Bahçeli devlet sırrını açıklıyor
Abone olBahçeli yine çok sert. Erdoğan'ı ihanete ortak aramakla suçlayan Bahçeli 'şimdiden ilan ediyorum' dedi ve ekledi.
"AKP'nin Meclis'in kapalı oturum yapmasındaki ısrarını
sürdürmesi halinde, oturum sonrası ne cereyan ettiğini Türk
milletine bizzat açıklayacağımızı şimdiden ilan
ediyorum"
Bu sözler MHP lideri Devlet Bahçeli'nin. İktidarın kapalı oturum ısrarından vazgeçmesini isteyen Bahçeli, Erdoğan'ı İmralı ve Kandil ile dolaylı temasa geçmekle itham etti.
10 YIL KONUŞMAK YASAK
Kapalı oturumdaki konuşmalar bilindiği gibi 10 yıl devlet sırrı olarak saklanıyor ve milletvekillerinin bu konuyu konuşması yasak.
YIKIM PROJESİNİN TAŞERONU
MHP Genel Başkanı Bahçeli, yaptığı yazılı açıklamada şunları
kaydetti:
''Başbakan Erdoğan'ın büyük bir heyecanla sahip çıktığı Kürt
açılımı konusundaki dünkü sözleri suçluların telaşını yansıtan
inkar, yalan ve hezeyanlardır. AKP Genel Başkanı Türkiye'nin milli
kimliğinden rahatsızlık duyan, Türk milletini etnik temelde
ayrıştırma hastalığı ile malul olan ve Türkiye'yi bölmek için model
arayışını gören ilk Başbakan olarak tarihe geçmiştir. Kürt açılımı
adı altında Türkiye'nin milli birliğine ve varlığına kastetmeyi
amaçlayan yıkım projesinin taşeronu olan Başbakan Anayasa suçu
işlemeye teşebbüs halindedir.
İHANETE ORTAKLIK ARAYIŞI
AKP 2002 yılında iktidara geldiği dönemde terörün neredeyse sıfıra
indiği bir Türkiye devralmıştır. Aradan geçen yedi yılda terör
karşısında acz ve teslimiyet içine girmiş, terörle mücadeleyi
bilinçli olarak zaafa uğratmış ve bölücülerin ümit ve cesaret
kaynağı olmuştur. Kanlı terör örgütüne ve maşalarına silah zoru ile
bölücü emellerine siyasi yollardan ulaşma ümidi aşılamıştır.
Bölücülere bu cesareti veren Başbakan için şimdi tahsilat dönemine
girilmiştir. Kapı kapı gezerek tanıtımını yapmaya çalıştığı yıkım
projesinin amacı budur. Başbakan'ın ortak akıl arayışı adı altında
yapmaya çalıştığı ihanete ortaklık arayışıdır.
Bu yıkım projesini 'demokratik açılım', 'kardeşlik', 'milli birlik
ve bütünlük projesi' gibi ambalajlarla pazarlamaya çalışması gerçek
niyetlerini beyhude gizleme çabasıdır. Kan akması son bulsun, şehit
anneleri ağlamasın diyerek bu yıkım projesine toplumsal destek
araması ve şehit ailelerini buna alet etme hayasızlığını
göstermesi, aziz şehitlerimizi sinsi amaçları için asıl istismar
edenin kendi olduğunu ortaya koymaktadır. Buna karşı çıkanları
terörle beslenenler olarak karalamaya çalışan Başbakan ve
arkadaşları için bölücülük yeni siyasi istismar zemini ve rant
kapısı haline gelmiştir.
Siyasi dürüstlük ve siyasi ahlak konusunda bir türlü aşamadığı
kronik sorunları olduğu anlaşılan Başbakan'a cesareti varsa şu
soruların cevabını Türk milletine vermeye çağırıyorum:
-Kan akmasını Türkiye'de etnik ayrışma, çatışma ve bölünme süreci
başlatarak mı durduracaksınız?
-Şehit annelerinin gözyaşlarını terör örgütüne teslim olarak,
onlarla müzakere ederek mi dindireceksiniz?
-Türkiye'nin milli birliğini, bölücü terörün ayrılıkçı emellerinin
taşeronluğunu yaparak, bu talepleri siyaset sahnesine taşıyarak mı
sağlayacaksınız?''
''ŞİMDİDEN İLAN EDİYORUM''
Açıklamasında, TBMM'de kapalı oturum yapılması konusundaki
tartışmalara da değinen Bahçeli, şunları kaydetti:
''Kapalı kapılar arkasında İmralı ve Kandil'deki çetelerle dolaylı
temas kanalları kuranların kendilerini temize çıkarmak için
sloganlar arkasında sahte hamaset yapmalarının gerçek niyet ve
hüviyetlerini saklayamayacaktır.
Gerçekleri Türk milletinden gizlemek için Türkiye Büyük Millet
Meclisi'nin bu konuyu gizli oturumda ele almasını isteyenlerin
neden utandıklarını Türk milleti çok iyi değerlendirecektir.
AKP'nin Meclis'in kapalı oturum yapmasındaki ısrarını sürdürmesi
halinde, oturum sonrası ne cereyan ettiğini Türk milletine bizzat
açıklayacağımızı şimdiden ilan ediyorum.
TBMM İç Tüzüğü'nde bu konuda yer alan hükümlere rağmen Türkiye'nin
bölünmesi projesine ilişkin tartışmaların devlet sırrı olarak
görülmesi mümkün değildir. Başbakan Erdoğan'ın sıkışınca terör
bitmeden operasyonların durmayacağını söyleyerek millet nezdinde
aklanmaya çalışması da inandırıcı değildir. Ateş açılmadıkça
operasyon yapılmasına gerek kalmayacağı yolunda geçmişte
söyledikleri ve bu suretle terör örgütüne örtülü moratoryum
önerdiği hafızalardan silinmemiştir.
Güvenlik güçlerinin askeri operasyonları durdurma çağrılarının
PKK'nın siyasi temsilcilerinin yanı sıra bizzat AKP içindeki bazı
milletvekillerinden de geldiği bir gerçektir. Kendisine tavsiyemiz
bu sözlerini hatırlaması ve Türk Silahlı Kuvvetleri ile
teröristleri aynı kefeye koyarak ateşkes çağrıları yapan yakın
çalışma arkadaşlarına karşı neden hiç tepki göstermediğini Türk
milletine anlatmasıdır.
Türkiye'nin milli birliği ve varlığının tehlikeye düşmesi halinde,
bu hain emellere geçit vermemek için Milliyetçi Hareket'in nerede
olacağı bellidir. Bunun için Türkiye'yi ateşe atanların izni ve
icazeti aranmayacaktır. Başbakan Erdoğan kendisini aşan konularda
konuşmayı bırakmalı ve hiç temenni etmemize rağmen böyle bir tarihi
kader anı geldiğinde kendisi ve yakınlarının nereye kaçacaklarını
ve kimlere sığınacaklarını düşünmelidir.
Türkiye'nin milli birliğini ve kardeşliğini korumayı, ülkesi ve
milletiyle bölünmez bütünlüğünü savunmayı statükoculuk olarak gören
Başbakan'la bizim konuşacağımız hiçbir şey yoktur. Gerçek anlamda
vatan ve millet sevgisine siparişle sahip olunamamaktadır.
Siparişle milliyetçilik de mümkün değildir. Ancak, siparişle
ülkesini ve milletini bölmek için yola çıkan bedbahtlara her
dönemde rastlanabilmektedir.''