Bahar yorgunluğuna enerji menüsü
Abone olHalsizlik ve enerji kaybına yol açan bahar yorgunluğuyla baş etmek isteyenlere Uzman Diyetisyen Fatma Baysal’dan zinde kalmanın püf noktalar...
Halsizlik ve enerji kaybına yol açan bahar yorgunluğuyla baş
etmek isteyenlere Uzman Diyetisyen Fatma Baysal’dan zinde kalmanın
püf noktalarını içeren bir menü tarifi geldi.
İzmir Medical Park Hastanesi Beslenme ve Diyetetik Uzmanı Dr. Fatma
Baysal, mevsimsel ısı değişimleri ile oluşan bahar yorgunluğunun
halsizlik, saç dökülmesi, depresyon, sindirim problemleri,
kabızlık, yorgunluk, depresyon gibi şikayetlerle ortaya çıktığını
aktardı. Diyetetik Uzmanı Dr. Fatma Baysal, dengeli bir beslenme
ile bahar yorgunluğunun ortadan kaldırılabileceğine dikkat çekti.
Dr. Fatma Baysal güne enerjik başlamak ve zinde kalmak için
önerilerini sıralarken, iş yoğunluğundan yemek yemeye fırsat
bulamayanlar için de küçük tavsiyeler de bulundu.
“KAHVALTIDAN ÖNCE ENERJİ İÇİN LİMONLU SU İÇİN”
Güne mutlaka kahvaltıyla başlamak gerektiğini anlatan Baysal,
sözlerini şöyle sürdürdü: "Kahvaltı yapmadığımızda enerjik bir
şekilde günümüze devam etmemizi bekleyemeyiz. Kahvaltıdan önce hem
sindirim sisteminin düzenlenmesi hem de enerji vermesi için
suyumuzun içerisine birkaç damla limon sıkabiliriz. Kahvaltıda
mutlaka haşlanmış yumurta, yeşil yapraklı sebzelerle karıştırılmış
lor peyniri, bir iki dilim tam tahıl ekmeği mutlaka iki ceviz,
domates ve salatalık tüketin. Kahvaltıdan 2-3 saat sonra ara öğünde
kuru meyve veya bir porsiyon taze meyve yenebilir. Kahvaltımızda
bol yeşillik tüketmek bizi zinde tutacaktır. Eğer kişinin önemli
bir sağlık problemi yoksa her gün kahvaltıda yumurta tüketebilir.
Yumurta hem iyi bir protein kaynağıdır hem de A vitamini, folik
asit gibi kişinin bağışıklık sistemini güçlendirici öğeler
içermektedir. Sabahla öğle arası enerjinin devamı için daha glikoz
ve mineral içerikli kuru meyve, kuru kayısı, kuru erik, kuru incir
tüketilmesi sağlanabilir."
“TAM TAHIL EKMEĞİ VEYA BULGUR PİLAVI DİNÇ TUTUYOR”
Dr. Baysal’ın tavsiyeleri şöyle: "Öğle veya akşam yemeğini bir öğün
et veya bir öğün sebze şeklinde dağıtabiliriz. Izgara et, balık,
tavuk veya peynirli bir sandviç bunların hepsi ana yemek olarak
tavsiye edilebilir. Yine yanında tam tahıl ekmeği veya ekmek yerine
bulgur pilavı ya da makarna seçenekleri kullanılabilir. Sadece
pilav ile makarna tüketiminin çok fazla yağlı olmamasına ve
miktarını sınırlandırmada yarar var. Her öğünde tam tahıl ekmeği
veya bulgur pilavı gibi daha glisemik indeksi (gıdaların kan
şekerini yükseltme hızı) düşük besinleri tüketerek de gerekli
enerji için karbonhidratımızı sağlıklı yollardan almış oluruz."
“HER ÖĞÜNDE PROBİYOTİK YOĞURT VEYA KEFİR TÜKETİN”
Her öğünde öğle ve akşam menülerinde özellikle probiyotik yoğurt
tüketilmesi gerektiğini anlatan Dr. Baysal, tavsiyelerini şöyle
sürdürdü: "Çünkü probiyotik yoğurdun bağışıklık üzerindeki etkisi
bilimsel çalışmalarda bulundu. Hem bağışıklık hem sindirim hem
depresyon hem de birçok kanser türüne karşı koruyucu özelliği
olduğu biliniyor. Bu yüzden kendileri bile yoğurtlarını
mayalıyorlarsa, bunu probiyotik yoğurtla yapabilirler. Probiyotik
yoğurt yoksa kefir tüketebilirler. Kefir doğal olarak probiyotik
yani yararlı madde içeren bir besindir. Her öğünde ayrıca yeşil
salata olmasını istiyoruz."
Dr. Baysal, ikindi vakti daha proteinli meyve artı yoğurt, meyve
artı süt ya da bir dilim ekmek ile peynir yenebileceğini belirterek
"Küçük ama doyurucu, kan şekerini dengeleyici bir ara öğün bizim
için yeterli olacaktır. Akşam yemeğini çok gece bırakmamak gerekir.
Sebze yemeği gibi daha hafif aperatifler, çorba, salata, cacık gibi
daha hafif bir öğün tercih etmekte yarar olacaktır."
“GECE YATMADAN BAHARATLI SÜT BAĞIŞIKLIĞI ARTIRIR”
Gece lavanta, rezene gibi uyku getirici hafif çaylarla
geçirebileceğimizi belirten Dr. Baysal, şunları söyledi: "Ya da
gece de yatmadan önce de kaliteli bir uyku için süt içilebilir.
Sütü içine tarçın, karanfil, zencefil gibi baharatlar atarak
kaynatıp içebiliriz. Hem kişinin tatlı ihtiyacını karşılamış hem de
bağışıklığı biraz daha artırmış oluruz. Artan ısı ve değişen nem
oranı ile birlikte vücudun su dengesini kazanmak hem de fazla
ödemin atılmasını sağlamak için mutlaka 2-2,5 litre su tüketimini
tavsiye ediyoruz. Eğer su tüketimini sağlayamıyorsak içine meyve
parçaları, elma kabuğu, çubuk tarçın, karanfil atarak
tatlandırabiliriz. Ayrıca, içilen her çay bardağı için bir bardak
su içmek gerekiyor."
“İŞ YOĞUNLUĞUNDAN YEMEK YEME FIRSATI BULAMAYANLARA TAVSİYELER”
Dengeli beslenmek için gerekli öğünlere iş yoğunluğundan dolayı
zaman bulamayanlara da püf noktalar veren Dr. Baysal, taze sıkılmış
meyve sularıyla takviye alınabileceğini söyledi. Ancak total
bütünlüğün yani dengeli bir beslenmenin mutlaka gerekli olduğunu
anlatan Baysal, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sabaha limonlu su ile
başlamak, gün içinde eğer fırsatı yoksa kişinin bir su bardağı taze
sıkılmış meyve suyu olabilir. Özellikle antioksidan ve C vitamini
içeriği yüksek meyvelerden karışım yaparak kendisini dinç
tutabilir. Pratik şekilde bir öğle yemeği yiyecek vakti yoksa
kişinin bir beyaz peynirli tost veya kepekli ekmeğe tavuklu sandviç
veya ton balıklı sandviç tüketebilir. Yanında sadece kızarmış
ürünler pişirme usullerini çok daha sağlıklı olacak biçimde tercih
ederse çünkü fazla yağ ve karbonhidrat içeren hamur işi besinler
kişi de daha çok rehavet hissi, daha çok uyku hali, daha çok
halsizlik yaratacaktır. Bu noktada daha sağlıklı tercih yapmakta
yarar var. Ancak totalde bütün öğünlerini atlamaması
gerekiyor.”
Baysal, vitaminlerin özellikle yiyeceklerden alınması gerektiğini
belirterek ilaç yoluyla vitamineral takviyesinin birçok toksik
etkileri bulunduğuna ve bu yüzden hekime danışmadan vitamineral
takviyesi önermediğini belirtti.
“DUYGULARINIZI DIŞARI VURUN, İÇİNİZE ATMAYIN”
Bahar yorgunluğunun fizyolojik bir rahatsızlık dışında psikolojik
rahatsızlık olduğuna dikkat çeken İzmir Medical Park Hastanesi
Psikiyatri Anabilim Dalı Başkanı Yrd.Doç. Dr. Tarkan Amuk da
şunları söyledi: “Bahar yorgunluğu ilkbaharda gözlemlediğimiz
havadaki elektriksel akımın artmasıyla beraber insandaki fizyolojik
ve psikolojik değişikliklerin oluşmasıyla olan bir durum. Baharla
birlikte oluşan hormonel değişimle beraber normalde insanlarda daha
coşkulu ve enerjik bir yapı olması gerekirken, bu durumun tam tersi
meydana geliyor. Bir halsizlik, yorgunluk, bitkinlik, enerji azlığı
bunlar fizyolojik dengedeki bozukluklarla ilgili ancak bir de
psikolojik yönden de bir karamsarlık, isteksizlik, çok sevdiğimiz
şeylerden zevk almama gibi bir takım belirtiler de oluşuyor."
Bahar yorgunluğunda uyusak dahi sabah kalkıldığında hiç uyumamış
gibi yorgun ve bitkin kalkıldığını anlatan Amuk, sözlerini şöyle
tamamladı: "Okulda bir şey yapmak istemeyiz. O yüzden uyku düzenini
iyi ayarlamamız lazım. Özellikle çay, kahve gibi kafeinli
içeceklerden uzak durmalı, alkol ve sigara tüketimini azaltmamız
lazım. Açık havada yapacağımız yürüyüşler, kısa sportif aktiviteler
önemli çalışma düzenimizi de çok iyi ayarlamamız lazım. Kısa ve
dinlenerek yapacağımız çalışma düzenleriyle kendi biyolojik
ritmimizi sağlamamız gerekir. Bunlar kendi başına yapabileceğimiz
şeylerdir. Eğer ilerlerse belli bir tükenmişlikle beraber
depresyona kadar yol açabilen bir durum olur. Artık depresyona
girdikten sonra bütün işlevselliğimiz bozulur. Okuldaki durumumuz,
evdeki durumumuz, işteki performansımız bozulur. Yavaş yavaş yaşam
kalitemiz düşmeye başlar. O yüzden çok iyi ayırt edip daha
depresyon aşamasına gelmeden bunları halletmek gerekiyor. Sonuçta
bu ruhsal bir durumdur. Bazı hastalıklar vardır psikiyatride
mevsimsel dönüşümlerde onları görürüz. Manik depresif, depresyon
hastalığı bunlar mevsim dönüşümlerinde aktive olur. Biz duygusal
insanlarız. Duygularımızı içimize atan insanlarız. Ya da eskiden
beri bize konuşma, söyleme gibi telkinlerle büyümüşüzdür. Ancak biz
de tam tersini söylüyoruz." Duyguları dışarı vurmak gerektiğini
anlatan Yrd.Doç. Dr. Tarkan Amuk, sözlerini şöyle tamamladı:
"İçinize atmayın, içinizi açın. Sevincimizi de, öfkemizi de,
kızgınlığımızı da paylaşacağız. Bunu yaparken en önemli şey de
üslubumuzu iyi ayarlamak. Eğer duygularımızı içimize atmazsak hem
bahar yorgunluğundan hem depresyondan rahatlıkla kurtarmış oluruz
kendimizi. Bahar güzel bir ay, mutlaka ve mutlaka bu baharın tadını
çıkaralım. Yorgunlukları bir kenara bırakalım, gönül yorgunlukları
olmasın.”
(İHA)