Adamın birisi sürekli “Ben Halep’te ikan bu kadar atlardım, bu
kadar zıplardım, bu kadar hızla koşardım” diye övünürmüş. Bur gün
bunu Nasrettin Hoca’nın yanında da söyleyeceği tutmuş. Hoca, “Halep
orda ise arşın (1931 yılına kadar kullanılan 68 cm’yi ifade ed0en
bir ölçü birimi)
burada, atla da görelim” deyivermiş…
Bir kamuoyu şirketi mi, kuruluşu mu yoksa gerçekte var olmayan
fason bir yapı mı bilmiyorum, bir açıklama yapmış; Cumhur İttifakı
neredeyse tüm kalelerinde kaybediyor…
El insaf. Şunun şurasında seçime ne kaldı ki, bu kadar ölçüye
endazeye (1931 yılına kadar kullanılan 65 santimetrelik uzunluk
ölçüsü) sığmayan açıklamalar yapıyorsunuz…
Seçim bitecek, bu gün “anket” veya “kamuoyu yoklaması” adıyla
açıklamalar yapanların mühim bir kısmı ortadan kaybolacak, olan bu
işi meslek edinmiş, gerçekten yapan nitelikli insanlara ve
kurumlara olacak…
Anketler güvenirliğini yitirecek. Bu iş için yıllarını vermiş,
büyük ve başarılı işleri ellerinin yüzlerinin akıyla başarmış
kurumlar bile etkilenecek…
Seçim yaklaştıkça söylemler de sertleşiyor. Herkes birbirine çok
ağır cümleler sarf ediyor. Siyasetçilerin işi kolay. Birbirleriyle
yeniden iletişime geçecekleri, yüz yüze bakacakları ve hiçbir şey
olmamış gibi yollarına devam edecekleri çok ortam olur, mühim olan
tabanın bu aşırı elektriklenme ile birbirine husumet içine
girmemesidir.
Türkiye için bu seçimler gerçekten önemlidir. Cumhurbaşkanlığı
Hükümet Sistemi’nin yerleşebilmesi ve umulan yararı varabilmesi
bakımından istikrarın zarureti ortadadır.
Beka söylemi kesinlikle haklı ve somut gerçekler üzerinden
gitmektedir. ABD’nin her gün değişen Suriye açıklamaları, S 400
yaklaşımı, Türkiye’nin de proje ortağı olduğu F 35 uçaklarına
ilişkin tehdit dolu sözleri Cumhur ittifakı tarafından vurgulanan
beka konusunun en somut göstergeleridir.
Türk milletinin derin sağduyusuna güvenirim. Yanıltmaz. Türkiye
her ne zaman sıkıntıya düşecek olsa, milletin o sağduyusu devreye
girer ve doğru olanı, güzel olanı karşımıza getirir. Allah bu
milleti sever.
Seçimleri kazanmak için her yolu mubah görmek mümkün değildir.
Millet ittifakı içinde HDP’nin bulunmadığını söylemek hiç de
inandırıcı olmuyor. HDP kurumsal olarak açıklama yapacak, birçok
yerde aday çıkarmayacak ve buralarda Millet İttifakını
destekleyeceğini söyleyecek, yine buralarda yine HDP tarafından
belirlenen isimler listelere yerleştirilecek, aka0binde Millet
ittifakı içinde HDP’nin olmadığına inanılması beklenecek… Bu
gerçekten akıl karı bir iş midir?
Geçtiğimiz seçimlerde HDP’ye şu veya bu gerekçe ile oy vermiş
seçmene hiçbir sözümüz olamaz. Onların bu seçimde tercihlerinin HDP
olmaması siyasi partilerimizin politikalar geliştirmeleri, ikna
yollarına gitmeleri de anlaşılabilir. Ancak onların oylarının
patronajı HDP’de bırakılacak şekilde pazarlıklara yöneliniyor
olması asla kabullenilemez.
Sayın Cumhurbaşkanı’nın söylemini çarpıtmak, seçmenlere
“terörist” diyor diye meydan meyden bağırmak da asla doğru bir şey
değildir. Terörist olanla işbirliği içine girmek, arkasında PKK
olduğunu söylemekten çekinmeyen, her zeminde PKK’nın söylem ve
eylemlerini haklılaştırmaya uğraşan HDP ile birlikte olmayı
içermektedir.
Yoksa sandığa gidip, kendisine sunulan seçeneklerden birisine o
an için oy vermiş insanlarımızı herhangi bir şekilde itham veya
ilzam etmek elbette mümkün değildir.
HDP adlı parti, açıkça terör örgütü ile arasına mesafe koyar
ise, terör örgütünün söylem ve eylemlerinin destekçisi olmaktan
vazgeçerse, Türkiye’nin birlik, dirlik, huzuru ve yükselmesi için
çalışmayı kendisine ülkü edinirse hiç kimse de o partiye karşı
çıkmaz.
Ama şu anda, seçim sathı mailinde, açıkça terörizm destekçisi ve
teşvikçisi olarak faaliyet gösteren bir yapıya hayat öpücüğü
vermeye çalışmak, milletin kriminalize ettiklerini legalize etmeye
uğraşmak CHP’nin de, İYİ Parti’nin de, Saadet Partisi’nin de işi
olmamalıdır.
Türkiye’nin bekası için bu yapılanın yanlış olduğunu
söyleyenlerin sözlerini de çarpıtmak yine siyasi ahlak içinde
değerlendirilemez.