Bağımsız yargı kötü sonuçlar doğurabilir
Abone olAdalet Bakanı Sadullah Ergin'in gündeminde HSYK krizi ve yargı reformu vardı.
Adalet Bakanı Sadullah Ergin, ''Tarafsız olmak yerine,
sınırsız bir iktidar sahibi olarak aktif, şekillendirici ve
yönetime hukuk üstü müdahalelerde bulunan bağımsız bir yargı,
bağımlı bir yargıdan daha kötü sonuçlar doğurabilir''
dedi.
Bakan Ergin, Stratejik Düşünce Enstitüsü tarafından düzenlenen
''Demokratikleşme Sürecinde Hukukun Üstünlüğü ve Yargı'' konulu
konferansın açılışında konuştu.
Ergin, Anayasa'da Cumhuriyet'in bir hukuk devleti olduğu ifade
edilirken önüne getirilen ''demokratik'' kavramının demokrasi ile
hukuk devleti arasındaki yakın ilişkiyi gösterdiğini söyledi.
Hukuk devletinin, yönetenlerin ya da siyasal iktidar sahiplerinin
keyfi eylem ve işlemlerine karşı yönetilenlere hukuki güvenceler
sağlayan bir devlet tipi olarak tanımlanabileceğini ifade eden
Ergin, ''Bu anlamda hukuk devleti sadece hukuku olan değil, hukukun
üstünlüğüne dayanan ve evrensel standartlarla uyumlu hukukun egemen
olduğu devlettir'' diye konuştu.
Sadullah Ergin, hukuka uymanın yalnızca vatandaşlar için değil,
devlet için de bir zorunluluk olduğunu vurgulayarak, ''Bunun anlamı
ise vatandaşların tek taraflı olarak devlete boyun eğmekle yükümlü
tebaa konumunda olmadıklarıdır. Demokrasinin bir anlamı da zaten
budur'' dedi.
Demokratik hukuk devletinin gereklerinden birinin de ''kuvvetler
ayrılığı'' ilkesi olduğunu dile getiren Ergin, devlette gerçek
kuvvetin tek ve onun da millet olduğunu söyledi. Kuvvetler ayrılığı
ilkesinin tam olarak benimsenmediği ve hukuk devleti ilkesinin
yerleşmediği sistemlerde ''totaliter, olirgarşik veya
jüristokrasinin'' egemen olduğu yönetimlerin görüldüğünü
belirtti.
Bakan Ergin, hukukun üstünlüğüne dayalı ve kuvvetler ayrılığı
sistemini benimseyen devletlerin amacının, ''evrensel ilkeler
ışığında oluşturulan hukuk kurallarına vatandaşların ve devlet
kurumlarının uymasını sağlamak olduğunu'' ifade ederek, ''Böyle bir
sistemde hukuk kurallarının uygulanmasında herhangi bir kişi ya da
kuruma ayrıcalık tanınamayacak, kurallar hukukun üstünlüğüne göre
yorumlanacaktır. Hepsinden önemlisi hukukun üstünlüğü, hukukçunun
üstünlüğü anlamına gelmemektedir. Üstün hukuk kuralları herkes için
bağlayıcıdır'' diye konuştu.
AB SÜRECİ
Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Türkiye'nin Avrupa Birliği sürecinde,
insan hakları, demokrasi ve hukukun üstünlüğünün temini konularında
önemli gelişmeler kaydedildiğini dile getirerek, bu kapsamda
yargının tarafsızlığının, bağımsızlığının ve etkinliğinin
güçlendirilmesine yönelik bir ''Yargı Reformu Stratejisinin''
hazırlandığını anımsattı.
Stratejinin hazırlanma süreci ve içeriği hakkında bilgi veren
Ergin, sözlerine şöyle devam etti:
''Yargı reformu stratejisinin de temel konularından olan yargının
bağımsızlığı ve tarafsızlığı konusuna özellikle değinmek istiyorum.
Yargı bağımsızlığı, hukuk devletinin ön koşulu ve adil yargılamanın
temel garantisidir. Diğer bir değişle bağımsız ve tarafsız bir
yargı, hukukun üstünlüğüne dayalı hukuk devleti ile eş anlamlıdır.
Yargı bağımsızlığı, karar verilirken hür olunması, hiçbir baskı ve
etki altında kalınmamasıdır. Bağımsızlık kavramının içerdiği
unsurlar ise, talimat ve emir almama, karar vermede özgürlük,
yasaya ve hukuka bağlılık, yasama, yürütme ve yargıya karşı
bağımsızlıktır. Yargı bağımsızlığı bir kast ayrıcalığı olmayıp
yürütülen hizmetin niteliğinden kaynaklanmaktadır. Buradaki temel
amaç, yargıcın karar verirken tarafsızlığını ve özgürlüğünü
sağlamaktır. Yargı mensuplarının özgür ve tarafsız olarak karar
verebilmeleri, yargı üzerinde iç ve dış etkilerin bulunmaması ile
mümkündür. Devlet kurumlarından ve her türlü baskı gruplarından
gelen müdahaleler dış etkiyi, yargının kendi içinden gelen
müdahaleler ise iç etkiyi oluşturur. Her türlü dış etkinin ortadan
kaldırılmasının yanında yargı içinden de hakimlerin kararlarına yön
verebilecek müdahalelerin öngörülmesi ve bunları engelleyecek bir
sistemin oluşturulması, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığını
sağlamanın bir gereğidir.
Hukuk devleti olmanın en önemli unsurlarından biri de güven veren
bir yargıya sahip olmaktır. Öyle ki vatandaşların yargıya güveni
devlete güvenle eş anlamlıdır. Kamuoyunun yargıya güven duyabilmesi
için sadece kanunların doğru uygulanması yetmez. Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi'nin bir kararında da ifade edildiği gibi, 'adil
olmak yeterli değildir, adil olduğunuzun görülmesi de gereklidir'.
Adaletli görünmenin en önemli şartı ise yargısal görevin yerine
getirilmesinde bir tarafın lehine davranmamak veya ön yargılı
olmamak şeklinde tarif edilen tarafsızlıktır.''
YARGI REFORMU STRATEJİSİ VE HSYK
Bakan Ergin, tarafsızlığın, ''yargı görevinin tam ve tarafları
tatmin edecek şekilde yerine getirilmesinin esası olduğunu''
vurgulayarak, bu ilkenin sadece karar için değil, aynı zamanda
kararın oluşturulduğu yargısal süreç açısından da geçerli olduğunu
ifade etti. Ergin, ''Tarafsız olmak yerine, sınırsız bir iktidar
sahibi olarak aktif, şekillendirici ve yönetime hukuk üstü
müdahalelerde bulunan bağımsız bir yargı, bağımlı bir yargıdan daha
kötü sonuçlar doğurabilir'' dedi.
Bu nedenle Montesquieu'nun öyle bir bağımsız yargı erkinden ürkerek
onu ''korkunç yargı kuvveti'' olarak nitelediği örneğini veren
Ergin, ''Bu durum hakimler devleti riski olarak tanımlanmakta ve
demokrasinin önündeki en ciddi tehlikelerden biri olarak
değerlendirilmektedir. Jüristokrasi ile ilgili en büyük
handikaplardan biri de halka hesap vermemesi, siyaseten sorumsuz
olmasıdır'' diye konuştu.
Sadullah Ergin, yargı ile ilgili son günlerde yaşanan tartışmaların
ardından bir çok kesim tarafından yargı reformunun artık kaçınılmaz
olduğunun dile getirildiğini belirterek, ''Yargı Reformu
Stratejisi'' hazırlanırken yargının tüm aktörleri ile ilkeler
bazında mutabakata varıldığını söyledi.
Özellikle Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun (HSYK) yeniden
yapılandırılması ile ilgili tartışmaların öne çıkarıldığını, hatta
Strateji Belgesinin çok daha kapsamlı olmasına rağmen ''konunun
sadece Adalet Bakanı ve Müsteşarının HSYK'da bulunup bulunmamasına
indirgendiğini'' vurguladı.
Yargı Reformu Stratejisi ve eylem planı çerçevesinde HSYK'nın
yapısı ile ilgili öngördükleri konulara değinen Ergin, HSYK'nın
yeniden yapılandırılması konusunda özellikle Parlamento tarafından
kurula üye seçilmesinin, yargıyı siyasallaştıracağı, hakim ve
savcıların Parlamento'da kulis yapacakları, bu durumun ise yargının
saygınlığı, bağımsızlığı ve tarafsızlığına gölge düşüreceğinin öne
sürüldüğünü kaydetti.
Ergin, ''Oysa bizim önerdiğimiz yapıda Parlamento, hakim sınıfından
üye seçmeyecektir. Cumhurbaşkanı ve Parlamento, Türkiye Adalet
Akademisi Genel Kurulu üyelerinden, hukukçu öğretim üyelerinden,
üst kademe yöneticilerinden ve avukatlardan üye seçecektir''
dedi.
Cumhurbaşkanı ve Parlamento tarafından seçilecek üyelerin sayısının
hiçbir zaman kurulun hakim sınıfındaki üyelerinden fazla
olmayacağını vurgulayan Ergin, geniş tabanlı ve daha çok üyeden
oluşacak bir kurulda, bakan ve müsteşarın yer almasını, yürütmenin
yargıya müdahalesi olarak değerlendirmenin kabul edilebilir
olmadığını söyledi.
Sadullah Ergin, demokratikleşme sürecinde atılan adımların başarıya
ulaşması ve süreklilik kazanmasında uygulayıcıların bu ilkeleri
özümsemiş olmasının en temel koşullardan biri olduğunu belirterek,
diğer önemli bir koşulun ise bu reformların devleti bütün olarak
kapsayacak şekilde gerçekleştirilmesi olduğunu ifade etti.
Adalet Bakanı Sadullah Ergin, ''Yargı erkinin devletin üç temel
erkinden birisi olduğu ve yargı mensuplarının reformları ve
ilkeleri hayata geçirecek en önemli uygulayıcılar arasında olduğu
göz önüne alındığında, yargı reformunun bir an önce hayata
geçirilmesi ayrı bir önem kazanmaktadır'' diye konuştu.