Bahar alerjisine dikkat
Abone olBahar ve güz aylarında alerjik kişiler dikkatli olmalı. Bu aylar da alerjik rahatsızlık riski çok fazla.
Türk Toraks Derneği Basın Komitesi Başkanı Prof. Dr. Tevfik
Özlü, alerjik kişilerin sıklıkla bahar ve güz aylarında sorun
yaşadığını söyledi.
Özlü,toplumda yaklaşık her üç kişiden birinin alerjik bünyeye sahip
olduğunu belirterek, ''Alerjik kişilerin önemli bir kısmında,
mevsimsel yakınmalar başlayabilir veya şiddeti artabilir. Sıklıkla
bahar ve güz aylarında sorun yaşanmaktadır'' dedi.
Mevsimsel alerjinin en sık rastlanan nedeninin solunan havada
bulunan polenler olduğuna dikkati çeken Özlü, ''Havadaki polen
yükü, yaşanılan coğrafyaya, iklim koşullarına ve mevsime bağlı
olarak değişkenlik gösterir. Ağaç polenleri, genellikle şubat-mart,
çim polenleri nisan-temmuz, yabani ot polenleri ise yaz sonu ve
sonbaharda ortaya çıkar. Ağaçlandırılmış, çimenli alanlarda,
bitkilerin tozlaşma mevsimlerinde, rüzgarlı, lodoslu havalarda
polen yükü fazladır'' diye konuştu.
İklim koşullarındaki değişime ikincil olarak havada bulunan ev tozu
veya küf mantarı gibi diğer birçok alerjen yükünün de bulunduğunu
dile getiren Özlü, bu nedenle her mevsim alerjisinin polene
bağlanmaması gerektiğini ifade etti. Baharla birlikte alerji
hastalarında değişik yakınmalar ortaya çıkabileceğini kaydeden
Özlü, ''Alerjik nezleli hastaların elleri, sık sık burunlarına
gider. Tatlı bir kaşıntı ve bıktıracak şekilde art arda
hapşırmalar, devamlı bir nezle hali, burun akıntısı, burun
tıkanıklığı görülebilir. Hastaların 'burnumda et var' şeklinde
ifade ettikleri polipler oluşabilir. Kişi burundan nefes alamayıp,
ağızdan nefes alıp vermeye başlayabilir'' dedi.
Alerjik göz nezlesinde gözlerde sulanma, kızarıklık ve yanma, adeta
göz kapakları altında kum varmış şeklinde rahatsızlık
hissedileceğine dikkati çeken Özlü, ''Gözde dayanılmaz bir kaşıntı
olabilir. Alerjik sinüzitle ilişkili olarak baş ağrısı, yüzde, alın
bölgesinde ağırlık ve ağrı, geniz akıntısına bağlı olarak boğazda
gıcıklanma, yanma, kaşıntı, devamlı yutkunma ve boğaz temizleme
ihtiyacı olabilir. Kişi, boğazındaki balgamı bir türlü koparıp
atamamaz'' diye konuştu.
Prof. Dr. Özlü, astımlı hastalarda ise göğüste sıkışma, tıkanma,
nefes alıp verirken darlık ve zorlanma, hırıltılı solunum ve inatçı
öksürük nöbetleri olduğunu belirterek, ''Gece sabaha karşı uykudan
uyandıran, çok rahatsız edici öksürük ve nefes darlığı atakları
gelişebilir. Hasta, yürürken, yokuş-merdiven çıkarken
zorlanabilir'' dedi.
Alerjik hastalıkların etkin şekilde tedavi edilmemesinin kişiyi
bezdireceğini ve yaşam kalitesini düşüreceğini ifade eden Özlü,
şunları söyledi: ''Günümüzde alerjik hastalıkların teşhis ve
tedavisiyle ilgili büyük gelişmeler olmuştur. Kişinin alerjik
bünyeye sahip olup olmadığı, alerjisinin neyle ilişkili olduğu,
alerjik hastalığının olup olmadığı, alerjik hastalığının hangi
organda yerleştiği ve ağırlığı kolayca ölçülebilmektedir. Doğru bir
teşhis sonrasında, kişinin duyarlı olduğu alerjenleri tanıyıp
bunlardan kaçınması, en iyi yaklaşımdır. Bu mümkün olmadığında
alerjik reaksiyonları önleyip, kontrol altına alan, şiddeti
azaltan, alerjik yakınmaları gideren, yaşam kalitesini düzelten
tedaviler uygulanabilir.''