MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, siyasete ve sürece
hâkim, gerektiğinde risk alan, siyasi analizi güçlü ve siyasi
jargonunu belirli aralıklarla formatlayan güçlü bir lider.
Bazen net bazen de örtülü mesajlar veren, ağzından çıkacak
cümleyi hak edene söyleyen, bazen de sadece derin bir sessizlikle
tartışan bir siyasetçidir.
Kürsüde sert ve hiddetli bir hitap dili kullanırken, ikili
ilişkilerinde oldukça nazik bir insandır.
Bugüne kadar ki yapmış olduğu tüm paylaşımlarda zamanlamayı son
derece önemseyen Bilge Lider Bahçeli'nin dünkü paylaşımı, genel
standartların dışında idi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın resmi
ziyaret için İspanya'ya gittiği sırada, siyasi dengelere dokunan,
duygusallık ve tepkisellikle yoğrulmuş paylaşım ve bu paylaşımda
yazılı bir yol tercih edilmiş olması alışılmışın dışındadır.
1.5 sayfalık metinde üç ana konu var.
31 Mart Yerel Seçimleri sonucunda gelişen siyasette
normalleşme süreci ve bu sürece yüklediği anlam.
Ülkü Ocakları eski Genel Başkanı Sinan
Ateş suikastı etrafında gelişen hadiseler ve MHP ile bağ
kurulma iddiaları.
Ülkedeki ve bölgemizdeki kaotik gelişmeler karşısında
Cumhur İttifakı'nın geleceğini tanımlayan ifadeler.
Cumhur İttifakı'nın, 15 Temmuz hain darbe girişimi sonrasında,
ülkenin bekası bağlamında atılan temeller hatırlanacak olursa; bu
açıklama ile bu ittifak en zor sınavıyla karşı karşıya
bırakılmıştır. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Devlet Bahçeli arasındaki
saygı ve güven ilişkisine dayanan bu ittifakta küçük artçıl
dalgalanmalar görünmektedir.
Böyle bir süreçte haklı ya da haksızı aramak çözüm olmayabilir.
MHP'ni uzuncadır aşındıran bazı olaylar siyasette meselenin
ötesindedir. Sinan Ateş cinayetinin, Ülkü Ocakları eliyle
planlandığı ifadeleri artık bir savunma hamlesine dönüştürülmek
istenmektedir.
Mahkeme başladığında kamuoyunu şaşırtacak bilgi ve belgelerin
MHP eliyle gün yüzüne çıkarılması söz konusu olacaktır. Aksi bir
durumda ikna edici olunamayacak sorun katlanarak artacaktır.
MHP’nin Cumhur İttifakı'na bağlılık sözü çok kıymetli onda şüphe
yok.
Peki ya yeterli mi?
İttifak çerçevesinin yeniden planlanması söz konusu olabilir
mi?
Merhamet Etmek Yaşatılana İhanettir.
15 Temmuz darbe girişiminin faillerine farklı farklı kesimlerden
affedilsinler, hesaplaşma bitsin diye yazanlar FETÖ’cülerin
talepleri bu yöndeymiş gibi yazıp çizenleri ayırmak ayrıştırmak
gerekir.
FETÖ terör örgütünün ülkeyi götürmek istediği nokta ortadayken,
hainlere merhamet etmek şehitlerimize ve vatana ihanettir.
FETÖ’cülerin suçlarını itirafı,
Halen devam eden ihanetlerinden vazgeçmeleri,
Hukukun verdiği cezayı çekip, herkes gibi toplum içine
karışmaları ile mümkündür.
Masum olarak görülen müritlerden ve tabandan kaç kişi FETÖ terör
örgütü içinde olduğu için pişman mı? Cevap; bir elin parmaklarını
geçmez.
Ebuseleme Gülen’in, FETÖ elebaşının 15 Temmuz darbe girişiminden
2,5 ay önce “Arkadaşlar bir şey düşünmüş. Türkiye’deki bütün
kurumlar el değiştirecek. Siz de çok önemli kurumlara geleceksiniz.
Sakın bu olduğunda, bunu yapanların bizim arkadaşlar olduğunu belli
etmeyin.
Bulunduğunuz konumlarda mütevazı olun, renk
vermeyin” demesi,
Ebuseleme Gülen, “Biliyorsunuz işte, her gün, her gün bir masum
içeri alınıyor; bütün Türk halkı da biliyor. O komşularının
tertemiz insanlar olduğunu, sırf bir sohbete, çay içmeye gitti diye
ya da bir bankaya para yatırdı diye insanlar yıllardır hapiste. Bu
nasıl bir vicdan?” demesi.
Ebuseleme Gülen’in sözleri üzerinden fantezi geliştirenler
“FETÖ’cülerle barış” sloganları atmaya başladı.
15 Temmuz’dan bir iki yıl sonra bu tür fikirler çok olmuştu.
Bank Asya’ya para yatırmanın,
ByLock kullanmanın,
FETÖ sendikasına üye olmanın,
FETÖ okullarında okumanın,
Ankesörlü hat kullanmanın hatta örgüt sohbetlerine katılmanın
suç olmayacağını söyleyecek,
OHAL kapsamında çıkartılan KHK’lar için masum ve mağdur
oldukları o nedenle göreve iade edilmesini istemeleri bir anlamda
FETÖ’nün yeniden devlette yapılanmasını istemekle aynıdır.
Sosyal medyada, televizyonlarda, gazetelerde FETÖ ile mağduriyet
ve barış kelimesini yan yana getiriyor.
TBMM’yi F16’larla bombalanmasını,
Özel Harekât polislerimizin DNA testi yapacak vücut parçası
kalmayacak şekilde yakıcı biçimde bombalandığını ve tabutlarının
ağırlık olsun diye toprak konularak defin işlemi yapıldığını
unuttunuz mu?
15 Temmuz gecesi kadın, çocuk, yaşlı, genç, sivilin
katledilmesini ve 2 bin 500 yaralıyı da mı unuttunuz mu?
Unutmayın ki bu ülke birdir, tekdir.