Bahçeli 2013’ü değerlendirdi
Abone olMHP Genel Başkanı Bahçeli, çok zor, çok çetin şartlarda geçen bir yılın bitimine sayılı günler kala bir araya geldiklerini belirterek, "yol...
MHP Genel Başkanı Bahçeli, çok zor, çok çetin şartlarda geçen bir yılın bitimine sayılı günler kala bir araya geldiklerini belirterek, "yolsuzluk ve rüşvet" iddialarıyla ilgili soruşturma üzerinden hükümete yüklendi.
Bahçeli, partisinin Merkez Yönetim Kurulu toplantısı öncesi açıklamalarda bulundu. Bahçeli, "İlki 29 Eylül 2013 Ankara, ikincisi 2 Kasım 2013 Kayseri ve üçüncüsü de 8 Kasım 2013 İstanbul’da olmak üzere üç ayrı etap halinde değerli adaylarımızı milletimizin bilgisine sunduk. Bizim için aday veya aday adayı olmuş her dava arkadaşımız eşit değerde ve saygın bir konumdadır. Parti olarak adaylarımızı belirlerken kuyumcu titizliğiyle davrandık. Amacımız elbette her seçim bölgesinde en iyi sonucu almak, siyasi rakiplerimizi geride bırakmak ve demokratik yarışta öne geçmektir” ifadesini kullandı. İlkelerden hiç taviz vermeden, hedeflerden en ufak bir sapma göstermeden tutarlılık ve özgüven içinde siyasi çalışmaları sürdüklerini söyleyen Bahçeli şunları dedi:
“Hepsinden önemlisi başarıya inandık, ülkemizi karanlıktan, karmaşadan, kutuplaşmadan ve kâbustan çıkarmak için MHP’den başka alternatif olmadığını kararlı bir iradeyle açıkladık. Temel desturumuz, değişmez prensibimiz hiç şüphesiz “önce ülkem ve milletim, sonra partim ve ben” şeklinde tezahür etmiş ve bundan sonra da böyle devam edecektir. Biz bu anlayış, bu kabul, 45 yıllık köklü ve sağlam tecrübeyle 30 Mart 2014 seçimlerine hazırlanıyoruz.Adaylarımızı buna uygun seçiyor, bu ilkesel bütünlüğe müzahir olacak şekilde belirliyoruz.Kimseyi kırmadan, incitmeden, darıltmadan, gücendirmeden ve gönül koyulmasını aza indirerek en iyi neticeyi alacak arkadaşlarımızla yola çıktık, çıkıyoruz.Mahalli özellikleri dikkate alarak, anket ve saha çalışmalarını hesaba katarak, beklentileri önemseyerek çok boyutlu bir aday tespit sürecini faal halde işleterek lazım gelen çalışmalarımızı yaptık.Allah nasip ederse, geriye kalan büyükşehir, il, ilçe ve belde belediye başkan adaylarımızı da kısa süre içinde açıklayarak tümüyle 30 Mart 2014 tarihine odaklanacağız.”
"KURŞUN GİBİ BİR ORTAM"
“Ülkemiz kurşun gibi ağır bir ortamdadır” diyen Bahçeli, şöyle devam etti:
“Siyasi atmosfer gergin, ekonomik tablo karamsar, sosyal barış problemli ve toplumsal denge bozuktur. Türkiye bıçak sırtındadır. AKP’nin bahaneler imal ettiği, istismar ürettiği, oluk oluk yalanlar çıkardığı istismar kaynağı sıfırı tüketmiş, sınıra dayanmıştır. 2013, skandal ve rezalet konusunda diğer yıllara fark atmıştır. Akla ve hayale gelmeyecek tahribatlar, insaf ve vicdanla izah edilemeyecek çirkinlikler 2013 yılında rekor üstüne rekor kırmıştır. Türklüğün küfre uğraması, milliyetçiliğin aşağılanması, bayrağın hakaret görmesi, vatan toprakları üzerinde spekülasyonlar yapılması 2013’de, önceki yıllara rahmet okutacak denli hız ve ivme kazanmıştır. 2013, PKK için yükselme ve kazancı bol bir sene olarak tarihe geçmiştir.
Bu yılda, bölücülük mevzisini genişletmiş, terör önemli bir üstünlük ve avantaj sağlamıştır. Terörle mücadeleyi tamamıyla terk eden hükümet müzakereye sırtını dayayarak al-ver sürecine Türkiye’yi mahkûm etmiştir. Terör örgütü Başbakan’dan aldığı adrese teslim pasları iyi kullanmış, pazarlık masasını iyi götürmüş, sözde çözüm ve barış sürecinden iyi istifade etmiştir.”
2013 yılının yeni anayasa hazırlık süreci açısından da parlak geçmediğine dikkat çeken Bahçeli, “Başbakan Erdoğan’ın sinsi ve gizli gündemi anayasa hazırlığı konusundaki en ciddi engel olmuştur. Başkanlık ısrarları, milli kimlikte oynamalar, anayasanın kırmızı çizgilerine şaşı bakış uzlaşma masasında sürekli olarak sorun çıkarmıştır. AKP-CHP ve BDP yeni bir anayasa hususunda devamlı surette ipe un sermiş, zamana oynamış, işi ağırdan almışlardır.Dün itibariyle, AKP’li üyelerin üç defa arka arkaya Anayasa Uzlaşma Komisyonu’na katılmamasından dolayı söz konusu Komisyon feshedilmiştir. Anayasa konusunda masadan kalkan tarafın AKP olduğunu cümle alem öğrenmiştir. Türk milleti kimin samimi kimin kaypak, kimin yanardöner, kimin sözüne güvenilmez olduğunu açıkça görmüş ve şahit olmuştur. Bundan sonra Başbakan’ın anayasa konusunda ileri sürebileceği hiçbir mazereti kalmamış, artık bu propaganda vasıtası da AKP’nin elinde infilak etmiştir.
2013 yılının bir diğer önemli hadisesi de Gezi Parkı eksenli oluşan ve gittikçe yayılarak ülke geneline sıçrayan toplumsal dalgadır. Başbakan ve hükümetinin Taksim’e AVM yapma inadı, ağaca ve yeşile yönelik hazımsızlığı siyasal, sosyal ve ekonomik şikayetleri toplumsallaştırmıştır. Başbakan Erdoğan Gezi sarmalından yara bere içinde güç bela kurtulabilmiş, fakat içten içe körüklenen demokratik itirazları hafife alarak yeniden yaş tahtaya basmıştır.Başbakan Gezi Parkı’nda çevreci gençlere saldırmış, olayları dış güçlerle ilişkilendirmiş, faiz lobisi falı açmış, tepkilerin önüne geçmek amacıyla komşuyu komşuya kırdırmış, muhbirliği özendirmiştir. Ayrıca dış politikada da söylenecek o kadar çok şey vardır ki, neresini tutsanız elinizde kalması içten bile değildir. Suriye’den Irak’a kadar tüm komşu ülkeler sıra sıra düşman kamplarına alınmıştır. Sınırlarımız kaçakçısından göçekçisine, teröristinden yabancı istihbarat ajanlarına kadar vahşi niyetlerin, karanlık faaliyetlerin ve suça bulaşmış faillerin güdümüne bırakılmıştır. Türkiye her alanda mağlup duruma düşürülmüş, saygınlığı ve prestiji hükümetin müdahale ve müsamahasıyla aşındırılmıştır. 2013 felaketlerle tarihe geçmiş, böylelikle AKP ömrümüzün bir yılından daha çalmıştır. Bu haksızlığın, bu nimet bilmezliğin ve bu fahiş yanlışın telafisi inşallah çok yakındır” diye konuştu.
"BUHRANLI BİR DÖNEMDEN GEÇİYORUZ"
Ülkenin gerçekten her sağduyulu vatandaşlarını duyarlı her insanı kaygılandıran ve korkuya sevk eden buhranlı bir dönemden geçildiğini ileri süren Bahçeli, “Tüyler ürperten yolsuzluk haberleri, kan donduran şaibeli ilişkiler, itibarsızlaşan siyaset ve yozlaşmanın dibine batan hükümet 2013 yılına damga vurmuştur. 2013’ün bitmesine yaklaşık iki haftalık bir süre kala, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan “Rüşvet ve Yolsuzluk Operasyonu” son yılların en büyük vurgununu deşifre etmiştir. Türk milletinin tüm dikkati bu meseleye sabitlenmiş ve gözler bu soruşturmaya kilitlenmiştir. Türkiye yolsuzluklarla hesaplaşmakta, yıllardır hasıraltı yapılan ve bir noktadan sonra kapatılma ihtimali kalmayan çapraşık ve çürük gayri meşru bağlantılar volkan gibi patlamaktadır. Şu an ülkede tam bir belirsizlik ve hatta kaos hakimdir. Hükümet tel tel dökülmektedir. Haklarında yığınla iddia bulunan bakanlar görevlerini bırakmak mecburiyetinde kalmışlardır. 61’ncı Cumhuriyet Hükümeti ahlaken iflas etmiş, demokratik itibar açısından helak olmuş, yolsuzluğun kulvarında tüm güvenirliğini kaybetmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti içler acısı bir durumdadır. Aziz milletimiz infial halinde gelişmeleri takip etmektedir. AKP hükümeti sanki suçüstü basılmış gibi şaşkın, titrek ve çaresizdir. Hükümetin siyasi meşruiyeti ağır bir darbe almıştır. Görüldüğü kadarıyla, yolsuzluk ahtapot gibi ülkemizi sarmıştır. Hırsızlık safrası, kanunsuzluk uru, usulsüzlük virüsü hükümetin tüm organlarına sirayet emiş ve yerleşmiştir. AKP hükümeti Türkiye’yi öyle bir hale getirmiştir ki, ateş bacayı çoktan sarmış, yolsuzluk seli siyasetçisinden iş adamına, bakan çocuklarından bürokratına kadar önüne kim geldiyse süpürmeye ve yutmaya başlamıştır. En başta Başbakan ve hükümeti için geçerli olmak üzere, hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Artık her şeyin tadı tuzu kaçmıştır. Milliyetçi Hareket Partisi olarak gündemdeki olumsuz gelişmeleri çok ciddiye alıyor, çok tehlikeli görüyor ve itinayla da takip ediyoruz” şeklinde konuştu.
"ÜZERİNE GİDİLMELİDİR"
Bu soruşturma sürecinin İran asıllı bir iş adamını da gündeme taşıdına dikkat çeken Bahçeli, “Bu zat, bakanlarla dostluk kurmuş, bazılarını da rüşvete bağlamıştır. 29 yaşındaki birisinin Türkiye Cumhuriyeti bakanlarını elinde oynatması, parayla gözlerini boyaması, ahlaka, edebe ve hukuka aykırı iş ve işlemleri yaptırtması tek kelimeyle utanç vericidir. Yine anlaşılan bu kişi üzerinden kara para aklama mekanizması kurulmuştur.Kurulan paravan şirketler adına banka hesapları açtırılmış, hayali ihracatlarla sahte evrak düzenlenip yurt dışına yüklü miktarlarda döviz havalesi yapılmıştır. İran’dan alınan petrol ve doğal gazın, bu ülkeye uygulanan siyasi ve ekonomik ambargodan dolayı dövizle ödenmesi son yıllarda mümkün olmamıştır. Enerji faturasının bedeli Halk Bankası üzerinden açılan bir hesap üzerinden ödenmektedir. Ancak İran aldığı nakit parayı altına çevirerek ülkesine götürebilmektedir. İran’a göndermek üzere altına dönüştürülen paralarla ilgili gerçek firmaların Halk Bankası’ndaki hesapları kullanılmıştır. Külçe altın ve nakit paralar kuryelerle İran’a veya bu ülke üzerinden Duabi’ye gönderilmiştir. İran-Türkiye ve Dubai zinciri arasında tam bir kayıt dışı para akışı sağlanmış, ülkemiz ahlaksızların kazanç kapısı haline getirilmiştir. Hükümet nereye çalıştığı belli olmayan, ülkesinde kimlere hizmet ettiği tartışmalı bulunan, İran’ın bir önceki yönetimine yakın durduğu bilgisi sızdırılan birisi tarafından rüşvet kuşatmasına alınmıştır. Dikkatlerinizi çekmek isterim ki, rüşvet iddialarına adı karışan bakanların İran ve Türkiye arasındaki tezgah altı ticaretin, kara para sisteminin sağlıklı yürümesi için epey çaba sarf ettikleri anlaşılmaktadır. Bizim açımızdan yolsuzluk iddialarına ilave olarak Türkiye’nin milli güvenliği de riske sokulmuştur. Kara para aklayıcıları emniyete kavuşmuş, kayıt dışı altın giriş-çıkışı güvenceye alınmış ve ülkemizin milli menfaati üç kuruşa peşkeş çekilmiştir. Ve bu durum en az gayri meşru para döngüsü kadar kritiktir, ciddiyetle de üzerine gidilmelidir. Yolsuzlukla anılan bakanların koltuklarını kaybetmesi ufak bir gelişme olsa da yeterli değildir" dedi.
(İHA)