Babası Fethullah olan ismini değiştirdi hayatı karardı
Abone olPolis başmüfettişi Yıldırım, FETÖ yapılanmasına uzak durduğu için meslek hayatı boyunca karşılaştığı zorlukları paylaştı.
İstanbul'da 1998'de MLKP'li teröristlerle girdiği
çatışmada bir gözünü kaybederek gazi olan polis başmüfettişi
Yıldırım, FETÖ mensuplarının meslek hayatı boyunca kendisine
uyguladığı baskıları anlattı.
GAZİ POLİSİ 'İRAN AJANI' DİYE 'KAMYONCU' KODUYLA DİNLEMİŞLER
Polis Başmüfettişi Muhittin Yıldırım, Polis Kolejinden itibaren karşı tutum sergilediği için meslek hayatı boyunca FETÖ üyelerinin baskılarına maruz kaldığını belirterek "Gazi oldum, devlet bana şeref madalyası verdi, gazilik unvanı verdi ama yine peşimi bırakmadılar. Beni usulsüz şekilde dinlemeye almışlar, 'İran ajanı', 'kamyoncu' koduyla, 'organize suç örgütü üyesi' gibi her soruşturmaya sokmuşlar, dinlemişler. Bunlarda af yok, eğer onlardan değilsen ne olursan ol mutlaka cezalandırılmalısın." dedi.
Yıldırım, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 1979'da Polis Kolejini kazanarak Ankara'ya gittiğini belirterek normal seyrinde devam eden yaşamının 12 Eylül darbesi sonrasında koleje FETÖ mensubu idareci amirlerin atanması ve öğrencilerin "ışık evlerine" yönlendirilmeye başlanmasıyla değiştiğini söyledi.
IŞIK EVLERİNE GİTMEYİ KABUL ETMEYİNCE
Örgütün, insan kaynağının oluşturulduğu "ışık evlerine" gitmeyi birkaç arkadaşıyla kabul etmediğini aktaran Yıldırım, bunun ardından üzerine büyük bir baskı kurulduğunu ve okuldan atılacak duruma kadar getirildiğini ifade etti. Yıldırım, şöyle konuştu:
HALEN FETÖ SORUŞTURMASINDA TUTUKLULAR YA DA ARANIYORLAR
"Ciddi bir mobbing başladı. Yatak bozukluğu bahanesiyle, sakal tıraşı olmadın bahanesiyle veya sigara içerken yakalanmamız nedeniyle saatlerce dayak yediğimizi biliyorum. O dönemki amirlerden Ali Osman Kahya, ışık evlerine gitmeyen bir öğrenciyi sigara içerken yakalayınca ağzına 30-40 yanan sigara verip başına poşeti geçirmiş ve 'Çek, çek' diye bağırmıştı. Yine bir amir, okulun yangın söndürme panelindeki kazmayla 3-4 öğrenciyi döverek hastanelik etmişti. Ayaklarımıza iğne batırarak uyandırılırdık. Toplu dayaklar, yemeğe sokmamalar, aç bırakmalar. Bunlar ışık evlerine gidenlere uygulanmazdı. O dönem polis kolejinde görevli bu amirler, daha sonra önemli il emniyet müdürlüklerinde görev yaptı. Bunlar arasında Bursa'da emniyet müdürlüğü yapan Ali Osman Kahya, başka illerdeki emniyet müdürleri vardı. Halen FETÖ soruşturmasında tutuklular ya da aranıyorlar."
BABAM FETHULLAH OLAN İSMİNİ DEĞİŞTİRDİ
Gördüğü baskı ve zorlamaları ailesine anlatmadığını, çekindiğini dile getiren Yıldırım, bir şekilde babasının konulardan haberdar olduğunu ve tepki gösterdiğini dile getirdi.
Babasının "Fetullah" olan ismini bu örgüte duyduğu tepki nedeniyle mahkeme kararıyla "Fethi" olarak değiştirdiğini anlatan Yıldırım, "Babam bu örgütün tezgahını 1981 yılında gördü ve tepki olarak adını değiştirdi. İsim değişikliğini okula bildirdiğimizde ise örgüte yakın kişiler resmen bana okulu dar ettiler. Okuldan atılacak duruma kadar getirdiler." dedi.
POLİS MEMURU OLARAK MEZUN ETTİLER
Kolejden 1983'te geçtiği Polis Akademisinde de benzer uygulamaların sürdüğüne işaret eden Yıldırım, şunları söyledi:
"Sürekli izinsiz bırakmalar, aşağılamalar, değişik değişik şeyleri bahane ederek ceza vermeler devam etti. Polis Akademisinden komiser muavini olarak mezun olmam gerekirken sicilimi bozarak, 5-6 arkadaşla beraber polis memuru olarak mezun ettiler. Bir yıl sonra kadroda müspet sicil alabildiğim için yıldızım verildi. Her rütbemde, çalıştığım her kadroda maalesef bu uygulamalar devam etti. Mesela hiç istihbaratta, KOM'da çalıştırılmadım. Ne kadar riskli, istenmeyen görevler varsa oralarda görevlendirildim."
GAZİ OLDUM YİNE PEŞİMİ BIRAKMADILAR
İstanbul Gazi Mahallesi'nde, 1998'de terör örgütü MLKP üyeleriyle çıkan çatışmada vurulduğunu, bir gözünü kaybederek gazi olduğunu belirten Yıldırım, bu olaydan sonra kendisine devlet şeref madalyası verildiğini ancak FETÖ'ye mensup kişilerin peşini bırakmadığını dile getirdi.
Yıldırım, yaşadıklarını şöyle anlattı:
"İstanbul'da tayin olduğum Polis Akademisinde, örgüt lideri Fetullah Gülen'in çekirdek kadrosunu oluşturan eğitim öğretim elemanlarıyla birlikte çalışmak zorunda kaldım. Her anım kendimi kollamakla geçti, ardından isteğimle İzmir'e tayin oldum. En kötü yerlerde çalıştırıldım, önemli değil devletin bana görev verdiği yerde tabii ki de çalışırım ama beni dinlemeye almışlar. İzmir 9. Ağır Cezada usulsüz dinleme yapan istihbarat şubesindeki personelle davamız devam ediyor. Hepsinin ismi burada belli. Kendi adımla dinlememişler, IMEI numaram üzerinden Uğur Akkuş adında bir isimle dinlenilmişim. 'İran ajanı' olarak 'kamyoncu' koduyla 'organize suç örgütü üyesi' gibi her şeye dahil edip dinlemişler. Bu dinlemeyi yapanlar her gün emniyette yüz yüze geldiğimiz insanlar. Dinleme izni veren hakim de bunlar da hepsi örgütün üyesi. Bunların bir kısmı firarda, bir kısmı tutuklu bir kısmı da halen yargılanıyor. Devlet için canını vermiş, vermeye hazır, şeref madalyası almış bir insanı dinliyorlar. Bunlarda af yok. Eğer onlardan değilsen ne olursan ol mutlaka cezalandırılmalısın."
ERDOĞAN'IN GÖSTERMİŞ OLDUĞU DİRAYETİN YÜZDE 1'İNİ ALT KADRO GÖSTERSE...
FETÖ ile çok daha etkin mücadele edilmesi gerektiğini vurgulayan Yıldırım, emniyet içerisindeki yapılanmasının tamamen çökertilmesinin önemine işaret etti. Yıldırım, "Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın göstermiş olduğu dirayetin yüzde 1'ini alt kadro gösterse bunlar yerden kazınır gibi atılır. Halen geçmişten tanıdığımız, FETÖ içinde bulunanların olduğunu görüyoruz ve duyuyoruz." dedi.
Yıldırım, görevlendirmelerin liyakata göre yapılması durumunda devletin tehlike yaşamayacağını kaydetti.