Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, MHP Genel Başkanı Devlet
Bahçeli’nin Çayyolu’ndaki konutunda 47 dakikalık bir görüşme
gerçekleşti. Yerel seçim sonrası ilk kez yüz yüze görüşen iki
lider, başta yeni anayasa çalışmaları olmak üzere gündemdeki
konuları ele aldı.
İki liderin arasında sorun olduğu siyaset kulislerinde
konuşulurken,
Bilge Lider Devlet Bahçeli Meclis Grup Toplantısında;
“Hiç kimse çalı dibi yoklamasın, deve izi saymasın, niyet
okuyuculuğuna teşebbüs etmesin, Hazine ve Maliye Bakanımızın da her
zaman arkasındayız” dedi.
Bahçeli;
“Çok sevdiğim ve saygı duyduğum bir ses ve söz ustası
olan Sayın Ferdi Tayfur’un şarkısının arka fonda çaldığı ve benim
de yürüyüş yaptığım videonun yayımlanmasından hemen sonra; zoraki
anlamlar çıkaranlar, çarpık değerlendirme yapanlar, polemik
üretenler şimdi kulağınızı açıp beni dinleyin.
Adını bile hatırlamadığım bir küsurat partisinin sözde
başkanı Kobanili Ahmet, sen de özellikle dersini
almalısın.
Bir şeyi söylemek istersem muhatabına doğrudan
söylerim.
Sayın Ferdi Tayfur’un seslendirdiği gibi, hainsin
diyorsam, söyleten sensin, işte bu mesaj Türkiye’nin ayağını
kaydırmaya yeltenen kim varsa direk onlaradır.
“Cumhur İttifakı’nda ipler koptu mu?”
“Devlet Bahçeli’den Mehmet Şimşek’e sert
çıkış:”
“Bahçeli, Erdoğan’a savaş açtı.”
“MHP, AK Parti’ye atanmış kayyumdur.”
Cumhur İttifakı’nın tasfiyesine ve sonlanmasına ümit
bağlayanlar size kötü bir haberim var; Cumhur İttifakı sonuna kadar
vardır, var olacaktır ve ayakta kalacaktır.
Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur
İttifakı toplumsal siyasetin merkezidir” diyerek siyasi
magazine son noktayı koydu Bilge Lider Bahçeli.
REZİLLİĞİN DE SINIRI OLMALI
Beş yaşında bir kız çocuğu; belediyenin açtığı ve etrafında
koruyucu hiçbir tedbir almadığı su dolu çukura düşüyor.
Çırpınarak, boğularak can veriyor.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi duyarsız kalıyor, laf cambazlığı
yapıyor.
Ayıptır, günahtır, yazıktır!
Vicdansızlıktır…
İfadelerden sanırsınız ki Eda Nur boğularak değil de mangala
düşüp yanarak ölmüş.
Utanın azıcık.
Eda Nur yanarak değil, boğularak öldü. İstanbul Büyükşehir
Belediyesi’nin ihmali sonucu öldü. Ekrem İmamoğlu taziye mesajı
yayınlayıp, ailenin acısını paylaşmak, yanlarında olmak yerine
aileyi suçladı.
Yazık! Sadece Yazık!
Diyelim ki ailenin ihmali var. Ailenin ihmalinin olması
belediyeninde tedbirsiz davranmasını mı gerektiriyor?
Tedbir alınmış olsaydı, etrafı çevrilseydi bu facia olur
muydu?
O melek yavrumuz boğularak ölür müydü?
Daha kötüsü tarafgir CHP’nin kalemleri ve medyası
görmedim-duymadım kafasında. Oysaki hata CHP'li ya da AK Partili
belediyede olabilir. Önemli olan ihmali olanların gerekli cezayı
alması. Burada siyasi bağajla değil, vicdani bakışla olaya bakmak
gerekir.
Laf cambazlığı yaparak,
Aileyi suçlayarak,
Trafğir medyanın konuyu yabancı durmasını sağlayarak,
Bu olayı kapatmak vicdansızlık olur.
Toplum vicdanından kaçamazsınız. Bu ağır hesap yolunuza
çıkar.
Eda Nur’un “ahı” tutar!
Allah (cc) korusun sizin evladınızın başına gelse bu kadar
kayıtsız ve vurdum duymaz olur muydunuz?
Vicdanlı olmak lazım!