısını, hem millet bütünlüğünü ortadan kaldırma tehlikesi
taşıdığından dikkatle izlenmeli ve milletimiz tüm olan bitenleri
bilmelidir. Sözde çözüm süreci, İmralı canisini yeniden örgüt
lideri haline getirerek diriltmiş, hükümetle muhatap hale
yükseltmiştir. Süreç bu şekilde ilerlerse, bin yılda yoğrulmuş
milli kimlik geri dönüş gösterecek, yaşanacak sosyolojik kırılmanın
telafisi asla mümkün olamayacaktır. Unutulmasın ki, süreç ihaneti
çerçevesinde atılan ve atılması planlanan bütün adımlar Anayasal
suç niteliği taşımaktadır. Hangi devlet kurum ve kurullarının
arkasına saklanılırsa saklanılsın hükümet iradesinin devleti
dönüştürmeye ve değiştirmeye yetkisi bulunmamaktadır. Böylesi bir
hak Türk milleti tarafından kimseye verilmemiştir ve
verilemeyecektir. Bu yüzden, PKK’lıların beşerli gruplarla sınır
ötesine gidişini seyretmek, termal kameralarda maç izler gibi
tepkisiz takip etmek suçtur ve uyarmak isterim ki, bu sorumluluktan
başta hükümet olmak üzere hiç kimse muaf olamayacaktır. Bir kez
daha sormak isterim ki, yarın başlayacağı iddia edilen PKK’lı
teröristlerin sınır ötesine çekilme işlemine, yürürlükteki hukuk
kaidelerinin neresinde cevaz vardır? Bile bile, göre göre terör
örgütü mensuplarının çıkıp gitmesine sırt dönmek, sınırlarımızda
cirit atan suçlulara mealen güle güle gidin demek hangi kurumun,
hangi faninin altında kalkabileceği bir teslimiyet ve kendini
bilmezliktir? Ve bu gelişmelerin hiçbir noktasında Milliyetçi
Hareket yer almayacak, destek olmayacak ve hepsinden önemlisi de
asla sessiz kalmayacaktır. Başbakan Erdoğan ve hükümeti gün gelecek
sözde çözüm ve barış sürecinden zorlama ve karşı çıkışlarla çark
edecek, ama yaptıklarının vebalinden de kurtulamayacaklardır.
Milliyetçilik yükselmektedir. Milliyetçi Hareket Partisi’ne
teveccüh hızla büyümektedir. Türk milleti bu defa MHP’de karar
kılacağının işaretini vermektedir. Süreç anketleri, AK Parti’yi
şişiren uydurma kamuoyu araştırmaları asılsızdır ve gerçek anket
meydanlardadır, milletimizin bize gösterdiği yoğun ilgi ve sevgi
gösterisindedir. Hiç kimse İmralı canisinin affını
göremeyecektir.”
“BİR BEŞİKTAŞLI OLARAK GALATASARAY’I KUTLUYORUM”
MHP Genel Başkanı Bahçeli, konuşmasının sonunda Spor Toto Süper
Lig’in bitimine iki hafta kala şampiyonluğa ulaşan Galatasaray’ı da
tebrik etti. Bahçeli, “Değerli futbolcularını, teknik heyetini ve
yöneticilerini kutluyor. Bir Beşiktaşlı olarak samimiyetimle tebrik
ediyorum” dedi. Galatasaray’ı kutlarken dili sürçen ve şampiyon
yerine ’şampuan’ diyen Bahçeli, salonda gülüşmelere neden oldu.
(İHA)