Babasıyla kızını ilişkiye zorladılar!
Abone olAkşam yazarı Engin Ardıç'tan 'tüyler ürpertici' Almanya yazısı. Ardıç, Almanya'daki Naziler'in akıllara durgunluk veren işkencelerini tüm çıplaklığıyla kaleme aldı...
Akşam Gazetesi Engin Ardıç, Nazi dönemi Almanyası'nda
birbirinden ilgi çekici insanlık dramlarını yazdı. İşte insanın
tüylerini ürperten işkence metodları: Girmek için tepiştiğimiz
Avrupa Birliği'nin 'başat ülkesi' Almanya'da yeni bir uygarlık
örneği sergilenmiş: Suratlarına maske takmış yedi ırkçı, bir Türk
kadınına saldırıp zincir ve sopalarla dövmüşler. Kadın bebeğini
düşürmüş. 'Hamileyim dedim, beyzbol sopasıyla karnıma vurdular'
diyor. Böylece faşizmi daha yakından tanımış oluyor. Türkiye'de çok
kalmamış olduğu belli. 'Gastarbeiter' olarak bulunduğu ülkede
eskiden köle gibi, gibisi fazla, köle olarak çalıştırılan
'Ostarbeiter'lar olduğunu bilseydi (işgal edilmiş Slav ülkelerinden
getirilenler) ne derdi acaba? 'Alamanyalara' gitti, 'afedersiniz
Bochum'a, 'Manayım'a, Hanofer'e felan' yerleşti, 'hayım'larda
kaldı, 'akort' çalışıp para biriktirdi, ara sıra 'kırank' yazılıp
'kırankenkasa'dan para da aldı ama, Alman tarihi bizim
'gastarbayıter'i pek fazla ilgilendirmedi... 'Doğu Alman'ı bir
çeşit 'dağ Alman'ı' sanan bile vardı aralarında. Sibel Hanım'ın şiş
karnına sopayla vuranlar, evvelce de içinde çoluğu çocuğuyla
birlikte Türk evini topluca yakıyorlardı, oradan da uyanamadı.
Şimdi bir münevver çıkar, bana 'Beethoven'in, Goethe'nin,
Schiller'in memleketi' diye Nazım okur. Hatta Alman Lisesi'nde
öğrettikleri şekilde Tankred Dorst, Martin Walser falan gibi
sevimsiz ve ruhsuz yazarları da anlatır. Onları biliriz de, daha
başka malumatımız da vardır. Alman faşistleri, üç yaşında Yahudi
çocuklarını iki bacağından tutup ağaca çarpa çarpa öldürüyorlardı,
evvelce de arz etmiştim. Toplu ceset yakma törenlerinde, şişmanları
en üste koyarlardı, bir sıra insan, bir sıra odun, bir sıra insan,
bir sıra odun... Izgara şeklinde diziyorlar, odunlar bir yöne,
insanlar doksan derece açıyla başka bir yöne bakıyordu, şişmanları
da en üst sıralara yatırıyorlardı ki, akan yağları arada oluşan
boşluklardan sızarak ateşi beslesin... Lüfer ızgara gibi. 'Kitap
yakmış olmaları' kitabı çok seven ve çok okuyan halkımızı pek
ırgalamıyor da, ceset yakmalarını bari daha çarpıcı bulasınız diye
söyledim. Doktor Mengele, özellikle ikizlere kafayı takmıştı. İkiz
Yahudi çocuklarından birini öldürüyor, ötekinin ne tepki vereceğini
inceliyordu. Sonra bir Yahudi erkeğini buzlu suya atıp donduruyor,
bir Yahudi kadını onunla sevişmeye zorlayıp kaç dakikada
ısınacağına, kendine geleceğine bakıyorlardı. SS neferlerinin kurt
köpekleri vardı. Sevimli hayvancıklar... Hepsi de özel eğitimli.
Bunları Yahudi kızlarının üstüne salarlardı. Köpek kızı ısırırdı,
diyeceksiniz. Bilemediniz. Köpek kızın ırzına geçerdi. Faşistler de
keyifle seyrederlerdi. Trenin hayvan vagonundan inen baba kız
buldukları zaman da, babayı kızıyla yatmaya zorluyorlardı. Bunu da
ilgiyle izliyorlardı. Bunları ben uydurmadım. 'Tarihçilere de
bırakmadım' son zamanlarda pek sevdiğimiz bir deyimle. Kamplardan
kurtulmuş çok az sayıda kişinin bire bir, doğrudan tanıklıkları
bunlar. Ellerinde bira şişeleri bir manga sarhoş Alman, on altı
yaşında öz kızıyla cinsi münasebette bulunmaya zorlanan orta yaşlı
babayı seyrediyor gülerek... Bunu tasavvur edebilirseniz, faşizmin
ne olduğunu yavaş yavaş anlamaya başladınız demektir. Ellerinden
gelse gene yaparlar. Bu kez bize yaparlar, çünkü oralarda kıracak
Yahudi kalmadı. Şimdi gördünüz mü, Avupalı demokratlar faşizmin
hortlama tehlikesine karşı niçin bu kadar hassas davranıyorlar, ve
aday ülkelerde de işkence mişkence istemiyorlar? Bize öğüt verirken
bir yandan da kendi pisliklerini temizleyecekler. Biz de,
beğenmediğimiz Kopenhag kriterlerine karşı kendi kafamızdan Ankara
kriterleri koyarken, asıl şu Auschwitz kriterlerinden kurtulmaya
bakacağız. Eloğluna laf ettik ama, hani biz de testis ezmeyi,
penise elektrik vermeyi, kukuya sopa sokmayı falan pek severdik de
bir dönem!... Yazı: Engin Ardıç Kaynak: Akşam