Bahçeli Cumhurbaşkanı Gül'ü şaşırttı!
Abone olCumhurbaşkanı Abdullah Gül; Diyarbakır gezisini sert dille eleştiren MHP Lideri'nin tavrına şaşırdığını söyledi.
MHP lideri Devlet Bahçeli'nin partisinin dünkü grup
toplantısında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ü bu ziyaretle etnik
bölücülere cesaret ve meşruiyet kazandırmakla suçlamasına Gül'den
yanıt gecikmedi.
Milliyet Ankara Temsilcisi Fikret Bila, Gül'e yöneltilen suçlamalar sonrası Köşk'ü aradı. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Ahmet Sever, Gül’ün görüşlerini Bila'nın köşesinden şöyle aktardı:
“Şaşırdım ve üzüldüm”
“Sayın Cumhurbaşkanı, Sayın Bahçeli’nin üslubuna ve sözlerine çok
şaşırdı ve üzüldü. Sayın Cumhurbaşkanı siyasette üsluba başından
beri büyük önem vermiş ve bu yolda da tüm siyasetçilere defalarca
çağrıda bulunmuştur. Bu bağlamda Sayın Cumhurbaşkanı, Sayın
Bahçeli’nin devletin ve milletin birliğini temsil eden ve devletin
başı olan Cumhurbaşkanı’na karşı kullandığı söylemde ve dilde daha
dikkatli ve özenli olması gerektiğini düşünüyor.”
Devletin bekası için
“Sayın Cumhurbaşkanı, Türkiye’nin bekasını ve bölünmez bütünlüğünü
güçlendirmek için gayret gösterirken ve bu çabalar toplumun geniş
kesimlerinde takdir ve destek görürken, bu tarz yaklaşımın ve
söylemlerin Türkiye’nin birlik ve bütünlüğüne ne derece katkı
sağlayacağının takdirinin kamuoyuna bırakılması gerektiğine
inanıyor.”
Vatandaşla samimi kucaklaşma
“Sayın Cumhurbaşkanı, bir hafta önce Türkiye’de esen karamsar hava
içinde Diyarbakır’a gidip, şehrin sokaklarında ve caddelerinde
vatandaşları en samimi şekilde kucaklayıp, devlete ve millete
bağlılığı pekiştirirken bir siyasi parti genel başkanının bunu
görmemesinden üzüntü duydu.”
Türkçe vurgusu
“Ayrıca Sayın Cumhurbaşkanı, tartışmalara konu olan belediyeyi
ziyaretinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ve kurumlarının resmi
dilinin Türkçe olduğunu açıkça ifade etmesine karşın aynı siyasi
parti genel başkanının bunu dikkate almayarak tartışmaları farklı
mecralara çekmesini de yadırgadı.”
Kültürel ve sosyolojik gerçek
“Diğer yandan Sayın Cumhurbaşkanı, bölgede vatandaşın konuştuğu
dilin Türkiye’nin kültürel ve sosyolojik bir gerçeği olduğu ve
bunun ifade edilmesinden daha doğal bir şey olmayacağı kanaatini
taşıyor."