Bahçeli belgeye vahim dedi
Abone olDevlet Bahçeli 'darbe belgesi'ne kuşkuyla yaklaştı. Doğrudur da demedi, yanlıştır da... Ancak iki durumu da vahim diye nitelendirdi.
İNTERNETHABER
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli grup toplantısındaki konuşmasında Erdoğan'a çatarak başladı. Başbakanın gerilimimin derdinden olmadığını söyledi ve "Başbakan dikkatleri başka yöne çekerek sinsi niyetlerini örtme telaşı içindedir" diye konuştu.
Erdoğan'ın kendilerine de iftira attığı imasında bulunan Bahçeli "Bizim de ortağı olduğumuz 57. Hükümet döneminde İsrail ile gizli anlaşmalar yapıldığı söyledi. Açıklasın ya da müfteri başbakan olacak" dedi.
Son olarak da gündemdeki en önemli konuya değindi.
Bahçeli şunları söyledi: "O belge doğruysa da yanlışsa
da vahim. MHP olarak, TSK’ya yönelik bu saldırılara ısrarla
karşı çıkacak ve milli kuruma ve mensuplarına sahip çıkmaya devam
edeceğiz."
İşte Bahçeli'nin konuşması:
YÜZÜNÜZ HEP KARA KALACAK
"RTÜK Başkanı’nın görevinden ayrılmasını sağlamalıdır. RTÜK
Başkanı’nın istifa etmemekteki cesaretini Başbakan’dan aldığı
anlaşılmaktadır. Erdoğan partimize "Ak Parti deyin" diyor. AKP
de desek Ak Parti de desek yüzünüz hep kara kalacaktır, böyle
de anılacaktır
SİNSİ NİYETLERİNİ ÖRTME TELAŞINDA
Başbakan
Erdoğan'ın siyasi gerilimi sürekli tırmandırması dertli olmasında
değil kavgayı siyasi varoluş olarak görmesinden kaynaklanıyor.
Edep-adap, mertlik-namertlik tartışmaları konusunda Başbakan’ın
sergilediği ilkesiz tutum, kendisinin ruh halinin yeni tezahürleri
olarak görülmelidir. Başbakan dikkatleri başka yöne çekerek
sinsi niyetlerini örtme telaşı içindedir.
AÇIKLAMAZSA MÜFTERİ BAŞBAKAN
OLACAK
AÇIKLAMAZSA MÜFTERİ BAŞBAKAN OLACAK
Başbakan 57. Hükümet döneminde İsrail ile gizli
anlaşmalar yapıldığı yalanına sığındı. Buradan bizim de ortağı
olduğumuz 57. Hükümeti'nin İsrail'le gizli anlaşma yapmadığını
belirtiyor ve kendisini namus ve ahlaka davet ediyorum.
Başbakan Erdoğan, siyasi ahlak, onur ve haysiyetten nasibini
aldıysa bu iddiasını ispatlamak zorundadır... Aksi halde
yalandan medet uman müfteri Başbakan sıfatını hak ettiğini
gösterecektir. Karar ve tercih Başbakan’ındır. Bunu
yapmazsa 'adımız da alnımız da aktır" söyleminin içi boş olduğu
anlaşılacaktır.
DOLMABAHÇE GÖRÜŞMESİNİN İÇERİĞİ AÇIKLANMALIDIR
Başbakan Erdoğan ile dönemin Genelkurmay başkanı arasındaki
Dolmabahçe görüşmeleri başbakanın açıklamalarıyla esrarengiz hale
gelmiştir. Dolmabahçe'de iki yetkili kendi aralarında devlet
işleriyle ilgili mahrem bir konuşma yapmışsa bunun devlet sırrı
olarak açıklanmaması doğaldır. Ancak başbakanın genelkurmay
başkanı isterse açıklayabileceğini söylemesi konunun devlet sırrı
olmadığını gösteriyor. Görüşmenin içeriğinin açıklanmaması
spekülasyonları daha da artıracaktır. Bu bakımdan konunun çok ciddi
bir demokrasi sorununa dönüşmesini önlemek ve iki tarafı şaibe
altında kalmaktan kurtarmak için sır perdesi kalkmalıdır.
O BELGE DOĞRUYSA DA YALANSA DA VAHİM
[PAGE]
O BELGE DOĞRUYSA DA YANLIŞSA DA VAHİM
Demokrasi dışı müdahale heveslerinin bitmediğini görüyoruz. 2
yıldır yürütülen bir soruşturma kapsamında gözaltına alınan şahsın
bürosunda ele geçirildiği iddia edilen bir belge gazetede
yayınlanmıştır. Siyasete, emniyete, adalete olan güvenin azaltılmak
istendiğini görüyoruz. Her söylentiye, hatta belge adındaki
kağıtlara ihtiyatla bakmak en makul yol olmalıdır.
Bu belgede hükümete yönelik demokrasi dışı mücadele arayışı
açıkça görülmektedir. İddialar TSK’yı zan ve töhmet altında
bırakacak kadar ağır ve ciddidir.
Bu yüzden genelkurmanın soruşturmayı bir an önce tamamlaması ve
kamuoyuyla paylaşması gerekir. Konu askeri yargının çözemeyeceği
boyutlara ulaşmışsa sivil yargının el atması lazımdır.
Genelkurmay başkanı tarafından irtica ile mücadele başlığındaki bu belge doğru çıkarsa hukuk dışı çalışmalar var demektir. İddialar genelkurmayı zan ve töhmet altında bırakacak kadar ağırdır. Ancak haberin yanlış çıkması da vahim sonuçlar doğurur. Bu durumda TSK'yı hedef alan bu mihrakların kim olduğu, neyi amaçladığı, nasıl sızdığı gibi konuların ayrıntılarıyla bulunması lazımdır.
Soruşturmanın sonuçlarını beklemekten başka bu aşamada yapacak başka bir şey yoktur. MHP, gerekçesi ve niyeti ne olursa olsun demokrasinin sekteye uğramasına asla izin vermeyecektir. TSK’ya yönelik bu saldırılara ısrarla karşı çıkacak ve milli kuruma ve mensuplarına sahip çıkmaya devam edeceğiz.