Bağımlılar anlattı: Eroin için karısını torbacıya bırakan gördüm
Abone olUyuşturucuyu bağımlıları anlattı: 'İstanbul'a götürüp uyuşturucu denetiyorlardı, deney faresi gibiydik.' 'Çocuklarımın kokusunu bilmiyorum.' 'Her şeyimi satıp uyuşturucu aldım'
Uyuşturucu Madde Bağımlılıkları ve Alkolizmle Mücadele
Federasyonu’nun ‘Bağımlı Beslenme ve Barınma Merkezi’nde tedavi
gören eroin, bonzai ve kokain bağımlıları uyuşturucuyla nasıl
tanıştıklarını gerekli parayı nasıl bulduklarını ve tedaviye nasıl
ikna olduklarını anlattı.
Uyuşturucu satıcılarının sigara bile içmediğini belirten H.Z.
“Baronların çoğu hacca gitmiş adamlar, “İçmesinler. Ben
satmasam, başkası satar” diyorlar. Bizi İstanbul’a götürüp
eroin iyi mi kötü mü diye denetiyorlar, cebimize de kıyak olarak
20-30 gram koyuyorlardı. Deney faresi gibiydik” dedi.
‘Bağımlı Beslenme ve Barınma Merkezi’ndeki 10 bağımlıyla
konuşan İpek Özbey’in Hürriyet’te yer alan söyleşisi giriş
yazısıyla birlikte şöyle:
Geçen hafta foto muhabiri arkadaşım Murat Şaka ile Ankara’ya doğru
yola çıktık. Üç gün boyunca eroin, kokain, bonzai bağımlısı 10
kişiyle ‘Uyuşturucu Madde Bağımlılıkları ve Alkolizmle Mücadele
Federasyonu’nun ‘Bağımlı Beslenme ve Barınma Merkezi’nde
kalacak, bağımlıların hayatlarına girecek, onların kurtulma
mücadelelerine tanık olacaktık. Ümitköy’deki merkeze
gittik. İçeride yaşları 18-39 arasında değişen 10 erkek vardı. Kimi
yemek yapıyor, kimi bornozuyla saunadan çıkmış duşa giriyor, kimi
namaz kılıyor, kimi televizyon seyrediyor, kimi oyun oynuyordu.
İlk saatler, tedirginlikten kaynaklı kaçamak bakışlarla
geçti. Sonra bizim için hazırladıkları sofrada yemeğe oturunca
yavaş yavaş açılmaya başladılar. Hemen hepsi çok küçük yaşta,
neredeyse ilkokulda başlamıştı uyuşturucuya. Hiçbiri dertten değil
özenti, meraktan... Biraz da büyüdükleri ortamdan
sebeplenmişlerdi. Maddeyi ilk kullandıkları anları
anlatırken Freudyen laflar ettiler, hayatlarını mahveden şeyi allı
pullu laflarla betimleyip durdular. Stanley Edgar Hyman’ın yazdığı
gibi ‘Uçan Halı’ hikâyeleri bile dinledim. Köpeğine extacy verip,
ölümüne neden olanı da gördüm, papağanına bonzai üfleyip uyutanı
da...
Sonra uzaklara daldı gözleri, lanetler okudular başladıkları güne,
onlara ilk uyuşturucuyu verenlere... Bir gün önce gelen 18
yaşındaki bir gencin bonzai krizine, kapının önünde nasıl tir tir
titrediğine şahit oldum. Sevdiklerine çektirdikleri için vicdan
azabı duyanlar yanımda hıçkıra hıçkıra ağladılar. Hemen hepsi
suçluydu. Sadece uyuşturucu kullanmak değil, satmışlardı da.
Ailelerinin, tanımadıklarının eşyalarını, paralarını çalmışlar,
arkadaşlarını uyuşturucuya alıştırmışlardı. Çocukları, eşleri,
aileleri var. Yaşadıkları ve yaşattıkları cehennemden çıkmak,
şeytanlarından kurtulmak, sevdiklerine koşmak, çocuklarının bugüne
kadar duymadıkları kokularını duymak istiyorlar. Ve birazdan
okuyacağınız hayatı unutmak, yenisine başlamak... İşte ibret dolu
gencecik hayatlar...
Mehmet Can Cağşırlı (24)
Adana’da yaşıyorum. Her şey dokuz sene önce başladı. Vanlı bir
arkadaşım vardı. Eroinin safı evlerine geliyordu, babası yapıyor,
Adana piyasasına sürüyordu. Biz de öyle başladık. Zaten eroin
Adana’da peynir ekmek gibi... Daha önce esrar ve hap içiyordum.
Terörle mücadele polisi vardı Doğulu. Babası alıp malları
inceliyormuş evinde. Bize bir gün sigara getirdi, “Abi evde
başka bir şeyler de var” dedi. “Ne var” dedik, toz
getirdi, biz iyice alıştık. Çizikten folyoya, folyodan iğneye...
Her türlü suçu işledim. Hırsızlık, gasp... Çaldığım malları bebek
arabasına koyuyordum çakılmasın diye, bir gün yakalandım. Denetimli
serbestlikten faydalandım. Zaten bizim mahallede herkes esrar
kullanırdı.
Şu bir gerçek, madde kullanan kişinin kendisiyle değil
şeytanıyla konuşursunuz. Dostluk yoktur, madde arkadaşlığı vardır.
Beş kişinin olduğu yerde bir kişi ölür, onu orada bırakır gidersin.
Uyuşturucuya kulluk edersin. 15 gündür buradayım. Eniştem
beni çok seviyor, kurtulmamı istiyor. Elimden geleni yapıyorum. İlk
geldiğim günlerde çok yoksunluk çektim, şimdi iyiyim.
R.H. (28)
Ankara’da doğdum. 6 yaşına kadar babamı görmedim, yurtdışında
çalışıyordu. Zor yaşıyorduk. Ablamla ikimiz bir yumurtayı ikiye
bölüp yiyorduk. Babam gelince İstanbul’a taşındık. 13-14 yaşına
kadar her şey normaldi. Sadece fazla hırslıydım, zengin olmak
istiyordum. 15 yaşında arkadaş ortamında esrar kullandım.
10 sene sürdü. Sonra extacy... Tabii benim ailem fakirdi,
para bulmam gerekiyordu. Önce araba kaçakçılığıyla ilgili evrak
taşıma işi yaptım. Sonra kuryeliği şehirler arası kokain
taşımaya kadar götürdüm. Kazandığım parayla dükkân, araba, ev
aldım. 20 yaşında 1 trilyonluk servetim vardı. Ailem hepsinden
habersiz, Eskişehir’de üniversite okuduğumu zannediyordu. Altı-yedi
yıl önce bir akşam arkadaşlarla Reina’ya gittik. Orada tanıştığımız
kadınlarla Üsküdar’da bir villaya kapandık. Bir bayan arkadaş toz
kokain denetti bana. Hoşuma gitti. Ertesi gün nasıl tekrar temin
ederim diye kendisini aradım. Deli gibi kokain içiyordum.
Amsterdam’a gidip partiliyorduk. Para tükendi. Önce
dükkânımı sattım, sonra araba ve evi. Babamın kredi kartını,
annemin bileziğini çalmaya başladım. Sonra askerlik...
Krediyle kokain
Konya’da askeriyeye girerken yanımda 2 bin TL’lik kokain vardı.
Meğer içerisi kaynıyormuş. Askerden döndükten sonra annemler
Ankara’ya taşınmıştı. İlk altı-yedi ay para bulamadığım için kokain
içemedim, esrarla yetindim. Dönüp bir GSM şirketinde işe girdim.
Fena para kazanmıyordum. Tabii parayı bulunca tekrar
kokaine başladım. Geçen Ağustos’ta sevdiğim kızla evlendim.
Evlenmeden bir ay önce yine bıraktım, sadece iki ay sürdü. Sonra
düğünde takılan takıları çaktırmadan bir bir satmaya başladım.
Kredi çekip kokain alıyordum. Gece yarıları eşimi yatakta bırakıp
madde peşinde koşuyordum. Yanıma eli yüzü düzgün bayan
arkadaş alıyor, elimdeki çantayı Eskişehir gibi üniversite
kapasitesi yüksek yerlere götürüyordum. Artık işin içinden
çıkamıyordum. Tek aşkım oydu. Ama kendimden de nefret ediyordum.
Babamla araba almıştık, araba benim üstümeydi, gittim onu da
sattım. O parayla eşimin bileziklerini yerine koyacak,
küçük bir iş kuracaktım. Nerdeee... Parasını aldım, taksiye bindim,
doğru torbacının yanına...
İntihar edecektim...
En son buraya gelmeden üç gün önce annemin bir miktar parası
olduğunu öğrendim. Evi talan ettim, kriz halindeydim, buldum.
Kokaini alacak, içecek ve evdeki silahla intihar edecektim. Hepsini
yaptım, tetiği çekerken içeri eşim girdi. Ortalık karıştı.
“Ne istiyorsanız yapacağım” dedim. Buraya geldim.
Şimdi yaptığım her şey için vicdan azabı çekiyorum. İki gün
öncesine kadar her gün ağladım. Anneme de eşime de söz verdim,
buradan aslanlar gibi çıkacağım.
H.Z. (28)
İstanbul’a götürüp ‘iyi mi kötü mü’ diye eroin
denetiyorlardı
Çorumluyum. İlkokul birinci sınıfa kadar köydeydik, sonra Ankara’ya
geldik. Buradaki arkadaşlar farklıydı. Onlara uyum sağlamaya
çalıştım. Sonra samimi olduk. Sigara içmeye dokuz yaşında başladım.
Üç ay sonra alkol geldi. Lise bitince çalışmaya başladım.
Kızılay’da işportacılık yapıyordum. Bir-iki abi vardı, görüyordum,
çalışırlarken ortadan kaybolup geliyorlar, bir değişik oluyorlardı.
“Ne içiyorsunuz?” diye sordum, esrarı gösterdiler.
Ben de denedim. Sonra başladım, bir buçuk sene içtim. Esrar
tezgâhında extacy de vardı. İlk başlarda cesaret edemedim, sonra
alıştım. 2008’de askere gitmeden önce burada bir parkta beş-altı
arkadaş içerken narkotik baskın yaptı. Korktum, bir ay sonra askere
gittim. Askerde hiç içmedim. Döndüğümde, bir işe girdim.
Güzel para kazanınca yine esrara koştum. Sonra yine extacy, yine
alkol... Bir gün mahalledeki arkadaşlar eroini denettiler.
Bir hafta her gün içip bıraktım, hemen hastalandım. Eroin içmediğim
için olduğunu söylediler. İçtim, düzeldim. Ben artık bir
bağımlıydım.
Ben satmasam başkası satar
İlk başlarda bir-iki paket içiyordum, sonra gram almaya başladım.
Arkadaşlar önce verir, sonra alırlar. Bayanlar fuhuş yaparak daha
kolay buluyorlar uyuşturucuyu ama inanın imkânımız olsa belki de
yapardık. Satacak her şeyimizi sattık çünkü. Hırsızlık yapmaya
kendi evinden başlıyorsun. O yüzden dışarıda rahatlıkla
sürdürebiliyorsun. Baronların kendisi sigara bile içmez. Çoğu hacca
gitmiş adamlar, “İçmesinler. Ben satmasam, başkası satar” diyorlar.
Bizi İstanbul’a götürüp eroin iyi mi kötü mü diye denetiyorlar,
cebimize de kıyak olarak 20-30 gram koyuyorlardı. Deney faresi
gibiydik. 21 gündür buradayım. Şu an gelecek için bir şey
söyleyemiyorum, sadece kurtulmayı düşünüyorum. Ama mutluyum ki
yeniden rüya görmeye ve o rüyaları hatırlamaya başladım.
Yakup Çakır (22)
Karısını torbacıya bırakanı gördüm
14 yaşındaydım. Ankara Doğantepe’de büyüdüm. Büyüdüğüm mahallede
hemen herkes kullanıyordu. Ortaokula gidiyordum, sürekli evden
kaçıyordum. Zaten lisede terk ettim. Bir mesleğim yoktu, hangi işe
girsem kısa süre çalışıp çıkıyordum. Boşluktaydım, kimseyle
konuşabilen biri değildim, içekapanıktım. Esrara başladım.
Üç-dört sene kullandım. Yetmedi. İçtikçe başka şeyler denemek
istiyordum. Extacy’ye döndüm. Onlar da yetmeyince eroine
başladım.
Öleceğimi sandım
Dört sene kullandım. Her şeyini, pisliğini de, krizini de bilerek
başladım. Param yoktu ve madde almak için para kazanmam
gerekiyordu. Normal bir işte çalışamayacağım için torbacı oldum.
Kendi eroinimi temin edebilecek parayı kazanabilmek için
arkadaşlarımı da eroine alıştırdım. Öyle bir şey ki maddeyi bulmak
için karısını torbacılara rehin bırakanları gördüm. Şeytan seni çok
yokluyor. Ailemin tatil için biriktirdiği parayı çaldım.
Babam telefon alıp satıyordu, onun telefonlarını çalıp
sattım. Benim hep borcum vardı. Askere gittim, bir arkadaşımın
babası Diyarbakır’dan eroin getiriyordu ona. Zaten adamın kendisi
de satıcıydı. Oğlunun içtiğini de biliyordu. Kimse önemli değil,
çocuğuna bile içirebiliyorsun. Kız kardeşini uyuşturucuya
alıştırıp, onu torbacılara verip, karşılığında mal alanları gördüm.
Bir zaman geldi, uyuşturucuyu o kadar abarttım ki, öleceğimi
sandım. Başka hiçbir şey düşünemiyordum.
Utanç ve gurur
İntihar etmeyi düşünecek noktaya gelmiştim ki, aileme açıldım,
“Kurtulmak istiyorum” dedim. Burayı buldular, altı aydır temizim.
Yakında sertifikamı alacağım. Artık başka bağımlıları kurtarmaya
çalışıyorum. Bu işe kendimi adadım. Eskiden utanç duyuyordum, şimdi
yardım edebileceğim için kendimle gurur duyuyorum.
A.Y. (18)
Marketlerden çocuk maması çalıp karşılığında eroin
alıyorduk
Konya’da yaşıyorum. Ortaokul yıllarında müdüre bıçak çektim,
okuldan atıldım. Başka okula geçtim, orada bir arkadaş ortamı oldu.
Önce esrara başladım. 14-15 yaşında arkadaşın biri hap getirmiş,
merak ettim, denedim. Zaten beynim uyuşmuş. Zamanla altı-yedi hapa
çıkardım. Bize eroini extacy ile verdiler, şimdikilere bonzai ile
veriyorlar. Babam öldü, annem farkında ama konduramıyor. Bir gün
arkadaşlarımdan biri karşımda eroin içiyor. O arada okulu da
bıraktım. Tornacılık yapıyorum. “Oğlum onlar pislik. Gel
sen bundan iç” dedi. Kendisi parayı karşılayamadığı için
illa karşısındaki birine aşı verecek, bizim üzerimizden de ekmek
yiyecek. “Getir” dedim, içtim. Artık eroinmandım. Günde üç-dört
paket içmeden yaşayamıyordum. 55 kiloydum.
Çok büyük sınav
Evden çalıyoruz, dışarda dolandırıyoruz. Şöyle düşünüyorum, bir
kavga olsun, ben o kavgaya gireyim, biri beni öldürsün ya da ben
onu öldüreyim hapse gireyim. Sonra taş kokaine başladım,
içmediğimde evde sağlam kapı bırakmıyordum. Bir paketi geçtin mi
torbacısın artık. Allah ne düşmanımı, ne beni, ne sevdiğim
insanları düşürsün. Çok büyük sınav. Bacak kemiklerim birbirine
geçiyordu. Yürüyemiyordum. Dolandırıcıyı dolandırıp,
torbacının malını çalıyordum. Eroin içip hırsızlık yapmayan adam
tanımadım. Marketlerden çocuk maması bile çalıyorduk. Torbacının
çocuğu vardı, onun karşılığında mal veriyordu.
Kız yanımda öldü
Bir gün mahalleye gittim. Bir kız gördüm, krizden gitmek üzere.
Herkes içiyor, kıza vermiyor. Bana yalvardı, içim acıdı. Çıkardım
malı verdim. Kız kaynattı, iğneyi bir vurdu, nefesi kesildi, öldü.
Elim ayağım tutuştu. Dokunduğum sigara izmaritlerini, iğneyi
hepsini attım, kaçtım gittim. Bir saatten sonra bünye kaldırmıyor,
sonun ölüm. Evdekiler halimi gördükçe perişan ama ben onlardan
kopmuşum. Bir gün ablam aradı. Burayı bulmuş, geldim. Altı aydır
iyiyim.
A.S. (39)
Torbacım beş vakit namazında bir taksiciydi
Yurtdışında yaşıyordum. Esrara orada alıştım. Türkiye’ye döndükten
sonra dükkân açtım. İki sene hiç kullanmadım, sonra arkadaş
arasında yine başladım. Hayatımda her şey normalmiş gibi
davranıyordum. Akşamları evime gidiyor, iki küçük çocuğum ve eşimle
vakit geçiriyordum. Eşim bilmiyordu.
Bitkisel hayatta gibiydim
Dört buçuk ay önce dükkâna, kasaplara mangal kömürü satan biri
geldi. Gözlerinden madde kullandığını anladım. Biz hemen anlarız.
Şeytan girdi aklıma, sözleştik. Peşinden gittim ve bonzaiyle
tanıştım. O an benim için hayat bitti. Dört saat boyunca arabanın
arka koltuğunda bloke oldum. Onlar konuşuyor ama ben sadece bir
fısıltı gibi duyuyordum. Bitkisel hayatta gibiydim. Sigara gibi
içmeye başladım. Günde üç paket sigaraya boca ediyordum. Sürekli
böğürmeye başladım. Ciğer doktorlarına gittim. Su bile içemiyordum.
Bir gün yine eve gitmeden dükkânda içtim. Otobüse bindim. Evle
dükkân arası yedi kilometre. Otobüsten indim, kilitlendim. Hareket
edemiyorum, titreme geldi. Mahallenin gençleri koştu. Taksiyle eve
gittiğimde eşim anladı, zaten şüpheleniyormuş. Düzelir düzelmez
ertesi gün yine içtim. Torbacım beş vakit namazında taksisi olan
biriydi. Taksiyi dümen tutuyordu yani. Acil istediğim zaman da hız
motoru vardı, onunla getiriyordu. Bırakamıyordum. O arada eşimin
ailesiyle de problem yaşıyordum. Bonzai içerek sorunları görmezden
geldiğimi sanıyordum.
Üç kez kan kustum
Bir gün yine dükkânda içtim, lavaboya zor yetiştim. Avucumun içi
kan doluydu. Üç kez daha oldu. Tabii her şey ayyuka çıktı. Eşim
UBAM’ı buldu. İki aydır buradayım. Dört ay daha kalacağım. Saunada
vücudumdaki uyuşturucuyu atarken çok enteresan yüzleşmeler
yaşıyorum. Çocuklarımı nasıl ihmal ettiğimi, eşimi nasıl üzdüğümü
düşündükçe çok pişman oluyorum. Bir daha içmemekte kararlıyım.
Herkese tavsiyem “Ottur günahı yoktur” lafına kanmasınlar.
İ.H. (32)
Komaya girdim, kalbim durdu
Her şey 16 yaşında evdeki huzursuzluktan kaçıp, geceyi dışarda
geçirmemle başladı. Babam imamdı. Evde şiddet başlamıştı. Artık
dayanamıyordum. Çok sevdiğim çocukluk arkadaşım, o gün beni yalnız
bırakmadı. Başka arkadaşlarımızın evine gittik. “Moralin bozuk, iyi
gelir” dediler, esrar içtim. Hatta arkadaşıma da sebep oldum. Üç
gün, beş gün arayla bir şekilde devam etti. 18 yaşında âşık olduğum
kızla evlendim. Evlendiğimde de kullanmaya devam ettim. Yalancı bir
keyif veriyordu. Askerde de kullandım. Hatta bir operasyonda
yakalanan ve yakılmak için ayrılan esrarı içtik. Hayatımda
hiç para sıkıntısı çekmedim. 2011’e kadar ağır esrar içicisiydim.
Yedi ay ara verdim. Spora başladım, artık temiz hava soluyordum.
Evliydim ama karşı cinse müthiş bir zaaf duyuyordum. Oysa evimde
aradığım her şey vardı. Ben mutlu olmamak için ne gerekiyorsa
yapıyordum.
Dört sene hiç gülmedim
Uyuşturucu bana gülüşümü kaybettirdi. Her kullandığımda pişman
oluyordum, üç çocuğumun yüzüne bakmakta zorlanıyordum. Beraber
olduğum kadınların bir kısmı da uyuşturucu kullanıyordu. Bu arada
alkolün de suyunu çıkarmıştım. Yüksek derece kullanıcı olduğum için
artık esrar da bana yetmiyordu. Bonzaiyle tanıştım. Duygu adına
birkaç kırıntı kaldıysa onu da bonzai aldı götürdü. Dört sene hiç
gülemedim, içimden gelmedi. Bayılıp arabanın içinde kaldığım oldu.
Başka kadınlarla birlikteyken eşime yakalandım. Artık her şey yavaş
yavaş ayyuka çıkıyordu. Beni hastaneye yatırdılar. 14 gün kaldım,
çıkar çıkmaz yeniden başladım. Artık iyice yavaşlamaya başlamıştım.
Telefonlara bile cevap veremiyordum. Çalışmakta zorlanıyordum.
Çocuklardan uzaklaştım. Sürekli kulaklık takıp film izliyordum.
Yine dışarıda başka kadınlarla başka hayatlar yaşıyordum. Artık üç
paket sigaranın her birine bonzai koyup içiyordum.
Son yalanımı söyledim
Bir gün evde içtim, ölüm tribine girdim. Koltuğa yıkıldım. Hayal
meyal eşimi görüyorum karşımda. Ambulansın siren sesini duyuyorum
arka planda. Komadayım, ölüyorum. Zaten kalbim durmuş, yeniden
çalıştırmışlar. Acile yatırdılar, bir süre hastanede kaldım.
Çıktığımda bile zor yürüyordum. Ölüm otuyla dibi gördüm. İki ay
önce buraya geldim. Çocuklarıma buraya gelirken son yalanımı
söyledim, “Zayıflamaya gidiyorum” dedim. Benim için yeni bir hayat
başlayacak.
Deniz Demir (36)
Çocuklarımın kokusunu bilmiyorum
12 yaşında bali kullanmaya başladım. Babam alkolikti. Pek başımızda
durmadı, annem bize baktı ama nereye kadar? Mutluluğu hep dışarda
aradım. Arkadaşlarımı ailemin üstünde tuttum, onlar ne yaptıysa
aynını yaptım. Bali çektim, sonra alkol kullandım, esrar, eroin...
Uyuşturucu alacak param olmadığı için hırsızlık yapıyordum. 16
yaşında cezaevine girdim. 18 yaşında çıktım.Sokaklarda yatıyordum.
Askere gittim, geldim, sevdiğim
kızı kaçırıp evlendim. O bilmiyordu, sonradan öğrendi. İki
çocuğumuz oldu. Daha kokularını bilmiyorum. Çünkü hiç ayık gitmedim
eve. Kadınların altın kolyelerini çalıyordum. Buraya gelmeden önce
gasptan yargılanıyordum, cezaevine girmemek için altın vuruş
yapmayı düşündüm. Eroin bulmak için ucunda ölüm bile olsa her şeyi
yapmaya hazırdım. Zaten tüm pislikleri yedim. Biz bağımlılar bu
illetten kurtulsak Türkiye’de suç oranı yüzde 40 azalır.
Kurtulacağım. Ben “İçmiyorum” demeyi öğreniyorum. Çok yalan
söylediğimiz için kimsenin gözüne bakamazdık. Şimdi her gün iki
buçuk saat birbirimizin gözüne bakıyoruz. Buradan çıkacağım, ilk
yapacağım şey, çocuklarımı lunaparka götürmek olacak.
C.F. (25)
Bir kız arkadaşım esrarı, bir diğeri bonzai’yi denetti
Özel bir liseye gidiyordum. Orada müzik grubundaydım. Batı
kültürüne özentilik vardı. Ama hiçbir zaman aklıma uyuşturucu
gelmezdi, cesaret edemezdim. Bir kız arkadaşımın doğum günü partisi
vardı. Kız esrar sardı. 16 yaşındayım, bir kızın içmesi beni tahrik
etti. “Ben de içerim” gibi bir düşünce içine girdim. Devamı geldi.
Sürekli esrar içer oldum.
Fransa’da artırdım
Lise sona geldiğimde bonzai içtim. Zaten ortama girince tüm
maddelerle tanışıyorsun. Bonzai’nin kafası esrarın 10 katı. Lise
bitti, Fransa’dan kabul geldi, üniversite okumaya gittim. Orada da
esrar bulmak için aranmaya başladım, tabii ki buldum. Alış o alış,
bütün harçlığımı uyuşturucuya vermeye başladım. Fransa’da kaldığım
iki sene boyunca en fazla bir hafta okula gitmişimdir. Bütün vaktim
uyuşturucuyla geçiyordu. İstanbul’a dönüp burada üniversiteye
girdim. Ailemin durumu iyiydi ama uyuşturucuya para
yetiştiremiyordum. Herkesin yaptığı gibi evden para çalmaya
başladım.
Vicdanımı da öldürdü
Bir kız arkadaşım esrarı, bir kız arkadaşım extacy’yi, bir başkası
da bonzai’yi denetmişti. Kurtulmak istiyor, kurtulamıyordum.
İntihar etmeyi düşünüyor, ona da cesaret edemiyordum. Her gece
yalvarıyordum Allah’a, al canımı diye. Babam benim yüzümden kalp
krizi geçirdi. Sekiz sene boyunca ailemi ne kadar üzdüğümü hiç
düşünmedim. Uyuşturucu vicdanımı da öldürmüştü. Buraya geleli 15
gün oluyor, sürekli vicdanımla yüzleşiyorum.
A.E. (19)
Bonzai’yi ilk kullandığımda inşaattan atlıyordum
Çok güzel bir ailem var. Beş vakit namazındalar. Abim Süleymancılar
Kursu’nda okudu. Ben lise bir terkim. Okulda çok kavga ettim.
Mesela bir çocuğu bakkala gönderiyordum, gitmiyordu, dövüyordum.
Yapamadım, okulu bıraktım. Yedek parçacı olan babamın yanında
çalışmaya başladım. İstanbul Ataşehir’de oturuyoruz. Ailemin maddi
durumu gayet iyi. İlk esrarı dört yıl önce içtim. Zararı yokmuş
gibi geliyordu. Kısa bir süre sonra Serkan diye bir arkadaşım “Yeni
bir şey var” dedi. Allah onun belasını versin. Bonzai’ymiş, ilk
içtiğimde inşaattan atlıyordum. Bilincimi yitirdim. Her zaman boş
bir inşaatta içerdik. Sonra işim gücüm iyi oldu. Elime düzgün para
geçmeye başladı, arabam oldu. Arabayla hız yaparken içer olmuştum.
Üç buçuk senedir bu illeti içiyorum. Gayet iyi görünürken,
eridim.
Annemin yanında bile içiyordum
İçiyorum, yarım saat uyuyup, uyanıyor tekrar içiyordum. En son iki
gün önce gelmeden içtim. Bu işin tribi vardır. Kimse seni sıksın
istemezsin. Abim üç gün önce “Hadi kalk iftar vakti, yemek
yiyeceğiz” deyince kalktım ama nasıl, kıpırdamakta zorlanıyorum.
Banyoya gittim, biraz orada açılayım diye vakit geçirdim. Gözler
gitmiş, kıpkırmızı. Çok kötü oldum. Zar zor kapıyı açtım, abim beni
görür görmez anladı. Aileme itiraf ettim. Aslında annemin yanında
evde bile içiyordum, kadıncağız anlamıyordu ki, sigara içtiğimi
zannediyordu. Arkadaşımın papağanına bile uyuşturucu üflüyorduk,
hayvan artık uyur olmuştu. Benim başımı kötü arkadaşlar, bir de
kızlar yaktı. Kızlar, “Hadi içelim” diyordu, erkeklik bizde kalsın
diye içiyorduk. Kızlar çok içiyor. Niye içtim bilmiyorum, hiçbir
derdim yoktu. Ailem dün buraya getirdi. Kurtulmak istiyorum.
Çıkınca evleneceğim, sevgilim var. Ailelere tavsiyem, çocuklarına
fazla para vermesinler, telefonlarını da kontrol etsinler.
Nasıl kurtuluyorlar?
14 kişilik merkeze kabul edilmek için öncelikle bir ön görüşme
yapılıyor. Bağımlının tedaviyi gerçekten istediğine ikna olmaları
gerekiyor.
Bağımlı kabul edildikten sonra doktor kontrolü için bir hastaneye
gidiliyor ve check-up’tan geçiriliyor. Sonuçlar ve bağımlıların
hikâyeleri İtalya’daki merkeze ulaştırılıyor, doktorlar bakıyor. Ve
bir program çıkarıyor.
Burada ağrı kesici bile kullanılmıyor
İlk 15 gün alışmayla geçiyor.Herkes kendi işini kendi yapıyor.
Yoksunluk atlatıldıktan sonra, programa göre sosyal rehabilitasyon
yapılıyor. Saunada nasıl duracaklarının, öfkelendiklerinde nasıl
kontrol edeceklerinin eğitimini alıyorlar.
Dört buçuk saat saunaya giriyorlar. Vücuttaki uyuşturucuyu
toksinlerle atıyorlar. Sadece kaybettikleri mineral ve vitamin
takviyelerini alıyorlar.
Mental eğitim iki ay sürüyor. Orada daha önce bırakmış olanlardan
mutlu olmanın yollarını dinliyorlar.
Burada kadın yok, çünkü duygusallığa da yer yok. Ancak onlar
için de bir merkez açmayı düşünüyorlar. Aynı nedenle müzik dinlemek
de yasak. Merkezde rehabilitasyon süresi 6-9 ay arası...
Alkol bağımlısıydı
UBAM Genel Başkanı Dila Tezemir’in anne ve babası alkol problemi
nedeniyle o daha 9 yaşındayken ayrıldı. Dila Hanım, orta son
sınıftayken okumayı bırakıp evlendi. Bir oğlu oldu. Ancak evlendiği
kişinin de alkol problemi vardı ve şiddet görmeye başladı. O da
tıpkı annesi gibi ayrıldı. Babasını ve kocasını ondan alan alkolü o
kadar merak etti ki mutluluğu kadehte aradı. Bu süre içinde tesadüf
sonucu şarkı söylemeye başladı, 17 sene sahne hayatı yaşadı.
2006’da bir kez gördüğü ve sahne dönüşü geçirdiği trafik kazasında
onu aracından çıkaran İsmail Karakaş ile dost oldu. Dostlukları
ilerledi. Dila Hanım, İsmail Bey’in kardeşinin uyuşturucu bağımlısı
olduğunu öğrendi. Birlikte Hayat Boyu Sevgi Derneği’ni
kurdular.
48 ülkede 250 merkez
Bu arada İsmail Bey, kardeşi için ne yapsa nafile. Sonunda merkezi
Amerika’da olan ve dünyanın 48 ülkesinde 250’den fazla bağımlılık
rehabilitasyon merkezi bulunan Narconon International ile iletişime
geçti. Tamamen ilaçsız olan bu yöntem için program yöneticilerini
davet ettiler ve Türkiye temsilciliğini aldılar. Yüzde 84’lük
başarı ve İsmail Bey’in kardeşinin kurtulması onları bu yola sevk
etmişti. Türkiye’de aynı amaçlı tüm sivil toplum kuruluşlarına
ulaşarak aktif olanları bir araya getirdiler, Uyuşturucu Madde
Bağımlılıkları ve Alkolizmle Mücadele Federasyonu’nu kurdular. İşte
bu federasyona bağlı BAMER’de (Bağımlı Beslenme ve Barınma Merkezi)
uyuşturucu bağımlılarını kabul etmeye, Narconon’un programını
uygulamaya başladılar. Bağımlılar, Dila Tezemir’e “Abla”
diyorlar.